Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Avrupalıları dostça ikaz ediyoruz, 'Gelin, bu yanlış yoldan bir an önce dönün. Irkçıların, Neonazilerin, eli kanlı katil sürülerinin kuklası olmayın. Bu şekilde davranarak sadece bizim değil, tüm Avrupa'nın, tüm insanlığın geleceğini tehlikeye atıyorsunuz.' 3 oy uğruna ayaklar altına aldığınız değerlere yarın siz de ihtiyaç duyacaksınız." dedi.

Erdoğan, Büyükçekmece'deki toplu açılış töreninde, aralarında Mimar Sinan Kavşağı, TOBB'la iş birliği içinde 200 milyon lirayı aşkın yatırımla inşa edilen Halkalı Gümrük Müdürlüğü Tesislerinin hizmete alındığını, gelecek hafta da TOBB'la iş birliği halinde inşa edilen Hakkari Esendere Gümrük Tesislerinin açılacağını bildirdi.

Türkiye'nin 16 Nisan'a doğru yaklaşırken içeride ve dışarıda "maskelerin indiğini" dile getiren Erdoğan, "Yıllardır itinayla saklanan gerçek yüzler, kalplerdeki gerçek işler, kafalardaki gerçek düşünceler yavaş yavaş ortaya dökülmeye başlıyor. Biz 16 Nisan'da kendi yönetim sistemimizi değiştireceğimizi sanıyorduk, sonra baktık ki bu teşebbüsümüzle birilerinin dengelerini altüst etmişiz. Ya Türkiye'de seçim olacak, Almanya'ya, Hollanda'ya, Belçika'ya, İsviçre'ye ne? Onların partileri, milletvekilleri bu işe niye bulaşıyor? Bu, Türkiye'nin içişlerine müdahaledir. Benim bakanımı oraya sokmayacaksın, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımı arabanın içine mahkum edeceksin, ondan sonra demokrasiden bahsedeceksin." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, devranın değişeceğini ifade ederek, alanda bulunanlara, "İnşallah 16 Nisan'da bu devranı değiştirmeye var mıyız? İşin hakkını vermeye var mıyız? Benim Hollanda'daki vatandaşlarımın üzerine atlarını, itlerini salan o Batılı zihniyete, faşist zihniyete gereken dersi vermeye var mıyız?" diye sordu. "Evet" karşılığını alan Erdoğan, "20 gün çok çalışacağız, çok koşacağız. İş iyi gidiyor falan yok, rehavet yok, çok çalışacağız." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bunlarda insan hakları, özgürlük, inanç hürriyeti yok. 'Niye bize Nazi dedin?' diyorlar. Söyleyeyim, bizim camilerimizin duvarına gamalı haç yapanlar bunlar, bizim camilerimizi yakanlar, yıkanlar bunlar. Be vicdansızlar bu ülkede, Türkiye'de bir tane kilisenizin yakılmasına, yıkılmasına biz müsaade ettik mi? Etmeyiz çünkü bizde inanç özgürlüğü sağlamdır ve biz her inanç sahibinin inancını güvence altına alırız. Ama sizde bu yok. Bunlar bak şimdi Vatikan'da bir araya geldiler. Hepsi beraber bir araya geldiler. Bunların içerisinde Hristiyan Demokratı da Sosyal Demokratı da ateisti de var ama hepsi orada bir araya geldiler. Çünkü bunlar tek millettir. Unutmayın bu lafımı. Bunlar tek millettir. Kinleri, nefretleri, o derece arttı ki terör örgütleriyle aynı safta yer almaktan çekinmiyorlar. AB'de PKK'yı terör örgütü olarak ilan ediyorlar ama ondan sonra İsviçre'nin sokaklarında, Hollanda'da, Almanya'da, Belçika'da onlarla beraber yürüyorlar. Fakat dışarıda onlar var da içeride de birileri çıkıyor diyor ki 'İsviçre AB üyesi değil ki.' Ya kendine gel be, kendine gel. AB üyesi olması şart değil, zihniyet aynı zihniyet.

