Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bakıyorum çok enteresan, kendi ülkesinin Cumhurbaşkanına karşı Avrupa'da terör örgütleri pankartlarla, resmin yanı başına silah koyuyor. Ve onların solak partileriyle, oradaki terör örgütü beraber yürüyorlar. Neresi burası? İsviçre. Neresi burası? Hollanda. Neresi burası? Belçika. Neresi burası? Almanya. Bunları da söylediğimiz zaman beyefendiler rahatsız oluyor. Rahatsız olmayın. Men dakka, dukka. Siz bizi üzüyor musunuz? Üzüleceksiniz ve daha bu işin başı." dedi.

Erdoğan, Gaziosmanpaşa'daki toplu açılış törenindeki konuşmasına, üstat Necip Fazıl Kısakürek'in, "Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar / Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar / Gecesi sümbül kokan, Türkçesi bülbül kokan İstanbul, İstanbul." satırlarıyla başladı.

İstanbul'da doğduğunu, büyüdüğünü, yeri geldiğinde çilesine katlandığını, yeri geldiğinde nazını çektiğini belirten Erdoğan, bu şehrin bir parçası olmaktan daima iftihar ettiğini söyledi.

Erdoğan, İstanbul'un nasıl İstanbul olduğunu en iyi Gaziosmanpaşalıların bileceğini ifade ederek, ilçenin 60-70 yıl önce Eyüp ile Çatalca arasında kalmış, kıraç bir yer olduğunu ve o dönemde "Taşlıtarla" denildiğini anlattı.

Minibüslerin Vezneciler'den "Taşlıtarla" diyerek kalktığını dile getiren Erdoğan, "Taşlıtarla denen bu kıraç topraklardan bugün İstanbul'un en mutena ilçelerinden biri olan Gaziosmanpaşa'ya geldik. İkinci Dünya Savaşı sonrasında, çarpık yapılaşmayla karşılaşan buranın bu alanları, hamdolsun bugün altyapısıyla muntazam mahallelere dönüştü." dedi.

Bugün resmi açılışlarını yapacakları, belediye tarafından inşa edilen 725 konutluk Sarıgöl ve özel sektör tarafından yapılan 785 konutluk Essenora projeleriyle ilçenin daha da güzelleştiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Yine bugün açılışını yapacağımız olimpik yüzme havuzu, okullar, paklar ve sosyal tesisler de Gaziosmanpaşa'yı geleceğe hazırlayan önemli yatırımlardır. Açılışını yaptığımız 528 trilyon lira tutarındaki bu yatırımların ilçemize, tüm Gaziosmanpaşalılara hayırlı olmasını Allah'tan temenni ediyorum. Bu yatırımların Gaziosmanpaşa'ya kazandırılmasında emeği geçen Bakanlıklarımızı, Büyükşehir Belediyemizi, Gaziosmanpaşa İlçe Belediyemizi ve özel sektör kuruluşlarımızı huzurunuzda tebrik ediyorum, alkışlıyorum."

- "Bu milleti, vatanı bölmek isteyenler bunun bedelini ödeyecekler"

İlçeye ismi verilen Gaziosmapaşa'nın, Osmanlı'ya "hasta adam" muamelesinin yapıldığı bir dönemde, savaş meydanlarında gösterdiği başarılarla, bu sözü, söyleyenlerin ağızlarına tıkayan bir kahraman olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Cennet mekan Abdülhamit Han'ın en güvendiği, en itibar ettiği komutanlardan biri olarak, Girit isyanında, Sırp isyanında, Osmanlı-Rus ve Osmanlı-Yunan savaşında büyük hizmetlerde bulunmuştur. Düşmanlarının dahi saygısını kazanacak kadar güçlü bir askeri kabiliyete ve kişiliğe sahip Gaziosmanpaşa'yı buradan bir kez daha rahmetle yad ediyorum. Hamdolsun, Türkiye her dönemde Gaziosmanpaşa gibi dirayetli ve cesaretli komutanlara, askerlere sahip olmuştur. Bugün de terör örgütlerine dağları ve şehirleri dar eden, sınırlarımız dışında destan yazan bir orduya sahibiz. İşte dün Hakkari'de 19, bu sabah Kutu Deresinde 15 terörist etkisiz hale getirildi. Niçin? Çünkü bu milleti bölemeyecekler. Bu milleti bölmek isteyenler, bu vatanı bölmek isteyenler bunun bedelini ödeyecekler."

