Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Türkiye'nin böylesine önemli bir stratejik coğrafyada var olması, bir olması, inşallah kıyamete kadar yaşayabilmesi için Türk milletinin ve Türk devletinin istikbali, istiklali ve bekası için istikrar şarttır. Eğer biz bu coğrafyada istikrarlı yönetimler, güçlü iktidarlar kuramazsak ülkemizi istikrar ve güçlü iktidarla ileriye taşıyamazsak Türkiye'miz çok şey kaybeder." dedi. 

Bozdağ, partisinin Kartal İlçe Başkanlığının Karayemiş Tesislerinde muhtarlar, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, avukatlar ve iş adamlarına yönelik düzenlediği etkinlikte yaptığı konuşmada, Türkiye'nin büyük bir değişimin, dönüşümün ve tarihi reformun arefesinde olduğunu söyledi.

Son 200 yıldır Türkiye’de yönetim sistemi üzerine çok derinlikli tartışmalar yapıldığını, kuşaklar değiştiğini, insanlar değiştiğini ancak tartışmaların değişmediğini kaydeden Bozdağ, Necmettin Erbakan ve Alparslan Türkeş’in siyasi güçleri olmadığı dönemde dahi Türkiye'nin tek başlı bir yürütmeye ihtiyacı olduğunu vurguladıklarını ifade etti. 

Turgut Özal ve Süleyman Demirel’in Türkiye’yi yönetme tecrübelerini yaşadıktan sonra bu tecrübenin kendilerine öğrettiğiyle Türkiye'nin tek başlı yürütmeye geçmesi gerektiğinin altını çizdiğini aktaran Bozdağ, şöyle konuştu:

"Çünkü çift başlı yürütmenin çok zaman kaybettirdiğini, çok kavgalara neden olduğunu, enerjimizi boş şeylerle tüketmemize yol açtığını, krizleri, kaosları yönetmede ve Türkiye’nin bu şartlardan kolayca çıkmasını sağlamada yeterli imkan sunmadığını görüyorlar ve diyorlar ki tek başlı yürütme ama o zaman da bunların gücü yok. Şimdi ilk defa, sistemi değiştirme gücü olan, siyasal gücünün zirvesinde olan AK Parti ile onunla beraber hareket eden MHP, Türkiye'nin hükümet sistemini değiştirme konusunda tarihi bir karar aldılar ve birlikte bir adım attılar."  

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi referandum kararının 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünden sonra yapıldığına dikkati çeken Bozdağ, geçmişte yaşanan darbe girişimlerinde çekilen sıkıntılardan örnekler vererek, "Türkiye'nin, Türk demokrasisinin hukuk devletimizin, milli irademizin seçilmişlerimizin bir daha darbelerle, muhtıralarla karşılaşmaması için, demokrasimizin asla kesintiye uğramaması için, başka güçlerin taşeronluğunu yapanların, başka devletler adına Türkiye'ye hiza ve istikamet verememesi için milletin iradesinin daima iktidarda kalması için bizim bu değişikliğe sahip çıkmamız şarttır. Sırf demokrasimiz kesintiye uğramasın diye de bizim bu adımı atmamız, başlı başına yeter artar bile." ifadesini kullandı.

- "Elinizi vicdanınıza koyun" 

Bekir Bozdağ, Türkiye'nin komşuları Irak'taki ve Suriye'deki iç savaşlara değinerek, "Bir yandan PKK terör örgütü, bir yandan DEAŞ terör örgütü, bir yandan FETÖ terör örgütü bir yandan DHKP-C terör örgütü… Ne kadar terör örgütü varsa ki 10 civarında bunlar, Türkiye devletine ve Türk milletine saldırıyor, birliğimizi, dirliğimizi, milletimizi ve devletimizi yok etmek için mücadele ediyor, ölüyorlar, öldürüyorlar, canımızı acıtmaya devam ediyorlar. Türkiye'nin böylesine önemli bir stratejik coğrafyada var olması, bir olması, inşallah kıyamete kadar yaşayabilmesi için Türk milletinin ve Türk devletinin istikbali, istiklali ve bekası için istikrar şarttır." şeklinde konuştu.