Birkaç gün önce İsviçre Parlamentosu'nun önünde büyük bir pankart ve bu pankarta benim resmimi yapmışlar. Şakağıma da silahı dayamışlar. Sen benim şakağıma o pankartta silahı dayasan ne yazar? 'Erdoğan'ı öldürün.' diyor. Ne yazar? Rabbimin bana verdiği ömrü ne bir an ileri ne bir an geri çekmeye sizin gücünüz yetmez. Biz bu yola kefenimizle çıktık, kefenimizle yürüyoruz. Rabbimin verdiği ömür Allah'ın izniyle devam edecek. Biz, şu kubbede hoş bir seda bırakmaya çalışıyoruz. Biz, bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik. Böyle de devam edeceğiz. İsviçre devleti kimse müdahale edemesin rahatça kinlerini kussunlar diye bunları polisleriyle koruyor, Hollanda, Almanya, Belçika öyle. Nerede kaldı sizin demokrasiniz? Hani insan haklarınız? Bir devletin cumhurbaşkanını gözünüzün önünde açıkça ölümle tehdit edecekler, siz de onlara destek vereceksiniz. Yazıklar olsun size. Bunun adı özgürlük, demokrasi değil, bunun adı düşmanlıktır, husumettir, terör örgütüne alenen yardakçılık yapmaktır. Görünen köy kılavuz istemez."

- "Biz, sadece yanlışlara, zulme ve çifte standarda itiraz ediyoruz"

Türkiye'nin terörle mücadelede büyük kayıplar verdiğini, bedeller ödediğini anlatan Erdoğan, şunları söyledi:

"Böyle bir ülke olarak Avrupalıları dostça ikaz ediyoruz, 'Gelin, bu yanlış yoldan bir an önce dönün. Irkçıların, Neonazilerin, eli kanlı katil sürülerinin kuklası olmayın. Bu şekilde davranarak sadece bizim değil, tüm Avrupa'nın, tüm insanlığın geleceğini tehlikeye atıyorsunuz.' Arapların güzel bir sözü var, 'men dakka dukka', yani edersen bulursun. 3 oy uğruna ayaklar altına aldığınız değerlere yarın siz de ihtiyaç duyacaksınız. Bugün Suriye'ye, Irak'a olanın yarın başka yerlerde olmayacağının garantisini kim verebilir? Musul'da, güya kurtarma operasyonu adı altında camilerin, okulların, evlerin bombalanarak masum insanların ellişer, yüzer katledilmesine göz yumanlar, bir gün kendilerinin de merhamete ihtiyaç duyacağını düşünmüyorlar mı? Dün Halep'e sessiz kalanlar yarın İdlip'te de böyle davranırlarsa bir gün feryatlarını duyan kimseyi bulamayacaklarını bilmiyorlar mı? Türkiye'ye karşı sergilenen faşist tavırlar, riyakarlıklar dünyanın gözünde Batı'yı eski karanlık günlerine götürüyor. Yapılan uygulamalar faşistçeyse buna faşizm denilmesinden hiç rahatsız olunmasın. Bunun yerine çıkılsın bu tür rezaletlerin önüne geçilsin. Avrupa'da vatandaşlarımıza ve yabancılara yönelik ırkçılığın yükselişi, mağdurlar kadar zalimler için de alarm zillerinin çaldığının işaretidir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batılılara "Gelin bize, ülkemize, Müslümanlara karşı ön yargılarınızı bir kenara bırakın ve samimi uyarılarımıza kulak verin." diye seslenerek, "Bizim kimseye husumetimiz söz konusu değildir. Biz, sadece yanlışlara, zulme ve çifte standarda itiraz ediyoruz. Biz, bunları kurucu değerlerinize, yıllardır havariliğini yaptığınız, bugün ise ayaklar altına aldığınız ilkelere bağlı kalmaya davet ediyoruz." ifadelerini kullandı.

Sorduğu "Kendinizle birlikte tüm insanlığın iyiliği, bölgemizde yaşayan herkesle birlikte daha iyi bir geleceğe ulaşmak için 'evet' diyor muyuz?" sorularına vatandaşlardan "evet" karşılığını alan Erdoğan, "Maşallah." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1960 darbesinden sonraki ilk cumhurbaşkanlığı seçiminde, bir adayın başına silah dayayarak adaylıktan çekilmesinin sağlandığını belirterek, "1970'li yıllarda cumhurbaşkanı ile başbakan arasındaki genelkurmay başkanı ataması tartışmasının sonu, 1980 darbesine gitti ve Kenan Evren öyle bu ülkenin başına geldi." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Büyükçekmece'deki Toplu Açılış Töreninde yaptığı konuşmada, halk oylamasında, milletin takdirine sunulan Anayasa değişikliğinin 18 madde olduğunu belirterek, bunun ikisinin yürürlük maddeleri, toplamda 16 madde olduğunu söyledi.