- "FETÖ mensuplarının ayıklanmasıyla ordumuzun operasyon kabiliyeti daha da arttı"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda güvenliğin, İçişleri Bakanlığının Gaziosmanpaşalı Süleyman Soylu'ya emanet olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Trabzon'dan selamı var size. O da bu sabah Trabzon'daydı. 15 Temmuz gecesi darbe girişiminde bulunan FETÖ ihanet çetesi mensuplarının ayıklanmasıyla ordumuzun operasyon kabiliyeti daha da artmıştır. Şu anda Silahlı Kuvvetlerimiz, polisimiz ve korucularımız el ele, omuz omuza terör örgütlerine karşı inlerine girdiler, gereğini yapıyorlar. Ordumuz, emirleri siyasi iradeden ve komutanlarından değil, başka yerlerden alan mankurtlardan temizlendi. Fırat Kalkanı Operasyonu ile Suriye'deki oyunu tam ortasından bozduk. Şimdi sıra diğer bölgeleri derleyip, toparlamaya geldi. Kilis'in güvenliğini sağlamışken, Amanosları boynu bükük bırakamayız. Karkamış'ın güvenliğini sağlamışken Suruç'u, Akçakale'yi, Ceylanpınar'ı, Nusaybin'i, Cizre'yi sahipsiz bırakamayız. Kandil'i terör örgütünün başına yıkarken, Sincar'da, Mahmur'da yeni fitne ocakların yakılmasına izin veremeyiz. Telafer'deki, Musul'daki, Kerkük'teki kardeşlerimizi tek başlarına bırakamayız. Biz burada güven içinde yaşamak istiyorsak, önce Suriye'deki, Irak'taki kardeşlerimizin güvenliğini de sağlamak zorundayız."

Erdoğan,"Şu anda Suriye bize 911 kilometre. Irak 350 kilometre ve biz oralardan tehdit altındayız. Tehdit altında olduğumuza göre, bunlara karşı gerekli cevabı vermek durumundayız. Kim var orada? DEAŞ var. Kim var orada? PYD var. Kim var orada? YPG var. Hepsine gerekli dersi vereceğiz, veriyoruz." diye konuştu.

- "Üzüleceksiniz ve daha bu işin başı"

Erdoğan, Türkiye'nin afra tafra yapılacak bir ülke olmadığını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Her ne kadar içeride de bu tipler var. Televizyonları izliyoruz. Bakıyorum çok enteresan, Kendi ülkesinin Cumhurbaşkanına karşı Avrupa'da terör örgütleri pankartlarla, resmin yanı başına silah koyuyor. Ve onların solak partileriyle, Türkiye'nin oradaki terör örgütü, beraber yürüyorlar. Neresi burası? İsviçre. Neresi burası? Hollanda. Neresi burası? Belçika. Neresi burası? Almanya. Bunları da söylediğimiz zaman beyefendiler rahatsız oluyor. Rahatsız olmayın. Men dakka, dukka. Siz bizi üzüyor musunuz? Üzüleceksiniz ve daha bu işin başı. Şimdi ben diyorum ki 16 Nisan'da lider ülke Türkiye için evet mi? Güçlü ülke Türkiye için evet mi? Büyük Türkiye için evet mi? Allah sizlerden razı olsun. Öyleyse kaç günümüz kaldı? Durmak yok, kapı kapı dolaşacağız değil mi? Hele hele hanımlar, sizin işiniz çok önemli. Kapıları çalacaksınız. Tamam? 18 Maddeyi kendilerine anlatacaksınız."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz kimsenin düşmanı değiliz. Bizim kimseye husumetimiz yok. Tam tersine her ülkeyle, her toplumla mümkün olan en iyi, en ileri, en samimi, siyasi, ekonomik, sosyal ilişkiler kurmak, geliştirmek istiyoruz." dedi.

Erdoğan, Gaziosmanpaşa'daki Toplu Açılış Törenindeki konuşmasında, katılımcıların idam konusunu gündeme getirmeleri üzerine, "Bir dur ya. Bir dur. Önce 16 Nisan'ı bir halledelim. 16 Nisan'ı hallettikten sonra Kılıçdaroğlu ne diyor, 'Ben idamdan yanayım' diyor. Sayın Bahçeli zaten açıkladı. Sayın Yıldırım da zaten idama asla aykırı davranamaz. Öyleyse bana geldiğinde ben de bu meclis yasa teklifi bana geldiğinde ben de bunu onaylarım." diye konuştu.

