Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Adana'nın merkez Sarıçam ilçesinde düzenlenen halkla buluşma toplantısında, Türkiye'nin son birkaç yıldır etrafındaki gelişmelerin ve birden çok terör örgütünün saldırısı altında olmasının istikrarın ne kadar önemi olduğunu gösterdiğini söyledi.

Türkiye'de demokrasi mücadelesinin bir bakıma istikrarı koruma mücadelesi olduğunu ifade eden Çelik, vatandaşların iradesinin güçlü bir şekilde yansıması ve sandıktan güçlü bir hükümeti çıkarmasının ülkenin demokrasisi, devlet hayatı ve ekonomisini güçlendirdiğini belirtti.

Türkiye'de artık koalisyon dönemlerini sona ermesi gerektiğini aktaran Çelik, "Koalisyon demek Türkiye'nin çeşitli krizlerle karşı karşıya kalması demektir. O sebeple bu tehlikeyi bertaraf edecek, ortadan kaldıracak bir sistem değişikliğine geçmemiz elzemdir. İnşallah 16 Nisan'da sandıklardan evet çıkmasıyla bu sistem değişikliğini gerçekleştireceğiz. Bu hükümet modelini değiştireceğiz. Böylece artık koalisyonları geride bırakacağız." dedi.

Anayasa değişikliği hakkında rejim değişikliği söylemleri olduğunu anımsatan Çelik, şöyle devam etti:

"Bunu söyleyenlerin bugüne kadar rejimi güçlendirmek için, rejimin halkta karşılık bulması için bu rejimin dünyada saygınlık uyandırması için hiçbir faaliyet yapmadığını biliyoruz. Türkiye rejim değişikliğinden en çok bahsedenler, halktan en çok korkanlar, cumhuriyetin gerçek manasından en çok korkanlar ve rejimi en çok istismar edenlerdir."

"Rejimi asıl güçlendiren istikrar olmuştur"

Çelik, rejim değişikliğinin halkın iradesinin gasbetmek olduğunu dile getirerek 27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat'ın bir rejim değişikliği olduğunu ifade etti. Çelik, şunları söyledi:

"Tüm bunlar olurken rejim değişikliğine en çok destek verenlerin bugün normal bir sistem değişikliği için rejim değişikliğinden bahsetmelerinin ne kadar büyük bir kara propaganda olduğunu görüyoruz. Rejimi asıl güçlendiren, cumhuriyeti güçlendiren, cumhuriyetin halka dayanmasını güçlendiren şey, AK Parti hükümetleri dönemindeki istikrar olmuştur. O sebeple CHP'nin rejim değişikliğinden bahsetmesi şimdiye kadar yaptığı gibi 'rejimi istismar partisi' olarak ortaya çıkmasından başka bir şey değildir. Halkın yararına devletin faydasına bir iş yapıldığında bunu engellemek için CHP hemen çıkar rejim değişikliğinden bahseder."

Çelik, yeni düzenlemede rejimin, cumhuriyetin daha çok güçleneceğini aktardı.

"Diktatör diyenler aynaya baksınlar"

Yurtdışında, "diktatörlük" söylemiyle kara propaganda yapıldığını anlatan Çelik, şöyle konuştu:

"Birileri Türkiye'yi tökezletmek, Türkiye'yi kuşatmak için Cumhurbaşkanımızla ilgili olarak saygısızca diktatörlük propagandası başlatmışlar. Aslında içeride milli duruşa sahip olan herkesin hangi siyasi partide yönetici olursa olsun bu kara propagandaya direnmesi lazım ama onun yerine bazıları dışarıda Türkiye aleyhine ne yapılırsa hemen ithal etmek gibi bir hastalığa düşer olduklarından o kara propagandayı da Türkiye'nin iç siyaset malzemesi olarak kullanmaya başladılar. Sonuçta utanmadan Sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili bu diktatörlük laflarını konuşmaya başladılar. Diktatörlüğün ne olduğunu biliyoruz. Diktatörler halktan korkarlar. Halka karşı duvarların arkasına, tankların arkasına saklanırlar. Bizim Cumhurbaşkanımız ise 15 Temmuz gecesi FETÖ'nün kullandığı tanklara, savaş uçaklarına karşı yürüdü. Onun için ona 'diktatör' diyenler aynaya baksınlar. Ona 'diktatör' diyenler kendilerinin halkın arasına, vatandaşlarımızın arasına onun kadar karışacak itibarı, güveni olup olmadığına baksınlar. Ona 'diktatör' diyenler aynaya baksınlar."

Çelik, Cumhurbaşkanının darbe girişimi sırasında yurtdışına çıkma teklifine karşı "Ülkeyi terk etmem, vatandaşlarımla olacağım" dediğine dikkati çekerek şu değerlendirmeyi yaptı:

"Ama hala o gece ne yaptığını bilinmeyenler ona diktatör demeye devam ediyorlar. Bizim bildiğimiz şey şudur: Türkiye'de millete saygısı olan kim gelmişse rahmetli Menderes'ten Özal'a ve bugün Cumhurbaşkanımıza kadar onlara karşı aynı propagandayı kullandılar. Esas sevmedikleri şey bu millettir. Bu milletin büyümesidir, bu devletin güçlenmesidir. Esas bu millete söyleyemediklerini Cumhurbaşkanımıza bu saygısız ifadelerle söylemeye çalışıyorlar."