Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "FETÖ'nün devletten, iş dünyasından, sivil toplum hayatımızdan ve ülkemizin her köşesinden sökülüp atılması yolunda çok önemli uygulamalar gerçekleştirdik, gerçekleştiriyoruz. Bu bitmedi, bu vücudumuzdaki öyle bir virüs ki metastaz yaptı. Bunun tamamen temizlenmesi gerekiyor. Silahlı kuvvetlerimiz, polis teşkilatımız, devletin tüm kurumları, her yerden temizlenmesi gerekiyor." dedi.

Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜMSİAD) 7. Olağan Genel Kurulu'nda konuşan Erdoğan, genel kurulun hayırlara vesile olmasını dileyerek, TÜMSİAD'ın kuruluşundan bu yana çalışmalarında emeği geçenleri kutladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 yıldır milli ve manevi değerler ışığında, birlikten doğan güce inanarak Türkiye'ye ve üyelerine hizmet eden TÜMSİAD'a bundan sonraki çalışmalarında da başarılar diledi.

TÜMSİAD'ın bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da ülkeye hizmet etmenin yanında, hakkın ve hakikatın yanındaki güçlü duruşunu sürdüreceğine yürekten inandığını dile getiren Erdoğan, "Türkiye'nin demokrasisine ve ekonomisine verdiğiniz destek için her birinize şükranlarımı sunuyorum. Ülkemizde artık kimlerin başka güçlerin emrinde birer ihanet çetesi olarak faaliyet gösterdiği, kimlerin de Allah'ın rızası yolunda gayret sarf ettiği tüm açıklığıyla ortaya çıkmıştır. Müslümanın aynı delikten tekrar tekrar ısırılmayacağı tavsiyesini aklımızdan hiç çıkarmadan tüm ihanet çetelerinin kökünü kazımakta kararlıyız. Ülkesine ve milletine sadakatle bağlı, İslam aleminin birliği ve beraberliği, tüm insanlığın hayrı için çalışan herkese kapımız da kalbimiz de sonuna kadar açıktır." diye konuştu.

"Rabbim bizi bu dünyada sevdiklerimizle birlikte eylesin ve inşallah yine onlarla beraber haşreylesin" diye dua ettiğini vurgulayan Erdoğan, "Faydasız ilimden, yükseltmeyen amelden, kabul olunmayan duadan Allah'a sığındığımız gibi Hak ve halk yolunda harcanmayan güçten, kudretten, imkandan da uzak durmak gerektiğini düşünüyorum. İnşallah sizlerle birlikte ülkemizi hem bu sıkıntılardan kurtaracak hem de geleceğe hazırlayacağız.  Eskilerin dediği gibi önce refik sonra tarik yani önce yol arkadaşı sonra yol anlayışıyla inşallah geleceğe yürüyeceğiz." ifadelerini kullandı.

- "TÜMSİAD'ın yol arkadaşlığı çok kıymetli"

Asıl bu yolda kimlerle birlikte yürüdüklerine önem verdiklerine dikkati çeken Erdoğan, bu bakımdan TÜMSİAD'ın yol arkadaşlığını çok kıymetli gördüğünü söyledi. Erdoğan, TÜMSİAD'ın bugüne kadar kendilerini yalnız bırakmadığını ve hep yanlarında olduğunu ifade ederek, bundan sonra da gönül ve yol birlikteliğinin aynı şekilde devam edeceğini ve devam etmesi gerektiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl ramazan ayında 24 Haziran'da düzenlenen iftar programında bir araya gelerek hasbihal ettiklerini anımsatarak, şöyle konuştu:

"Orada söylediğim bir şey vardı, ülkemizin son yıllarda karşılaştığı sıkıntıları, saldırıları ifade ettikten sonra demiştim ki, 'milletimizin bize verdiği destek, şahsımıza değil, bu saldırılar karşısında kendi adına verdiğimiz mücadeleyedir' ve ardından da 'bu mücadeleyi samimiyetle ve kararlılıkla sürdürdüğümüz müddetçe milletimizin desteğinin bizimle olacağından en küçük bir şüphe duymuyorum' demiştim. Bu sözlerin ardından 3 hafta geçti ki Türkiye, tarihinin en alçak darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kaldı. 15 Temmuz gecesi kendi halkına, kendi devletine silah çeken bu FETÖ ihanet çetesi mensuplarının karşısına yine milletimizle birlikte çıktık. Son yıllardaki en büyük imtihanı o gece verdik. Hamdolsun, milletimiz bizim nezdimizde kendi istiklaline ve istikbaline bir kez daha sahip çıktı. Kendi istiklaline ve istikbaline sahip çıkan bu millet, bizim gurur kaynağımızdır."

