ANKARA (AA) - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, "Herkes şunu bilsin ki Kemal Kılıçdaroğlu'nu haksız yere tutuklamaya kimsenin gücü yetmez. Öyle kolay değil o işler. Lafı ortaya atıp milleti başka şeylerle tartıştırarak, korkutarak ülkeyi yönetemezsiniz. Buna müsaade etmeyeceğimizi söyledik. Aynı noktadayız. O noktaya geldilerse bu memnuniyet vericidir." dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.

Toplantıdan sonra açıklama yapan Tezcan, 26-29 Ağustos arasında gerçekleştirecekleri Adalet Kurultayı çalışmalarında son aşamaya geldiklerini söyledi.

Kurultaya çok yoğun bir ilginin olduğunu belirten Tezcan, bunun adaletle ilgili beklentinin ne kadar yüksek olduğunu gösterdiğini ifade etti. Tezcan, yurt içinden ve yurt dışından çok sayıda basın mensubunun akreditasyon için başvuruda bulduğunu dile getirdi.

Kurultayın programına ilişkin bilgi veren Tezcan, etkinlik kapsamında, 44 panelistin katılımıyla 8 ana panelin düzenleneceğini, bunun dışında 54 ayrı çalıştayda 540 konuşmacının adaleti tartışacağını anlattı.

Tezcan, kurultayın tamamlanmasının ardından raporların yayımlanacağını belirterek, binlerce vatandaşın katılarak ortak ürünler üreteceği bu kurultayı başarıyla tamamlayacaklarına inandıklarını dile getirdi. Tezcan, kurultaya ilişkin hazırlanan broşürün de gelecek günlerde kamuoyu ile paylaşılacağını bildirdi.

Kamu çalışanlarının maaşlarına yapılan zama değinen Tezcan, "Geçen görüşmeler yarıda kesilince sendika başkanı, temsilcileri, çıktılar 'milletin adamına' çağrı yaptılar, 'Milletin adamı el koysun, problemimizi çözsün' diye saraya bir çağrıda bulundular. AK Parti Genel Başkanı'nın müdahale etmesini istediler. Milletin adamının konuya katkısını gördük imzalanınca, 0,5 puanmış." dedi.

- "Maaşların en az iki katına çıkarılması gerekiyor"

İmzalanan zam oranının "sarı sendikacılık örneği" olduğunu öne süren Tezcan, "Ne yazık ki 5 milyon kamu emekçisi Memur-Sen eliyle sadakaya muhtaç edilmiştir. 5 milyon kamu emekçisi, onların aile fertleriyle ele aldığımızda 20 milyon vatandaşımız, sarı sendikacılık eliyle sadakaya muhtaç edilmiştir. Verilen zam, zam değil sadakadır." değerlendirmesinde bulundu.

Büyüme ve enflasyon hesapları doğru yapıldığında bugün memurların yüzde 100 zam alması gerektiğini savunan Tezcan, CHP'nin Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığının hazırladığı çalışmaları göstererek, şöyle konuştu:

"2003 yılından bu yana tek tek hesapladılar. 15 yıllık AKP iktidarı döneminde Türkiye'de büyüme ve enflasyon farkını çıkardılar 7,13. 15 yıl içerisinde 7,13 kat artması gerekir 2003 yılındaki memur maaşlarının. Ne kadar artmış bugüne kadar 2003'ü baz aldığımızda? 2 kat artmış. Demek ki memurun büyümeden gerçekten pay almasını istiyorsak, en az iki katına çıkarılması lazım bugün maaş alan bir kamu çalışanının. Memur ve emeklinin maaşının en az iki katına çıkarılması gerekiyordu. Oysa yıllık verilen rakam ortalama yüzde 6 civarında. Buna belki 'Bol keseden atıyorsunuz.' diyeceklerdir. Bu büyüme rakamları, devletin büyüme rakamları. O büyüme rakamlarına göre hesapladı arkadaşlarımız. Ya büyüme rakamları yanlış, ya bölüşüm yanlış. Bunun başka bir izahı yok."

