Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, "Türkiye ile ABD karşı karşıya elbette gelmemelidir. Biz 'gelmesin' diye uğraşıyoruz ama bu sadece Türkiye'nin uğraşıyla olacak bir iş değil. Aynı şekilde ABD'nin de arazideki görevlilerini, Türkiye ile karşı karşıya gelmemeleri konusunda uyarması ve onların da Türkiye ile karşı karşıya gelmemeye özen göstermesi gerekir." dedi.

Bozdağ, TGRT Haber canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Zeytin Dalı Harekatı'na ilişkin bir soruyu yanıtlayan Bozdağ, bu harekatın stratejik öneme sahip olduğunu vurguladı.

Harekata bir günde karar verilmediğini ve uzun bir değerlendirme sonucu bu kararın alındığını aktaran Bozdağ, "Bunun planlaması Ankara'da ve arazide çok detaylı çalışmalardan sonra yapıldı. Arazideki bütün şartlar, bütün mevziler, terör örgütlerinin lojistik alanları, barınakları, inleri... Bunlara dair bütün veriler değerlendirildi." dedi.

Harekat boyunca yaşanabilecek bütün iklim değişikliklerinin de göz önünde bulundurulduğunu ifade eden Bozdağ, ilk hafta yaşanan yağışları hatırlattı.

Bu yağışların araçların intikalini zorlaştırdığını belirten Bozdağ, hatta bu durumun bazı SİHA'ların ve İHA'ların kullanımını da engellediğini aktardı.

Bozdağ, "Bütün bunlara rağmen kahraman Mehmetçiklerimiz planlandığı gibi adım adım Afrin'e doğru ilerleyişini sürdürdü. Bu cumartesi hava şartlarının daha elverişli hale gelmesinden sonra da harekattaki ilerleme hızlandı. Şu ana kadar 712 terörist etkisiz hale getirildi ve teröristlere ait sığınak, barınak, mühimmat ve diğer lojistiklerini sakladıkları yerlerde imha için yapılan çalışmalarda da çok ciddi neticeler elde edildi." diye konuştu.

Zeytin Dalı Harekatı'nın başarılı bir şekilde hedeflerine ilerlemeye devam ettiğini vurgulayan Bozdağ, sivil insanların zarar görmemesi için de çok titiz bir çalışma yürütüldüğünü bildirdi.

- Harekatın süresi

Harekatın ne kadar süreceğine ilişkin bir soruya Bozdağ, şu yanıtı verdi:

"Zeytin Dalı Harekatı'nın süresi konusunda bizim bir tahminimiz var ama bu tahmini, Türkiye ve dünya kamuoyuyla paylaşmadık. Çünkü bizim tahminimiz, bütün imkan ve kabiliyetlerimize bakıp arazideki teröristlerin ve arazinin bütün şartlarını dikkate alarak tespit edildi. Ama bütün bunları belirleyecek şey yine iklim şartları, mücadele sırasında yaşanan olaylar, meydana gelen gelişmeler. Onları önceden tespit etme imkanı yoktur. O nedenle bu harekata süre biçme imkanı yoktur. 'Süreli olsun, sınırlı olsun' diyen ülkelerin, bunu demekle netice alınamayacağını en iyi kendileri bilmektedir. Türkiye'ye kimse bu konuda süre ve sınır tayin edemez. Etmeye hakkı da yoktur. Bu harekatın hedefi bellidir. Hedef bölgede PKK, KCK, YPG, PYD ve DEAŞ terör örgütleri temizlenene kadar ve son terörist etkisiz hale getiriline, bölge terörden arındırılana kadar devam edecek. Peki bu ne kadar sürecek? Onu bilemeyiz. Zaman içinde ortaya çıkan durumlara göre şekillenecek."

Bozdağ, Türkiye'nin buradaki harekatı en kısa sürede bitirmeyi hedeflediğini de açıkladı.