Değişikliğe karşı çıkanların 18 maddeyi okumadığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Başta Kılıçdaroğlu. Bana kızıyorsunuz biliyorum. Bana diyorsunuz ki; 'Bu adamın adını bile ağzına alma.' Fakat bazı yalanlarını istiyorum ki anlatayım ki; milletim neyin yalan olduğunu anlasın. Şu anda da 180 maddelik bir yalan maddesi listesi hazırlamışlar ve her gittikleri yerde onu tekrar ediyorlar. 18 maddelik anayasa değişikliğini dahi okumayanların, bu ülkenin idaresine talip olmaları mümkün mü? Ola ki bu yalanlardan dolayı 'kafası karışan vatandaşlarımız vardır' diye, halk oylamasında neye oy verileceğini, sizlere şöyle kısa bir özet anlatayım. Şimdi bir defa bir rejim değişikliği söz konusu değil.

Sadece bir yönetim sistemi değişiyor. Ama tabii bu onun aksini devamlı iddia etmeye çalışır. Ne diyor? Diyor ki; 'Başbakan başka partiden, cumhurbaşkanı başka partiden olursa bunlar kavga eder. Dolayısıyla bunu niye millete anlatmıyorlar."

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir radyo programında yaptığı konuşmayı dinleten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Zaten cumhurbaşkanı ile başbakan kavga etmesin' diye bunu değiştiriyoruz. Sayın Sezer, merhum Ecevit ile aynı ekolden oldukları halde Sezer, Anayasa kitapçığını suratına fırlattı ve oradan çok üzüntülü çıkmıştı Ecevit. İşte 'bu tablolar bir daha olmasın' diye biz bu sistemi değiştiriyoruz. Anladın mı Kılıçdaroğlu? 1960 darbesinden sonraki ilk cumhurbaşkanlığı seçiminde, bir adayın başına silah dayayarak adaylıktan çekilmesini sağladılar. 1970'li yıllarda cumhurbaşkanı ile başbakan arasındaki genelkurmay başkanı ataması tartışmasının sonu, 1980 darbesine gitti ve Kenan Evren öyle bu ülkenin başına geldi. Yine 1980 darbesinin gerekçelerinden biri de 6 ay boyunca meclisin cumhurbaşkanı seçememiş olmasıydı. 1990'lı yıllar boyunca o kadar çok cumhurbaşkanı, başbakan kavgası yaşadık ki; anlatmakla bitmez."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle 2001 yılındaki kavganın sonuçlarının çok vahim olduğunu hatırlatarak, bu sıkıntıyı 2007 yılına kadar kendilerinin de çektiğini dile getirdi.

Ülkenin ve milletin selameti için seslerini çıkarmadıklarını ifade eden Erdoğan, "Ama neler çektiğimizi biz biliriz. Eğer son 10 yıldır böyle sorunlar yaşanmıyorsa bunun sebebi sistemin düzelmiş olması değil, bizim kendi içimizdeki uyumdur. Büyükçekmece, Türkiye bir daha 'cumhurbaşkanı, başbakan kavgaları yaşamasın' diye, 16 Nisan'da 'evet' diyor mu? Türkiye bir daha bu yüzden bedeller ödemesin diye 'evet' diyor mu?" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin geçmişteki önemli sıkıntılarından birinin de koalisyonlar olduğunu kaydederek, 1950'den bu yana Türkiye'de, 48 hükümetin kurulduğunu hatırlattı.