AK Parti iktidarının 15 yıl içerisinde Türkiye'yi faiz lobisine teslim ettiğini, bu süre içerisinde vatandaşın cebinden dışarıdaki faiz lobisine giden paranın 142 milyar dolar olduğunu ileri süren Tezcan, "142 milyar dolar Ayşe, Fatma teyzenin, Hasan amcanın cebinden alınmış, Hans'ın, George'nin, Tom'un cebine girmiş. 15 yıl içerisinde memura verilmeyen o 7 kart artması gereken maaş, Hans'ın, George'nin, faizcinin cebine girmiş. 80 milyon vatandaşından almış, yabancı faiz lobisine aktarmış." dedi.

- "Gürsel tutuklu, Konyaspor Başkanı serbest"

"80 milyon vatandaşına gelince kürdanla, yabancı faiz lobisine gelince kazanla dağıtan bir iktidar. Türkiye'nin gerçek gündemi bu." diyen Tezcan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"15 yıl içerisinde toplumsal bozulma, tahribat kat kat artmış. 15 yıl içerisinde fuhuş yüzde 790 artmış, uyuşturucu kullanımı yüzde 678 artmış, neredeyse ilkokul çocuklarına kadar uyuşturucu kullanımı girmiş, tutuklu ve hükümlü sayısı, suç oranı yüzde 231 artmış. Böyle bir Türkiye yaratmışlar. Gerçek Türkiye'nin gündemi bu. Ama bu gündemi bırakmışlar, fanilayla, raconla uğraşıyorlar. Sayın Erdoğan, fanilayı bırak, fileye bak fileye. Vatandaşın filesine bak, milletin filesiyle ilgilen. Toplum böyle bir tahribat yaşamış. Bütün bunlar gerçek tartışma gündemini kapatma planlarıdır ama kapattırmayacağız. Çünkü biz Türkiye'de zenginliğin paylaşıldığı bir ülke kurmak istiyoruz. Zenginliği faiz lobisiyle paylaşan bir mutlu ve seçkin azınlık yaratan siyaset anlayışını reddediyoruz."

FETÖ ile ilgili ByLock üzerinden soruşturmaların devam ettiğini hatırlatan Tezcan, darbenin siyasi ayağının ortaya çıkması gerektiğini vurguladı. FETÖ ile mücadelenin sulandırıldığını, gazetecilerin haksız yere tutuklandığını, Sözcü gazetesi ile ilgili sahte bilirkişiler tayin edilerek, olmayan suçlar varmış gibi hüküm verme kumpaslarının planlandığını öne süren Tezcan, "Bu süreç, bir yeni kumpas sürecidir. Dünkü kumpaslara karşı nasıl direndiysek, bu yeni kumpas planlarına karşı da direneceğiz. Toplumda muhalif olan her kesime dönük bir özel kumpas planlaması var." diye konuştu.

Tezcan, Konyaspor Başkanı'nın "ByLock kullandığı" için gözaltına alınıp serbest bırakıldığını ancak gazeteci Kadri Gürsel'in ByLock'çularla telefon görüşmesi olduğu için hala tutuklu olduğunu hatırlatarak, "Böyle bir adalet olur mu? Kadri Gürsel'in telefonunda arama kaydı görülen ByLock'çulardan birisi Konyaspor Başkanı olsaydı nasıl olacaktı? Başkan serbest, Kadri Gürsel tutuklu. Ortadaki tablo budur. Rahmetli Aziz Nesin'e oldukça büyük malzeme var şu anda Türkiye'de yaşanan süreçte." dedi.