Onun için "Ya Rab bizleri bu aziz millete hizmetkar kıldığın için ne kadar hamd edersek azdır" dediğini vurgulayan Erdoğan, yaklaşık 9,5 ay önce bu milleti esir edebileceklerini, bu ülkeye diz çöktürebileceklerini sananların bugün geleceğin Türkiye'sinin inşası yolunda atılan adımları çaresizce izlediklerini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu milletin İstiklal Marşı'ndaki "Arkadaş, yurdumu alçaklara uğratma sakın/Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın/Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk'ın/Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın"ı o gece sözde bırakmayarak gerçeğini ortaya koyduğunu söyledi.

Milletin o gece gövdesini tankların altına, F-16'ların altına koyduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Hiç bunları umursamadı, onlar o gün şehadete yürüdüler, o gün onlar Hakka yürüdüler. O gün onlar yılmadılar, hep beraber yürüdüler. Dünyada bunun eşi benzeri yok. Darbe girişiminden bugüne yaşadıklarımız bir başka dönemde olsa onlarca yıla ancak sığdırılabilecek gelişmeleri ifade ediyor. İşte böylesine köklü değişikleri hayata geçiriyor, böylesine cesur adımlar atıyoruz." şeklinde konuştu.

- "İnlerine girdik ama bitmedi, in çok"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütlerine karşı tarihin en büyük başarılarını elde ettiklerini dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"FETÖ'nün devletten, iş dünyasından, sivil toplum hayatımızdan ve ülkemizin her köşesinden sökülüp atılması yolunda çok önemli uygulamalar gerçekleştirdik, gerçekleştiriyoruz. Bu bitmedi, bu vücudumuzdaki öyle bir virüs ki metastaz yaptı. Bunun tamamen temizlenmesi gerekiyor. Silahlı kuvvetlerimiz, polis teşkilatımız, devletin tüm kurumları, her yerden temizlenmesi gerekiyor ve ne demiştim? 'İnlerine gireceğiz' demiştim. İnlerine girdik ama bitmedi, in çok. Aynı şekilde PKK'nın da inlerine girdik, giriyoruz. Bakın şu anda askerimiz, polisimiz dağlarda, Tendürek'te, Gabar'da, Cudi'de, Bestler Deresinde. İki yüz metre yerin dibine kuyu açmak suretiyle, şehrin altında yeni şehirler kurmak suretiyle, oralarda lojistik malzemelerini ve kendilerini barındıracak imkanları kurmuşlar ve şimdi bizim askerimiz, jandarmamız, polisimiz, güvenlik korucularımız hep birlikte, yerin altında da bunlarla adeta savaşıyorlar. Burada durmadık, sınırın ötesinde de PYD ile YPG... Görüyorsunuz kimlerin desteğinde onlar bize oralardan nasıl saldırıyorlar? Havan toplarıyla vesaire. Ama oraları da onlara mezar ediyoruz, yine durmak yok. 'Bundan sonra birilerinden gelecek destekle değil, kendi göbeğimizi kendimiz kesiyoruz' demiştik ve kendimiz kesiyoruz. Biz hep şuna inandık, dedik ki fetih yakındır. İnşallah buna inanarak da yola devam ediyoruz. Fethin yakın olduğuna inananlar önce bir şeye daha inanırlar. Nedir o? Yardım sadece Allah'tandır."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şimdi hedef dedik ki Münbiç ve diyoruz ki Amerika'nın başını çektiği koalisyon güçleriyle beraber Rakka operasyonunu yaparız ama Amerikalı dostlara da diyoruz ki gelin yanınıza terör örgütü almayın. Çünkü bir terör örgütünü bir başka terör örgütüyle temizlemek olmaz." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezinde düzenlenen TÜMSİAD'ın Olağan Genel Kurul Toplantısında, bölücü terör örgütünün ve destekçilerinin gücünü hem şehirlerde hem kırsalda büyük ölçüde kırdıklarını ve kırmayı sürdürdüklerini söyledi.

Cumhuriyet tarihinde Kıbrıs Barış Harekatının ardından ilk kez sınırları dışında çok kapsamlı operasyonlar yürüttüklerini ve yürütmeye devam ettiklerini aktaran Erdoğan, şöyle konuştu:

"DEAŞ terör örgütüyle bizden başka ciddi şekilde mücadele eden hiçbir ülke yoktur. Kimse bize böyle safsata filan şeyler anlatmasın. Bakın şu anda sınırlarımızın ötesinde Cerablus'ta, Rai'de, Dabık'ta, El Bab'ta üç bini aşkın DEAŞ'lı etkisiz hale getirildi. Şimdi hedef dedik ki Münbiç ve diyoruz ki Amerika'nın başını çektiği koalisyon güçleriyle beraber biz Rakka operasyonunu yaparız ama Amerikalı dostlara da diyoruz ki gelin yanınıza terör örgütü almayın. Çünkü bir terör örgütünü bir başka terör örgütüyle temizlemek olmaz. Böyle bir yanlış saplantı içinde olmayın."