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Buradan istikrar çıkar mı? Sadece bu kadar değil. Tek bir partinin hükümeti kuramadığı dönemlerde, öylesine yüz kızartıcı hadiseler yaşandı ki; inanın insanın söylemeye dili varmıyor. Otellerde yapılan pazarlıklardan, sürekli bölünen, parçalanan partilere kadar yaşanmadık rezalet kalmadı. Yazık değil mi bu ülkeye? Böylesine sorunlu bir sistemi sürdürmekte inat etmenin kime, ne faydası var. Şimdi yeni sistemde hükümet mecliste değil. Nerede kuruluyor? Sandıkta. Kim kuruyor. Millet, millet. Ya Kılıçdaroğlu anladın mı? Sen kendine güvenemiyorsun, millete güvenemiyorsun. Niçin? Çünkü millet sana iktidar yolu vermeyecek, onun için. Çünkü burada milletten yüzde 50 artı bir oy alan ne olacak? Cumhurbaşkanı olacak. Bundan önce yüzde 15 oy alan, bu ülkede ne oldu? Hükümeti kurmakla görevlendirildi. Hatta hatta arkasında partisi olmayana bile hükümet kurma görevi verildi bu ülkede. Kim tarafından? Demirel tarafından. Neler döndü neler. Şimdi böylece bir yere geliyoruz. Pazarlıklar dönemi sona eriyor. Tek pazarlık yeri neresi? Sandık, sandık, sandık. Biz rahatız. Niye? Sandığa inanıyoruz, milletimize inanıyoruz ve 'milletimiz bu sandıkta gereğini yapacaktır' diyoruz. Sen de rahat ol ya, niye kaçıyorsun. Ama yalan konuşma, dürüst ol. Siyaset dürüstlük ister, siyaset dürüstlerin işidir ve çık millete neler yapacaksın onu anlat. Yani SSK genel müdürü olduğun zaman neler yaptın, onu anlat. SSK hastanelerini nasıl batırdın onu anlat."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu akşam canlı televizyon programına katılacağını belirterek, ortak yayınlanacak programda birçok detayı anlatacağını söyledi.

Bazılarını da görüntülü anlatacağını dile getiren Erdoğan, şunları aktardı:

"Bunları izlemenizde fayda var. Çünkü her şeyi ortaya dökelim. Tayyip Erdoğan ile ilgili bir şey biliyorsa onu da döksün ortaya. 4,5 sene İstanbul'a belediye başkanlığı yaptım. Ne biliyorsa söylesin. 12 sene başbakanlık yaptım ne biliyorsa anlatsın. 2,5 yıl cumhurbaşkanlığı yaptım ne biliyorsa anlatsın. Anlatacağı bir şey yok ki. Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik. Her şeyimiz ortada, açık net. Elhamdülillah."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Cumhurbaşkanı'nın Meclis'i feshetme yetkisinin olduğunu söylediğini anlatarak, "Yalan söyleme. Cumhurbaşkanı'nın Meclis'i feshetme yetkisi yok. Ey Kılıçdaroğlu, şu hazırladığımız yasal düzenleme içerisinde çık böyle bir şey varsa bunu ispat et, ben Cumhurbaşkanlığından istifa edeceğim. Ama o da kalkıp şu CHP'den ayrılsın ki CHP de bundan kurtulsun. Edemez. Biz dürüstüz bunda dürüstlük yok." dedi.

Erdoğan, Büyükçekmece'deki toplu açılış törenindeki konuşmasında, İstanbul'u CHP'li belediye başkanından aldıklarını hatırlatarak, şöyle konuştu:

"Suyumuz var mıydı, çöp dağları ile İstanbul yakılmış yıkılmış mıydı, hava kirliliği almış başını gidiyor muydu? Ya biz ta Çatalca'dan dağları deldik ya. İstanbul'a suyu öyle götürdük. O gün bugündür susuzluk yok. Çöp dağlarını kaldırdık pırıl pırıl bir hale getirdik ve hava kirliliğini yok ettik. Az önce Belediye Başkanımız metrodan bahsediyordu, Ya söylüyorum size Allah'ınızı severseniz, 20 sene önce, 10 sene önce birileri kalkıp dese ki,  'İstanbul'un merkezinden Büyükçekmece'ye metro gelecek' dese inanır mıydınız? Ya biz buyuz be, biz buyuz be... Şimdi çıkmış aman ya Rabbim diyor 'muhtarlıkları kapatacak' diyor. İnanıyor musunuz? Enteresan. Geçenlerde Ankara'da Sincan ilçesinde mi ne, orada 40-50 muhtarımızı toplamış onlara konuşuyor. Oradan  bir muhtarımız da güzel bir soru soruyor. Ben BM Genel Kurulunda bu yıl yaptığım konuşmada, bu çıktı, bir değerlendirme yapmış. Diyor ki 'Cumhurbaşkanı muhtarlara konuşur gibi konuştu' Oradaki muhtarımız da 'Siz bu ifadeyi kullanmak suretiyle bize hakaret ettiniz' diyor. Ne dese beğenirsiniz, yalan makinesi ya. Diyor ki 'haşa biz kimseye hakaret edemeyiz, asla, haddimize mi' diyor. Ya bütün kayıtlar ortada, böyle söyledin. Çünkü sen Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na kimlerin katıldığını, kimlerin katılacağını, orada nasıl hitap edileceğini bilemezsin ki ya sen daha oraya girmedin ki." diye konuştu.

