Cumhurbaşkanı Erdoğan, ikili görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, Angela Merkel'i ve heyetini Türkiye'de ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek, bugün yoğun ve verimli bir program gerçekleştirdiklerini söyledi.

İki ülkenin akademik alandaki iş birliğinin lokomotiflerinden olan Türk Alman Üniversitesinin yeni eğitim ve sosyal tesis binalarının resmi açılışını yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, Merkel ile görüşmelerinde Türkiye-Almanya ikili ilişkilerini kapsamlı şekilde ele aldıklarını ifade etti. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, başta Libya ve Suriye olmak üzere bölgesel gelişmeler hakkında fikir teatisinde bulunduklarına işaret ederek, şöyle devam etti:

"Ülkelerimiz arasındaki köklü dostluk ilişkilerinin sürdürülmesinin Türkiye ve Almanya'nın yanı sıra bölgemizin de menfaatine olduğu noktasında hemfikiriz. Küresel ve bölgesel belirsizlikler bu iş birliğinin değerini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Ekonomi, ticaret, yatırım, enerji ve turizm alanlarında mevcut iş birliğimizi daha da ileri taşımakta kararlıyız. Ayrıca yenilenebilir enerji, dijitalleşme, yapay zeka gibi konularda da ciddi bir potansiyelimiz bulunuyor. Geçen yıl Berlin'de düzenlenen Türk-Alman Yapay Zeka Konferansı'nın bu sene Türkiye'de yapılmasının planlanması buna güzel bir örnek teşkil etmektedir."

"Almanya'dan sorumluları cezalandırmasını bekliyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmelerinde Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerini de ele aldıklarına işaret ederek, "Sayın Şansölyeye önümüzdeki dönemde Avrupa Birliği'nden beklentilerimizi aktardık. Almanya temmuz ayından itibaren malum Avrupa Birliği Dönem Başkanlığını üstlenecek. Bunun Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin geliştirilmesi bakımından önemli bir fırsat teşkil edeceğini düşünüyoruz." diye konuştu. 

Almanya'da yaşayan ve sayıları 3,5 milyona yakın Türk toplumunun huzur ve refahının da kendileri için öncelikli bir mesele olduğunu vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Türklerin İkinci Dünya Savaşı sonrasında kalkınmasında ter döktükleri Almanya'da kendilerini evlerinde hissetmeleri bizler için çok ama çok önemlidir. Bu doğrultuda Alman dostlarımızın atabileceği pek çok adım bulunuyor. Geçtiğimiz aylarda Barış Pınarı Harekatı'mızı bahane eden terör örgütü yandaşları Almanya'daki Türklere yönelik saldırılar düzenlediler. Büyükelçiliğimizin hizmet aracı örgüt mensupları tarafından ateşe verildi. Bu saldırıları bir kez daha lanetliyor, kınıyorum. Bu eylemlerin görmezden gelinmesini, hele hele bunların demokratik bir hakmış gibi gösterilmesini anlamak mümkün değildir. Almanya'dan sorumluları cezalandırmasını, böyle tablolara müsamaha göstermemesini özellikle bekliyoruz."

"Bölgesel konularda Almanya ile diyaloğumuzu devam ettireceğiz"

Erdoğan, Türkiye ve Almanya'nın göç konusunda Avrupa'nın yükünün büyük bölümünü üstlenmiş durumda olduğunu belirterek, "Avrupa Birliği'nin ve Avrupa ülkelerinin Suriyelilere daha fazla ve hızlı yardım yapmaları her şeyden önce insani bir sorumluluktur." dedi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4 milyon insanın yaşadığı İdlib'in son haftalarda rejimin ağır saldırılarına maruz kaldığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Rejim, okullar ve hastaneler dahil tüm sivil yerleşim yerlerini aralıksız bombalıyor. İdlib halkının içinde bulunduğu insani dramı hafifletmek için elimizden gelen çabayı sergiliyoruz. Nitekim bugün Sayın Merkel'e bu konuda neler yaptığımızı, özellikle de barınma noktasında neler yapmakta olduğumuzu, bu briketten barınaklar yapmak suretiyle şu kış mevsimi içerisinde artık çadırlardan istiyoruz ki İdlib halkını kurtaralım. İdlibli kardeşlerimize yönelik vahşetin son bulması için herkesin rejim üzerinde de baskı kurması gerekmektedir."

"Amacımız kan dökülmesinin önüne geçmek"

Almanya Başbakanı Merkel'e Berlin sürecini başlatarak Libya'da çözüm çabalarına yönelik destek sağlamasından ötürü teşekkür eden Erdoğan, "Biz Libya'da askeri bir çözümün mümkün olmadığını her vesile ile vurguladık. Türkiye olarak Almanya'nın bu inisiyatifine en etkin ve samimi destek veren ülkelerin başında yer aldık. Gerek Sayın Putin ile yaptığımız ateşkes çağrısı, gerekse yoğun diplomatik girişimlerimiz neticesinde sahada sağlanan kısmi sükunet, Berlin Konferansının düzenlenmesinde de ayrıca rol oynamıştır. Talebi üzerine Libya'da meşru hükümete destek sağlamamızın amacı da kan dökülmesinin önüne geçmek ve siyasi sürecin canlanmasına katkıda bulunmaktır." değerlendirmesinde bulundu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne destek vermek, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2259 Sayılı kararı gereğince bir tercih değil, yükümlülüktür. Darbeci Hafter ve destekçilerinin son birkaç gündür saldırılarını artırması, bu şahsın uzlaşı gibi bir niyetinin olmadığını göstermiştir. Ve kendisine verilen bu destekler ciddi manada şımartmıştır. Biz her halükarda Libyalı kardeşlerimizi bu zor günlerinde yalnız bırakmamakta kararlıyız. Beş asırlık kadim bağlarımızın olduğu Libya, savaş baronlarının ve terör örgütlerinin insafına terk edilemeyecek kadar önemli bir ülkedir. 