"Çünkü meclisten geçmiştir, mesele yok" diyen Erdoğan, zira şehitlerin katillerini affetme yetkilerinin olmadığını söyledi.

"Komşularımıza ateş düşmüşse kapılarımızı penceremizi kapatıp 'Bana ne ' diyemeyiz. Çünkü o ateş mutlaka gelir bize de sıçrar. O ateşin dumanı elbette bizi de boğar." diyen Erdoğan, Türkiye'nin bölgesinde yürüttüğü mücadelenin, hem buradakileri ve bütün bu çevredeki kardeşlerine yardım etmek, hem de kendi güvenliğini sağlamak için olduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

"Açıkça söylüyorum. Her kim, 'Türkiye'nin Suriye'de ne işi var' diyorsa ülkemizin kötülüğünü istiyordur. Her kim 'Irak'la niye bu kadar ilgileniyoruz' diye soruyorsa Türkiye'nin fenalığını düşünüyor. Her kim Avrupa'daki gelişmelere 'Niçin müdahil oluyorsunuz' diyorsa kesinlikle milletimize husumeti vardır. Buradan komşularımıza ve oralardaki güçlere özellikle de Avrupa ülkelerine, Amerika'ya, Rusya'ya bir mesajım var. Biz kimsenin düşmanı değiliz. Bizim kimseye husumetimiz yok. Tam tersine her ülkeyle, her toplumla mümkün olan en iyi, en ileri, en samimi, siyasi, ekonomik, sosyal ilişkiler kurmak, geliştirmek istiyoruz. Fakat 54 yıl bizi kapısında bekleten Avrupa Birliği'ne ne diyeceğiz? 54 yıl. Şimdi çıkıyor bazı bakıyorsunuz akademisyenler falan televizyonlarda konuşuyor. Diyor 'daha önce şöyleydi, böyleydi falan' diye. Bu işlerden anlamazsın ya. Senin önünde kariyer olsa ne yazar, olmasa ne yazar. Siz bu işin çilelerini çekmediniz. Sadece kitabı şöyle aç, oku, ona göre Avrupa Birliğini konuş. Yok öyle bir şey. Damdan düşeceksin damdan. Biz damdan düştük. Bunlar damdan düşmedi. Bunların önüne bir tane şöyle kitapçık koyuyorlar, okuyorlar. Ondan sonra da diyor ki 'işte şöyleydi, böyleydi.' Yok ya öyle bir şey yok. Sen Bürgenstock'ta ne olduğunu bilir misin? Güney Kıbrıs'ı nasıl Avrupa Birliği'ne aldıklarını bilir misin? Acaba bir hoca olarak onu açıp okudun mu? Ondan haberin var mı?  İşte biz onları yaşadık. Acaba Hollanda'da daha önce bu kardeşinizin nasıl liderlerle bir kavga verdiğini o beyefendi bilir mi? Bilmez."

- "Bunlara faşist dediğimiz zaman beyler rahatsız oluyor"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, oralardan, o kavgaları yapa yapa geldiklerini ifade ederek, konuşmasına şöyle devam etti:

"Hala buna rağmen kalkıp da Avrupa Birliği üyesi ülkeler, istisnalar var o ayrı bir konu. Bak İngiltere bile dayanamadı. Brexit. Dolayısıyla bunlar şu anda kalkıp benim bakanıma sınırlarını kapatırsa, bir başka bakanıma uçuş yasağı getirirse sessiz mi kalacağım? Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanına 'Diktatör' diyeceksin... Bunlara faşist dediğimiz zaman beyler rahatsız oluyor. Nazi dediğimiz zaman rahatsız oluyor. Bak belgeyle konuşuyorum. Camilerimizin duvarına gamalı haç işaretlerini koyan siz değil misiniz? Onlara karşı verilmiş bir mücadeleniz var mı? Camilerimizi yakıp, yıkmadınız mı? Solingen faciasını biz bir kenara koyabilir miyiz? NSU davasını bir kenara koyabilir miyiz? Hala çözmediniz, hala sürüncemede bekletiyorsunuz. Faşistsiniz, faşist. Nazi uygulamalarından da istediğiniz kadar rahatsız olun. Eğer bizim cami duvarlarımıza siz gamalı haçları çiziyorsanız, bunların hesabını sormuyorsanız, bu lekeyi üzerinizden atamazsınız. Benim ülkemde herhangi bir kilisede öyle bir şey var mı? Anında bütün emniyet güçlerimiz üzerine gider. Biz tam aksine bunların hepsinin yenilenmesine, zaman zaman bazılarını hazineden yaptırmak suretiyle yenilemişizdir. Niye? Çünkü bizde inanç özgürlüğü bunlar gibi değil. Bizim tarihimiz bunun güzel örnekleriyle dolu."

