Başbakan Binali Yıldırım, "Önemli bir reform paketini TBMM'ye getirdik. Sayın ana muhalefet partimizden, MHP'den talebimiz, üreticilerimiz, sanayicilerimiz için çok önemli imkanlar getiren bu reform niteliğindeki kanun tasarımıza gerekli desteği vermeleri. Bu tasarı, 23 farklı kanunda 75 tane değişiklik getiriyor. Ne var bu değişiklikte? İş ve yatırım ortamı iyileştiriliyor, iş yapma kolaylaştırılıyor, bürokrasi azaltılıyor." dedi. 

Başbakan Binali Yıldırım, iş dünyasına hitaben, "Hain darbe girişiminin hemen arkasından ekonomi çarklarının durmasına izin vermediniz. Tarihe geçecek bir duruş ortaya koydunuz. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin daha fazla üretmek için çabaladığını ve risk aldığını, elini taşın altına koymaktan çekinmediğini görmek bizleri mutlu etmiştir." dedi.

Yıldırım, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinde (TOBB) düzenlenen "TOBB Hizmet Şeref Belgesi ve Plaket Takdim Töreni"ne katıldı.

İngiltere'de yaşanan terör saldırısında hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarına da başsağlığı dileyen Yıldırım, terörün küresel bir sorun olduğuna dikkati çekti.

İki hafta önce İngiltere'ye yaptığı ziyarette kendisine "Türkiye terör bakımından güvenli olmayan bir ülke olduğu için turizm geriye gidiyor" denildiğini belirten Yıldırım, bunun üzerine "Londra ne kadar güvenli ise İstanbul'da o kadar güvenlidir" karşılığını verdiğini aktardı.

"1 milyondan fazla işsize iş ve aş sağladınız"

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği mensuplarının ülkenin daha da büyümesi için elini taşın altın koyduğunu ve risk aldığını ifade eden Yıldırım, TOBB'un Türkiye'nin kalkınmasında önemli bir rol üstlendiğini söyledi.

Hükümet olarak TOBB mensuplarının ekonomiye kattığı değerin farkında olduklarını dile getiren Yıldırım, şunları kaydetti:

"15 Temmuz darbe girişimine karşı ülkenin geleceğini kurtarma noktasında milletle beraberliğiniz, hükümetle beraberliğiniz önemliydi. O gece hepimiz sokaklardaydık. Demokrasiden, hukuktan, adaletten yana olduğunuz için sizlere teşekkür ediyoruz. Hain darbe girişiminin hemen arkasından ekonomi çarklarının durmasına izin vermediniz. Tarihe geçecek bir duruş ortaya koydunuz. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin daha fazla üretmek için çabaladığını ve risk aldığını, elini taşın altına koymaktan çekinmediğini görmek bizleri mutlu etmiştir. Bu fedakarlığı, Sayın Cumhurbaşkanımızın başlattığı İstihdam Seferberliği çağrısına en yüksek düzeyde karşılık vererek gösterdiniz. Beş ay gibi kısa bir sürede 1 milyonun üzerinde yeni istihdam imkanı doğmuştur. 1 milyondan fazla işsize iş ve aş sağladınız. Teşekkür ediyorum."

"27 bin KOBİ'ye 5 milyar liranın üzerinde imkan sağlandı"

Başbakan Yıldırım, iş dünyasıyla birlikte KOBİ'ler için "nefes kredisi" sağladıklarını anımsatarak, şöyle dedi:

"Bu imkan kapsamında kısa sürede 27 bin KOBİ'ye 5 milyar liranın üzerinde imkan sağlanmıştır. Hükümet olarak her zaman istişareye önem veriyoruz. Sizlerle buluşmamızda birlik ve beraberliğimizi tazeliyoruz. Hem bakanlık yaptığım dönemde hem de başbakanlığım süresinde daima üreten, istihdam oluşturan, katma değer sağlayan sanayi sektörümüze, hizmet sektörümüze ve ticaret erbabımıza destek oldum, yanlarında yer aldım. Sizler sanayicinin, esnafın, iş dünyasının ihtiyaçlarını yaşayarak biliyorsunuz. Bir sorun gördüğünüzde bu sorunu iletmekle kalmayınız, ülkemizin değerine değer katmak için çözüm önerilerini de bizlerle paylaşmalısınız. Sizden gelen her öneri, eleştiri ve fikri çok ciddiye aldık ve gereğini de yaptık. Ortak akıla her zaman çok önem verdik ve bu sayede çok mesafeler aldık."

