Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 81 ilde tabiat turizmi seferberliği başlattıklarını belirterek, "Ülkemizin sahip olduğu tabii güzellikleri, gerekli planları ve yatırımları yapmak suretiyle turizme kazandırmakta kararlıyız. Tabiat turizmi gelirinde dünyanın ilk 5 ülkesi arasına girmeyi hedefliyoruz." dedi.

Erdoğan, Orman ve Su İşleri Bakanlığınca Ankara Arena Spor Salonu'nda düzenlenen "İnsan İçin Orman, Ekonomi İçin Orman" programındaki konuşmasına, vatandaşların "Gençlik seninle gurur duyuyor." şeklindeki tezahüratları üzerine, "Biz de sizlerle gurur duyuyoruz, Rabbim gücünüzü, kuvvetinizi artırsın inşallah. Rabbim inşallah 16 Nisan'da gençlerin parlamentoya nasıl gireceğini göstermeyi de inşallah dualarımızın hürmetiyle bizlere nasip etsin." diyerek başladı.

Tüm vatandaşları selamlayan Erdoğan, geçen yıl da aynı gün İstanbul'da ormancılarla bir araya gelerek, çeşitli açılışları gerçekleştirdiklerini, özel günlerin kutlamalarını yaptıklarını anımsattı.

Birleşmiş Milletler'in Dünya Ormancılık Günü olarak belirlediği 21 Mart'ın uluslararası alanda çeşitli etkinliklerle kutlandığını dile getiren Erdoğan, 22 Mart'ın Dünya Su Günü, 23 Mart'ın da Dünya Meteoroloji Günü olarak kutlandığını, tüm bu özel günlerin kutlamasını bugün yaptıklarını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "21 Mart'ın bizim için bir başka anlamı daha var. Ülkemizle birlikte Orta Asya'dan İran'a ve Balkanlara Nevruz Günü olarak 21 Mart tarihi yani toprağın uyanışı ve baharın müjdecisi olarak kabul edilip, kutlanıyor. Nevruz, insanla tabiat arasındaki karşılıklı saygıya, sevgiye, dayanışmaya dayalı ilişkinin sembolüdür. Bu kadar geniş bir coğrafyada, birbirine komşu kültürler arasında ortak bir değer olarak yaşaması nevruzun isabetli bir kutlama günü olduğunu gösteriyor. Buradan tüm vatandaşlarımızın, tüm soydaşlarımızın, tüm dostlarımızın 21 Mart'ı özel bir gün olarak kabul eden herkesin Nevruz Bayramı'nı tebrik ediyorum." diye konuştu.

- Çalışmalar destekleniyor

Bugünkü programda orman konusunda altı ayrı başlıktaki gelişmeleri vatandaşlarla paylaşacaklarını aktaran Erdoğan, bunlardan birincisinin orman köylülerinin gelir düzeylerini artırmak için özel mülkiyet alanlarında yapılan ağaçlandırma çalışmalarının desteklenmesi olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşların, "Dik dur eğilme, ormancılar seninle." şeklindeki tezahüratları üzerine, "Hiç şüpheniz olmasın, evelallah bizler beşer planında hiçbir gücün karşısında eğilmedik. Biz sadece Rabbimizin karşısında, rükuda ve secdede eğiliriz, başkası asla." dedi.

Yüzde 65 hibe uygulaması kapsamında 30 dekar civarındaki arazisini ceviz ve badem gibi meyvelerle ağaçlandıran vatandaşlara, 40 bin liraya kadar karşılıksız kaynak temin ettiklerini bildiren Erdoğan, ikinci olarak yaklaşık 1,5 milyon yabani zeytini aşılayarak ekonomiye kazandırdıklarını anlattı.

Gelirlerin tamamının mahallinde yaşayan vatandaşlara bırakılarak, bugüne kadar 600 bin ağaca ulaşılan projeyi yaygınlaştırarak sürdürdüklerini belirten Erdoğan, üçüncü olarak da tıbbi ve aromatik bitkilerin katma değerinin artırılmasına yönelik çalışmaları desteklediklerini vurguladı.