- "Bir gece ansızın gelebiliriz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütlerinin iyisi ya da kötüsünün olamayacağını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bunların hepsi kötüdür. Dolayısıyla elimizde belgeler var. Dün de 'Atlantic Council' toplantısında bunlardan bahsettim. Bugün burada da bahsediyorum. 16'sında Amerika'da Sayın Trump ile görüştüğümüzde hep belgeleri de önlerine koyacağım. 'Bakın durum bu'. Yani biz koskoca Amerika, bu kadar Koalisyon Güçleri ve Türkiye, biz el ele verelim, Rakka'yı, DEAŞ'a mezar ederiz. Bunlar kendilerine kaçacak delik ararlar. Aynı şekilde Musul, aynı şekilde El Ambar, buralarda da bu mücadeleyi sürdürelim. Eğer bunu Irak'ta kendi hallerine bırakacak olursak sürekli kurban vermeye devam ederiz. İşte Telafer, işte Sincar, ne oldu, baktık ki olmuyor Sincar'a bir operasyon, öbür tarafa bir operasyon yaklaşık 210, 220 tane teröristi orada hallettik ve en önemli merkezlerini oralarda vurduk. Niye? Bu milletle oyun oynanmaz. Herkes bunu görecek. Dolayısıyla vakti saati geldiğinde ne yapacağımızı biz gayet iyi biliriz. Bir gece ansızın gelebiliriz. Şimdi bunlar tehditlerini vesaire sallayıp dururlar. Biz eğer bu tehditlere aldanarak, eğer bu tehditlere bakarak yola çıksaydık Rabbim bize bu günleri nasip etmezdi ama ne dedik biz kefenimizi giydik, yola çıktık."

- "Bizim canımız yanıyor"

Erdoğan, Türkiye'nin DEAŞ'a yönelik operasyonlarda elde ettiği başarının maskeleri düşürdüğünü, bölgede oynanan oyunu ifşa ettiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Hepimizin malumu olan birtakım güçler, bölgeyi satranç tahtası, terör örgütlerini de gerektiğinde feda edilebilecek piyonlar gibi kullanarak kendilerine yeni hareket alanları açmaya çalışıyorlar. Her zaman ifade ediyorum; burada da bir kez daha ifade etmekte fayda görüyorum. Terör örgütleriyle mücadelemiz, bizim için bir oyun değildir, bir beka meselesidir. Çünkü sınırlarımız içindeki ve hemen yanındaki terör örgütleri bomba patlattığı zaman Avrupa'nın, Amerika'nın, Rusya'nın değil bizim canımız yanıyor. Terör örgütleri roketle, havanla, silahla saldırı düzenlediklerinde hedefte Avrupa'sı Amerika'sı, Rusya'sı değil bizim Mehmetimiz var, bizim polisimiz var, bizim vatandaşlarımız var; şehit olanlar onlar oluyor, diğerleri değil. Bu örgütlerin yıkmaya çalıştıkları devlet bizim devletimiz, bölmeye çalıştıkları millet, bizim milletimizdir. Bir başka ifadeyle terör örgütleriyle mücadele bizim için bir seçenek değil bir mecburiyettir. Bunun böyle bilinmesi lazım. Onun için hiç kimse kusura bakmasın. Biz terör örgütlerine asla müsamaha göstermedik, göstermeyeceğiz ama tüm Batı'nın da bir şeyde bizimle beraber olması lazım, eğer samimiyseler, terörle mücadelede samimiyseler, buradan taviz veremeyiz. Çünkü bugün bizi vuran terör unutmasınlar yarın da onları vuracaktır."

- "Önce siz istediğimiz teröristleri verin"

Referandum sürecinde Avrupa'da yaşananlara değinen Erdoğan, "Seçimlerde yaşadık, şu referandumda yaşadık; Avrupa'nın birçok ülkesinde bu teröristleri, bizi içimizden bölmek için kullanmadılar mı? Hepsini uluslararası televizyonlarda da gösterdik. Ülkemizde aynı şekilde gösterdik, gösteriyoruz. Hadi verin bu teröristleri bize; vermezler. Çünkü onları bize karşı kullanmanın gayreti içindeler. Onların piyonları bunlar. Dosyalarıyla her şeyiyle verdiğimiz halde ama gelip bizden, sıkılmadan, utanmadan bir tane ajan provokatörü isterler ve bunu da Alman rezidansında, Tarabya'da bir ay saklarlar, Boğaz'a nazır. Şimdi tabii tutuklandı, içeride. Hala onu istiyorlar. Sizin başka işiniz gücünüz yok mu? Kendi yargılarına gelince bağımsız, kendi yargıları tarafsız ama bizim yargımıza gelince bizim yargı taraflı, öyle mi? Bizim yargımız da kararı verdi, tutukladı." diye konuştu.