- Münbiç açıklamaları

ABD'den yapılan "Münbiç'ten çekilmeyeceğiz" yönündeki açıklamaların hatırlatılarak, "Sayın Cumhurbaşkanı da 'çekilmeyeni vururuz' dedi. Onun etrafında bir tartışma yürüyor. Bu tartışmalara ne dersiniz?" sorusu üzerine Bozdağ, Türkiye'nin odaklandığı ana hedefin Afrin bölgesini terörden temizlemek olduğunu belirtti. Afrin bölgesinde ismi farklı olan birçok yerleşim bölgesi bulunduğuna işaret eden Bozdağ, onların tamamı terörden temizlenene kadar Zeytin Dalı Harekatı'nın devam edeceğini ifade etti.

Bozdağ, "Burası başarıya ulaştıktan sonra, biz çok net bir şekilde söylüyoruz, Türkiye'nin sınırını, toprak bütünlüğünü, bölgedeki yaşayan vatandaşlarımızın can ve mal emniyetini tehdit eden ve bizim sınırımız boyunca PKK terör devleti yapılanmasını sağlayacak hiçbir girişime Türkiye rıza göstermez, buna izin vermez. Kimse de bunu bizden beklememeli, beklemeye de hakkı yoktur." dedi.

Hiçbir ülkenin yanı başında 40 yıldır terör estiren bir yapının devletleşmesine müsaade etmeyeceğini vurgulayan Bozdağ, Türkiye'nin her zaman PYD/YPG'nin PKK'nın yavrusu olduğunu söylediğini aktardı.

Bekir Bozdağ, bu örgütlerin PKK tarafından kurulduğunu ve yönetildiğini belirterek, şu görüşlere yer verdi:

"Hem Fırat'ın doğusunda hem batısında, Münbiç'te, Afrin'de, Rakka'da, Deyrizor'da olan PYD/YPG'yle PKK aynıdır. Dolayısıyla 'Oradaki ayrı buradaki ayrı' dememek lazım. Şimdi Afrin'de Türkiye'yi meşru müdafaa hakkını kullanmakta haklı bulan ABD dahil uluslararası toplumun, Türkiye'nin Afrin'den sonra Münbiç'te ve diğer alanlarda atacağı adımları da uluslararası hukuk bakımından haklı bulacaklarına ben inanıyorum. ABD ile Türkiye ilişkileri daha iyi olsun diye biz uğraşıyoruz. Aynı uğraşı ABD'nin de vermesi lazım. Türkiye ile ABD ilişkilerinin iyi olması hem ABD'nin hem Türkiye'nin hem de iki ülke halklarının ayrı ayrı menfaatinedir. Biz DEAŞ'la ve bölgedeki bütün terör örgütleri ile birlikte mücadele edelim dedik. Ama ABD, DEAŞ'a karşı bizimle değil, terör örgütü olduğunu bildikleri PYD-YPG ve dolayısıyla PKK ile işbirliği yaparak mücadeleye girdi."

Bir terör örgütünü bitirmek için başka bir terör örgütünü kullanmanın yanlışlığına dikkat çeken Bozdağ, bu yanlışlığı defalarca ABD'ye hatırlattıklarını bildirdi.

ABD'ye "terör örgütüne silah vermeyin" dediklerini ancak onların verdiğine işaret eden Bozdağ, silahları da tekrar toplanmadığını hatırlattı.

Kendilerine verilen envanter harici silahları arazide gördüklerini belirten Bozdağ, Donald Trump'ın "silah vermeyeceğiz" açıklamasının daha sıcaklığı ortadan kalkmadan arazide yüzlerce tır silahın terör örgütüne tekrardan verildiğini ifade etti.

Bozdağ, şunları kaydetti:

"Onun için biz diyoruz ki ABD'ye karşı, bizim burada dikkat edeceğimiz şey ne kadar önemliyse sizin dikkatiniz de o kadar önemlidir. Türkiye ile ABD karşı karşıya elbette gelmemelidir. Biz 'gelmesin' diye uğraşıyoruz ama bu sadece Türkiye'nin uğraşıyla olacak bir iş değil. Aynı şekilde ABD'nin de arazideki görevlilerini, Türkiye ile karşı karşıya gelmemeleri konusunda uyarması ve onların da Türkiye ile karşı karşıya gelmemeye özen göstermesi gerekir. Bu sadece bir tarafın yapacağı bir iş değil.