- "Vatandaşlarımıza önemli bir gelir sağlamak istiyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Anadolu sadece kendi bağrında yetişen 3 bin 600 bitkisiyle bereketli ve şifalı topraklara sahiptir. Tıbbi ve aromatik bitkilerin üretimini ve ticaretini yaygınlaştırarak vatandaşlarımıza önemli bir gelir sağlamak istiyoruz. Hedefimiz halen 429 bin ton olan odun dışı orman mahsulü üretimini 685 bin tona, vatandaşlarımıza sağladığı gelir rakamını da 220 milyon liradan 410 milyon liraya çıkarmaktır." açıklamasını yaptı.

Tabiat turizmine ilişkin de bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dördüncü olarak 81 ilde tabiat turizmi seferberliği başlatıyoruz. Ülkemizin sahip olduğu tabii güzellikleri, gerekli planları ve yatırımları yapmak suretiyle turizme kazandırmakta kararlıyız. Tabiat turizmi gelirinde dünyanın ilk 5 ülkesi arasına girmeyi hedefliyoruz." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, beşinci olarak da geçen yıl açılışı yapılan "5 Bin Köye 5 Bin Gelir Getirici Orman Kurulması Projesi"nde kalan 2 bin 700 köyle ilgili çalışmayı 2019 yılı sonuna kadar tamamlamakta kararlı olduklarını söyledi.

Ceviz, badem, zeytin ve kestane gibi ağaçlarla kurulan bu ormanlar sayesinde her vatandaşın 2 bin liraya kadar gelir elde edebildiğini dile getiren Erdoğan, Afrika'da Sahra Çölü'nün yayılışını durdurmak için kurulan Büyük Yeşil Duvar Projesine destek verdiklerinin altını çizdi.

Projeye destek kapsamında Türk-Nijer Dostluk Ormanı kurulduğunu, Sudan ve Moritanya'daki ormanlar için de çalışmaların sürdüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm başlıklardaki çalışmaların hayırlı olmasını dileyerek, projelerin hayata geçirilmesinde emeği olanlara teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şu anda bu çukur eylemlerinde bulunanlar ne diyorlar? 'Hayır'. Kandil ne diyor? 'Hayır'. Bölücü terör örgütü PKK ne diyor? 'Hayır'. Ülkemizi bölmek, milletimizi parçalamak isteyen bu bölücü terör örgütleriyle beraber hareket etmenin izah edilir bir yanı olabilir mi?" dedi.

Erdoğan, Orman ve Su İşleri Bakanlığınca Ankara Arena Spor Salonu'nda düzenlenen "İnsan İçin Orman Ekonomi İçin Orman" programında yaptığı konuşmada, "Tohumlar fidana, fidanlar ağaca" şarkısının dizelerini okudu.

Türkiye'deki ormanların bu bilinçle korunması, geliştirilmesi ve büyütülmesinin önemine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin 14 yılda her alanda olduğu gibi orman konusunda da adeta bir devrim gerçekleştirdiğini söyledi.

Dünya genelinde ormanın karasal alanlara oranının 1990'da yüzde 31,8 iken 2015'te yüzde 30,8'e düştüğüne dikkati çeken Erdoğan, "Buna karşılık ülkemizde bu oran yüzde 12,5'ten yüzde 15,2'ye yükseldi. Aramızdaki fark bu. Bu artışın hemen tamamı da son 14 yılda gerçekleşti." diye konuştu.

Türkiye orman varlığını 1,5 milyar hektar artırarak bu konuda dünyada ilk sıralarda yer aldıklarını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bizim anlayışımızda büyümek, sanayileşmek, üretmek, ticareti ve ihracatı artırmak tek başına bir hedef değildir. Tüm bunları insan için ve insanla beraber yapmak istiyoruz. Bizim bir iktisat ahlakımız var. Tüm çalışmalarımızı ona göre yürütüyoruz. Bu ahlakın temelinde sömürme değil, birlikte büyüme, risksiz kazanma değil üreterek kazanma, başkası hesabına değil kendi hesabına çalışma bulunuyor. İşte bu anlayışın tabii sonucu gelişmenin, ormanlarımızın ve su kaynaklarımızın hebası pahasına değil, bu kıymetlerin korunarak sürdürülmesidir. Çünkü tabiat Allah'ın bize bir emanetidir. Tabiatı hoyratça yok etmek, bu emanete hıyanet etmektir. Büyüklerimiz geçerli bir sebep olmadan, başta Fatih Sultan Mehmet olmak üzere bir tek dalın koparılmasına, bir tek çiçeğin koparılmasına dahi razı olmadı. Gürül gürül akan çeşmenin suyuyla abdest alırken dahi israf etmeme hassasiyeti ile hareket ettiler."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tabiattaki her canlının kendi halince Allah'ı zikrettiğine inanan bir anlayıştan, bir kültürden başka türlü bir hareket tarzının da beklenemeyeceğine vurgu yaparak, yeni nesillerin de aynı anlayışla yetiştirilmesi gerektiğine işaret etti.