"Eğer biz bu coğrafyada istikrarlı yönetimler, güçlü iktidarlar kuramazsak ülkemizi istikrar ve güçlü iktidarla ileriye taşıyamazsak Türkiye'miz çok şey kaybeder." diyen Bozdağ, şöyle devam etti:

"Elinizi vicdanınızı koyun. Eğer 2002'den sonra AK Parti gibi güçlü bir iktidar Türkiye'de olmamış olsaydı, Tayyip Bey gibi güçlü bir lider Türkiye'yi yönetmemiş olsaydı, etrafımızda yanan bu yangınlar, içimizde olan terör, Türkiye'nin ekonomisini darmadağın etmek isteyen içerideki işbirlikçi, dışarıda yabancı güçler... Acaba Türkiye nasıl olurdu? Irak hadisesi 2003, Cumhuriyet mitingleri, Danıştay saldırısı, Cumhurbaşkanlığı seçim krizi, 367, arkasından 27 Nisan e-bildirisi, 2008 kapatma davası, MİT Müsteşarı'na operasyon, Gezi hadiseleri arkasından 17-25 Aralık, arkasından MİT tırlarına operasyon, arkasından 30 Mart seçimi, arkasından Cumhurbaşkanı seçimi 10 Ağustos 2014, arkasından HSYK seçimi ve Kobani hadiseleri, baktığınızda 2015'te de iki tane seçim ve bunları yaşıyoruz, öte yandan DEAŞ terör örgütü Türkiye'de terör eylemlerine başlıyor, PKK terör örgütü yeniden terör eylemlerine başlıyor, sokakları hendeklerle dolduran, şehirleri işgal etmeyi teşebbüs eden, alçakça, haince teşebbüsler var. En nihayet 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü. Rusya ile Türkiye arasındaki uçak krizi. Elinizi vicdanınıza koyun ve buna lütfen cevap verin, eğer bu kadar olaylar yaşandığı dönemde güçlü bir siyasi istikrar, güçlü bir AK Parti iktidarı ve Türkiye'nin Tayyip Erdoğan gibi güçlü lideri olmasaydı, acaba bu kadar fırtına, kasırga, hadise Türkiye'yi nereye taşırdı? Ekonomi böyle dayanıklı olabilir miydi? Türkiye 3. köprüsünü, Marmaray’ı, Avrasya Tüneli’ni, Osmangazi Köprüsü’nü, şehir hastanelerini, toplu konutlarını, sağlıktaki büyük değişim dönüşümü üçüncü havaalanı gibi böylesi devasa projeleri yapabilir miydi?"

- "Türkiye'nin Erdoğan'dan sonra da güçlü iktidar kuran sisteme ihtiyacı var" 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliği sayesinde Türkiye'nin olumsuzluklara rağmen yatırımlarına devam edebildiğini vurgulayan Bozdağ, şunları söyledi:

"Biz diyoruz ki Türkiye’nin Tayyip Erdoğan’dan sonra, AK Parti’den sonra da daima istikrar, daima güçlü iktidar kuran bir sisteme ihtiyacı var. Siyasi istikrar yok mu şimdi? Var. Güçlü bir iktidar var mı? Var. Peki ne istiyorsunuz? Bu siyasi istikrar, güçlü iktidar, sistemin doğal ve zorunlu sonucu değil, konjonktürel bir durum. Atatürk döneminde istikrar var, güçlü iktidar var. Menderes döneminde istikrar var, güçlü iktidar var, Özal döneminde istikrar var, güçlü iktidar var, şimdi Tayyip Bey döneminde istikrar var, güçlü iktidar var. Fazla geriye gitmeyelim, Özal’dan sonra ne oldu? Her şeyimizi kaybettik. İki tane 10 sene içinde büyük ekonomik kriz oldu. Hem 94 krizini yaşadık hem 2001 krizini yaşadık. Ne zaman istikrarlı dönemler varsa büyüdük, arkasından gelen dönemlerde kaybettik. Nasıl doğuyor istikrar? Güçlü liderle doğuyor. Halkla buluşan Atatürkler, Adnan Menderesler, Turgut Özallar, Tayyip Erdoğanlar olursa sandıktan istikrar çıkıyor. Şimdi sandıktan istikrar çıksın diye Türkiye’nin, Tayyip Bey’in siyasetten çekilmesinden sonra yeni bir Tayyip Erdoğan beklemeye tahammülü yok, yeni bir Özal, yeni bir Menderes yeni bir Atatürk beklemeye tahammülü yok.