Ayrıca İran ve Irak'ta da son dönemde gerilimin arttığını görüyoruz. DEAŞ sonrası tekrar ayağa kalkmaya kalkışan Irak'ın, yeni bir kaos ve kargaşa iklimine süreklenmesine izin verilmemelidir. Türkiye ve Almanya olarak sorunların diyalog yoluyla çözümüne öncelik veriyor, taraflara sağduyu ve aklı selim çağrısında bulunuyoruz. Bölgesel konularda Almanya ile diyaloğumuzu güçlendirerek devam ettireceğiz. Bugün ele aldığımız hususlarda kaydedeceğimiz gelişmelerin gerek çok boyutlu ikili ilişkilerimiz, gerekse Avrupa Birliği katılım sürecimiz bakımından katkı sağlamasını temenni ediyorum. Değerli dostum Sayın Merkel'e yeniden ülkemize hoş geldiniz diyerek sözü kendilerine bırakıyorum."

"Serrac'ı yalnız bırakmayacağız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hafter'in saldırılara devam etmesini eleştirdiniz. Türkiye ne zaman müdahale edecek. Bu konuda 'Türkiye'nin asker göndermesi söz konusu' dediniz. Silah ambargosuna uyacak mısınız?" şeklindeki soru üzerine, şu anda Libya'da askeri güçlere, özellikle de Serrac yanlısı güçlere eğitim vermek, onları belirli noktalarda yetiştirebilmek için TBMM'de süreci tamamlayarak yapılan yasal düzenlemeyle Libya'ya heyetin gönderildiğini söyledi. 

Erdoğan, "(Libya) Burada biz Serrac'ı yalnız bırakmayacağız, kendilerine elimizden gelen bu noktadaki desteği vermekte kararlıyız. Buraya giderken TBMM'den kahir ekseriyetin almış olduğu kararla zaten askerimizi gönderiyoruz. Askerimiz orada bu eğitim çalışmalarına gerekli desteği verecek." diye konuştu. 

Türkiye'nin Libya ile 500 yıllık geçmişi olduğunu dile getiren Erdoğan, onların da Türkiye'ye yaptığı davetin böyle bir hakkı doğuracağını ifade etti. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin meşru olarak tanıdığı Serrac'a ve onun ordusuna böyle bir destek verildiğini aktararak, şunları kaydetti:

"Hafter'in böyle bir tanınırlığı söz konusu değil ama Hafter nasıl bu şekilde bazı ülkeler tarafından tanınıyor, bunu anlamakta zorlanıyoruz. Nitekim, Moskova'ya çağrılmışlardır, oradan kaçmıştır adeta. Ondan sonra Berlin sürecine yine davet edilmiştir. Berlin sürecinde de yine ne yazık ki 55 maddelik açıklanan, belirlenen metne de yine imzasını koymamış, daha sonra koyacağı söylenmiştir. Daha sonra aldığım bilgiye göre, bugün Sayın Şansölye'den bunu aldım. 28'inden sonra bu askerlerin belirlenen 5+5'e isim verdi, oraya katılacağına dair şimdi de bazı şeyler söyleniyor. Bunlar tutarlı şeyler değil ve sürekli olarak eğer bu tür bir insan şımartılırsa, böyle bir insana bu tür destekler verilirse ki bu desteklerin arkasında Abu Dabi yönetimi var, Mısır var. Bunlar ciddi manada tabii her türlü silah desteğini veriyorlar. Wagner yine bu işin arkasında var. Wagner'in arkasında da kimlerin olduğu malum. Bunun dışında Sudan'dan yine 5 bin, 6 bin civarında kara gücü burada söz konusu. Bütün bunlar olurken 500 yıllık bir maziye sahip olan Türkiye'yi Libya'ya davet eden bu dostlara, bizim 'Hayır' dememiz zaten mümkün değildi. Bizler de buna bu şekilde cevabı verdik. TBMM'den de yine kararı çıkardık."

"AB'nin Suriyelilere daha fazla yardım yapmaları insani bir sorumluluktur"

Erdoğan, "AB ve Avrupa ülkelerinin Suriyelilere daha fazla ve hızlı yardım yapmaları her şeyden önce insani bir sorumluluktur." diye konuştu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdliblilere briket barınak yapımıyla ilgili, "Bu konuda Merkel 'Belli bir desteği verebiliriz.' dedi." diye konuştu. 

Erdoğan, "Alman gazetecilere dönük olumsuz bir çifte standardın olmadığını, açıkça ve ilk elden burada ifade etmek isterim." dedi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, mültecilere yardım konusunda, "AB'nin 6 milyar avro destek sözü vardı, 3 milyar avro bile uluslararası STK'lara verilmiş değil. Bizim harcamamız 40 milyar doları geçmiş durumda." ifadelerini kullandı. 

İdlib'ten kaçanlar için maddi katkıya hazırız"

Almanya Başbakanı Merkel ise, "(Erdoğan'la görüşmede) İdlib'den kaçanların insani durumunu düzeltmek için maddi katkıya hazır olduğumuzu söyledik. Libya'da kırılgan ateşkesin sağlam bir ateşkese dönüşmesi için çaba harcanması gerekiyor." ifadelerini kullandı. 

Merkel, Libya konulu Berlin konferasında kabul edilen maddelerin BM Güvenlik Konseyi'nde onaylanacağını söyledi.

Angela Merkel, "AB'nin mülteciler konusunda 3 artı 3 milyar avroluk desteğin dışında destek vereceğini düşünüyorum." dedi.