Erdoğan, Türkiye'nin istediği teröristlerin verilmesini isteyerek, şunları söyledi:

"Önce siz o istediğimiz teröristleri verin. Elini kolunu sallayarak dolaşıyorlar ve kampanyalar yapıyorlar. Kendi milletvekilleri dahi Almanya'da, Hollanda'da, Avusturya'da bu tür kampanyalara katılıyorlar. İsviçre, gördünüz bütün gazetelerde filan... Parlamentonun önünde dev bir pankart, fakirin resmi, şakağına da silahı dayamışlar 'Erdoğan'ı öldürün'... Gücün yeterse öldürürsün ayrı mesele ama biz bir şeye inanmışız, o da nedir? 'La tahzen innallahe meana'... Biz buna inanmışız ve biz Rabbimizin bizimle beraber olduğuna inandığımız için korkmadan yürüyoruz. Yapacağınız bir şey varsa yaparsınız. Vakit, saat geldiği anda da zaten bu emanetin bir sahibi var, sahibi o emaneti alacaktır. Bunu kimse ne bir lahza ileri lahza geri çeviremez. Onun için de yola böyle koyulduk, böyle gidiyoruz. Fakat, oraların yönetimleri polisleriyle beraber bunu izlerken, bunu seyrederken kalkıp da 'Ne oluyor, ne yapıyorsunuz' diyen var mı? Yok. Bizim Avrupa'daki mabetlerimize gamalı haçların çizgilerle, boyalarla yapıldığını görüyoruz. Bunları kendilerine söylüyoruz, Türkiye'de onlara ait ibadethanelere, mabetlere acaba bu tür yazılar veya işaretler konsa ne derler? İsyan ederler değil mi ama biz onlara ait mabetlere bugüne kadar böyle bir olumsuz şey asla yaptırmadık. Ülkemizde böyle bir şey olsa asla yaptırmayız. Niye? Kardeşimiz söylüyor; biz asil bir milletiz."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'ye dönüşüne ilişkin "Önümüzdeki salı günü anayasamızın 16 Nisan'da değişen hükmü ile elde ettiğimiz bir imkanı kullanacak, kurucusu olduğum partiye tekrar üye olacağım. Ardından da 21 Mayıs'ta yapılacak olağanüstü kongremizde malum, partimizin yeni yönetim şekli belirlenecek." dedi.

Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'ndeki Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneğinin (TÜMSİAD) Genel Kurulunda, asil bir milletin mensubu olduklarına dikkati çekti.

İnanç özgülüğünün ne olduğunu bildiklerini vurgulayan Erdoğan, "Fatih İstanbul'u fethettiği zaman Edirnekapı'dan içeri girerken oradaki o zaman Bizans'ın kadınları 'Başımızda kardinal külahı görmektense Osmanlı sarığı görmeyi arzu ederiz.' diyorlardı. Çünkü biliyorlardı ki Osmanlı'nın adaleti hiçbir şeyle mukayese edilmez. Bunu biliyorlardı. Biz de Batı'dan şu anda ne istiyoruz? Yapacaksan yap. Varsa sende bir adalet anlayışı, adaletini göster. Ortaya bunu koy. Ama Türkiye'ye sene 1964 sene 2017. 54 yıldır kalkıp da şu Avrupa Birliği kapısında Türkiye'yle dalganı geçme. Çözecekseniz bu işi çözün. Bu milletin de bir sabrı var. Bir yere kadar. Ondan sonra da niye Erdoğan böyle konuşuyor? 'Diktatör' dersiniz. Sabır. Her türlü hakareti yaparsınız. Sabır. Nereye kadar sabır? Bir yere kadar." diye konuştu.

Erdoğan, 16 Nisan'da Türkiye'nin uzun süredir ihtiyacı olan bir reformun hayata geçtiğini belirterek, bunun da bazı ülkeleri rahatsız ettiğini söyledi.

Milletin kararının her şeyin üstünde olduğuna vurgu yapan Erdoğan, 16 Nisan halk oylaması sonuçlarının ülke, millet ve gelecek için hayırlara vesile olmasını temenni etti.