Biz istikrar için sürekli güçlü liderler bekleyemeyiz. Sistemimizi çok güçlü kılacağız ve istikrarlı sistem kendisi ortaya çıkacak. Onun için diyoruz ki bu sistem değişikliği Tayyip Bey için değil AK Parti için değil AK Parti’den sonra Tayyip Bey’den sonra da Türkiye’min daima siyasi istikrar ve daima güçlü iktidara sahip bir ülke olması için, milletimizin, devletimizin ve Cumhuriyetimizin bekası için bu sistem değişikliğini hep beraber yapmamız gerekiyor. Onun için birlikte çalışmak ve bu dönüşümü birlikte hayata geçirmek zorundayız."

- "Çift başlı yürütme olmaz" 

Bakan Bozdağ, Türkiye'nin çift başlı yönetimler döneminde enerjisinin boşa gittiğini belirterek, "Rahmetli Özal, Mesut Yılmaz’ı vekil yaptı, bakan yaptı, başbakan yaptı, kavga etti mi? Rahmetli Demirel, Tansu Hanımı vekil yaptı, bakan yaptı, başbakan yaptı, kavga ettiler mi? Rahmetli Ecevit, Ahmet Necdet Sezer'i cumhurbaşkanı yaptı, kavga ettiler mi? Neden? Çünkü bu sistem yetkiyi ve sorumluluğu başbakan ve bakanlar kuruluna veriyor, cumhurbaşkanına daha fazla yetkiler veriyor ama cumhurbaşkanı sorumsuz. Mevcut sistemde Türkiye'nin cumhurbaşkanının imzası olmadan herhangi bir iş yapma şansı yok. Neden diyeceksiniz? Çünkü yetkiler çok fazla. O zaman niye değiştiriyorsunuz? Bu çift başlılık devam ettiği sürece cumhurbaşkanının halk tarafından da seçilmesinden sonra kavgalar daha da büyüyecektir. Çünkü cumhurbaşkanı yetkileri kullanacaktır, kullandığında sorumsuz cumhurbaşkanı yetki de sonsuz, Türkiye büyük enerji kaybedecektir." şeklinde konuştu.

Türkiye'nin önünde iki yol bulunduğunu aktaran Bozdağ, şunları kaydetti:

"Ya cumhurbaşkanı sembolik hale getirilecek, başbakanlığı güçlendirecek ya da başbakanlığı cumhurbaşkanıyla bütünleştirip cumhurbaşkanlığı sistemine geçecek. Biz şimdi, ne yapıyoruz? Sistemi birleştiriyoruz. Başbakanlıkla cumhurbaşkanlığını birleştiriyor, yürütmeyi tek başlı hale getiren bir adım atıyoruz. CHP niye karşı çıkıyor? Çok net, sebebi çok da bir tanesi de bu. Çünkü 1960 darbesini yapanlar CHP’nin halkın iradesiyle iktidara gelemeyeceğini görünce cumhurbaşkanlığı vasıtasıyla Ankara’da iktidarlara ortak olmak istemişlerdir. Onun için yetkileri çoğaltmışlardır ve ortak olmuşlardır. Kimi seçerseniz seçin, Ankara da ortak. Rahmetli Demirel’i hatırlarsanız, en son ulusalcı oldu. Muhafazakar Demirel, nereye geldi? Ulusalcı Demirel oldu siyasi hayatını ulusalcı olarak bitirdi. Dönüştüremedikleri bir Özal’dı, bir de bizim dönemimizde seçilen Cumhurbaşkanlarıydı. Bunları da yol kazası görüyorlar. Nasıl Özal’dan sonra eski düzene dönüldüyse, 'Tayyip Bey’den sonra da biz eski düzene döneriz, eski düzenimiz aynen devam eder' diyorlar. Biz de diyoruz ki Türkiye’nin artık kavgaya ayıracak vakti yok. Bu sistem gerçekten baba ile oğlu, kızı birbirine hasım yapan niteliklere sahip. Çift başlı bir yürütme olmaz. Bir iş yerinde iki tane yönetici olursa son kararı veren iki kişi olursa, iki tane patron olursa orada netice çıkıyor mu? Çıkmıyor."

