Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik, "Söylediği şeye bak, tek tip elbiseyle ilgili. 'Onların yakınları yok mu, onları o halde gördükleri zaman ne yapacaklar, üzülmeyecek mi, şöyle olmayacak mı, böyle olmayacak mı?' Ya sen ne cins adamsın be. Sen benim 251 şehidimin yakınlarını düşünmüyorsun, sen benim 2 bin 193 gazimin yakınlarını düşünmüyorsun. 'Onların acaba yakınları, evlatları, kardeşleri şehit olduğu zaman ne yaptılar, ne yapıyorlar' diye soruyor musun? Bunu düşünüyor musun? Yok." dedi.

Erdoğan, Atatürk Kapalı Spor Salonu'nda, AK Parti Kastamonu 6. Olağan İl Kongresinde, partililere hitap etti.

Konuşmasına "Yaklaşık 10 aylık bir aranın ardından bugün bir kez daha sizlerle beraberiz. 16 Nisan halk oylamasında yüzde 65 ile cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine 'evet' diyen tüm Kastamonulu kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum." diyerek başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, salona gelmeden önce dışarıda bekleyen vatandaşlara seslendiğini belirtti.

Erdoğan, 2019 yerel seçimleriyle, kasım ayındaki cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleriyle Türkiye'nin yeni bir döneme gireceğini ifade ederek, işte bu kongrenin, bütün o seçimleri idare edecek ekibin iş başına geleceği kongre olduğuna işaret etti.

Çanakkale'den Kurtuluş Savaşı'na kadar, ülkenin ihtiyaç duyduğu her yerde tüm gücüyle ve imkanlarıyla, en önemlisi canıyla mücadelenin en önünde yer alan Kastamonu'ya da bunun yakıştığını vurgulayan Erdoğan, Kastamonu'nun kadınlarının da en az delikanlıları kadar cesur olduklarını daima ispatladıklarını belirtti.

Erdoğan, 15 Temmuz gecesi Kastamonulu Ayşe Aytaç'ın da darbecilerin uçaklarına, tanklarına, helikopterlerine, mermilerine aldırmadan, İstanbul'da sokağa çıktığına ve Boğaziçi Köprüsü'nde şehadet mertebesine eriştiğine dikkati çekti.

- "Ya sen ne cins adamsın be"

"Anamuhalefetin, maalesef bugün başındaki zatın, bu köprüde şehit edilen 34 vatandaşımızın değil de, onları alçakça şehit eden katillerin yanında saf tuttuğunu görüyoruz." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Hale bak ya. Çıkıyor ne konuşuyor? Söylediği şeye bak, 'tek tip elbiseyle' ilgili. 'Onların yakınları yok mu, onları o halde gördükleri zaman ne yapacaklar, üzülmeyecek mi, şöyle olmayacak mı, böyle olmayacak mı?' Ya sen ne cins adamsın be. Sen, benim 251 şehidimin yakınlarını düşünmüyorsun, sen benim 2 bin 193 gazimin yakınlarını düşünmüyorsun. 'Onların acaba yakınları, evlatları, kardeşleri şehit olduğu zaman ne yaptılar, ne yapıyorlar' diye soruyor musun? Bunu düşünüyor musun? Yok.

Niye düşünsün ki. 15 Temmuz gecesi, saat 23.17, havalimanına gelip oradan Bakırköy'deki belediye başkanına gidip, onun evinde istirahate çekilip, orada kahvesiyle beraber televizyondaki darbeyi seyreden bir adamdan başka ne bekleyebilirsiniz? Ve utanmadan bir de şunu söylüyor, 'Cumhurbaşkanı bana haber verseydi, ben onu beklerdim.' Ben haberi verdim, ben haberi tüm milletime verdim. Biz, telefonlarla haberi verdiğimizde on binler, yüz binler meydanlara yürüdü."

- "Sende böyle bir karakter, böyle bir cibilliyet yok ki"

Erdoğan, 15 Temmuz gecesi İstanbul Atatürk Havalimanı'na uçakla indiğinde on binlerin orada olduğunu belirterek, "Ama sen öyle bir tipsin ki, geliyorsun orada o on binleri görüyorsun, onların arasında tankların sorumlularıyla görüşmeler yapıyor senin ekibin, heyetin. Anlaşıyorsun ve oradan kaçıp Bakırköy'e geliyorsun. Bu karakter meselesi, karakter, bu cibilliyet meselesi, cibilliyet." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun bir başka yalan söylediğini de ifade eden Erdoğan, "Nedir o? 'Darbe olsa bunun karşısına ben dikilirim' diyorsun. Sevsinler seni, neye dikiliyorsun, sende böyle bir karakter, böyle bir cibilliyet yok ki. İşte her şey ortada, ispat ortada, kaçtı gitti. Ve seni milletim iyi tanıyor. Nasıl yalancı olduğunu çok iyi biliyor benim milletim. Hayatın bu." dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye olarak biz de özellikle geçtiğimiz 4-5 yıl içinde pek çok saldırıya maruz kaldık. Bu uğurda, bölücü terör örgütünden FETÖ ihanet çetesine, ekonomik tetikçilerden toplumsal kaos mühendislerine kadar pek çok farklı araç harekete geçirildi. Hamd olsun, biz sizlerle el ele verdik. Bunların hepsinin de üstesinden gelmeyi başardık. Ancak Türk milletinin gösterdiği dirayeti, kararlılığı, cesareti ortaya koyamayan da oldu." dedi.