Orada, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda Tayyip Erdoğan Başbakan iken de Cumhurbaşkanı iken de konuştuğunu anlatarak, orada sadece seçilmişlerin olmadığını, atanmışların da bulunduğunu söyledi.

Erdoğan, şu ana kadar 16 bin muhtarı Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde, milletin evinde ağırladığına vurgu yaparak, hedefinin 55 bin muhtarı da orada ağırlamak olduğunu ifade etti.

Bir Cumhurbaşkanı bu ülkede ne kadar önemliyse muhtarların da o kadar önemli olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Niye çünkü Cumhurbaşkanı da seçilmiştir, muhtar da seçilmiştir. Cumhurbaşkanı, muhtarı asla görevden alamaz, böyle bir yetkisi yok. Ey Kılıçdaroğlu, bunu da öğren ve yalan söyleme bugün İnegöl'de gene bu yalanı söyledin ama yalancının mumu 16 Nisan'a kadar yanar. Ne diyor, 'Cumhurbaşkanı, lokantaları da kapatacak' diyor. Ya bu kadar gayriciddilik olur mu ya. Diyor ki bütün akrabasını hatta daha da ileri gidiyor bugün baktım birileri konuşuyor onun takımından 'Hanımını cumhurbaşkanı yardımcısı yapabilir' diyor.  Onun takımından, yanlış anlaşılmasın.  Bu akşam onu da göstereceğim. 16 Nisan'da buna haddini bildirmeye var mıyız?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan,  muhalefet adı altında, yata yata siyaset yapma devrinin biteceğini anlatarak, bundan sonra çalışanların ve üretenlerin kazanacağını kaydetti.

Kendilerinin çalışıp ürettiklerini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ne dedik? Eğitim, Ne dedik? Sağlık. Ne dedik? Adalet, Ne dedik? Emniyet. Ne dedik? Ulaşım. Ne dedik? Enerji. Ne dedik? Gıda-tarım... Hepsinde zirveyiz zirve. Bak eğitimde 75 üniversite vardı, şu anda 181 üniversite var. 81 vilayetimizin tamamında var. Öyle bir şey yoktu.  270 bin derslik ilave ettik. Derdimiz ne, biliyor musunuz? İstedik ki artık, 100 öğrencinin kaldığı derslikler olmasın, istedik ki derslikler ortalama 30 öğrenci alacak şekilde olsun. Öyleyse adedini arttırmamız lazım ve biz bunları yaptık. Öğretmenlerimizin sayısını sür'atle arttırdık ve şu anda yoğun bir şekilde buna devam ediyoruz. Bununla da kalmadık, dedik ki şu andan itibaren üniversitelerimizde burs kredi kim müracaat ederse bunlardan birini alır, bunu yaptık ve şu anda da yoğun bir şekilde bu çalışmalarımız devam ediyor. Kitapları ücretsiz olarak verdik mi öğrencilerimize?.. Ya böyle bir şeyi bunların tarihinde bunlar görmüşler mi, duymuşlar mı biliyorlar mı?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlıkta getirdikleri reformu da vurgulayarak, şu anda hastanenin olmadığı ilin bulunmadığını, ilçelerde dahi bunları yaptıklarını söyledi.

Ambulansları bire 10, bire 20 arttırdıklarını anlatan Erdoğan, "Helikopter ambulanslar var ya. Jet ambulanslar var ya, paletli ambulanslar var dağlara tırmanıyoruz kar, kış demeden... Ah ah köpeklerin kızaklar üzerinde çektiği o hastaları biz unutmuyoruz. Biz  o günleri yaşadık, ekranlarda bunu izledik ama şimdi böyle bir şey yok. Niye? Bizim derdimiz var ya, biz dertliyiz be, biz bu millete aşığız be, bunun gereğini yapıyoruz. İşte 16 Nisan'da sandıkta kurulacak hükümete 'evet' diyor muyuz? İnşallah bu hizmetlerin, gensoru, güvenoyu vesaire bu tür engellemelerle engellenmesini ortadan kaldıracak şekilde bir yönetim sistemine 'evet' mi?" dedi.