"Türkiye'nin son asırlarda yaşadığı sıkıntılar, pek çok hassasiyet gibi tabiatla ilişkimize ciddi zararlar vermiştir." diyen Erdoğan, buna rağmen imkan ve fırsat olan her yerde kadim kültürün işaretlerinin kendini gösterdiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şehirlerimizin etrafı yokluk içinde kendine sığınacak bir çatı arayan insanlarımızın yaptığı çirkin gecekondularla bezenirken dahi bu hassasiyet elden bırakılmamıştır. Her gecekondunun bahçesine sığdığı kadar ağaç dikilerek çevresi çiçeklerle bezenerek bir farklılık ortaya konmaya çalışılmıştır. Açıkçası, o gecekonduların çoğu bugün şehirlerimizi adeta istila eden beton, çelik ve cam yığını binalardan daha kişilikli, daha şahsiyetli, daha özgündü. Şehirciliğimizdeki bu ara dönemi de kısa sürede geride bırakarak, insan fıtratına uygun yapılarla tanışacağımız günler inşallah yakındır. Ağaçların, ormanların, tabiatın, özellikle tabiatın o gülen yüzünün tabii bir parçamız olarak hayatımıza yeniden gireceği günler inşallah yakındır diye düşünüyorum. İnsanla tabiat arasındaki karşılıklı sevgiye, saygıya, faydalıya dayalı o güçlü ilişkinin yeniden tesis edileceği günler inşallah yakındır."

Ormanın hikayesinin ülkenin hikayesi olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte diğer hususlar gibi ormanlar konusunda da imkansızlıktan, önceliklerin farklı olmasından dolayı bir gerileme yaşandığını hatırlattı.

Fırsatını bulur bulmaz ormana yeniden hakettiği değerin verilmeye başlandığını aktaran Erdoğan, Türkiye'nin, yönetim sistemi konusunda da böyle bir değişim süreci içinde olduğunu söyledi. 

- "Geçmişte büyük bedeller ödendi"

Erdoğan, Türkiye'nin, asırlardır süren yönetim sistemi arayışında yeni ve çok önemli bir aşamada olduğunu dile getirerek, 16 Nisan'da, yürütme, yasama ve yargı organları arasındaki ilişkileri yeniden belirlendiği bir anayasa değişikliğinin milletin takdirine sunulacağını anımsattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu değişimin özünde ,cumhurbaşkanlığı ve başbakanlığın birleştirilerek, güçlü, etkin, sorumlu ve hızlı bir yürütmenin oluşturulması vardır." dedi.

Türkiye'nin cumhurbaşkanları ve başbakanlar arasındaki çekişmeler veya bunların seçimindeki krizler nedeniyle geçmişte çok büyük bedeller ödediğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:

"Gazi Mustafa Kemal, İnönü ile çok ciddi sıkıntılar yaşadı. İnönü yine aynı kendi döneminde o dönemin başbakanı ile ciddi sıkıntılar yaşadı. Celal Bayar aynı şekilde. Ne zaman ki bu dönemler bitti, ondan sonra geldik, geldik, Sayın Sezer döneminde aynı ekolden geldikleri halde, merhum Ecevit ile bir anayasa kitapçığını fırlatma hadisesi yaşadık. Ertesi gün Türkiye'de ekonominin ne hale geldiğini hatırlayın. Türkiye o zaman milyarlarca dolar bedel ödedi. Koalisyonların sebep olduğu zayıf hükümetler yüzünden kendini milli iradenin, milletin üzerinde gören odaklar ortaya çıktı. Darbeler, muhtıralar, bildiriler ve daha pek çok usulle, milletin seçtiği Meclis, başbakan, hükümet devre dışı bırakıldı. Yerine vesayet güçleri ikame edildi. 1960 darbesinde milletin seçtiği başbakanı ve bakanları darağacına çıkarmadılar mı? Bugün 'hayır kampanyası' yürütenler o gün de aynı şekilde bu darağacı kuranların arkasındaydılar ve buna sessiz kaldılar. Konuşamazlar. Cesaretlerini sistemin zayıflığından alıyorlardı. Farklı yerlerden, egemen güçlerden de destek alıyorlardı."