- "Adamın kafası karışık" 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun söylemlerine değinen Bozdağ, "Sayın Kılıçdaroğlu çıkmış diyor ki efendim, yani 'bu yanlış' diyor, 'tek kişi' falan edebiyatı yapıyor. Ben de diyorum ki Sayın Kılıçdaroğlu’na peki madem yanlış, tek başlı yürütme de o zaman neden CHP'nin tek başlı bir genel başkanı var. İki tane genel başkan olsun CHP'ye, ikiniz gül gibi yönetin gitsin CHP’yi. Eş genel başkan yap, madem çift başlılık çok iyi biliyor. CHP'nin bir sürü belediyeleri var, o zaman eş belediye başkanlığı dönemine geçin çok iyi oluyorsa. İkisi beraber yönetsinler. Yok ama iş oraya gelince onu söylemiyor, başka şey söylüyor. Halkın kafasını karıştırıyor." dedi. 

Kılıçdaroğlu'nun "Cumhurbaşkanı ayrı partiden, başbakan ayrı partiden olursa kavga çıkar." şeklinde açıklama yaptığını belirten Bozdağ, şunları söyledi:

"Sayın Kılıçdaroğlu, zaten biz senin bu dediğin gerekçeyle sistem değişikliğine gidiyoruz. Sen o zaman evetçisin, niye hayıra çalışıyorsun mübarek? Gel beraber 'evet' diyelim bu işi bitirelim. Adamın kafası karışık. Milletin de kafasını karıştırmak istiyor. Şimdi tabii bu kafa karışıklığı ve değişiklikleri bilmediğine dair ortaya çıkan bu somut durumdan sonra 'işi düzelteyim' dedi. Sayın Kılıçdaroğlu bu sefer yeni bir açıklama yaptı, 'ben onu değil de şunu demek istedim.' 'Cumhurbaşkanı ayrı partiden oldu, yürütme ayrı partiden, meclis çoğunluğu da ayrı partiden oldu o zaman kavga çıkar.' Be adam sen demiyor muydun 'bu sistem tek adam getiriyor', şimdi de diyorsun ki 'cumhurbaşkanı ayrı, meclis ayrı çoğunluk olursa kavga çıkar' diyorsun. O zaman bir karar ver sen. Bu sistem tek adamlık sistemi mi yoksa tek adamlığa son veren bir sistem mi? Bu sistem tek adamlığın önüne en büyük engelleri koyan ve Türkiye’de hiçbir kişinin tek adam olmasına imkan ve izin vermeyen bir sistem."