- "Demokrasi için er meydanı seçimlerdir"

Erdoğan, halk oylamasına katılıma dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"Yüzde 85 buçukluk bir katılım oranıyla halk oylamasında bir demokratik tercih ortaya konuluyor. Bu sandığa yansıyor. Yaklaşık 50 milyon vatandaşımın her birine ben teşekkür ediyorum. 49 milyon geçerli oy içindeki 25 milyon 157 bin 'evet' oyuyla bu büyük reformun yüzde 51,4 oranla hayata geçmesi yönünde irade beyan eden vatandaşlarıma ayrıca teşekkür ediyorum. Seçim meydanları, er meydanlarıdır. Demokrasi için er meydanı seçim meydanıdır. Pehlivan için Kırkpınar'dır. Ne sözünüz varsa orada söylemeniz, ne marifetiniz varsa orada sergilemeniz gerekir. Seçim bittikten sonra ortaya çıkan sonucu üzerini gölgelemek için gösterilen gayretleri bir Cumhurbaşkanı olarak üzüntüyle takip ediyorum. Sandıktan elde edilemeyen sonucu. Çünkü YSK, bizim hukukumuzda nihai kararı veren mercidir. YSK dışında başka merci yoktur, seçimle ilgili. Şimdi bunlar ne yaptı? YSK kesin kararını da açıklamasına rağmen, Danıştaya müracaat ettiler, Danıştay da verdi kararını. Oradan da zaten olumsuz geleceği belli. Onla da yetinmediler. Anayasa Mahkemesinde böyle bir arayışa girdiler. Anayasa Mahkemesi zaten, daha önceden de men açıklamasını yapmıştı. Şimdi AİHM'de kendilerine çözüm arayanlara sözüm şudur; başarıyı yanlış yerde arıyorsunuz. Başarıyı mahkeme kapılarını aşındırarak değil, ancak milletin gönlüne girerek elde edebilirsiniz."

Egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu yineleyen Erdoğan, milletin kararını verdiğini ve buna saygı duyulması gerektiğini anlattı.

Erdoğan, 16 Nisan'ın artık geride kaldığını dile getirerek, milletin iradesini ortaya koyduğunu söyledi. Milli iradenin hür bir şekilde sandıkta tecelli ettiğini aktaran Erdoğan, millet iradesine saygısızlık yapılmasının son derece yanlış olduğunu kaydetti.

- AB için de halk oylaması

Erdoğan, halk oylamasının ve sonuçlarının tartışmanın bir kıymeti olmadığını belirterek, "Bundan sonra yapılması gereken önümüzdeki seçimlere hazırlanmaktır. 2019 Kasım'ında, 2019'un martında yeni sisteme göre adımlar atılacak. İlk yerel seçimler yapılacak. Aynı şekilde cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimi kasımda yapılacak. Artık heyecanınızı oraya saklayın. Orada atın bu adımları. Avrupa Birliği ülkemize yönelik haksız ve adaletsiz tavırdan değişiklik yapmazsa belki bu konuda da bir halk oylaması ihtiyacı olacak. Olur mu, olur. İngiltere Brexit yapınca oluyor da Türkiye'yi kapısına yakıştırmayanlar, kapıdan içeriye sokmayanlar, Türkiye'nin bir halk oylaması kararından neden rahatsız oluyorlar. Hem almıyorsun, içeriye sokmuyorsun hem de 'halk oylaması olacak' dendiğinde de rahatsız oluyorsun. Neden rahatsız oluyorsun? Bunlar gerçekten bizi çok mu seviyor? Yeni bir şey daha duydum. Avrupa'da halk oylamasıyla ilgili sandık kurdurmazlarmış. O sandıklar da size kalsın. Bize Türkiye yeter. Yıllarca zaten bu işi burada yürüttük. Onlar da sizin yine ayrıca bir yüz karanız olacak. O da tarihe kayıttır." değerlendirmelerinde bulundu.

- Erdoğan, 2 Mayıs'ta AK Parti'ye dönüyor

Seçim sonuçlarını mahkeme kapılarına taşıyanlara gelecek seçimlere hazırlanmaları tavsiyesinde bulunan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bakınız şimdiden hazırlıklara başladık. Önümüzdeki salı günü anayasamızın 16 Nisan'da değişen hükmü ile elde ettiğimiz bir imkanı kullanacak, kurucusu olduğum partiye tekrar üye olacağım. Ardından da 21 Mayıs'ta yapılacak olağanüstü kongremizde malum, partimizin yeni yönetim şekli belirlenecek. Buradan alacağımız enerjiyle bir yandan teşkilatlarımızı güçlendirerek seçimlere hazırlayacak, bir yandan da icraatlarımızla milletimizin gönlünde daha yükseklere çıkmanın yollarını arayacağız. Bu işler öyle hani bir söz var ya '10 dönüm bostan yan gel yat Osman' bu anlayışla olmaz. Eğer bir hedefiniz varsa bunun için çalışmanız, gayret etmeniz, sürekli kendinizi yenilemeniz şart. Yenilemeden olmaz. Bizim muhalefetin yaptığı gibi hiçbir şey yapmadan, sadece başkalarını suçlayarak başarı elde etmeye çalışırsanız her seferinde böyle hüsrana uğrarsınız."