- "Bunu ispat et, ben Cumhurbaşkanlığından istifa edeceğim"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, konuşmalarında Cumhurbaşkanının meclisi feshetme yetkisinin olduğunu söylediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Ya yalan söyleme Cuhurbaşkanının meclisi fesih yetkisi yoktur. Bak şöyle söylüyorum, Ey Kılıçdaroğlu! Senin dürüst olmadığını millet biliyor da ama bak her şeyimle bir dikkat ortaya koyuyorum, Ey Kılıçdaroğlu! Şu hazırladığımız yasal düzenleme içerisinde çık böyle bir şey varsa bunu ispat et, ben Cumhurbaşkanlığından istifa edeceğim ama o da kalkıp şu Cumhuriyet Halk Partisi'nden ayrılsın ki Cumhuriyet Halk Partisi de bundan kurtulsun. Edemez, biz dürüstüz bunda dürüstlük yok. Peki Meclis ne yapacak? Meclis asli işini yapacak."

Cumhurbaşkanı Erdoğan,  Cumhurbaşkanının kanun yapma yetkisinin bile olmadığını ifade ederek, Cumhurbaşkanının sadece bütçe ile ilgili bir teklifinin olabildiğini anlattı.

Bu kadar iddialı konuştuğunu vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz Rabbimize hamdolsun yalandan her zaman kaçındık. Çünkü yalanın üstünde daha büyük bir vebal yok. Ülkeyi yönetecek bir meclis ve bu meclis de kimin görevi, parlamenterlerin görevi. Meclis kanun çıkarmakla hükümeti denetlemekle görevli fakat bu defa hükümet kimlerden oluşuyor? Milletvekillerinden değil, Cumhurbaşkanının dışarıdan yapmış olduğu atamalar. Meclisten atama yaparsa milletvekilinin vekilliği düşer, artık milletvekili olamaz. Böyle bir kabine oluşuyor. Bizde hükümet meclisten çıktığı için, bu iki ayrı görev birbirine karışıyordu. Biz anayasa değişikliğiyle bu görev ayrımını netleştiriyoruz, kesinleştiriyoruz."

- "Artık bıktım bunun yalanlarından"

 Cumhurbaşkanının yani hükümetin, bütçe dışında kanun teklifi verme yetkisinin olmadığını ve bu yetkinin sadece milletvekillerine ait olduğunu hatırlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bir başka yalan daha söylüyor. Diyor ki 'meclisin yetkisi yok, bütün hakimleri, savcıları Cumhurbaşkanı atıyor.' Artık bıktım bunun yalanlarından, Yargıtay şu anda nasıl seçiliyorsa yine öyle. Danıştay nasıl seçiliyorsa yine öyle. Anayasa Mahkemesi nasıl seçiliyorsa yine öyle. Sadece Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunda bir değişim var. O da nedir? 4 tanesi Cumhurbaşkanı tarafından atanır. 7 tanesini meclis atar 5'te 3 çoğunlukta, 2 tanesi de seçilenler arasından, kabinede birisi Adalet Bakanıdır, birisi de müsteşardır. Her şey ortada ama bunları iyi bilin ki şu 20 gün dolaşacaksınız. İnanarak bunları anlatın, anayasa ve kanunlara göre görevini yürütmek zorunda olan Cumhurbaşkanının çıkardığı kararname var ve bu kararnameler kanunların altındadır. Yani bir kararname kanunların üstünde olamaz. Eğer hakkında anayasa maddesi varsa hakkında yasal düzenleme varsa bu konuda cumhurbaşkanı kararname çıkaramaz. Bir kararname çıkardım, meclis çıkaracağı kanunla  onu ortadan kaldırabilir hükmünü. Dolayısıyla yasama görevi sadece ve sadece meclisin. "

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şu anda da terör örgütlerinin başını eziyoruz. İnşallah bu yeni sistemle beraber terör örgütleri Türkiye'de yaşayacak yer bulamayacaklar." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Büyükçekmece'de katıldığı toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, 16 Nisan'daki halk oylamasından evet çıkması halinde TBMM'nin güçlü bir yapıya kavuşacağını vurguladı. Cumhurbaşkanının, mevcut anayasada vatana ihanet dışında Yüce Divan'a gönderilemediğini aktaran Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde ise meclisin belli oranda oyla Cumhurbaşkanı'nı Yüce Divan'a gönderebileceğini belirtti.