Adalet Bakanı Bozdağ, yeni sistemle millete, hükümeti seçme hakkı verildiğini dile getirerek, "Esasında hayıra çalışanlar milletin önüne konan hak, güç ve yetkiye milletin sahip olmamasını istiyorlar. Vatandaşa bir imkan veriliyor ama bu imkanı 'reddedin' diyor. Burada makul bir yaklaşım var mı, olabilir bir şey mi? Değil. Cumhuriyetin tam tanımı, devleti yönetenlerin miras yoluyla veya dar bir şekilde belli şeylerle oluşması değil, doğrudan halkın iradesiyle belirlenmesidir. Peki Türkiye’de biz cumhuriyetin tanımına uygun bir uygulama yapıyor muyuz? Yapmıyoruz, doğrudan halkın iradesiyle yönetici belirlemiyoruz. Halkın seçtiklerinin iradesiyle yapıyoruz, dolaylı bir seçim var. Şimdi ne yapılıyor? Tam cumhuriyetin lafzına ve ruhuna uygun bir şekilde, esasında anayasadaki cumhuriyeti tam anlamıyla hayata geçiren bir adım atıyoruz. Doğrudan ülkenin yöneticisini seçme hakkını veriyoruz. Türk tarihi boyunca, Türk milleti tarihinin hiçbir döneminde ülke yöneticilerini, yani hükümeti doğrudan seçme hakkına sahip olmamıştır. İlk defa doğrudan ülkeyi yönetecekleri seçme hakkı veriliyor. Bunun neresi kötü?" diye konuştu.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "CHP'nin iktidar derdi yok. 26'yı alıyor, Meclis'te oh, yan gel yat. Yeni sistem, yan gel yat siyasetini de ortadan kaldırıyor." dedi.

Bozdağ, partisinin Kartal İlçe Başkanlığının Karayemiş Tesisleri'nde muhtarlar, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, avukatlar ve iş adamlarına yönelik düzenlediği etkinlikte yaptığı konuşmada, CHP'nin reddedeceğini bildiği için referandumu Anayasa Mahkemesine taşımadığını söyledi.

Halkın oyunu almak için Anayasa Mahkemesine gitmediğini kaydeden Bozdağ, "Eğer milletin oyuna ihtiyacı olmasaydı Sayın Kılıçdaroğlu ve ekibini dosyaları alıp Anayasa Mahkemesinin kapısını çalmaktan hiçbir güç alıkoyamazdı." diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Necmettin Erbakan'ın ölüm yıl dönümü etkinliğine katıldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Merhum Erbakan'ı iktidardan etmek için 28 Şubatçılarla beraber çalışanlar da bunlar ama dikkat edin Erbakan Hocamızı anma toplantısına Sayın Kılıçdaroğlu gitti, katıldı, elini açtı Erbakan Hocamız için dua etti. Eğer, bu halk oylaması olmasaydı, Saadet Partililerin oyuna ihtiyacı olmasaydı vallahi hiçbir güç Kılıçdaroğlu'nu Erbakan'ı anma toplantısına götürüp Erbakan Hoca'ya dua ettiremezdi." ifadelerini kullandı.

Bakan Bozdağ, CHP'nin her seçim başarısızlığı sonucunda sorunu kendisinde aramak yerine halkı suçladığını, seçim döneminde ise yine suçladığı halka gittiğini söyledi. 

CHP'nin her seçim başarısızlığı döneminde, oy verenlere "göbeğini kaşıyan adam", "bidon kafalılar", "oyunu kömüre, makarnaya sattı", "bize oy verenler üniversite mezunu, AK Parti'ye oy verenler daha az eğitim alanlar. Herkes üniversite mezunu olsa biz iktidarız." gibi söylemlerde bulunduğunu hatırlatan Bozdağ, şunları kaydetti:

"Halkı cahil yerine koyuyor, halka hakaret ediyor sonra da utanmadan gene o vatandaşların yanına gidip 'Aziz vatandaşlarım bana oy verin.' diyor. Şahit miyiz buna? Her seçimden sonra yapıldı mı? Her seçimden sonra yapıldı mı yapıldı ama şimdi yapamaz. Şimdi herkesin kapısına koşuyor. Hiç duyuyor musunuz eğitimlilerin oyu şöyle böyle, bunlar bidon kafalı filan? Yok. Herkesin kapısına koşuyor. Neden? Halk oylamasının onların dediği gibi sonuçlanması için sizin oyunuza ihtiyacı var da ondan."