Erdoğan, Atatürk Spor Salonu'nda düzenlenen partisinin Kastamonu 6. Olağan İl Kongresinde yaptığı konuşmada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, hayatının hiçbir döneminde ülkenin, milletin, devletin hakkını, hukukunu savunmadığını, tam tersine hep fitnenin, ayrıştırmanın, iftiranın peşinde olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu uğurda bölücüsünden darbecisine kadar tüm terör örgütlerine destek verdi. Bu, PKK ve PKK'nın destek verdikleriyle beraber el ele, kol kola yürüyen kişi değil mi ya? Bu, dağdakilerle beraber yürüyen kişi değil mi? Onlar, ona destek verdi, gitti Hakkari'de güya miting yaptı. Bu iş, yürek işi yürek... Bu öyle, lafla yürümüyor. Onların, kulağına üflediği, eline tutuşturduğu yalan yanlış bilgilerle de muhalefet yaptığını zannediyor. Her şey yalan. Veriyorlar eline üç beş paçavra, onları sallayarak güya muhalefet yapıyor." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Kastamonu'ya geldiğinde ona, 15 Temmuz şehidi Ayşe Aykaç ve onunla birlikte Kastamonu'nun 15 Temmuz'da verdiği üç şehidin hesabının sorulmasını isteyen Erdoğan, aynı zamanda Kılıçdaroğlu'na Ankara ve İstanbul'da verilen 251 şehidin, şehit ailelerin yaşadığı acıların, gazilerin hesabının sorulması talebini iletti.

- "Çünkü bunların kalpleri mühürlüdür"

Erdoğan, ayrıca Kılıçdaroğlu'na, Türkiye'ye 15 Temmuz'da verilen milyarlarca liralık maddi zararın hesabının sorulmasını da Kastamonululardan istedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Kendisine, teröristler için Ankara'dan İstanbul'a yürürken bir kez olsun yüreğinde şehitlerimizin, gazilerimizin, gözü yaşlı eşlerin sızısını hissedip hissetmediğini sorun. 15 Temmuz gecesi darbecilerin açtıkları yoldan çıkıp, sabaha kadar film seyreder gibi saklandıkları yerlerde televizyondan olayları izleyenler bu sorulara elbette cevap veremez. Daha da önemlisi kalpleri nasır bağlamışların bu soruya verebilecekleri bir cevap zaten yoktur. Bunların gözleri vardır görmez, kulakları vardır duymaz, ağızları, dilleri vardır, hakkı söylemez. Çünkü bunların kalpleri mühürlüdür. Bu vesileyle terörle mücadelede, sınır ötesi operasyonlarımızda ve darbe girişiminde verdiğimiz tüm şehitlerimize Rabbimden rahmet, gazilerimize sıhhat ve afiyet diliyorum. Rabb'im hepinizden razı olsun."

- "Bay Kemal gibi gökten zembille inmedik"

Erdoğan, Kastamonuluların, darbe girişiminde ve cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilen halk oylamasında gösterdikleri kararlı duruşu, 2019'da bir adım daha ileri taşıyacaklarını belirtti.

Salonda bulunanların, "Dik dur eğilme, AK gençlik seninle" sloganları üzerine Erdoğan, "Gençler unutmayın, Cumhurbaşkanınız, Genel Başkanınız da sizinle. Biz bu yollardan geldik, Bay Kemal gibi gökten zembille inmedik veyahut da bir kasetle, CD ile gelmedik. Bizim bir farkımız var. Bu siyasi mücadelenin içerisinde 40 yılı aşkın bir süre... Bu mücadeleyi vere vere, dağ taş demeden yürüye yürüye geldik." diye konuştu.

Kastamonu'daki birlikteliği, büyük ve güçlü Türkiye mücadelesinin çok önemli bir dönüm noktası olarak gördüğünü belirten Erdoğan, "Kongremizin, şehrimiz için, tüm Kastamonulu kardeşlerim için, ülkemiz, milletimiz, bölgemiz için hayırlara vesile olmasını Rabbimden diliyorum. Kastamonu teşkilatımızda görev alan tüm kardeşlerime, emekleri, gayretleri ve fedakarlıkları için teşekkür ediyorum. Kuruluşundan bugüne kadar AK Parti Kastamonu teşkilatlarımızda vazife üstlenmiş tüm kardeşlerimize kalbi şükranlarımı sunuyorum." dedi.