Türkiye'de daha önce 15 Temmuz Şehitler, Fatih Sultan Mehmet ve Yavuz Sultan Selim köprülerine hayır diyenlerin olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Osman Gazi Köprüsü'ne hayır diyenler oldu mu? Şurada 3 senede 200 milyon yolcuyu taşıyan Marmaray'a hayır diyenler oldu mu? Avrasya Tüneli'ne hayır diyenler oldu mu? İşte bugün hayır diyenler de aynı kişiler. Bak, 18 Mart Çanakkale Köprüsü'nün de temelini attık ama ona hayır diyemediler, korktular. Sıkıysa desinler. Çünkü 16 Nisan geliyor. Onun için diyemediler, sesleri çıkmadı. Şimdi değerli kardeşlerim önümüzdeki yıl ilk çeyrekte dünyanın bir numaralı havalimanının açılışını yapacağız. İlk etapta 90 milyon yolcu kapasiteli İstanbul'un havalimanı. 2023'te bu havalimanının yolcu kapasitesi ne olacak biliyor musunuz? 150 milyon ile 200 milyon arasında olacak. Dünyada benzeri yok. Böyle bir noktadayız. Biz hızla yolumuza devam ediyoruz, kararlılıkla da bu yolculuğumuza devam edeceğiz."

Yeni anayasa değişikliğiyle seçilme yaşının 18'e düşeceğini vurgulayan Erdoğan, gençlere seslenerek, "16 Nisan kimin günü?" diye sordu. "Bizim günümüz" cevabını alan Erdoğan, gençlerden daha çok çalışmalarını istedi.

16 Nisan'da 7.5 milyon gencin halk oylamasının kaderini belirleyeceğini kaydeden Erdoğan, "Ne diyecek gençler biliyor musunuz? 'Ey bize güvenmeyenler, ey bize siyasetin önünü kapatanlar! Size bugün haddinizi bildiriyoruz' diyecekler. Çünkü bu gençlik Fatih'in torunu. 21 yaşında bir çağı kapatıp bir çağı açtı mı? Gemileri karadan yürüttü mü? Fatih, gemileri karadan yürüttü biz de işte Boğaz'ın altından Marmaray'ı yürüttük. Niye? Dedik ki dedemiz Fatih böyle yaptı, öyleyse biz de onun izinde denizin altından Marmaray'ı yürütelim.' Yetmez Avrasya Tüneli'ni yürütelim dedik. Yeni bir hazırlık yapıyoruz, yine Boğaz'ın altından 3 katlı bir tünel yapıyoruz. İki katından otomobiller, bir katından da hızlı tren geçecek. İş bilenin, kılıç kuşananın. Olay bu. Ne diyorlar? Çoluk çocukla Meclis'i dolduracaksınız. Kardeşlerim, şu anda 25-30 yaş arası kaç kişi var Meclis'te biliyor musunuz? 5 kişi var." diye konuştu.

Bu akşam katılacağı televizyon programında ülkelerden örnekler vereceğini kaydeden Erdoğan, "İngiltere parlamentosu, aman Ya Rabbim. Bizim neredeyse 2,5 katımız. Almanya öyle, diğerleri öyle." ifadelerini kullandı.