 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Mesele eğer bu ülkeyi sevmekse, bu milleti sevmekse gerisi teferruattır. Mesele budur ama bunların böyle bir derdi yok ama bizim böyle bir derdimiz var. Biz bu ülkeyi seviyoruz, bu milleti seviyoruz ve milletimizin ayrılığına da tahammülümüz yok. İstiyoruz ki milletimiz bir olsun, iri olsun, diri olsun, beraber olsun, kardeş olsun, hep birlikte Türkiye olsun." dedi.

Haliç Kongre Merkezi'ndeki Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜMSİAD) Genel Kurulunda konuşan Erdoğan, şirazesi bozulan muhalefetin millete hakaretin dozunu artırdığını ve başarısızlığının sebebini millete yüklediğini söyledi.

Erdoğan, ağızlarından demokrasiyi düşürmeyenlerin yüzlerindeki makyajın dökülmeye başladığını aktararak, "Halkçılık kılıfının altına gizlemeye çalıştıkları o faşist damar kendini belli etmeye başladı. Bu işler böyledir. Eninde sonunda her şey aslına rücu eder. Mazisine baktığınız zaman, şöyle çıkarın. O, 80, 90 yılda hep bunu görürsünüz. Çünkü tek parti döneminde onlar için zaten mağlubiyet söz konusu değildi. Çok partili döneme girdikten sonra alabildikleri tek galibiyet yok. Avrupa'daki Nazi artıklarıyla aynı safta buluşanların durumu bu işte. Şu anda onlarla buluştular, onlarla beraber hareket ettiler."  diye konuştu.

Dünyanın ve Türkiye'nin yer aldığı bölgenin çok önemli bir değişimden geçtiği dönemde zamanı iyi kullanmak zorunda olduklarını dile getiren Erdoğan, önlerinde yapmaları gereken çok iş olduğunu söyledi.

Erdoğan, Meclis'in diğer yasama faaliyetlerinin yanı sıra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne hazırlık için ciddi bir mesai yapması gerektiğini kaydetti.

- Ekonomideki gelişmeler

Hükümetin bir yandan mevcut yatırımları sürdürürken, diğer yandan yeni yatırımlar için hazırlık yapmasının şart olduğunu aktaran Erdoğan, şöyle konuştu:

"Özellikle ekonomide tamamen suni şekilde sarsılan dengelerin tekrar yerli yerine oturtulmasına ihtiyacımız var. Hamdolsun, güzel gelişmeler ve güzel işaretler var. Dün, mart ihracat rakamları açıklandı. Buna göre ihracatımız bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 13,6 arttı. Yılın ilk 3 ayındaki ihracat artışımız yüzde 9,2 olarak gerçekleşti. Bir önceki yılın oranını aldığımız zaman. Neydi o zaman? Ne yazık ki yüzde eksi 6,6 olduğunu hatırladığımız zaman çok ciddi bir artışın olduğunu görüyoruz. Geçen ayki rakamlarda ihracatta da ithalatta da ilk sırayı Almanya'nın alıyor olması, her iki ülkenin de üzerine düşünmesi gereken bir tablodur. Demek ki birbirimize ihtiyacımız var. Bunu göreceksin. Rakamlar, son dönemde Avrupa'daki Türkiye karşıtı dalganın ön saflarında yer almaya hevesli görünen Almanya'nın bu tutumunu gözden geçirmesi gerektiğine işaret ediyor. Borsa İstanbul endeksi tarihi seviyelere ulaştı. Suni bir şekilde artan döviz kuru, yavaş yavaş olması gereken seviyeye doğru geriliyor. Büyümede geçtiğimiz yıl, kötümser tüm tahminlerin aksine yüzde 2,9 gibi oldukça iyi bir oranı yakaladık. Türkiye, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla bakımından dünyada 17'nci, satın alma gücü paritesiyle baktığımızda da orada 13'üncü sırada bulunuyor. Uluslararası yatırımlar konusunda çok önemli sinyaller alıyoruz. Yarın Hindistan'a, çarşamba günü Rusya'ya, bir sonraki hafta Kuveyt'e, Çin'e, ardından Amerika'ya gideceğiz. Ardından Belçika'da NATO zirvesine, liderler zirvesine katılacağız. Ne içeride ne de dışarıda kimsenin bekleyeceği bir milat kalmadı. Koşacağız, koşturacağız. Biz en kötüyü geride bıraktık. Bundan sonra iyiye ve daha güzele doğru yol alacağız. İstihdamdaki sıkıntıyı, hamdolsun TOBB'da yaptığımız toplantıda sıçrama başladı. İstihdam artmaya başladı. Hedefi yakalayacağız. Bu işin takibini de valilerimize vermiştim. Valilerimiz de bunu adım adım takip edecekler. Ekranları başında izleyen valilerimize tekrar sesleniyorum; sakın bu işi hafife almayın. Yakın takiple şehrinizdeki bütün yatırımcıları kovalayacaksınız."

