Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Bosnalı Müslümanlar, Srebrenitsa soykırımından 20 yıl sonra da hala onurlu bir şekilde durup, Avrupa'nın bir parçası olduklarını tüm dünyaya onurlu bir şekilde söyleyebiliyorsa, bu hala bir umut olduğu anlamına geliyor. Bosna Hersek'te yeni bir Endülüs kurulması için Avrupalılar, Türkler ya da diğerleri olarak onlara yardım etmeliyiz." dedi.

Kalın, Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) bünyesinde Bosna Hersek'te kurulan Avrupalı Balkan Demokratlar Birliğince (UEBD) Saraybosna'da düzenlenen "Endülüs ve Bosna Hersek ekseninde Avrupa'da İslam ve Müslümanların geleceği" konulu panelde konuştu.

Modern tarihte çok kritik bir zamandan geçildiğini belirten Kalın, Endülüs'ün, Avrupa İslam tarihinin en iyi dönemlerinden birini oluşturduğunu hatırlattı.

Endülüs'te 700 yıldan fazla Müslüman, Hristiyan ve Yahudilerin birlikte yaşamanın örneğini gösterdiklerini kaydeden Kalın, bu toplumların birçok farklı alanda çalışmalar yaptıklarını ifade etti.

Kalın, Avrupa'nın tanımlanmasında burada yaşayan Müslümanların da katkı yapma hakkı olduğunu vurgulayarak, ortada tek bir "Avrupa" tanımlaması olmadığını, farklı anlamlar taşıyan Avrupa tanımının, daha eleştirel ve tartışmaya açık olması gerektiğini söyledi.

Avrupa'nın Yahudi-Hristiyan mirasına dayandırıldığına işaret eden Kalın, "Yahudi-Hristiyan mirası dendiğinde, burada açıkça görülüyor ki İslam dışlanıyor. Eğer teolojik olarak değilse bile en azından kültürel ve tarihi olarak dışlanıyor." dedi.

Kalın, etnik farklılıklar, adalet ve eşitlik üzerine bir gelecek inşa edilecekse Avrupa'nın merkeziyetçilikten vazgeçmesi gerektiğini kaydederek, Avrupa kimliğinin Müslüman boyutunun dışlanamayacağını söyledi.

Avrupa'da Müslümanların kabul edilmemesi ve bu kişilere Avrupa için bir tehdit çerçevesinden bakılmasının gerçekçi bir yaklaşım olmadığının altını çizen Kalın, 21. yüzyılda İslam ve yabancı düşmanlığının üstesinden gelinmesi gerektiğini aktardı.

Kalın, şiddet ve radikalizm konusunda bugün bir dengesizlik olduğunu vurgulayarak, bunların doğrudan İslam ile bağdaştırılmasının bu dengesizliğe sebep olduğunu, bunun kabul edilemeyeceğini ifade etti.

Yakın tarihte Bosna Hersek'te yaşanan Srebrenitsa soykırımının, İslamabad veya İstanbul'da değil, Avrupa'nın ortasında yaşandığına dikkati çeken Kalın, birçok insanın modern Avrupa'yı ve insan haklarını konuştuğu dönemde, binlerce Müslüman'ın Bosna Hersek'te öldürüldüğünü anımsattı.

Kalın, konuşmasında şunları kaydetti:

"Bosnalı Müslümanlar, Srebrenitsa soykırımından 20 yıl sonra da hala onurlu bir şekilde durup Avrupa'nın bir parçası olduklarını tüm dünyaya onurlu bir şekilde söyleyebiliyorsa, bu hala bir umut olduğu anlamına geliyor. Bosna Hersek'te yeni bir Endülüs kurulması için Avrupalılar, Türkler ya da diğerleri olarak onlara yardım etmeliyiz."

- İzetbegovic: "Boşnaklar, küçük ama omuzlarında büyük yük taşıyan bir millet"

Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Boşnak üyesi Bakir İzetbegovic de ne İslam'ın Avrupa ruhuna ne de Müslümanların Avrupa'ya yabancı olduğunu belirterek, İslami düşüncenin, Avrupa'nın insani anlamda dirilişini başlattığının altını çizdi.

Tıp, matematik, astronomi, kimya, coğrafya, maliye gibi modern toplumun birçok alanının da Müslüman ilim adamlarından ayrıştırılamayacağını vurgulayan İzetbegovic, "Müslümanlar, diğer toplumlarla birlikte Avrupa'yı inşa edenler ve Avrupa kültürü ile medeniyetinin sahipleridir." dedi.

İzetbegovic, İslam'ın Avrupa'da ve Avrupa ile 13 asırdır yaşadığına işaret ederek, kıtanın birçok kesimine ise Hristiyanlık'tan çok daha önce ulaştığını hatırlattı.

İslam'ın yıkan değil, inşa eden olduğunu vurgulayan İzetbegovic, "Dünyayı daha iyi yapan hiçbir şey İslam'a aykırı olamaz. Aynı şekilde İslami olan hiçbir şey de özgürlüğe, kalkınmaya karşı olamaz." değerlendirmesinde bulundu.

İzetbegovic, Boşnakların ve Bosnalı Müslümanların 5 asırdır Avrupa'nın yerli halkı olduğunu kaydederek, 1990'lı yılların sonunda hayatta kalmak adına büyük bir mücadele veren Boşnakların, "küçük ama omuzlarında büyük yük taşıyan bir millet" olduğunu söyledi.

- "Sadece Avrupa'da değil tüm dünyada terörizmle mücadele etmeliyiz"

UETD Genel Başkanı Zafer Sırakaya ise Müslümanların, Avrupa toplumunun önemli bileşenlerinden biri olduğunun altını çizerek, İslam'ın tüm dünya insanlarını kapsayan evrensel bir din olduğunu vurguladı.

İslam'ın sadece Ortadoğu ile sınırlı bir din olmadığını kaydeden Sırakaya, Türk toplumunun ve diğer Müslümanların Avrupa'da düzenlenen terör saldırılarına karşı tutumunun son derece değerli olduğunu ifade etti.

Sırakaya, İslam ile hiçbir bağı olmayan terör örgütlerinin gerçekleştirdiği saldırılar nedeniyle bugün Avrupa'da Müslüman olarak yaşamanın son derece zorlaştığını belirterek, "Sadece Avrupa'da değil, tüm dünyada terörizmle mücadele etmeliyiz. Öte yandan, bizim düşmanımızın İslam ya da başka bir din değil, teröristlerin kendisi olduğunu da unutmamalıyız." diye konuştu. 

Avrupa'da Müslümanlara karşı gerçekleştirilen saldırılara da değinen Sırakaya, artan ırkçılık, İslamofobi ve yabancı düşmanlığından duydukları endişeyi dile getirdi.

Sırakaya, asırlardır sahip bulundukları kültürün bir parçası olan farklı toplumların uyumunun sürdürülmesi gerektiğine işaret ederek, gelecekte de Avrupa ülkeleri ile İslam dünyası arasındaki ilişkileri geliştirmek adına çalışmaya devam edeceklerini vurguladı.

Büyük ilgi gören panele, Bosna Hersek Yüksek Temsilcisi Valenti İnzko, Bosna Hersekli bakanlar, belediye başkanları, ülkede görev yapan diplomatik misyon şefleri, uluslararası kurumların temsilcileri ve akademisyenler de katıldı.