"Her kim gelip burnumuzun dibinde ülkemizi parçalamak, milletimizi bölmek için faaliyet gösteren terör örgütleriyle iş birliği yaparsa, boyuna posuna bakmaz, külahları değişiriz." diyen Erdoğan, bunun kendileri için siyasi rant değil, bir beka meselesi olduğunu vurguladı.

Terör örgütlerini kullanmak uğruna Türkiye gibi bir ülkeyi karşısına alan herkesi 'aklını başına devşirmeye' davet ettiklerini dile getiren Erdoğan, "Bize verilen hiçbir sözün tutulmadığı, buna karşılık terör örgütlerinin sürekli desteklendiği, öne sürüldüğü bir düzenin devam edebilmesi mümkün değildir. Bir taraftan silah vereceksiniz ve o silahlarla ülkeme ateş ettirecek. Ben de buna susacağım. Var mı böyle bir şey? Bir taraftan NATO'da beraber olacağız. NATO'da beraber olduğumuz ülke bana silah vermeyecek, terör örgütüne silah verecek. Var mı böyle bir şey? Televizyon ekranlarından konuşanlara sesleniyorum. Bu hesabı da iyi yapın." diye konuştu.

"Vatanımızı böldürtmeyeceğiz"
Vatandaşlara, "Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet için 'evet' diyor muyuz?" diye soran ve "evet" cevabı alan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Tek millet... Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abazasıyla, Boşnakıyla, Romanıyla, 80 milyon tek millet. Bizi bölemeyecekler çünkü biz yaradılanı yaradandan ötürü sevdik, makam, mevki, para, pul için falan değil. Tek bayrak... Bayrağımızın rengi şehidimizin kanı. Hilal, bağımsızlığımızın ifadesi. Yıldız şehidimizin ta kendisi. Böyle bir bayrak var mı ya? Bu bayrağımıza asla halel getirmeyeceğiz. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Tek vatan... 780 bin kilometrekareyle tek vatan... Vatanımızı böldürtmeyeceğiz. Öyle operasyonlara falan müsaade etmeyeceğiz. PKK'mış, DEAŞ'mış, FETÖ'müş, hikaye... Asla. Tendürek'te, Cudi'de, Gabar'da, Bestler Dereler'de nerede olursanız olun, inlerine sokacağız, oraya kadar gireceğiz ve bu vatanı böldürmeyeceğiz. Tek devlet... Türkiye Cumhuriyeti Devletinden başka devletimiz yok ve devletimizin içinde devlete de asla müsaade etmeyiz."

"Yeni sistem, bunları barındırmıyor"
"Hayır diyenler kimler?" diye soran Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Kandil, İmralı 'Hayır' diyorsa bunun tersini yapmak lazım. Bunlar bizim ülkemizi bölmek isteyenler değil mi? Pensilvanya, FETÖ 'Hayır' diyor. Bunlar 15 Temmuz'da darbe yapanlar değil mi? O zaman bunun tersini yapmak lazım. 'Biz 15 Temmuz'dan ders almadık, hala hayır' diyorsak, kusura bakmayın... Bu demek değil ki 'Hayır' diyenlere siz öyle veya böyle hakaret mi ediyorsunuz? Hayır canım, ben hatırlatıyorum sadece. Çünkü doğruyu söylemek bizim görevimizdir. Biz hayra teşvik ederiz. Hayır derken, bizim söylediğimiz doğru ve güzele teşvik etmek. Bunu söyleriz. Bunu söylemezsek vebal altında kalırız. Sadece bununla bitmiyor iş. Bir de hayırcıların Türkiye'de bir mazisi var. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osmangazi Köprüsü, Marmaray, Avrasya Tüneli yapılırken ne dediler? Hayır. Şimdi de onun üzerinden geçiyorlar, tüplerden geçiyorlar. At denize, balık bilmezse halik bilir. Bunlar hiçbir zaman güzelin, doğrunun yanında olmadılar. Bunlar siyaha beyaz, beyaza siyah dediler. 22 gün, işte biz bu doğruları anlatacağız."

"Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişinin ayak sesleri gümbür gümbür geliyor"
Erdoğan, Türkiye'nin G20'de dünyanın en gelişmiş 20 ülkesi içerinde olduğunu, bu ülkelerden 7'sinin başkanlık veya yarı başkanlık sistemiyle yönetildiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Peki, Türkiye'nin bu imkandan mahrum kalması için bir sebep mi var? Yok. Bakın burada, size tek bir örnek vereceğim, gerisini siz hesap edersiniz zaten. Türkiye, 91 yılından beri kesintisiz şekilde, istikrarlı hükümetlere sahip olsaydı, yol açtığı krizler yaşanmasaydı, bugün kişi başına milli gelir 11 bin dolar değil, 22 bin dolar olacaktı. Cebimizde olan kadar bir payı, çalanlara bıraktık. Bu millete bu haksızlık değili mi? Maalesef. Daktiloların falan Başbakanlık önünde fırlatıldığı günleri unutmayın. İşte CHP zihniyetiydi, fark etmez. Onlar aynıydı zaten birbirleriyle. 7 Haziran 2015 seçimlerinde hiçbir parti tek başına iktidar olamayınca neler olduğunu hatırlıyorsunuz değil mi? Terör örgütlerinden faiz baronlarına kadar milletimizin cebindeki parayı çalan bu hırsızların hepsi de ellerini ovuşturmaya başlamışlardı. Biz Türkiye'yi işte bu vampirlere bırakmamak için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini getiriyoruz. 16 Nisan'dan sonra artık ülkemizi soyamayacaklarını bilenler, şimdi tüm güçleriyle olumsuz bir netice çıkması için uğraşıyorlar. Fakat korkunun ecele faydası yok. 16 Nisan'da değişim kaçınılmazdır. Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçişinin ayak sesleri gümbür gümbür geliyor. Ben bunu görüyorum. Milletimiz kararını vermiş durumda. Onun için bir kez daha söyleyelim. Büyük Türkiye için evet mi? Lider Türkiye için evet mi? Güçlü Türkiye için evet mi? Müreffeh Türkiye için evet mi? İstikrar için evet mi? İşte 22 gün. Kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Coşkunuz, sevginiz, vefanız için bir kez daha teşekkür ediyorum."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye 91 yılından beri kesintisiz şekilde, istikrarlı hükümetlere sahip olsaydı, yol açtığı krizler yaşanmasaydı, bugün kişi başına milli gelir 11 bin dolar değil, 22 bin dolar olacaktı. Cebimizde olan kadar bir payı, çalanlara bıraktık. Bu millete bu haksızlık değili mi? Maalesef. Daktiloların falan Başbakanlık önünde fırlatıldığı günleri unutmayın." dedi.

Erdoğan, Gaziosmanpaşa'daki toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, "O alçaklara, o pilotlara, o helikopter pilotlarına, o tanklardakilere, kim olursa olsun, o FETÖ'nün askerlerine bu millet oraları dar etti. Ben bu milletle gururlanıyorum. Rabbim beni bu milletin bir ferdi yaptığı için iftihar ediyorum." ifadelerini kullandı.

Bu millete hizmetkar olmaktan dolayı iftihar edip, bunun için Allah'a hamdettiğini dile getiren Erdoğan, "Onun için bu yolculuk kutlu bir yolculuk. 16 Nisan bu bakımdan bir kırılma noktası. Çok çalışacağız değil mi? Fazla zamanımız yok. O Batı'dakileri sevindirmeyelim." diye konuştu.