- "1994 ve 2001 krizlerinin gerisindeki sebep aynı"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1971'de hükümeti istifaya zorlayanların, 1980'de yeniden darbe yapanların, 1997'de bir kez daha hükümet devirenlerin gücünün sistemin zayıflığından geldiğini aktararak, 1994 ve 2001 ekonomik krizlerinin gerisindeki sebebin de bu olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Aynı şekilde 2007 yılında bize cumhurbaşkanı seçtirmek istemeyenlere bu cesareti sistemdeki zafiyetlerin verdiği açıktır. 2013 yılından itibaren ülkemize yönelik tehditlere karşı verdiğimiz mücadeleyi, sistemin verdiği imkanlardan ziyade, milletimizden aldığımız güçle yürüttük. 17-25 Aralık darbe girişimini hatırlayınız. Bölücü örgütün çukur eylemlerini hatırlayınız. Şu anda bu çukur eylemlerinde bulunanlar ne diyorlar? 'Hayır'. Kandil ne diyor? 'Hayır'. Bölücü terör örgütü PKK ne diyor? 'Hayır'. Bu ülkemizi bölmek, milletimizi parçalamak isteyen bu bölücü terör örgütleriyle beraber hareket etmenin izah edilir bir yanı olabilir mi?"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sözüne ilişkin, "Önceki gün, 'Cumhurbaşkanı tüm lokantaları kapatabilir' diyor. El insaf, yalanın da, palavranın da bir haddi, hududu olur. Bunun yalanlarının freni yok. Şimdi sıra ne zaman boyacılara, simitçilere, çekirdekçilere gelecek diye bekliyorum. Biz, cumhurbaşkanlığı sistemini herhangi bir yeri kapatmak için değil, ülkenin ve milletin önünü açmak için getiriyoruz." dedi.

Erdoğan, Orman ve Su İşleri Bakanlığınca Ankara Arena Spor Salonunda düzenlenen "İnsan İçin Orman, Ekonomi İçin Orman" programında yaptığı konuşmada, 7 Haziran 2015 seçiminden sonra ortaya çıkan belirsizliğe ve 15 Temmuz darbe girişimine değinerek, "FETÖ terör örgütü işte şu anda da görüyoruz, Batı'da bu terör örgütünün arkasında kimlerin olduğunu görüyoruz. Almanya'da nasıl paslaştıklarını, Hollanda'da, Belçika'da, İsviçre'de nasıl paslaştıklarını görüyoruz. Milletimize bu bedelleri ödetmeye kimsenin hakkı yoktur. İşte tüm bu yaşananlardan aldığımız dersle yönetim sistemimizi değiştiriyoruz." diye konuştu.

Türkiye artık zayıf hükümetlerin pençesinde kıvranmasın, istikrar ve güven iklimini kaybetmesin diye yönetim sistemini değiştirdiklerini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"16 Nisan'da oylanacak anayasa değişikliğinin ne getirdiği, ne götürdüğü bellidir. Fakat bunlar felaket yalan söylüyor. Olmayan şeyleri varmış gibi göstermeye çalışıyorlar. Bu anayasa değişikliğine, Mecliste kabul edilen metni dahi okumaya tenezzül etmemiş bir muhalefet anlayışıyla karşı çıkanlar var. Ana muhalefetin başındaki zat diyor ki, 'Cumhurbaşkanı başka partiden, başbakan başka partiden olursa kavga çıkar.' Tamam işte, biz de böyle olmasın diye cumhurbaşkanlığıyla başbakanlığı ne yapıyoruz, birleştiriyoruz, yapılan bu. Metni oku metni. Metni dahi okumamışsın. Arkasından gelenler de metni okumamışlar. Öyle yalanlar, öyle iftiralar ortaya atıyorlar ki insanın havsalası almıyor.

Ne dediler, 'Cumhurbaşkanı Meclisi feshedecek, Meclis kapanacak.' Bir defa cumhurbaşkanının Meclisi fesih yetkisi yok. Burada olan ne biliyor musunuz? Ancak cumhurbaşkanı, seçimi diyelim ki yenilemeyi arzu etti, erken seçim faraza. Burada parlamentoyla beraber bu iki seçim birlikte yapılır ve fesih asla. Yeniden seçime gidilmesi söz konusu olabilir ama fesih yok. Çünkü 5 senede bir yapılacak seçimlerde de yine aynı şekilde cumhurbaşkanı ile birlikte parlamento seçimi de ne olacaktır, yapılacaktır."