- "Yargıya talimat vermekten vazgeçsinler"

Yargının bağımsız, siyasetin müdahalesinden uzak, adaletli bir yargılama düzenine ihtiyacı olduğunu dile getiren Tezcan, açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ile ilgili maçta pankart açan gençlerin tutuklandığını hatırlattı. Tezcan, "Bu deli gömleğidir. Bu deli gömleğini yırtıp atmadığımız sürece bize rahat ve kurtuluş yok. Ne diye pankart açsalardı muteber kişi olacaklardı devlet nezdinde? 'Nuriye ve Semih ölsün' diye pankart açsalardı, muteber mi olacaklardı? Muteber olmak için ölüm güzellemesi mi yapmak gerekiyor? Yaşamı savundu diye gençler hapishaneye atılıyor. Böyle bir ülke olur mu?" ifadesini kullandı.

Tezcan, iktidar sahiplerinin milli, manevi değerlerden, yerli ve milli olmaktan bahsetmelerine rağmen Halk Eğitim Müdürlükleri kanalıyla yerli ve milli oyunların öğretilmesini yasakladığını kaydederek, "Zeybek oynanmasından mı, horon tepilmesinden mi rahatsızsınız? Halk Eğitim Merkezleri sadece hafız yetiştirme merkezi midir? Elhamdülillah hepimiz Müslümanız. Kimsenin inançla, Diyanetle ilgili bir problemi yok. Herkes hafız olmak zorunda mı? Birisi de zeybek, horon oynayacak." diye konuştu.

Bülent Tezcan, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. "Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, 'Kılıçdaroğlu'nun tutuklanacağına dair tartışmaları CHP başlattı.' dedi. Bu konuda ne söylemek istersiniz?" sorusu üzerine Tezcan, şunları kaydetti:

"Sayın Bekir Bozdağ'ın kişisel siyasi tarihini incelediğinizde, birbiriyle örtüşmeyen, birbirine zıt bir hayli sözü bulursunuz. Epeyce bir külliyat olur bunlar. Neresini düzelteyim bu sözün? Biz bunu kendimiz mi uydurduk? Antalya toplantısı diye bir toplantısı olmadı mı AK Parti'nin? AK Parti Genel Başkanı Sayın Erdoğan, Antalya toplantısında o sözleri söylemedi mi? Biz adalet yürüyüşü yaparken, Erdoğan o sözleri söylemedi mi? Biz kendimiz mi uydurduk? Baktılar ki altında kalıyorlar bu sözlerin, bu sözleri millet taşımıyor, taşımak çok zor... Ondan sonra döndüler, geri dönüş yolu arıyorlar. Herkes şunu bilsin ki Kemal Kılıçdaroğlu'nu haksız yere tutuklamaya kimsenin gücü yetmez. Öyle kolay değil o işler. Lafı ortaya atıp milleti başka şeylerle tartıştırarak, korkutarak ülkeyi yönetemezsiniz. Buna müsaade etmeyeceğimizi söyledik. Aynı noktadayız. O noktaya geldilerse bu memnuniyet vericidir. Başka bir noktaya daha gelmelerini arzu ediyoruz. Yargıya talimat vermekten vazgeçsinler. Ne tutuklama, ne serbest bırakma siyasi iktidarın gündeminde olamaz, yargının gündeminde olur. Yargı da bağımsız olur."

- "O koltuğun ağırlığı vardır"

"Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal'dan aldığı koltukta oturuyor. Onun Atatürk'ün koltuğu ile ne alakası var? O Atatürk'ün oturduğu koltukları görmemiştir bile. Ama ben Çankaya'da gördüm.' açıklamasında bulundu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Tezcan, "CHP'nin Kurucu Genel Başkanı Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'tür. CHP'nin koltuğunda oturan her genel başkan, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün koltuğunda oturmuştur. O koltuğun ağırlığı vardır. O ağırlığı, o koltuğa oturanlar taşımakla yükümlüdür ve her zaman hakkıyla, layıkıyla taşımışlardır." yanıtını verdi.