Muhalefete yüklenen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Niye kalkıp da gençlerimizin önünü kesiyorsun? Bırak, siyasette yerlerini alsınlar. Şu yalana bakın. 'Gelecek, milletvekili olacak, ondan sonra 2 sene orada olacak 2 seneden sonra emeklilik hakkını kazanacak.' Böyle bir yalan olmaz. Milletvekili olduğu andan itibaren diyelim 1 dönem milletvekilliği yaptı, ondan sonra olamadı, olamazsa bütün sigorta, emeklilik primini kendisi ödeyecek. Ne zamana kadar? 23 yıl. Peki ne zaman emekli olacak? Erkekse 65, bayansa 63 yaşında. Bu gerçeği niye söylemiyorsun, yalan söylüyorsun? Böyle önemli meseleleri değil, bunları dahi sulandırıyor, bunları dahi yalanla anlatıyor. Kardeşlerim, ama onun izinden gidenler de aynı yalanları söylüyor. Kardeşlerim, ben bütün bunlarla beraber diyorum ki, fazla söze hacet yok. Şurada 20 gün var. Biz, şu 20 günü iyi değerlendirelim. Bütün hizmetlerimiz ortada, eğitimde ortada, sağlıkta ortada. Artık şehir hastanelerini yapıyoruz. Hemen buraya yakın. Olimpiyat Stadı'nın yanında dev bir hastane. 1 milyon 300 bin metre kare alan üzerinde devasa bir hastane. Artık buradan Clevland'a değil oralardan buralara gelecekler inşallah. Bir tane de Asya yakasına yapıyoruz ve 30 büyük şehrin tamamında şehir hastanelerimiz olacak."

Kalabalığa "Büyük Türkiye için evet mi?", "Güçlü Türkiye için evet mi?", "Müreffeh Türkiye için evet mi?", "İstikrar için evet mi?" diye soran Erdoğan, şöyle devam etti:

"1991 yılından beri istikrarlı bir yönetime sahip olsaydık, bugün kişi başına milli gelir 11 bin dolar olmayacaktı, 22 bin dolar olacaktı. Müsterih olun, 16 Nisan'dan sonra eski sistemin zaaflarından kurtulacak Türkiye, 2023 hedeflerine ulaşarak bu kayıplarını inşallah telafi edecektir. Daha büyük projeleri hayata geçirerek, inşallah 79 senede bu ülkede 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapıldı biz 14 senede 19 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. 25 havalimanı vardı, 59 havalimanı oldu. Bunları bizler yaptık."

- Terörle mücadele

Terörle mücadeleye değinen Erdoğan, şunları söyledi:

"Şu anda da terör örgütlerinin başını eziyoruz. İnşallah bu yeni sistemle beraber terör örgütleri Türkiye'de yaşayacak yer bulamayacaklar. Şu anda inlerine girdik. Tendürek'te, Gabar'da, Cudi'de Silahlı Kuvvetlerimiz, polisimiz, korucularımız şu anda bunları inim inim inletiyor. Çünkü milletimizin huzurunu kaçıranların huzurunu kaçıracağız. İçeride dışarıda fark etmez. PYD, YPG... Onların da dışarıdan bu ülkeyi rahatsız etmelerine asla müsaade etmeyeceğiz. Kardeşlerim, idam konusunda benim kanaatimi biliyorsunuz. İnşallah, 16 Nisan'dan sonra Meclis, bunu çıkarır da... Çünkü anayasal değişiklik istiyor, çıkarması halinde bana geldiğinde ben bunu onaylarım. Benim şehitlerimin katillerini asla bizim bağışlamamız mümkün değil. Onaylarım. Avrupa Birliği ne demiş, George ne demiş, Hans ne demiş beni ilgilendirmez. Ahmet ne demiş, Mehmet ne demiş, Ayşe ne demiş, Fatma ne demiş Allah ne demiş beni o ilgilendirir."

Konuşmasının sonunda kalabalıkla "Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, beraber olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız" diyen Erdoğan, rabia işareti yaparak, "Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Unutmayın 80 milyon tek millet. Millet olmadan bayrak olmaz. Ondan sonra vatan, ondan sonra devlet ve bizim devletimiz. Türkiye Cumhuriyeti devleti. Kimseye onu böldürtmeyiz. Vatanımızı böldürtmeyiz yoksa bedelini öderler. Şimdi tek millet için evet mi? Tek bayrak için evet mi? Tek vatan için evet mi? Tek devlet için evet mi?" diye kalabalığa sordu. Aldığı coşkulu evet cevaplar üzerine Erdoğan, "Bu sesi duymayanın sadece kulağı değil, kalbi de sağırdır." ifadelerini kullandı.

Konuşmasının sonunda Erdoğan, "Beraber yürüdük biz bu yollarda" şarkısının sözlerini katılanlarla söyledi.

Büyükçekmece'deki törene Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, İstanbul Valisi Vasip Şahin, Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, AK Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci ve Büyükçekmece'nin AK Parti ile MHP ilçe başkanları katıldı.