ANKARA (AA) - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, "Yüzde 11,1 büyüdük demek ki artık asgari ücretin 2 bin lira olma zamanı. Asgari ücret derhal 2 bin lira olmalıdır. Ortalama memur maaşı 2 bin 889 lira, ortalama maaşın derhal 4 bin 986 liraya çıkması gerekir, büyümeden pay verdiğimiz zaman. BAĞ-KUR ve SGK emeklisinin şu anda ortalama maaşları bin 500 lira. Büyümeden hak ettiği payı bunlara da vermemiz lazım, 2 bin 400 lira olması lazım." dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.

Toplantının ardından açıklama yapan Tezcan, İstanbul'da İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Olağanüstü Zirvesi'nin yapıldığını hatırlattı.

ABD Başkanı Donald Trump'ın, ülkesinde yalnızlaşması sonucu girdiği girdaptan kurtulmak için Ortadoğu'ya bir başka ateş topunu daha fırlattığını ve bu kapsamda bir yeni krizle karşı karşıya kalındığını belirten Tezcan, Ortadoğu'nun, uzun yıllardır dışarıdan müdahale eden ellerin kan akıttığı bir alan haline geldiğini anlattı.

Ortadoğu halklarının, dayanışma ve kardeşliği tesis ederek ayakta durması gerekirken, kan gölünün ve çatışmanın parçası olmaya devam ettiğini kaydeden Tezcan, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın, "Kudüs'ün Filistin'in başkenti olduğu" kararını alması gerektiğini ifade etti.

Ortadoğu'da İİT'nin Trump'ı yalnızlaştıracak pozisyon alması gerektiğine işaret eden Tezcan, "Trump'ı yalnızlaştırın, Trump ile teması kesin, Trump'a el uzatmayın, görüşmeyin. O zaman gerçekten Filistin davası ve Ortadoğu barışı hakkındaki kararlılık ortaya konmuş olacaktır." diye konuştu.

- "Çiğ yemedik, karnımız ağrımıyor"

Erdal Eren'in hukuka aykırı bir şekilde, yaşı büyütülerek idam edilmesinin üzerinden 37 yıl geçtiğini anımsatan Tezcan, "Aradan 37 yıl geçmiş olmasına rağmen, ne yazık ki Türkiye darbe hukukuyla hesaplaşamadığı gibi bir yeni bir darbe hukukuna teslim edilmiştir. Bugünün Türkiyesinde de gençler haksız şekilde mahkemeler önünde hukuka aykırı yargılamalarla karşı karşıyadır. Bugünün Türkiyesinde gazeteciler, aydınlar hukuka aykırı şekilde yargılanmaktadır." ifadesini kullandı.

Geçen hafta sonu CHP'li Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi'nin görevden uzaklaştırıldığını anımsatarak, bunun halkın iradesine darbe olduğunu ileri süren Tezcan, sözlerine şöyle devam etti:

"Ataşehir Belediye Başkanı'nın veremeyeceği hiçbir hesabı yoktur. Bizim belediye başkanlarımızın veremeyeceği hiçbir hesabı yoktur. Nitekim görevden uzaklaştırma gerekçesi olarak ileri sürülen gerekçelerin hiçbirisinin dayanağı bulunmamaktadır. Sözü edilen soruşturmalarla ilgili İçişleri Bakanlığı müfettişleri, Danıştay 'Soruşturmaya gerek yoktur' kararları vermiştir. Savcılıklar, 'Kovuşturmaya yer olmadığı' kararları vermiştir. Ataşehir Belediye Başkanı gidip kendisi ve ailesiyle ilgili 'Mal varlığımı soruşturun' diye savcılığa dilekçe vermiştir. Onlar kendi belediye başkanlarını kirli pazarlıklarla istifa ettirip dosyaları kapatma peşindeyken, bizim belediye başkanımız kendi eliyle dilekçe verip, 'Benim hakkımda ne iddia ediliyorsa araştırın' demiştir ve bütün bu soruşturmaların sonunda takipsizlik kararı verilmiştir. Halk iradesine dönük darbe, iktidarın sandıksız bir iktidar arayışını açıkça ortaya koymuştur. AK Parti iktidarı, önümüzdeki süreçte sandıksız iktidar arayışına girmiştir."

- "Onlar da biliyorlar ki..."