Atatürk'ün CHP koltuğundan başka cumhurbaşkanlığı koltuğunun da olduğunu hatırlatan Tezcan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"O koltuğun ağırlığını taşımaktan korkanlar, şeklen cumhurbaşkanı seçilseler de o koltuğa hiç oturmamışlardır, oturamamışlardır. Zaten onun için de Çankaya'ya hiç çıkmamışlardır. Bir saray inşa edip, sarayda kendilerine mahsus bir koltuk tahsis etmişlerdir. Kendileri de zannediyorum ki Atatürk'ün koltuğuna layık olmadıklarının farkında olduğundan, ayrı bir koltuk tahsis etme ihtiyacı duymuşlardır. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün koltuğuna layık bir lideri milletimiz önümüzdeki günlerde seçip, yine hak ettiği yere oturtacak, Mustafa Kemal Atatürk'ün koltuğunu hak eden kişiye emanet edecektir"

"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun adalet yürüyüşü sırasında karavanda çekilmiş fotoğrafına" ilişkin sözlerinin sorulduğu Tezcan, "O fotoğraftan çok rahatsız olmuşlar. Demek ki halkın içerisinden, halkın bir parçası olan Kemal Kılıçdaroğlu'ndan ciddi biçimde ürkmüşler. Bu korkuları, ürküntüleri sevindirici bir şey. Ben merak ediyorum, o fotoğraf Hikmet Yar'ın dizinin dibinde çekilmiş bir fotoğraf değil... Niye rahatsız oldular? Hikmet Yar'ın dizinin dibinde çekilmiş bir fotoğraf olsaydı, ilk önce biz rahatsız olurduk, herkes rahatsız olurdu. Ama herkes bilir ki CHP Genel Başkanı, hayatının hiçbir döneminde meczupların dizinin dibine oturup fotoğraf çektirmemiştir, çektirmez de."

- "Adil Öksüz'ün kim olduğu biliniyor"

"Dün bir televizyon kanalında "darbenin yapılacağının, 39 gün önce bir iddianamede yazıldığını" söylediniz. Bunu açar mısınız?" sorusuna Tezcan, "6 Haziran 2016 tarihinde bir iddianamede sayın savcı çok net biçimde FETÖ terör örgütünü, devlet içindeki gücünü ve örgütlenmesini, silahlı kuvvetler içindeki örgütlenmesini tarif ediyor. Darbe yapmaya hazırlandığını söylüyor ve çarpıcı ifade şudur; 'Darbe tehdidi açık ve yakın bir tehdittir.' diyor. Ne zaman? 15 Temmuz darbe girişiminden 39 gün önce." yanıtını verdi.

Darbe tehdidinin iddianameye kaydedilmesinin en az 5 ay önce yapılan bir tespitle olacağını ifade eden Tezcan, bu durumun istihbarat birimlerinin bunu 1-2 yıl önce biliyor olması anlamına geleceğini kaydetti.

Tezcan, bütün bunlar bilindiği halde alınması gereken önlemlerin alınmadığını ileri sürerek, şöyle konuştu:

"Adil Öksüz'ün kim olduğu biliniyor. Adil Öksüz'e Kaynak Holding'in ortaklarından ve FETÖ soruşturmasından aranan birisi 234 bin lira para gönderiyor. Bu paranın kayıtları MASAK kayıtlarında belli. Ama her nedense bu paraya dayanarak Adil Öksüz takibe alınmıyor. Yine diğer FETÖ imamı Kemal Batmaz'ın ortaklıkları var bu şirketlerde. O şirketlerle ilgili terörle mücadele savcılıkları tarafından soruşturma başlatılmış 2014'te. Ama Kemal Batmaz ile ilgili yurt dışı yasağı yok. Adil Öksüz ile Kemal Batmaz 15 sefer beraber ABD'ye gidip gelmişler. Ciddi bir devlet bunları takip eder. Darbeyi önceden öğrenir, ondan sonra da buna göre derdest eder darbecileri."