- "Kuyruklu yalan"

Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinden birinin yapılıp, diğerinin yapılmaması gibi bir durum olmadığını, 5 senede bir bu seçimlerin gerçekleştirileceğini ifade eden Erdoğan, milletin aldatılmamasını istedi. Erdoğan, şunları söyledi:

"Tabii buna baktılar ki inanan yok, çıtayı biraz düşürdü. Bu sefer ne demeye başladı? 'Cumhurbaşkanı belediyeleri, muhtarları kapatacak.' demeye başladı. Anayasa'da ve yasalardaki haklar neyse, bugün de bu haklar aynen geçerlidir. Bunda değişen bir şey yok. Bir şey daha söylüyorlar, 'Cumhurbaşkanı çıkartacağı kararnamelerle istediği gibi bu ülkeyi yönetecek.' Yok böyle bir şey. Bu da kuyruklu bir yalan. Bir defa hakkında anayasa düzenlemesinin olduğu bir konuda veya yasal bir düzenlemenin olduğu konuda Cumhurbaşkanı kararname çıkaramaz. Bir boşluk varsa farklı bir konuda böyle bir şeyi çıkartabilir. Fakat bunlarda dahi parlamento icabında böyle bir kararnameyi iptal yetkisine de sahiptir."

Halk oylamasında "Hayır" çıkmasını isteyenlerin işlerine gelmediği için bu konulara hiç girmediğini ifade eden Erdoğan, "Tabii bütün bu yalanın mumu da yatsıya kalmadan sönünce bu defa çıtayı biraz daha düşürdüler. Şimdi önceki gün ne diyor, 'Cumhurbaşkanı tüm lokantaları kapatabilir.' diyor. El insaf, yalanın da, palavranın da bir haddi, hududu olur. Bunun yalanlarının freni yok. Şimdi sırda ne zaman boyacılara, simitçilere, çekirdekçilere gelecek diye bekliyorum. Kardeşlerim, biz cumhurbaşkanlığı sistemini herhangi bir yeri kapatmak için değil, ülkenin ve milletin önünü açmak için getiriyoruz." diye konuştu.

- "Demokrasinin önünü açıyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, düzenlemeyle, Meclisin önünü açtıklarını, çünkü kanunları sadece parlamentonun çıkarabildiğini ve kanun tekliflerini sadece milletvekillerinin verebildiğini söyledi.

Milletin, gençlerin önünü açtıklarını da dile getiren Erdoğan, seçilme yaşını önce 30'den 25'e indirdiklerini, bunun da yetmeyeceğini düşünerek 18'e çektiklerini ifade etti.

Erdoğan, dünyanın 59 ülkesinde seçme ve seçilme yaşının 18 olduğunu hatırlatarak, "Şu anda 18-25 yaş arası 7,5 milyon gencimiz var. Bu 7,5 milyon gencimiz bu seçimlerde hem seçme hakkına hem seçilme hakkına sahip olacak." dedi.

Gençlere seslenen Erdoğan, "Kızıyla erkeğiyle, sadece erkekleri kapsamıyor bu kızlarımızı da kapsıyor. Parlamentoya girmeye hazır mısınız? Şurada kaldı 26 gün, kapı kapı dolaşmaya var mısınız? Gümbür gümbür sandıkları patlatmaya var mısınız? Şimdi demokrasinin önünü açıyoruz. Çünkü yeni sistemde ülkeyi yönetecek kişiyi, hiçbir aracı olmadan doğrudan milletimiz seçiyor. Yani vekiller vasıtasıyla değil, asıllar vasıtasıyla seçiyoruz, millet vasıtasıyla seçiyoruz." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Milletimden ricam şu; muhalefetin hezeyanlarına kulak asmayın. Biz, anayasa değişikliğiyle gelecek yeni sistemin ülkemizin ve milletimizin faydasına olduğuna inanmasak böyle bir yola çıkar mıyız?" dedi.