İktidarın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere, bütün büyükşehirleri kaybetme noktasında olduğunu gördüğünü kaydeden Tezcan, "Büyükşehir belediye seçimlerinde başarı kazanacağımızı bildikleri için, bizim belediyelerimiz üzerinden operasyon yürütme peşindeler. Bu operasyonlara pabuç bırakmayacağız. Çiğ yemedik, karnımız ağrımıyor." dedi.

Herkesin hukuk önünde hesap vermesi gerektiğini bildiren Tezcan, halkın kendi belediye başkanlarına sahip çıkacağını vurguladı.

Operasyonel bir medya olduğunu, önce bazı gazeteler aracılığıyla mesaj verildiğini, ardından operasyon yapıldığını kaydeden Tezcan, "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun üzerine geleceklerini sananlar avuçlarını yalar." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun mal varlığının araştırılmasını istediğini hatırlatan Tezcan, iktidarın korktuğunu, araştırmamanın gerekçesini hazırlama peşine girdiğini ifade etti. Tezcan, "Onlar da biliyorlar ki Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun ve 7 sülalesinin boğazından bir lokma haram geçmemiştir. Onlar da biliyorlar ki bu yol açılırsa, kendilerinin hesap veremeyeceği çok kirli yükler var heybelerinde." dedi.

- Bakan Soylu'nun açıklamaları

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında gensoru önergesi verdiklerini hatırlatan Tezcan, şöyle konuştu:

"Türkiye'nin bir İçişleri Bakanı var, adı İçişleri Bakanı. Konuşmalarına, diline baktığınız zaman üçüncü sınıf mafya babası. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin İçişleri Bakanı değil, üçüncü sınıf mafya babasıyla konuştuğunuzu sanıyorsunuz. Çete usulü bir dil. Emrinde emniyetin, polisin, jandarmanın, silahlı güçlerin bulunduğu bir bakanın hiçbir zaman söylememesi gereken sözleri sarf ettiğini görüyorsunuz. Bir telaşın eseri. Kendi geçmişiyle ilgili veremediği birçok hesap var, bir yerlere yaranmak, bazı kapılarda kendisine yer bulmak ya da hasbelkader bulduğu yeri tahkim etmek için bu sözleri söylemek zorunda hissediyor olabilir kendisini ama onu o makama getirenlere, o makamda tutanlara söylüyorum, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin itibarını daha fazla ayaklar altına almayın.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin İçişleri Bakanlığı'nda üçüncü sınıf mafya babası kılıklı kişilerin oturmasına müsaade etmeyin, bu millete saygısızlıktır, bu kendinize saygısızlıktır, bu hükümetinize saygısızlıktır. Bir partiyi batırdı, arkasına dönüp hesabını veremedi, mahkemelik oldu. Şimdi AK Parti yöneticilerine söylüyorum, bir parti batırdı geldi dikkat edin, hükümetinizi de batırır, bu anlayış, bu dil, bu üslup, bu tarz."

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne yakışan bir dil beklediklerini anlatan Tezcan, "İçişleri Bakanı bu üslup ve tarzıyla İçişleri Bakanlığı görevi yapamaz, ehliyeti kalmamıştır ve derhal ya istifa etmelidir ya görevden el çektirilmelidir. Milleti ve hükümeti daha fazla rezil etmeyin." dedi.

- "Halk esaslı pay almalı"

Tezcan, Türkiye'nin üçüncü çeyrekte yüzde 11,1'le rekor bir büyümeye imza attığını hatırlatarak, bundan mutluluk duyduklarını ifade etti. Burada emeği olanlara teşekkür eden Tezcan, büyümenin nasıl paylaşılacağının önemine değindi.

Halkın, yoksulların, dar gelirlilerin bu büyümeden esaslı bir pay alması gerektiğini vurgulayan Tezcan, şu görüşlerini paylaştı:

"Yüzde 11,1 büyüdük demek ki artık asgari ücretin 2 bin lira olma zamanı. Asgari ücret derhal 2 bin lira olmalıdır. Ortalama memur maaşı 2 bin 889 lira, ortalama maaşın derhal 4 bin 986 liraya çıkması gerekir, büyümeden pay verdiğimiz zaman. BAĞ-KUR ve SGK emeklisinin şu anda ortalama maaşları bin 500 lira. Büyümeden hak ettiği payı bunlara da vermemiz lazım, 2 bin 400 lira olması lazım. Çiftçilerin 11 yıldan bu yana alamadıkları destek alacakları var, 102 milyar lira. Hane başına bir çiftçi ailesi 47 bin lira alacaklı hükümetten. Kanun gereği verilmesi gereken destek verilmemiş, bunları vermek lazım. Şimdi derhal bu büyümeyi böyle paylaştırmak lazım. Büyümedeki gelir paylaşımı hesaplarını yaptı arkadaşlarımız, ücret ve maaşlar gelir paylaşımından yüzde 29,1 alırken, kar ve faiz ve rant gelirleri yüzde 46,4 almış."