Yeni sistemin millete saygısı olmayanların, milleti sevmeyenlerin iktidarını engellediğini anlatan Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"CHP'nin 26'sı var, 25 puana ihtiyacı var. O zaman CHP, kalkıp 'bidon kafalı' diyebilir mi? Diyemez. Sıkar. Millet onun gereğini sandıkta yapar. Çünkü CHP'nin iktidar derdi yok. 26'yı alıyor, Meclis'te oh, yan gel yat. Yeni sistem, yan gel yat siyasetini de ortadan kaldırıyor. Ter dökecek, çalışacak. Çalışmazsan hiçbir şeyin sahibi olamazsın. Yatmaya alışmış olanlar da bu sisteme karşı. 'Küçük olsun, benim olsun, hep ben olayım, kaybetsem de ben olayım' diyenler Türkiye'nin siyasetinde var. Yeni sistem, bu açıdan da büyük bir değişimi getiriyor. Kaybeden kayboluyor. Çünkü yeni sistem değişim iradesinin de sürekli iktidar olması demektir." 

Yeni kuşakların 10 senede bir Türkiye'nin yönetimine gelmesine ve yönetimde etkin bir güç olmasına yol açacak dinamizm, heyecan ve yeniliğin Türkiye'yi daha iyi bir noktaya taşıyacağını anlatan Bozdağ, "Kaybedenlerin hemen gideceği, çok başarılı olanların dahi 10 senede bir değişeceği ve yeni düzlemin Türkiye'yi yöneteceği bir düzeni 16 Nisan'da beraber inşa edeceğiz. Değişime direnen herkes bunun karşısındadır." ifadelerini kullandı.

Seçilme yaşının 18'e indirilmesine karşı çıkıldığını da belirten Bozdağ, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Burada büyük bir adımı da 18 yaşta atıyoruz. Bu, çok önemli. 'Meclis'i çocuklarla mı dolduracaklar?' diyorlar. Cumhurbaşkanı seçiyor, belediye başkanı, il genel meclisi seçiyor bunlar, onlara diyor.​ Evleniyor gençler, 'Aman bu yaşta yuva kurulur mu?' demiyoruz. Ehliyet alıyor şoför oluyor, kendimizi, sevdiklerimizi onun bindiği arabaya bindiriyoruz, 'Aman bunların hayatını tehlikeye atar atar.' demiyoruz. Askere alıyoruz 'Aman bunlar gencecik niye askere alıyoruz?' demiyoruz. Terör örgütleriyle mücadele gönderiyoruz 'Yahu bunlar gencecik çocuklar terör örgütleriyle mücadeleye gönderilir mi?' demiyoruz. Ama 18 yaşındaki birisi milletvekili adayı olabilsin deyince 'Çoluk çocuğa mı kaldı bu memleket.' diyoruz."

Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u 21 yaşında fethettiğini aktaran Bozdağ, "Herkes Fatih olamaz ama bir milletin içinde Fatihler çok olur. Bir değil, yüzlerce, binlerce olur. Siz buna imkan verirseniz olur, güç verirseniz, yolunu açarsanız olur." diye konuştu. 

CHP'nin gençlere "Hayır deyin" kampanyası yürüttüğünü kaydeden Bozdağ, "Neyi oyluyoruz biz? Gençlerin milletvekili seçilme hakkı olsun mu olmasın mı? Belediye başkanı adayı olma hakkı olsun mu olmasın mı? Bakan olsun mu olmasın mı? Gençlere diyor ki 'Biz bakan olmak, vekil olmak istemeyiz.', 'Siyaset yapmak istemeyiz.' diyerek oy verin. Böylesine bir mantıksızlık olabilir mi? Bu neyle izah edilir? İdeolojik körlükle izah edilir." ifadelerini kullandı.