Erdoğan, Türkiye'nin G20'de dünyanın en gelişmiş 20 ülkesi içerinde olduğunu, bu ülkelerden 7'sinin başkanlık veya yarı başkanlık sistemiyle yönetildiğini belirterek, şöyle devam etti:

"Peki, Türkiye'nin bu imkandan mahrum kalması için bir sebep mi var? Yok. Bakın burada, size tek bir örnek vereceğim, gerisini siz hesap edersiniz zaten. Türkiye, 91 yılından beri kesintisiz şekilde, istikrarlı hükümetlere sahip olsaydı, yol açtığı krizler yaşanmasaydı, bugün kişi başına milli gelir 11 bin dolar değil, 22 bin dolar olacaktı. Cebimizde olan kadar bir payı, çalanlara bıraktık. Bu millete bu haksızlık değili mi? Maalesef. Daktiloların falan Başbakanlık önünde fırlatıldığı günleri unutmayın. İşte CHP zihniyetiydi, fark etmez. Onlar aynıydı zaten birbirleriyle. 7 Haziran 2015 seçimlerinde hiçbir parti tek başına iktidar olamayınca neler olduğunu hatırlıyorsunuz değil mi? Terör örgütlerinden faiz baronlarına kadar milletimizin cebindeki parayı çalan bu hırsızların hepsi de ellerini ovuşturmaya başlamışlardı. Biz Türkiye'yi işte bu vampirlere bırakmamak için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini getiriyoruz. 16 Nisan'dan sonra artık ülkemizi soyamayacaklarını bilenler, şimdi tüm güçleriyle olumsuz bir netice çıkması için uğraşıyorlar. Fakat korkunun ecele faydası yok. 16 Nisan'da değişim kaçınılmazdır. Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçişinin ayak sesleri gümbür gümbür geliyor. Ben bunu görüyorum. Milletimiz kararını vermiş durumda. Onun için bir kez daha söyleyelim. Büyük Türkiye için evet mi? Lider Türkiye için evet mi? Güçlü Türkiye için evet mi? Müreffeh Türkiye için evet mi? İstikrar için evet mi? İşte 22 gün. Kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Coşkunuz, sevginiz, vefanız için bir kez daha teşekkür ediyorum."

- "Yalan söyleme, dürüst ol"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa değişikliğiyle "18 yaşındakilere seçilme hakkının verilmesinin" eleştirildiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

"Şu hale bak ya. Gençler şu ellerinizi bir göreyim. 18, 19, 20 21, 22, 23, 24... Size parlamentonun kapısını kapayanlara 16 Nisan'da gereken dersi vermeye var mıyız? Benim ecdadım Fatih 21 yaşında bir çağı kapayıp, bir çağı açtı mı? Biz onların izindeyiz. Öyleyse dinamik bir parlamento oluşturmaya var mıyız? Dünyanın 59 ülkesinde seçilme yaşı 18. Bunlar hazmedemiyor. İstiyorlar ki biz buraya girelim, burada kalalım. Yok, yok bundan sonra böyle bir şey yok. Onun için yalanlar uyduruyorlar. Diyor ki '2 yıl parlamentoya girecek, güzel güzel maaşlarını alacak. Bir daha seçilmese bile artık, emekli maaşı devam edecek.' diyor. Yalan söyleme, dürüst ol. 23 yıl bir defa prim ödemek zorunda ve ne zaman emekli olacak? 65. Bayanlar 63. Peki parlamentoya sadece erkek gençler mi girecek? Hayır. Bayanlarımız da girecek. Bak nasıl seviniyorlar. Öyleyse çok çalışacağız. Gereken cevabı vereceğiz. Gençler olarak gerek kızlarımız, gerek erkeklerimiz inşallah 16 Nisan'da cevabı vereceğiz. Bazıları diyor ki eğitim, meğitim. Hiç manisi yok. Şu anda son seçimlerde, 25-30 arası kaç genç girdi biliyor musunuz parlamentoya? 5. Sanki parlamento 18 ila 25 arasındaki gençlerle dolacak. Ya kim hak ederse o girecek parlamentoya. Evet. Yani 25 yaşında Avrupa'da Dışişleri Bakanı olan insanlar var. Onların önü açık. Türkün, Türkiye'nin önü kapalı. Yok böyle bir şey."

- "Cumhurbaşkanının bir defa parlamentoyu fesih yetkisi yoktur"

Bunların önünü açtıklarını ancak çok çalışmaları gerektiğini belirten Erdoğan, açılışını yaptıkları eser ve hizmetlerin, ilçe, şehir ve ülke için hayırlı olmasını diledi.