Eğer Münbiç'te ve başka yerlerde Türkiye'nin harekatı devam ederken veya Afrin'de, teröristlerin arasında teröristlerin kıyafetini giymiş kişiler olursa, bunlar ABD'li olur, başka bir ülke vatandaşı da olabilir, biz onların kim olduğunu nasıl ayırt edeceğiz. Terörist kıyafeti giymiş bize silah çekiyor, bizim askerimize saldırıyor. Elbette ki bu durumda onlar orada hedef haline gelir. Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği de çok nettir. O yüzden bölgede bu terör örgütlerine güvenli bir alan oluşturmak istemiyorsa yapacağı şey belli, bu terör örgütlerine verdiği desteği geri çekmek, verdiği silahları almak, yeniden silah vermemek, eğitim yaptırmamak ve onların Türkiye'ye karşı hareket etmelerini engellemektir. Biz ABD'den bunu bekliyoruz. Eğer bir çatışma, karşı karşıya gelme olmayacaksa ki bizim temennimiz olmaması, bunun yolunu da gösteriyoruz."

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, ABD'nin güvenli hat teklifine ilişkin, "Eğer bu güvenli bölge Afrin'e devam eden Zeytin Dalı Harekatı'nı durdurmayı hedefliyorsa bunu durduramaz. Ok yaydan çıkmıştır artık. Afrin'deki Zeytin Dalı Harekatı, Afrin bölgesi teröristlerden temizleninceye, son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar devam edecektir." dedi.

Bozdağ, TGRT Haber canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Fırat Kalkanı Harekatı'nda da buradaki gelişmelere izin verilmeyeceğinin söylendiğini anımsatan Bozdağ, şöyle devam etti:

"Afrin ile ilgili açık açık söyledik. Hatta bizi eleştirdiler. Bu kadar aleni söylenir mi? 'Ansızın bir gece geliriz' diye. Biz bunları aleni söylerken uluslararası topluma Türkiye'nin buraya girmesini ve burada operasyon yapmasını doğuran sebepleri ortadan kaldırın, Türkiye buraya girmek zorunda kalmasın. Perde arkasında yaptığımız görüşmeler...Bir nevi Türkiye'nin ve dünya kamuoyunun dikkatine çektik. 'Burada hassas olduğumuz konular bunlar, uymazlarsa biz gireceğiz' dedik. Gizlemedik. Şimdi aynı şeyi Münbiç için söylüyoruz, Fırat'ın doğusu için söylüyoruz. Gizlemiyoruz niyetimizi. Hem ABD'li yetkililerle hem başka ülkelerin yetkilileriyle konuşurken de aynı söylüyoruz. Burada PKK/PYD/YPG, DEAŞ terör unsurlarının varlığı devam ettiği sürece Türkiye'ye tehdit devam ediyor demektir. Türkiye bu tehditle yaşayamaz. Bunları bölgeden biz temizleriz. Ya siz bunların bölgeden temizlenmesinde bize yardımcı olun, yoksa biz kendi imkan ve kabiliyetlerimizle kendi adımlarımızı atarız."

Bozdağ, "Fırat'ın doğusu veya batısı gibi bir ayrım yok mu?" sorusuna, "Ayrım yok. Terör örgütü neredeyse, nereden Türkiye'ye tehdit ve saldırı yöneltiyorsa oraların tamamının terörden temizlenmesi Türkiye'nin hedefidir." karşılığını verdi.

ABD'nin güvenli bölge önerisine ilişkin soru üzerine Bozdağ, Türkiye'nin bu konuda 2012'de öneride bulunduğunu anımsatarak, o zaman bu öneriye ABD dahil destek veren çıkmadığını söyledi.

- ABD'nin güvenli hat teklifi

Bekir Bozdağ, ancak gelinen noktada ABD'nin, "Sınır boyunca bir güvenli bölge oluşturalım" teklifi getirdiğini anımsatarak, şu değerlendirmede bulundu:

"Zeytin Dalı Harekatı başlamadan önce Suriye'de sınır güvenlik gücü adı altında 30 bin kişilik bir askeri yapı oluşturmak, daha doğru bir ifadeyle teröristlerden güvenlik gücü oluşturmayı ilan ettiler. 'Biz bunu yapacağız' dediler. Ne demek? Orada hangi sınırı koruyacak? Güvenlik gücü neyi koruyacak? O sınır teröristlerle Türkiye'nin sınırı değil, o sınır Suriye devleti ile Türkiye Cumhuriyeti devletinin ortak sınırı. Zaten sınırın Türkiye tarafını Türkiye koruyor. Sınırın öbür tarafını da Suriye devletinin koruması gerekir. Ama şu anda orada devlet otoritesi olmadığı için teröristler var. O zaman o teröristleri oradan temizlemek lazım."