Kalifiye elemandan ziyade düz işçilere dikkati çeken Erdoğan, öncelikle bu vatandaşların işe alınması gerektiğini söyledi.

Erdoğan, bu sayede hem istihdamın sağlanacağını hem de vatandaşların geçimlerini sağlayacağını aktararak, "Benim bir başka rahatsız olduğum konu da faiz. Faiz konusunda da ekonomideki güven ve istikrarın güçlenmesine paralel olarak önümüzdeki dönemde olumlu adımlar atılacağına inanıyorum." dedi.

Buradan halk oylamasının sonucunu bekleyen herkesi harekete geçmeye davet ettiğini belirten Erdoğan, yatırımlar ve istihdamla ilgili çok önemli teşvikler getirdiklerini, tüm firmalardan, girişimcilerden, bu teşviklerden yararlanarak işlerini büyütmeleri, geliştirmeleri ve hızlandırmaları konusunda cesur adımlar beklediğini söyledi.

Erdoğan, bu ülkenin kullanılmayan her potansiyelinin hem kendileri hem de iş adamları açısından büyük bir kayıp olduğunu vurgulayarak, "İş adamlarımıza sesleniyorum; yastığınızın altındaki değerleri çıkarın, Sürün bunları sermayenize. Biliyorum sizin resmi öz sermayeniz dışında da sermayeniz var, sürün bunları. Büyüt yatırımı ve yatırımı büyüttükçe bu teşvik kapsamına gir, buradan da ciddi imkanlar elde et." dedi.

Her zaman "kazan kazan" dediklerine dikkati çeken Erdoğan, "Formülümüz bu. Bir taraf kazansın, öbür taraf ezilsin, böyle bir düşüncemiz yok. İki taraf da kazansın. Yurt dışından ortaklar getirin, onlarla beraber yatırımlar yapın, daha da güçlenin çünkü size güçlü olmak yakışır. Önümüzdeki dönemde yurt içinde ve yurt dışındaki tüm girişimcilere bir kez daha bu anlayışla birlikte çalışma ve kazanma çağrısı yapıyorum. Şimdi Hindistan'da hemen yarın gece gittiğimde hemen oranın en ileri yatırımcılarıyla şöyle dar kapsamlı, 15-20 kişilik, onlarla bir özel toplantım olacak. Bunlar Hindistan'ın en ileri gelenleri ve onları ülkemizde yatırıma davet edeceğiz." diye konuştu.

Erdoğan, ülkede halk oylaması kampanyası boyunca da burada da iki kavramın üzerinde özellikle durduğunu belirterek, bunların istikrar ve güven olduğunu ifade etti. Bir ülkede güven olursa, istikrar olursa, o ülkede kalkınmanın önüne kimsenin geçemediğini dile getiren Erdoğan, Türkiye'de şu anda güvenin de istikrarın da bulunduğunu anlattı.

Yeni yönetim sistemi konusundaki ısrarlarının gerisinde, istikrar ve güven ortamını garanti altına alacağına dair inançlarının olduğunu, bunu da hep söylediğini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Hepimizin aynı gemide olduğundan habersiz birileri, istikrar ve güven ortamına saldırmakta ısrar ediyor. Ülkemizin artık ne zaman kaybına ne de enerji kaybına tahammülü yoktur. Mesele nedir? Mesele eğer bu ülkeyi sevmekse, bu milleti sevmekse gerisi teferruattır. Mesele budur ama bunların böyle bir derdi yok ama bizim böyle bir derdimiz var. Biz bu ülkeyi seviyoruz, bu milleti seviyoruz ve milletimizin ayrılığına da tahammülümüz yok. İstiyoruz ki milletimiz bir olsun, iri olsun, diri olsun, beraber olsun, kardeş olsun, hep birlikte Türkiye olsun. Buna çalışalım. İnşallah ilk etapta 2019 yılına kadar olan dönemi, ardından 2023 hedefine ulaşmak için kalan süreyi çok iyi değerlendirmeliyiz. Yüreği bu ülke için çarpmayanlarla, sevinci de tasası da bu millet için olmayanlarla hedeflerimize ulaşamayız."