Erdoğan, "Fakat bir ukalalık daha yapıyorlar. 'Cumhurbaşkanı parlamentoyu feshedebilir.' diyorlar. Bu yalana inanıyor musunuz? Yok böyle bir şey, yalan. Cumhurbaşkanının bir defa parlamentoyu fesih yetkisi yoktur. Bu yalan. Cumhurbaşkanının kanun yapma yetkisi bile yoktur. Cumhurbaşkanı sadece bütçeyle ilgili kanun teklifi verebilir. O da eğer parlamento bunu kabul etti etti, etmediği takdirde bir önceki yılın bütçesi, TEFE, TÜFE hesaplarına göre uygulamaya girer ki bütçede sıkıntı yaşanmasın." şeklinde konuştu.

Bakıldığında aynı şeyin yargıda da söylendiğini dile getiren Erdoğan, "Cumhurbaşkanı, Yargıtayı, Danıştayı atayacak. Yok böyle bir şey. Şu andaki uygulama neyse aynı uygulama devam edecek. Anayasa Mahkemesi ile ilgili orada da aynı uygulama devam edecek. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunda, orada 4 tanesini Cumhurbaşkanı atayacak, 7 tanesini bunun feshedilecek dediği parlamento atayacak. Yok okumaz. Okuma özürlü bu." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin, son 14 yılda istikrar ve güven yakaladığını, 3 kat büyüdüğünü belirterek, "Bu istikrar ve güven ortamını daha sağlam hale getirdiğimizde, 2023 yılına kadar kişi başına milli gelirimizi 25 bin dolara çıkarabiliriz. Bu bir hedeftir. İşte 16 Nisan, Türkiye'nin dünyanın büyük 10 ekonomisi arasında yer alma konusundaki kararlılığının ilanıdır. Terör örgütlerinden yabancı ülkelere kadar herkes 16 Nisan'ın anlamını kavramış durumda." dedi.

Erdoğan, Gaziosmanpaşa'da düzenlenen toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, hem içeride hem dışarıda 16 Nisan'da 'evet' çıkmasının önünü kesmek için adeta seferberlik ilan edildiğini, ortaya atılan ve anayasa değişikliğiyle ilgisi olmayan yalanları insanın aklının, havsalasının almadığını söyledi.

Yurt dışında birtakım ülkelerin bu konuda öylesine açık taraf olduğunu, ortada ne uluslararası anlaşmalar ne diplomatik teamüller ne de nezaketin kaldığını dile getiren Erdoğan, "Sanki seçim Almanya'da, Hollanda'da, İsviçre'de, Belçika'da yapılıyor. Size ne? Terör örgütleri Avrupa şehirlerinde polis koruması altında eylem yaparken, 'hayır' kampanyası yürütürken, 'evet' diyenlerin üzerine atlarıyla, itleriyle saldırıyorlar." dedi.

İçeride de dışarıda da telaş büyük olduğuna göre Türkiye'nin doğru yolda olduğunu vurgulayan Erdoğan, 16 Nisan'ın, Türkiye'nin bir daha koalisyon günlerine dönmeyeceğinin, Türkiye'nin ekonomik krizlere yol açan çatışma ortamlarına kapılarını kapattığının ilanı olduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Nisan'ın, daha çok büyüyecek, daha çok üretecek, daha çok istihdam edecek, daha çok ihracat yapacak bir Türkiye'nin yolunun açıldığı günün adı olduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İktidara geldiğimizde Kasım 2002, Türkiye'nin IMF'ye borcu neydi? 23,5 milyar dolar. Bizden öncekiler hep borçlandılar. Şu anda ana muhalefetin aynı ekolünde olan bir siyasi parti o zaman iktidardı. O dönemden geldik. Cumhurbaşkanı daha önce aynı ekoldendi. Ne oldu? Aynı ekolden oldukları halde anayasa kitapçığını Cumhurbaşkanı, Başbakan'ın suratına fırlattı. Ertesi gün 6 milyar dolar ciddi manada çökme ve ekonomi alt üst oldu. Biz 23,5 milyar dolar borçla aldığımız IMF borcunu, 2013'te ne yaptık? Sıfırladık. Bizim artık IMF'ye borcumuz yok, bitti. Biz IMF'ye borç verir duruma geldik. Bizden 5 milyar dolar istediler, 'veririz' dedik. Niye? Veren el, alan elden hayırlıdır. Türkiye, bu 14 yılda bir istikrar ve güven yakaladı, 3 kat büyüdü. Bu istikrar ve güven ortamını daha sağlam hale getirdiğimizde, 2023 yılına kadar kişi başına milli gelirimizi 25 bin dolara çıkarabiliriz. Bu bir hedeftir. İşte 16 Nisan, Türkiye'nin dünyanın büyük 10 ekonomisi arasında yer alma konusundaki kararlılığının ilanıdır. Terör örgütlerinden yabancı ülkelere kadar herkes 16 Nisan'ın anlamını kavramış durumda."