Ancak Amerika'nın orada sınır güvenlik gücü adı altında terörist ordusu oluşturduğuna dikkati çeken Bozdağ, "Bölgede PYD/YPG'ye biat etmeyen Kürtler, Türkmenler, Araplar göç ettirildikten, bölgedeki demografik yapı değiştirildikten sonra ve bu teröristlerin hakimiyeti sağlandıktan sonra burada bir PKK devleti yapılanmasının sağlanması için bir güvenlik gücüne ihtiyaç var. Bu güvenlik gücünü oluşturacaklar. Ondan sonra da 30 bin kişi, belki 50'ye çıkacak ve o alanın güvenliğini bunlar sağlayacak. Düzenli bir terörist ordusuna dönüştürülerek ve onların elinde o alanın kalması için mücadele edilecek." ifadelerini kullandı.

- "Türkiye'nin rıza göstermesi mümkün değil"

Bunun Türkiye'ye büyük bir tehdit olduğunun altını çizen Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz, 'bu güvenli bölge şeyine şimdi gelmeniz iyi bir şeydir.' dedik. Ama bu niyet iyi bir niyet değil. Bizim bunu kabul etmemizi kimse beklememelidir. Bölgedeki teröristlerin, terör örgütlerinin güvenli bir şekilde orada varlıklarını devam ettirecek sonucunu doğuracak bir güvenli bölgeye Türkiye'nin rıza göstermesi mümkün değil.

Eğer bu güvenli bölge Afrin'e devam eden Zeytin Dalı Harekatı'nı durdurmayı hedefliyorsa bunu durduramaz. Ok yaydan çıkmıştır artık. Afrin'deki Zeytin Dalı Harekatı, Afrin bölgesi teröristlerden temizleninceye, son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar devam edecektir. Bu, bunu durduramaz. Biz bunu söylüyoruz. Eğer bu güvenli bölge PKK/ PYD/YPG/ KCK/DEAŞ gibi terör örgütlerinin orada varlığını devam ettirmesi ve bunların PKK devletine dönüşmesi için güvenli bir alan yaratmayı hedefliyorsa Türkiye'nin buna rıza göstermesi mümkün değildir."

Bozdağ, güvenli bölgenin, o bölgedeki teröristlerin ve terör örgütlerinin varlığına son verilmesiyle olacağını, DEAŞ ile birlikte diğer terör örgütlerinin de bölgeden temizlenmesiyle oluşacağını vurguladı.

- "Akşam biriyle yatıyor, sabah biriyle kalkıyor"

CHP'nin ÖSO ile ilgili açıklamalarının hatırlatılması üzerine Başbakan Yardımcısı Bozdağ, şöyle konuştu:

"İşin doğrusu CHP adına üzülüyorum. Çünkü CHP marjinal zihniyetlerin işgali altına girmiş durumda. Zeytin Dalı Harekatı bölgeyi teröristlerden arındırmak için yapılıyor, inşallah başarıyla da bitecek. Ama Türkiye için hayırlı olan işlerden birisi de CHP'nin bu marjinal ve terörist sevici zihniyetlerin işgali ve tasallutundan kurtulması lazım. Bunu kim yapacak? CHP'li delegeler yapacak. Şu andaki CHP Atatürk'ün kurduğu CHP gibi davranmıyor. Yani HDP mi, CHP yoksa PYD/YPG mi CHP yoksa başka terör örgütleri mi? FETÖ mü CHP, anlamakta zorlanıyoruz. Bir onunla, bir öbürüyle. Akşam biriyle yatıyor, sabah biriyle kalkıyor. Sen kimsin, sen hangi partisin, neyi temsil ediyorsun? 'Ben Atatürk'ün partisiyim.' Atatürk mezarından kalksa bu PYD-YPG/FETÖ ve diğer terör örgütlerine karşı CHP'nin PKK dahil tutumuna baksa ne der bu yönetime?"