- Almanya'nın tutumu

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Almanya'nın referanduma ilişkin tutumunu eleştirerek, şöyle devam etti:

"Türkiye'de hükümet sistemi değiştiriliyor ama Almanya'ya bakarsanız sanki Türkler, Federal Almanya'nın hükümet sistemini değiştirmek için uğraşıyormuş gibi bir algı var. Avrupa Konseyi ülkesi bazı ülkeler Türkiye'nin hükümet sistemini değil de kendi ülkelerinin hükümet sistemi değişiyormuş gibi telaştalar. Türkiye'nin hükümet sistemini değiştirmemesi için baskı yapıyorlar. Türk siyasetçilerin oralarda konuşmalarına izin vermiyorlar. Bir yandan ifade hürriyeti, bir yandan toplanma hakkı, bir yandan hukukun üstünlüğü, bir yandan demokrasi diyorlar ama ne toplanma hakkına, ne  ifade hürriyetine, ne toplanma hakkına, ne hukukun üstünlüğüne ne de demokrasiye saygıları var. Sadece kendileri için bunu istiyorlar. Almanya'da yaşayan Türk vatandaşlarına, Türkiye kökenli Alman vatandaşlarına yapılan haksızlıkların haddi hesabı yok ama bakıyorsunuz Türkiye ile ilgili bir şey oluyorsa bambaşka. Sen önce kendi ülkende demokrasiyi bir hakim kıl bakalım. Hukukun üstünlüğünü hakim kıl. PKK terör örgütü orada stant açmış duruyor, sen cami derneklerinde terörist arıyorsun. Terörist gözünün önünde. Sarayda ağırlıyorsun teröristi, cami derneklerinde masum insanlara terörist muamelesi yapıyorsun. Alman Devlet Televizyonu 'hayır kampanyası' başlatmış, reklamlar yayınlıyorlar."

- "Zayıf bir Türkiye olsun istiyorlar"

"Neden bunlar Türkiye'deki sistem değişikliğine karşı çıkıyorlar." diye soran Bozdağ, şunları aktardı:

"Bunların tek derdi zayıf bir Türkiye, istikrarsız bir Türkiye, Türkiye'yi yöneten zayıf iktidarlar, devamlı iç kavgalarıyla krizle, kaosla, terörle mücadele eden ve enerjisini daima içine harcayan bir Türkiye olsun istiyor. Kendi kapılarında dilenci olan bir Türkiye olsun istiyorlar. 'Biz de onlara ara sıra bir şeyler verelim idare edelim.' diyorlar. Böyle bir Türkiye istiyorlar. Onun için karşılar bunlar. Bu sistem değiştikten sonra siyasi istikrar olacağı için güçlü iktidar olacağı için düdük çalınca Türkiye'nin siyasetini hizaya getirme imkanları yok. Vekil transferiyle, başka yol ve yöntemlerle hükümet değişikliği yapma imkanları yok. Hatırlarsanız 1997'de Doğru Yol Partisi'ne, merhum Erbakan hocamıza operasyon yapıldı. Hükümet istifa ettirildi, Doğru Yol Partisi'nden patır patır vekiller istifa etti, yeni bir parti kurdular ve hükümet bambaşka bir hal aldı. 2002'de rahmetli Ecevit seçime gitmek zorunda kaldı. Hani oğlu deniyordu, Hüsamettin Özkan ama ne yaptı? Ecevit'e ilk hançeri Hüsamettin Özkan soktu. İsmail Cem istifa etti. Dışarıdan ithal bakan istifa etti. Bakanların istifasını takip ederken diğer bakanlar diğer vekiller 'son dakikaları' takip edemez hale geldik. Neden? Karar vermiş güç odakları Ecevit'i iktidardan indirecekler. Operasyon çekiyorlar. Tehditle, şantajla, makamla, başka başka hukuksuz ve ahlaksız yol ve yöntemlerle bunları yapıyorlardı."