Erdoğan, 16 Nisan'da kullanacağı oy konusunda tereddüt edenlere seslenerek, "Şöyle çevrenize bakın. Kimler 'evet' diyor, kimler 'hayır' diyor. Bir mukayese edin. Geçmişten beri bu sistemi kimler istemiş ona bir bakın. Gerek Demirel, gerek Özal, gerek Erbakan, gerek Türkeş, gerek Muhsin Yazıcıoğlu... Bütün bu siyasiler 'evet' demiş. Orada acaba 'hayır' diyenler var mı? Kim var? O zaten o zaman siyaset dünyasında yoktu. Sorumluluk üstlenmiş ne kadar devlet adamı varsa hepsi de sonunda gelip bu sistemde karar kılmışlar. Hani Nasrettin Hoca damdan düşüyor ya hemen doktor aramaya başlıyorlar. Ne diyor? 'Bana doktor getirmeyin, bana damdan düşen getirin.' Şimdi mesele bu. Ben damdan düştüm. 4,5 yıl İstanbul'da belediye başkanlığı, 12 yıl başbakanlık, 2,5 yıl cumhurbaşkanlığı. Neyin ne olduğunu gördüm, görüyorum. Bunu çok daha iyi nasıl yaparız, onun hesabını yapıyorum. Çünkü biz dertliyiz. Bu millete efendi olmaya gelmedik, hizmetkar olmaya geldik." diye konuştu.

Türkiye'de 79 senede 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapıldığını, 14 yılda 19 bin kilometre bölünmüş yol yaptıklarını anlatan Erdoğan, göreve geldiklerinde 25 havaalanı bulunduğunu, bu sayıyı 59'a çıkardıklarını söyledi.

Dünyanın en büyük havalimanının çalışmalarının ilk etabının gelecek yılın ilk çeyreğinde biteceğini aktaran Erdoğan, yılda 90 milyon yolcunun taşınacağını, 2023'te ikinci etabın tamamlanacağını, bu dönemden sonra da kapasitesinin 150 milyon yolcuya çıkacağını ifade etti.

Halkla beraber bu yolda yürüdüklerini dile getiren Erdoğan, "Sizler ki 15 Temmuz gecesi Marmaris'ten seslendiğim zaman meydanları, havalimanını doldurdunuz. Durmadınız. Sizlerle Atatürk Havalimanında buluştuk. Şunu gördüm, F16'lar, helikopterler üzerimizde uçarken, tanklar, toplar benim milletimin üzerine gelirken, benim milletim o İstiklal Marşı'ndaki aşkıyla yürüdü." dedi.

Konuşmaların ardından Gaziosmanpaşa Belediyesinin 530 milyon lira değere sahip 27 eserden oluşan Kentsel Dönüşüm Projeleri Anahtar Teslim ve Toplu Açılış Töreni gerçekleştirildi ve kentsel dönüşüm sonucu evleri tamamlanan 10 vatandaşa anahtarlarını Cumhurbaşkanı Erdoğan teslim etti.

Projelerin açılış kurdelesini kesen Erdoğan "Hazır mısınız?" diye sordu, kalabalıktan gelen "Evet" cevabı üzerine de "Evet'lerinize kurban. Bu eserler Gaziosmanpaşa'mıza, Gaziosmanpaşa'mızın güzel insanlarına hayırlı olsun" dedi.

Törene, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, milletvekilleri, İstanbul Valisi Vasip Şahin, ilçe belediye başkanları, AK Parti İstanbul İl Başkanı Selim Temurci ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Törende sadece Türk bayrakları taşındı. Vatandaşlar, Erdoğan'ı alana girişinde coşkuyla karşıladı ve "Dik dur eğilme bu millet seninle" sloganları atarak, tekbir getirdi. Öğle ezanının okunması sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına ara verdi.

Alandan Cumhurbaşkanlığı otobüsüyle ayrılan Erdoğan, kendisine sevgi gösterisinde bulunan vatandaşlara çiçek, oyuncak ve kahve hediye etti.