Erdoğan, Orman ve Su İşleri Bakanlığınca Ankara Arena Spor Salonu'nda düzenlenen "İnsan İçin Orman Ekonomi İçin Orman" programında yaptığı konuşmada, anayasa değişikliğinin kabul edilmesi halinde her 5 yılda bir yapılacak seçimlerde cumhurbaşkanı adaylarının ülke için geliştirdikleri projeleri, programları, vaatleri ortaya koyacağını, milletin de bir adayı seçeceğini belirtti.

Aynı gün Meclis seçiminin de yapılacağını ifade eden Erdoğan, gençliği "çoluk, çocuk" diye nitelendirenlere 16 Nisan'da gereken cevabın hep birlikte verileceğini söyledi.

Anayasa değişikliğinin ayrıntılarını anlatan Erdoğan, milletin yetkiyi kime verdiğini bileceği için hesabı da ondan soracağını kaydetti.

"Durmak yok, yola devam" diyen Erdoğan, geçmişte olduğu gibi yüzde 15 oy alınarak başbakanlık koltuğuna kurulma ve sonrasında ülkeyi krize sürükleme döneminin biteceğini vurguladı.

Erdoğan Türkiye'de 25 günlük hükümetlerin kurulduğunu, bu hükümetlerde istikrarın ve güvenin olmadığını ifade etti.

- "Muhalefetin hezeyanlarına kulak asmayın"

 Cumhurbaşkanlığı görevine gelecek kişinin en az 25-30 milyon arasında bir seçmenin desteğini almak zorunda olacağına dikkati çeken Erdoğan şunları söyledi:

"Böyle bir cumhurbaşkanının ülkesine, milletine yanlış yapma şansı olabilir mi? Böyle bir cumhurbaşkanının öyle kafasına estiği gibi karar alma, açma, kapatma imkanı olabilir mi? Üstelik ortada anayasa, yasalar var. Hepsinden önemlisi milletin murakabesi (denetimi) var. Milletimden ricam şu; muhalefetin hezeyanlarına kulak asmayın. Biz, anayasa değişikliğiyle gelecek yeni sistemin ülkemizin ve milletimizin faydasına olduğuna inanmasak böyle bir yola çıkar mıyız? Bugüne kadar bizim ülkemize hizmet etmek, eser kazandırmak, milletimizin başını dik tutacak politikalar dışında bir niyetimizi, bir icraatımızı gören var mı?" diye sordu.

İstanbul'daki tüm köprülerin yapımına, üç yılda 200 milyon civarında yolcu taşıyan Marmaray'a ve Avrasya Tüneli'ne de "hayır" dendiğini aktaran Erdoğan, temeli atılan 18 Mart Çanakkale Köprüsüne ise "hayır" denilemediğinin altını çizdi. Erdoğan, şunları kaydetti:

"Çünkü biliyorlar ki artık bu hükümet bu devlet yapar mı, yapar. Bunlarla dalga geçilmez. Bunlara 'hayır' demeye kalkılmaz. Niye? Bunlar yapar, bunu gördüler. Şu 14 sene içerisinde bu yapılan köprüler, tüneller, bu sürece sığan 19 bin kilometre bölünmüş yollar, barajlar, bütün bunlar, bunların hesaplarını alt üst etti. Çünkü bunların havsalası bunu almaz. Bunlar bu tür şeyleri yapamazlar. 25 tane havalimanı varken şu anda 59 tane havalimanı var. Bunların havsalası bunları almaz. Ekonomi, kişi başına milli gelir 3 bin 400 dolar iken bugün 11 bin dolara çıktı. Bunların hafızası bunları almaz. Delikli kuruşa muhtaç olduğumuz dönemleri düşünün. Memurunun maaşının ödenmediği durumları düşünün. Bu durumlardan IMF'ye olan borcu düşünün. Geldiğimizde 23,5 milyar dolar IMF'ye borcumuz vardı. 2013, bu borcu sıfırladık. Bunlar böyle şeyleri yapabilecek güçte, kalitede, kapasitede değildi. Çünkü biz bunlardan hep borçları devraldık. Merkez Bankamızın döviz rezervi 27,5 milyar dolardı ama şimdi 120 milyar dolarla çıktı. Nerelerden, nerelere..."

- "Bizim ilan ettiğimiz olağanüstü hal, beyleri rahatsız ediyor"

Muhalefetin telaşını anladıklarının altını çizen Erdoğan,  bu kesimin "ekmeden biçtikleri bir sistemi kaybedecek olmanın paniği içerisinde olduğunu" dile getirdi.