Bozdağ, harekatın başladığı ilk gün halkın da bu harekatın karşısında duracağını hesap ederek farklı bir pozisyon ortaya koyan CHP'nin, milletin Kurtuluş Savaşı ve 15 Temmuz'da olduğu gibi birlik içindeki tutumu nedeniyle harekata destek verdiğini ifade etti.

Ancak bunun fazla sürmediğini belirten Bozdağ, "Niye sürmedi? Çünkü CHP marjinalleşmeye doğru gidiyor ve marjinal zihniyetlerin işgali altında patlak verdi." dedi.

- "Zeytin dalını kırmak için art niyetli yaklaşımlardır"

Şimdi de ÖSO'yu, DEAŞ'laştırmak için gayret sarfettiklerini ifade eden Bozdağ, "Türkiye'nin, CHP'nin ne menfaati var? ÖSO'yu DEAŞ gibi lanse etmek kimin amacına hizmet eder? Bunu kim yapıyor? 17-25 Aralık sürecinde taşeron FETÖ terör örgütü yaptı. MİT tırlarını DEAŞ terör örgütüne yardım götüren Türkiye'nin tırları olarak Türkiye'yi uluslararası alanda teröre destek veren bir ülke halinde gösterip, Türkiye'ye yönelik yaptırımlara, Türkiye'yi yönetenlerin yargılanmalarına yol açacak bir süreci başlatmak istedi." diye konuştu.

Bozdağ, o zaman da CHP'nin bunlara destek verdiğini vurguladı. ÖSO'yu DEAŞ olarak göstermenin Türkiye'ye zarar vereceğine dikkati çeken Bozdağ, "Esasında bunlar zeytin dalını kırmak için çalışan art niyetli yaklaşımlardır." dedi.

ÖSO'yu iyi tahlil etmek gerektiğinin altını çizen Bozdağ, ÖSO'nun uluslararası toplumun meşru kabul ettiği Suriye muhalefeti olduğunu belirtti.

ÖSO'ya uluslararası toplumun tamamının destek verdiğine işaret eden Bozdağ, "Amerika ve diğer ülkeler destek veriyor. Astana, Soçi, Cenevre sürecinde meşru muhalefet olarak kabul ediliyor, orada görüşmelere katılıyor." açıklamasında bulundu.

-"Türkiye'ye ihanet ediyorlar"

ÖSO içerisinde yer alan unsurların tamamının yerli olduğunu ve rejime karşı mücadele ettiklerini vurgulayan Bozdağ, şunları kaydetti:

"DEAŞ'e baktığınızda yabancı savaşçılar var. Her ülkeden ve onlar orada bir terör yapılanması, terör örgütünün hedefine göre işlev yapıyor. Ama ÖSO'nun içinde yabancı savaşçı yok. ÖSO hem PKK/PYD-YPG, DEAŞ ile mücadele eden bir meşru muhalefet. Ama Türkiye'nin yanında yer almasından dolayı şimdi ÖSO'yu DEAŞ'laştırma çabaları yapılıyor. ÖSO Fırat Kalkanı harekatı sırasında TSK'nin yanında yer aldı. O zaman niye bunu söylemediniz? Ama şimdi bunu söylüyorlar. Bu resmen ve alenen ÖSO'yu itibarsızlaştırarak TSK'nin başlattığı Zeytin Dalı Harekatı'nı itibarsızlaştırmak, başarısızlığa uğraması için uğraşanlara yardım etmektir. Bu Türkiye'ye düşmanlık eden politikaların Türkiye'nin ana muhalefet partisi tarafından dillendirilmesidir. Bu Türkiye'ye ihanettir. Bu PKK/PYD-YPG, DEAŞ terör örgütlerinin hedeflerine hizmettir. Türkiye'nin ayağına sıkmaktır. Bunun kime faydası var? Bunun PYD-YPG, DEAŞ ve PKK'ya faydası olduğunu, Türkiye'nin başarısızlığı için uğraşan bütün güçlere yaradığını herkesin görmesi lazım. Ama bunlar görmüyorlar ve yaptıklarıyla PKK/PYD-YPG'nin hedeflerine hizmet ve Türkiye'ye ihanet ediyorlar."