- "Bunların hepsi artık tarih oldu"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, salondan atılan bir slogan üzerine de, "Allah'ın izniyle bu kardeşiniz de sizi bırakmaz." karşılığını verdi.

Salondaki gençlerin, Ziya Gökalp'in, "Asker Duası" adlı şiirini okumasının ardından ise Erdoğan, şunları kaydetti:

"Gençler, ben bu şiiri okudum diye içeri girdim. Ama bakın, şimdi sizi kimse içeri atamaz. Elhamdülillah, nereden nereye? Bu ülke, neler gördü, neler çekti ya? Bu ülkede kalkıp Talim ve Terbiye Kurulunun onayladığı bir şiiri okuyorsun, içeri alınıyorsun. Düşünebiliyor musunuz, bu günleri yaşadık. Bu da Ziya Gökalp'e ait olan bir şiir. Ama bunların hepsi artık tarih oldu. Fikir, düşünce hürriyetinden yanayız diyor utanmazlar, tam aksine o diyenler, bizi mahkum etti. Bunlar Bay Kemal'in de arkadaşlarıdır ha, iyi arkadaşlarıdır."

Erdoğan, partisinin Kastamonu teşkilatında görevi devreden dava arkadaşlarına teşekkür etti, bayrağı devralanlara da muvaffakiyetler temennisinde bulundu.

- "Bu takımda asla hesabilik yok, hasbilik var"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tabii, görevi devreden kardeşlerim için görev bitmiş değil, gerek görevi devralan kardeşlerim, gerek devreden kardeşlerim yine beraber çalışmaya devam edecekler. Bu bizim, birlik beraberliğimizin en güzel örneğidir. Bunu yapacağız. Çünkü bizde ayrılık, gayrılık yok. Bu bir bayrak yarışı. Bayrağı devrediyoruz. Kim için? Aynı takım için. Takım aynı. Bu takımda asla bir defa hasımlık yok, hesabilik yok, hasbilik var. Bu hasbilikle yürüyeceğiz." diye konuştu.

Nasrullah Kadı Camisi'nin kürsüsünden tüm Türkiye'ye birlik ve beraberlik telkini yapan Mehmet Akif Ersoy'un çağrısının, Kastamonu'da hala yankılandığını dile getiren Erdoğan, merhum Mehmet Akif'in 1920'de, "Müslüman yurdunu her yerde felaket vurdu." diyerek ifade ettiği sancıların, maalesef bugün hala tüm şiddetiyle yaşandığına dikkati çekti.

Erdoğan, "Türkiye olarak biz de, özellikle geçtiğimiz 4-5 yıl içinde pek çok saldırıya maruz kaldık. Bu uğurda, bölücü terör örgütünden FETÖ ihanet çetesine, ekonomik tetikçilerden toplumsal kaos mühendislerine kadar pek çok farklı araç harekete geçirildi. Hamdolsun, biz sizlerle el ele verdik. Bunların hepsinin de üstesinden gelmeyi başardık. Ancak Türk milletinin gösterdiği dirayeti, kararlılığı, cesareti ortaya koyamayan da oldu." dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Madem Suriye'de her şey güllük gülistanlık, 3 milyonun üzerinde insan niye bizim topraklarımızda yaşamaya devam ediyor? Çünkü biz de bu insanlar da biliyor ki sınırın öte tarafında sadece örgüt isimleri, sadece örgüt işaretleri değişiyor, zulüm baki. Dün zalimin adı rejimdi, dün zalimin adı DEAŞ'tı, bugün zalimin adı YPG/PYD'dir. Biz DEAŞ'a ne yaptıysak bu örgüte de aynısını yapacak ve mutlaka sınırlarımızın ötesini güvenli hale getireceğiz." dedi.

Erdoğan, Atatürk Spor Salonu'nda düzenlenen partisinin Kastamonu 6. Olağan İl Kongresinde yaptığı konuşmada, Suriye halkının kendi iradesine sahip çıkmak için başlattığı mücadelenin, terör örgütleri ve onları destekleyen güçler eliyle büyük bir felaketle neticelendiğini belirtti.

Benzer durumla Irak'ta da karşılaşıldığına işaret eden Erdoğan, coğrafyanın kadim bölgesinin ve şehirlerin yerle yeksan edildiğini ifade etti.

"Halep'in, Kerkük'ün acısı hala tüm canlılığıyla yüreğimizdedir." diyen Erdoğan, Suriye halkına, önce kendi vatandaşlarına devlet terörü uygulayan zalim yönetimin baskısıyla daha sonra DEAŞ zulmüyle şimdi de PKK'nın uzantısı örgütler eliyle kan kusturulduğunu vurguladı.