Avrupa ülkelerinin 16 Nisan konusundaki duruşlarının muhalefetten daha sert ve yaralayıcı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bakanlarımızı ülkelerine sokmamak için her türlü diplomatik teamülü çiğnemekten, iki saatte olağanüstü hal ilan etmeye kadar her yola başvuruyorlar. Kaldı ki Avrupa'da belediyeler olağanüstü hal ilan edebiliyor. Bizim ilan ettiğimiz olağanüstü hal, beyleri rahatsız ediyor. İşinize bakın işinize. Türkiye'deki halk oylamasından hangi sonucun çıktığı sizi niye bu kadar ilgilendiriyor. Allah'ın izniyle 16 Nisan'da bunlara gereken dersi vereceğinize inanıyorum. Tabii onlar da Türkiye'de yönetim sisteminin değişmesinin sonuçlarının gayet iyi farkındalar. Onlar iyi farkındalar da bizimkiler hala farkında değil."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yıllarca bize 'Avrupa Birliği kriterleri' diyerek dayattıkları ne varsa şimdi hepsini kendileri ayaklar altına alıyorlar. Şu 16 Nisan bir bitsin, 16 Nisan bittikten sonra masaya oturacağız, konuşacağız. Bu devran böyle yürümez, gereği neyse Türkiye olarak da biz bunu yaparız. Hollanda'da yerlerde sürüklenen o benim Hüseyin Kurt kardeşimin hesabını soracağız." dedi.

Erdoğan, Orman ve Su İşleri Bakanlığınca Ankara Arena Spor Salonu'nda düzenlenen "İnsan İçin Orman, Ekonomi İçin Orman" programında yaptığı konuşmada, geçmişte Türkiye için "hasta adam" benzetmesinde bulunanların, ülkeyi bir türlü mezara gömüp başına taş dikemediklerini, şimdi Türkiye'nin yeniden dirilişine şahit olmanın da onlara acı geldiğini belirtti.

 Hollanda'nın Rotterdam şehrinde kendisinin dükkanlara asılan posterlerinin Hollanda polisi tarafından sökülüp atıldığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer taraftan bölücü terör örgütü PKK'nın başındaki kişinin pankart ve posterleriyle Rotterdam caddelerinde polislerin koruması altında gösteriler yapıldığını aktardı.

Sadece Hollanda'da değil, Almanya'da da bu şekilde yapıldığını vurgulayan Erdoğan, "Bunların hepsi yapıldı, yapılıyor. Ne yaparsanız yapın, topunuz geli, bu millet 16 Nisan'da gereğini sizlere gösterecek. Yıllarca bize 'Avrupa Birliği kriterleri' diyerek dayattıkları ne varsa şimdi hepsini kendileri ayaklar altına alıyorlar. Şu 16 Nisan bir bitsin, 16 Nisan bittikten sonra masaya oturacağız, konuşacağız. Bu devran böyle yürümez, gereği neyse Türkiye olarak da biz bunu yaparız. Hollanda'da yerlerde sürüklenen o benim Hüseyin Kurt kardeşimin hesabını soracağız. Yerlerde sürüklenenler sadece benim insanım değil aynı zamanda Avrupa Birliği'nin müktesebatıdır, Avrupa Birliği kriterleridir. Bunun hesabını da onların vermesi lazım." diye konuştu.

Avrupa ülkelerinin yüzlerindeki maskenin düştüğünü ve gerçek yüzlerinin ortaya çıktığını belirten Erdoğan, "Benim oradaki vatandaşımı, soydaşımı, aynı zamanda senin de vatandaşın, ata ite nasıl sen ezdirirsin yedirirsin? Bunun insanlıkla ne alakası var, bu nerede görülmüş? Bunlar insanlıktan nasibini almamış, bunlarda insanlık yok, bunlarda vicdan yok, bunlarda merhamet yok. Bunların elinde silah yok sadece Türk bayrağı var, başka bir şey yok." ifadelerini kullandı.

- "Kendi maskelerini kendi elleriyle yırtmışlardır"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anki Avrupa'nın 2. Dünya Savaşı öncesinin "Irkçı, faşist, zalim Avrupası ve ortaçağın Türk ve İslam düşmanı Avrupası" olduğunu belirtti.