Meclis'in ortadan kaldırıldığı gibi bir yalanın söylendiğini kaydeden Bozdağ, şöyle konuştu:

"Şu anda hükümete rağmen Meclis'te bir kanun kimse yapamaz. Kabul edilen kanunların yüzde 99'u kanun tasarısı, yüzde 1'i tekliftir. O teklifleri de hükümet verdirir ya da onaylar. Şimdi hükümet kanun tasarısı veremeyecek. Şimdi bütün teklifi milletvekilleri verecek. Komisyonda, genel kurulda görüşmelere katılmayacak. Vekilleri görüşecek, kabul ya da reddedecek. Cumhurbaşkanı sadece 'Şu kanuna ihtiyacım var.' diye rica edebilecek ya da partisinden olan vekillere kanun teklifi verdirebilecek. Başka bir şey yok. Bu milletvekillerini güçlendiriyor mu zayıflatıyor mu? Şimdi bakanların gözüne bakıyor herkes. Orada bakan olmayacak ki. Herkes kendi iradesiyle karar verecek. Ben şimdi hem bakanım hem de vekilim. Hem yasama üyesiyim hem yürütme üyesiyim. Yeni dönemde yasama üyesi yürütmede görev alamayacak. Aldığı zaman yasama üyeliği sona erecek. Herkes işini yapacak, birbirini denetleyecek. Parlamento bu dönemde yapılan düzenlemelerle gerçekten bugünkü şeklinden katbekat daha güçlü hale getirilmekte ve milletvekilleri daha da güçlendirilmektedir. Bu son derece önemli bir adım."

Adalet Bakanı Bozdağ, "Cumhurbaşkanı isterse bir kararnameyle muhtarlıkları kaldıracak, suçları affedecek, şu olacak bu olacak" şeklinde söylemlerin olduğunu kaydederek, "Bu yalanın şahıdır. Ayıptır ya, bir ana muhalefet partisinin genel başkanı olarak böyle şeyleri milletin gözünün içine baka baka söylüyorlar. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi yasamaya ilişkin konularda çıkarılamaz, yargıya ilişkin konularda çıkarılamaz. İnsan haklarına ilişkin konularda çıkarılamaz, siyasi haklara ilişkin konularda çıkarılamaz. Bu konularda Cumhurbaşkanının kararname çıkarma hakkı ve yetkisi yoktur." değerlendirmesinde bulundu. 

Bu sistem değişikliğinin ülkenin ve milletin bekası, istiklali, istikbali, istikrarı ve Türkiye'nin, Türk milletinin daima güçlü kalması için şart olduğunu vurgulayan Bozdağ, sözlerini şöyle tamamladı:

"Biz hep beraber el ele vermeliyiz. Parti farklarını bir kenara bırakmalıyız. Türkiye'miz ve geleceğimiz için 16 Nisan'da sandıkta 'evet'leri patlatmamız lazım. Öyle patlatmalıyız ki Merkel, Almanya'dan duyduğunda şöyle o sesle yerinden fırlamalı, 'Yine mi Türkler...' diyebilmeli. Allah'ın izniyle ben diyeceklerine de inanıyorum. Öyle patlatmalıyız ki Kandil'deki teröristler, Pensilvanya'daki FETÖ, DHKP-C ve diğer bütün terör örgütleri bu millete yol çizemeyeceklerini bir kez daha görmelidirler. Türkiye'nin daima istikrar içerisinde ve güçlü iktidarlarla yönetilmesi, milletimizin ve devletimizin krizler ve kaoslar ve benzeri olumsuzluklarla güçlü bir şekilde boğuşup onları alt edebilmesi ve Anadolu'nun daima huzur, güven ve barış adası olarak varlığını devam ettirmesi için birlikte yeni dönemin kapılarını açalım. 16 Nisan'a kadar herkes sevdiğine, saydığına, hatırının geçtiğine bu meseleyi anlatmalıdır. Bu mesele çok net söylüyorum; Tayyip bey için değil, Tayyip beyden sonrası içindir. AK Parti için değil, AK Parti sonrası içindir. Türkiye'nin daima siyasi istikrar ve güçlü iktidarlar tarafından yönetilmesi için, milletimizin ve devletimizin, Cumhuriyetimizin bekası içindir."