Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, ebediyete intikalinin 79'uncu yılında, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenecek törenlerle anılıyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan anma töreninde yaptığı konuşmada "Bugün hala Atatürk'ün mirasçısı olduğu iddasındaki CHP'nin Atatürk'le zaten çok daha önceden zayıflamaya başlamış ilişkisi, 10 Kasım 1938'de tamamen kesilmiştir." ifadelerini kullandı.

"Milletimizin Gazi'ye hürmeti sonsuzdur"

Milletin, Gazi'ye hürmetinin sonsuz olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Milletimizin, Mustafa'ya saygısında en küçük bir tereddüt yoktur. Milletimizin Kemal'le de en küçük bir sorunu bulunmuyordur. Milletimizin soyadı olarak kendisine verdiği 'Atatürk' konusunda da hiçbir sıkıntısı olmadığını gayet iyi biliyoruz. Peki buna rağmen ne için böyle bir tartışma hep süregelmiştir? Bunun cevabı darbecilerin, cuntacıların, vesayet odaklarının, ülkenin tarihine, milletin değerlerine düşmanlık eden kesimlerin kendilerini 'Atatürkçülük' kılıfı altında gizlemeye çalışmış olmasıdır."

"Böyle bir partiyle, Atatürk arasında ilişki kurmak Gazi'ye yönelik en büyük bühtandır"

Erdoğan, bugün hala "Atatürk'ün mirasçısı olduğu" iddasındaki CHP'nin, Atatürk'le zaten çok daha önceden zayıflamaya başlamış ilişkisinin 10 Kasım 1938'de tamamen kesildiğini kaydetti.

Burada çok açık ve net bir ispatı ortaya koymak zorunda olduğunu aktaran Erdoğan, şunları söyledi:

"Atatürk ebediyete irtihal ettikten sonra o ana kadar Türk Lirası üzerinde Atatürk'ün resmi vardı. Ama Atatürk'ün irtihalinden sonra o resim, paranın üzerinden kaldırılmış ve onun yerine İnönü'nün resmi konulmuştur. Bunu yapan kim? İşte o zamanki CHP zihniyetinin ta kendisidir. Bugün Merkez Bankası'ndaki para serilerine baktığınız zaman bunu görürsünüz. Bu tarihten sonraki CHP önce İsmet İnönü'nün, daha sonra da başına geçen diğer genel başkanlarının CHP'si olmuştur. Bugünkü CHP de malum şimdiki başında bulunan zatın CHP'sidir. Böyle bir partiyle, Atatürk arasında ilişki kurmak Gazi'ye yönelik en büyük bühtandır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kurtuluş Savaşı başladığında, ülkenin dört bir yanında kurulan 130'a yakın Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin yarıya yakınının başında müftülerin veya imamların bulunduğunu belirtti.

Milletin, Anadolu'nun işgalinin sadece topraklarına değil dinine, inancına, tüm kutsallarına yönelik bir saldırı olarak gördüğünü ve bu refleksle mücadeleye başladığını vurgulayan Erdoğan, "Bunun içindir ki Kurtuluş Savaşımız askeriyle, idarecisiyle, din adamıyla, her kesimden halkıyla milletin topyekün kıyamının adıdır. Böyle bir mücadeleye liderlik eden ismin, milletin gönlünde en kıymetli yere sahip olması kadar tabii bir şey yoktur." değerlendirmesinde bulundu.

"Atatürk, işte bu liderlerden biridir"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yüzyılın o sıkıntılı döneminde, her ülkenin kendine göre bir lider ortaya çıkardığının ve kurtuluşu onun öncülüğünde aradığının görüldüğünü belirtti.

Bu liderlerden pek azının ülkesini arzu edilen zaferlerle tanıştırabildiğini ve istenen başarılara ulaştırabildiğini anlatan Erdoğan, "Hiç şüphe yoktur ki Atatürk, işte bu liderlerden biridir. Burada sorun bir zihniyetin, milletimizin istiklalinin sembolü olan Gazi Mustafa Kemal'i kendi ideolojik amaçlarının malzemesi haline dönüştürmeye çalıştırmış olmasıdır." dedi.