Halk ozanı Muhlis Akarsu'nun, "Duydum dost yarelenmiş/Yine gönlüm hoş değil/Her yanı parelenmiş/Yine gönlüm hoş değil/Dost hasreti zor imiş/Her dem ahu zar imiş/Dert adamı yer imiş/Yine gönlüm hoş değil" mısralarını okuyan Erdoğan, "Bize millet olarak, ülke olarak işte böyle dostlar lazım." dedi.

Erdoğan, kendi ülkesine, kendi milletine, kendi değerlerine dost olmayanın, kimin neyi olursa olsun kendilerine yarayamayacağını dile getirerek, Türkiye'nin ancak yerli ve milli bir anlayışla, yerli ve milli kadrolarla kendisine arzu ettiği şekilde güçlü bir gelecek inşa edebileceğini kaydetti.

- Hollanda polisinin skandal tavrı

Şu veya bu ülke, şu veya bu kuruluş Türkiye'yi eleştirdiğinde aynı ağızla üzerlerine gelenlerin bu tabloda yerinin olmadığını ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ülkemize yapılan haksızlıkları gördükleri halde sırf kendi işlerine geliyor diye bunları bize karşı kullanmaya çalışanların milletimize hiçbir faydası dokunmaz. Ölçümüz her zaman olduğu gibi milletimizdir. Onun ne istediğidir, onun ne dediğidir. Benim Hollanda'da Hüseyin Kurt evladımızı, kardeşimizi ısıran itler, köpekler ve onları oraya salan o polisler, onları yönlendirenler, bizim dostumuz olamaz. 'Ya efendim işte yine de böyle sert konuşmayalım...' Neyi konuşmayacaksın ya bu bizim kardeşimiz. Bu bizim soydaşımız, evladımız. Oraya gitmiş, orada çalışıyor. Benim bakanımı arabanın içine mahkum ediyorlar, kendi konsolosluğuna, kendi toprağına sokmuyorlar, öbür taraftan polisleriyle, atlarıyla, itleriyle oradaki soydaşlarımızın üzerine geliyorlar, orada da o Hüseyin Kurt evladımızı köpekler ısıracak, 'yine de sert olmasak'... Sen ne diyorsun ya?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun değerler silsilesi içinde yeri olmayan bir anlayış olduğunu, bunun da çok iyi bilinmesi gerektiğini ifade ederek, TÜMSİAD'ın, temsil ettiği misyonla işte bu konuda örnek bir duruş sergileyeceğine inandığını söyledi.

Derneğin 7. Olağan Genel Kurulunun başarılı geçmesini temenni eden Erdoğan, yönetimde görev alacakları şimdiden kutladı. 

- "Kut'ül Amare, yakın tarihimizin en önemli zaferlerindendir"

Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Bugün 101. yıl dönümünü idrak ettiğimiz önemli bir zaferin kahramanlarını yad etmek istiyorum. Bundan bir asır önce 29 Nisan 1916 tarihinde herkesin artık ayağa kalkamaz diye baktığı ecdadımız, Kut'ül Amare'de yakın tarihimizin en önemli zaferlerinden birini kazanmıştır. Bu vesileyle Selman-ı Pak ve Kut çarpışmaları başta olmak üzere 1. Dünya Savaşı'ndaki tüm cephelerinde kahramanca mücadele ederek şehit olan, gazi olan tüm askerlerimizi rahmetle, minnetle yad ediyorum. Bu toprakları bize vatan kılmak için yürüttüğümüz terörle mücadele ve 15 Temmuz dahil tüm mücadelelerde şehadete yürüyen, gazi olan kardeşlerimizin her birini rahmetle, hürmetle anıyorum. Maalesef ülkemizde yakın tarihimizin Kut'ül Amare gibi iftihar verici zaferlerinin üzeri örtülmeye, adeta özellikle de unutturulmaya çalışılmıştır. Halbuki İngilizler bu zaferden iki yıl sonra İstanbul'u işgal ettikleri zaman kullandıkları tüm ofislere 'Kut'u unutma' levhaları asmıştır. inşallah bundan sonra çocuklarımıza, tarihimizin diğer levhaları gibi Kut-ül Amare zaferini de hakkıyla öğrenecek yeni bir müfredatı eğitim sistemimize kazandırmakta kararlıyız. Bir kez daha bu önemli zaferin yıl dönümünü hayırla yad ediyorum."