Erdoğan, Türkiye'de 3 milyonun üzerinde Suriyeli sığınmacının misafir edilerek, çekilen acının bir nebze azaltılmaya çalışıldığını söyledi. "Bülbülü altın kafese koymuşlar, ille vatanım demiş." sözünü hatırlatan Erdoğan, Suriyeliler için en doğrusunun kendi vatanlarına dönmelerinin sağlanması olduğunu dile getirdi.

- "Sınırlarımızın ötesini güvenli hale getireceğiz"

"İnşallah o günler de gelecektir, çok yakındır." ifadesini kullanan Erdoğan, güvenli hale getirilen Cerablus, El Bab arasındaki bölgeye şu ana kadar 100 bine yakın Suriyelinin geri dönerek evlerine kavuştuğunu aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2 bin kilometrekarelik bir alanın kontrol altına alındığını bildirerek, şöyle devam etti:

"İdlib bölgesindeki operasyonumuzu tamamlamamız ile birlikte buraya da önemli bir geri dönüş olacağını düşünüyoruz. Aynı şekilde Afrin'i ve Münbiç'i teröristlerden arındırdığımızda buraların asıl sahibi olan kardeşlerimiz, evlerine yeniden kavuşacaklardır. Ardından Tel Abyad ve Resulayn'dan başlayarak, tüm sınır bölgelerimizi güvenli hale getireceğiz. Çünkü sınır bölgelerimiz, bir terör koridoru olarak bize tehdit oluşturuyor. Hiç kimse bize sadece Kilis'te şehir nüfusunda daha fazla bir sığınmacı barınırken, sınırın karşı tarafındaki güçlerin terör örgütü olmadığını iddia edemez. Madem Suriye'de her şey güllük gülistanlık, 3 milyonun üzerinde insan niye bizim topraklarımızda yaşamaya devam ediyor? Çünkü biz de bu insanlar da biliyor ki sınırın öte tarafında sadece örgüt isimleri, sadece örgüt işaretleri değişiyor, zulüm baki. Dün zalimin adı rejimdi, dün zalimin adı DEAŞ'tı, bugün zalimin adı YPG/PYD'dir. Biz DEAŞ'a ne yaptıysak bu örgüte de aynısını yapacak ve mutlaka sınırlarımızın ötesini güvenli hale getireceğiz."

Spor salonunda bulunan bazı vatandaşların, "Sağlık meslek haklarını geri istiyor." sloganlarının ardından Erdoğan, "Sizin hakkınızı bizim hükümetimiz asla vermemezlik yapmaz." karşılığını verdi. Sağlık meslek liselerinden mezun olanların önünün açık olduğunu belirten Erdoğan, bunda da endişe duyulmaması gerektiğini söyledi.

- "Sadece ve sadece icraata, uygulamaya bakacağız"

ABD'nin PKK/PYD'ye silah yardımını eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Artık bir şey bizi özellikle rahatsız ediyor, yüzümüze başka konuşulmasından, gözümüzün önünde başka işler yapılmasından bıktık, usandık. Dürüst olun, dürüst. Yok, bunlarda dürüstlük yok. Ne diyor Akif, 'Sözleriyle özleri arasında benzerlik olmayanlar.' İşte bunlar o. Bunlar bize çok zaman kaybettirdi. Bizzat şahsıma bölgedeki örgütlere silah verilmeyeceği söylendiği günden beri yüzlerce tır değil, 4 bini aşkın tır, silah yüklü, zırhlı taşıyıcı yüklü. Bunlar Suriye'de sınırlarımız boyu dağıtılmakla kalmadı, bir de önümüzdeki yılın bütçesine bu iş için ödenek konuldu.

Aldığı bu destekten dolayı şımaran bölücü terör örgütünün azgınlığı her geçen gün artıyor. Dolayısıyla artık sözün bittiği yerdeyiz. Bundan sonra sadece ve sadece icraata, uygulamaya bakacağız. Biz Suriye'de, Rusya ve İran'la nasıl çalışıyorsak Amerika ile de aynı şekilde çalışmak istiyoruz. Sorun Amerika'nın bizimle çalışmak isteyip istemediğidir. Şayet Amerika bizimle çalışırsa memnun oluruz. Birlikte neler yapabileceğimize bakarız. Bize bir adım atana, biz misliyle mukabele etmekte çekinmeyiz. Esasen aramızda çözemeyeceğimiz hiçbir sorun da yoktur. Biz Amerika ile NATO'da beraberiz, stratejik ortağız ama stratejik ortağın ile hareket etmeyeceksin, terör örgütleriyle bir başka terör örgütüne karşı savaşacaksın. Böyle bir şey olabilir mi?"