İşte bu zihniyete gösterilen tepkinin, Atatürk'e de yöneltilerek zaman zaman yanlış ifadelerle zaman zaman da yanlış anlaşılmalarla ortaya konduğunun bir gerçek olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Elbette herkes gibi Atatürk de eleştirilebilir. Yüce Allah dışında hiçbir güç layüsel değildir. Ancak eleştirmek başkadır, hakkı teslim etmek başkadır. Bizim saygı sınırları içindeki eleştirilere diyecek bir sözümüz yoktur. Bununla birlikte Atatürk'ün ailesini de hedef alacak şekilde ve hakaretamiz bir tarzda ortaya konan ifadeleri doğru bulmadığımızı da özellikle belirtmek istiyorum.

Biz Kurtuluş Savaşımızın Başkomutanı, Cumhuriyetimizin banisi olarak kendisinin hakkını, milletimizin huzurunda teslim etmeyi bir görev telakki ediyoruz. 'En büyük eserim' dediği Cumhuriyetimize, en büyük hedef olarak gösterdiği muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkma mirasına sahip çıkarak, aslında Atatürk'ü ve hatırasını işte bu istismarcıların zulmünden de kurtarıyoruz, kurtarmak zorundayız."

"Misak-ı Millimize yeniden sahip çıkmak zorundayız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Geçtiğimiz yüzyılın o sıkıntılı döneminde her ülkenin kendine göre bir lider ortaya çıkardığını ve kurtuluşu onun öncülüğünde aradığını görüyoruz. Bu liderlerden pek azı ülkesini arzu edilen zaferlerle tanıştırabilmiş, istenen başarılara ulaştırabilmiştir. Hiç şüphe yoktur ki Atatürk işte bu liderlerden biridir. Burada sorun bir zihniyetin, milletimizin istiklalinin sembolü olan Gazi Mustafa Kemal'i kendi ideolojik amaçlarının malzemesi haline dönüştürmeye çalıştırmış olmasıdır. Biz Kurtuluş Savaşımıza başlarken ilan ettiğimiz Misak-ı Millimize dahi sahip çıkamadık. İşte şimdi Suriye'de, Irak'taki gelişmelerde zaman zaman dikkat ederseniz bir şeyi dillendiriyorum. Nedir o, 'Biz Misak-ı Millimize yeniden sahip çıkmak zorundayız' diyorum. Bizim Misak-ı Milli hudutlarımızdan eğer taciz ediliyorsak, eğer o hudutlar içerisinden ülkemize saldırılar oluyorsa, burada 'Buyrun devam edin' deme lüksümüz yoktur. Ekonomik ve siyasi boyutunu bir kenara bırakarak söylüyorum, ülkemizin bugün güney sınırlarında yaşadığı güvenlik sorunlarının en önemli sebebi, Misak-ı Milli'den verilen tavizlerdir. O tavizler verilmeseydi şu anda nerede olduğumuzu anlayın, hatırlayın. Dün bizi Misak-ı Milli'nin gerisine düşürenler, bugün Lozan'ı da bir kenara bırakıp Sevr'e doğru giden bir hesap içindeler ancak göremedikleri bir şey var; bugünkü Türkiye, dünün Türkiye'si değildir."

"Bunları bitirinceye kadar mücadeleye devam edeceğiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu ülke 780 bin kilometrekareyle tek vatandır. Kimse operasyona yeltenmesin, yeltenirse bedelini ağır öder. İşte Tendürek Dağı'nda, Gabar'da, Cudi'de, gerekirse Kandil'de, gerekirse Sincar'da askerimiz, Genelkurmay Başkanımız, Kuvvet Komutanlarımız, hepsi en üst noktalara varıncaya kadar çıkmak suretiyle oralarda karda, kışta şu anda bütün operasyonları yönettiler, yönetiyorlar. Niye? Dedik ya mağaralarına, inlerine kadar girecek ve bunları bitirinceye kadar bu yola, bu mücadeleye devam edeceğiz." diye konuştu.

"Atatürk'ü anlamaya çalışmalıyız"

Erdoğan, "Cumhuriyetimizin tüm önemli tarihleri gibi 10 Kasım'ları da artık bu anlayışla değerlendirmeli, Atatürk'ü sadece anmakla kalmamalı, anlamaya da çalışmalıyız." ifadelerini kullandı.