Mehmet Akif Ersoy'un "Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil / Ne kadar gözdesi mevcud ise hakkıyla sefil / Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına / Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına / Maske yırtılmasa hala bize afetti o yüz / Medeniyet denilen kahpe, hakikat, yüzsüz." dizelerini okuyan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Avrupalılar önce Suriye meselesinde, ardından 16 Nisan konusunda ortaya koydukları tavırla kendi maskelerini kendi elleriyle yırtmışlardır. Terör örgütlerinin hepsine kucak açan Avrupa ülkelerinin Diyanet İşleri Başkanlığımızın imamlarına, Milli Eğitim Bakanlığımızın öğretmenlerine tahammül edememeleri hep aynı karın ağrısının eseridir. Diyanet İşleri Başkanlığımızın imamlarına ajan muamelesi yapıyor, öğretmenlerine ajan muamelesi yapıyor. Ondan sonra bir ay İstanbul'da Alman Konsolosluğu'ndaki ajan terörist saklanıyor bir ay ve Şansölye Merkel burada ziyaretime geldiğinde onu bırakmamızı istiyor. Dedim ki 'Bizde yargı bağımsızdır, bırakamayız. Kararı verecek olan yargıdır. Ben size 4 bin 500 terörist dosyası verdim. Nerede neticesi? Bu terörist PKK'lıların, FETÖ'cülerin dosyaları nerede? Hani cevap? 'Kaç yıl oldu vereli' dedim. 'Yargı' dedi. 'Bizde de yargı, kusura bakmayın' dedim."

Arapların 'Men dakka, dukka" sözünü hatırlatan Erdoğan, Türkiye'ye nasıl davranılırsa aynı muamelenin gösterileceğini vurguladı.

- "Bizi tehdit edemeyecekler"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan sonra Türkiye'de çeşitli sıfatlar altında ajanlık yapan hiçbir Avrupalıya ister şahıs, ister kurum olsun izin verilmeyeceğine dikkati çekerek, "Avrupa Birliği üyelik süreciymiş, Geri Kabul Anlaşması'ymış, şuymuş, buymuş, artık hiç biriyle bizi tehdit edemeyecekler. Bitti o işler. Biz Çanakkale'de olduğu gibi yedi düvelin en modern ordularına boyun eğmemiş, 15 Temmuz'da olduğu gibi içimizdeki ihanet çetelerine meydanı bırakmamış bir milletiz. 16 Nisan'da şu cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine bir geçelim ondan sonra çok daha farklı bir Türkiye doğacak." diye konuştu.

 Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşmasından endişe edenlerin, bunun garantisi olarak gördükleri 16 Nisan halk oylamasında aleni taraf haline geldiğini aktaran Erdoğan, Alman milletvekillerinin avuçlarına 'hayır' yazarak dolaştıklarını, kampanyalar yaptıklarını belirtti.

Korkunun ecele faydası olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Türkiye'yi 2 trilyon dolar milli gelire, kişi başına 25 bin dolarlık zenginliğe ulaştırma konusunda kararlıyız. Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline, ihracatımızla, savunma sanayimizle, eğitim, sağlık, ulaştırma, enerji alt yapımızla gümbür gümbür geliyoruz. İşte 18 Mart Çanakkale Köprüsü, biten bir ülkeye böyle bir kredi gelir mi? 10,5 milyar Türk lirasıyla işte bu köprüyü yüzde 50'si Türk, yüzde 50'si Kore olmak üzere yapıyorlar. İnşallah 2023'e girmeden biz bu köprümüzün de açılışını yapacağız."

Erdoğan, salondakilere "Tek milllet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet için 'evet' mi?" sorusunu yönelterek, bir, iri, diri ve kardeş olacaklarını, hep birlikte Türkiye olacaklarını ifade etti.

Konuşmasının sonunda "Beraber yürüdük biz bu yollarda" şarkısının dizelerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Nisan'ın ülkenin aydınlık yarınlarına vesile olması temennisinde bulundu.

- Toplantıdan notlar

Cumhurbaşkanı Erdoğan programın gerçekleştirileceği alanın bahçesinde Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ile fidan dikti.

Erdoğan'ın konuşması öncesinde Orman ve Su İşleri Bakanlığının çalışmalarını anlatan tanıtım filminin gösterimi yapıldı. Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın da katıldığı törende Bakan Eroğlu, günün anısına Cumhurbaşkanı Erdoğan'a üzerinde, "Her şey daha yeşil bir Türkiye için" yazan ve içinde orman ürünleri ve "Evet" mührü bulunan el yapımı ceviz sandığı takdim etti.