Tezcan, faiz düzenine karşı olanların büyümeyi adaletli dağıtması gerektiğini bildirdi.

- "Amerikan parasının bekçisi değiliz"

ABD'de yargılanan Rıza Sarraf'ın rüşvet verdiği isimleri açıkladığını ifade eden Tezcan, "Rıza Sarraf ile ilgili Türkiye'de soruşturma başlatıldı. Doğru yapılmıştır, geç kalınmıştır. Sarraf'ın mallarına tedbiren el konuldu. Bu da doğrudur ama yetmez. Rıza Sarraf'tan kim rüşvet aldıysa, onlarla ilgili de soruşturma başlatmak lazım. Sarraf'tan kim rüşvet aldıysa, onların mallarına da tedbir konması lazım." dedi.

"Amerika'da bir yargılama yapılıyor. Çok net söylüyorum, Amerikan parasının bekçisi değiliz ama Türkiye'deki yetim hakkının bekçisiyiz." diyen Tezcan, milletin sırtına yük olacak hiçbir mahkeme kararını tanımayacaklarını vurguladı.

Bu yükün, bu millete ödetilmesine karşı çıkacaklarını belirten Tezcan, değerlendirmelerine şöyle devam etti:

"Milletin cebinden ödenmesin, rüşveti kim verdiyse, kim aldıysa onun mal varlığından. Şimdiden önleminizi alın. Bu meselede gelin beraber hareket edelim. Dosyaları açmaktan niye korkuyorsunuz? Elin mahkemesine mahkum olmayalım, evin mahkemesini çalıştıralım. Türkiye'deki mahkemeleri çalıştıralım. Kim rüşvet almış, kim vermiş, kim ne yapmışsa bunun yükünü milletin sırtından ödetmeyelim, bu konuda verilecek hiçbir kararı tanımayalım ama bu ilişkilerin içinde olanların mal varlıklarına da tedbir koyalım ve hukuk içerisinde, Türkiye'de, Türk mahkemeleri önünde bu problemi çözelim."

- "Niye korkuyorlar"

Bülent Tezcan, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

"Kılıçdaroğlu'nun mal varlığıyla ilgili partisince verilen araştırma önergesine, AK Parti 'Siyasi manevra' dedi. Bunu nasıl değerlediriyorsunuz? İçişleri Bakanı Soylu'nun 'Kılıçdaroğlu, sen bittin' açıklamasıyla ilgili ise AK Parti, bu sözlerin 'Siyaseten bitti' anlamını taşıdığını söylüyor. Bu konuda ne diyeceksiniz?" sorusuna Tezcan, "Manevraysa, bizim siyasi manevramızı boşa çıkarsınlar. Getirsinler, açsınlar, görüşelim, boşa çıkarsınlar. Niye korkuyorlar madem siyasi manevraysa? Niye cesaret edemiyorlar? Demek ki kendileriyle ilgili korktukları bir şeyler var." yanıtını verdi.

Tezcan, Soylu'nun "Kılıçdaroğlu, sen bittin" ifadesiyle Kılıçdaroğlu'nu değil, AK Parti Hükümeti'ni bitireceğini savundu.

Bakan Süleyman Soylu'nun Türkiye Cumhuriyeti'nin İçişleri Bakanlığını mafyanın yöntemi merkezi haline getirdiğini ileri süren Tezcan, "Kabul edilebilir bir tarz değildir. Çapsız ifadeler, sözlerdir. Herhangi birini, bizi korkutacak sözler değildir. Şantajdır, tehdittir ama her şeyden önce hükümetin itibarını ayaklar altına alan, hükümeti rezil eden açıklamalardır. O yüzden hükümet sorumluluğunu omuzlarında taşıyanları göreve çağırıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.