"Yeni atılım dönemini başlattık"

Yine bu süre içinde iktidar partisi olarak 3. Olağanüstü Büyük Kongre'yi gerçekleştirdiklerini anımsatan Yıldırım, "Yapılan anayasa değişikliğine uygun olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın partimizle ilişkisini tesis ettik ve genel başkan olarak kongrede kendisini seçtik. Böylece yeni dönemde, partimizin genel başkanı, Cumhurbaşkanımız liderliğinde yeni atılım dönemini başlattık. Bugünden sonra her anımızı dolu dolu geçirerek, işimize bakacağız ve ülkemizin kaybettiği zamanları telafi etmenin gayreti içinde olacağız." diye konuştu.

Üretime, yatırıma, istihdama odaklanacaklarını belirten Yıldırım, şöyle devam etti:

"Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyor ki 'Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan rahat yaşamanın yollarını alışkanlık haline getirmiş milletler, evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkumdur.' Türkiye'nin geleceği çalışmak, yatırım, üretim yapmak, istihdam oluşturmak, pastayı büyütmek, ihracatı artırmak, artan refahın adilce paylaşımını sağlamaktır. Önceliğimiz budur, gideceğimiz yol da budur. İşçilerimizle işverenlerimizle bir ve beraber olarak bu hedeflere kenetlenmiş vaziyetteyiz. Artık daha güçlü demokrasimiz, daha güvenli ve istikrarlı siyasi iklimimiz mevcuttur. İstikrarın daha da sağlamlaştığı, güvenin arttığı önümüzdeki dönemde sanayicilerimiz, iş adamlarımız daha çok çalışacak, yatırım yapacak ve çalışanların da emeğini daha fazla vereceksiniz. Buna yürekten inanıyoruz."

"Türk vatandaşı olarak gurur verdi"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetin, her hafta çok önemli uluslararası temaslarda bulunduğunu anlatan Yıldırım, Türkiye'nin uluslararası beklentilerini, menfaatlerini savunmak için gayret gösterdiklerini ifade etti.

Türkiye'nin ev sahipliğinde, İstanbul'da düzenlenen Karadeniz Ekonomik İşbirliği (KEİ) Zirvesi'nde, 12 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının bir araya geldiğini hatırlatan Yıldırım, Karadeniz havzasını paylaşan ülkelerin nasıl daha fazla ortak bir çalışma içinde olabileceğini konuştuklarını, bölgesel itilafları geride bırakarak, iş birliğine, dayanışmaya, karşılıklı yatırıma yönelik görüş alışverişinde bulunduklarını vurguladı.

KEİ Zirvesi'nde dikkatini çeken bir anısını paylaşan Yıldırım, "Karadeniz'in etrafının boydan boya bir sahil otoyoluyla kuşatılması, çevrilmesi projesi var. KEİ'nin 1992'de kuruluşundan beri gündemde olan bir proje var. Orada konuşmacılardan biri dedi ki 'Biz bu projeyi yıllardır konuşuyoruz ancak Karadeniz'e bin 700 kilometrelik sahili olan Türkiye, sessiz sedasız kendi tarafında bu iş yaptı, biz halen konuşuyoruz.' Böyle bir şeyi bir başka ülkenin temsilcisinden duymak, Türk vatandaşı olarak bize gurur verdi." ifadelerini kullandı.

"Bütün vatandaşlarımıza hizmet ediyoruz"

Ekonomi güçlendikçe demokrasinin de güçleneceğini, anlaşmazlıkların ortadan kalkacağını belirten Yıldırım, şöyle konuştu:

"Böylece ülkemiz hepimizin arzu ettiği müreffeh seviyeye ulaşmış olacak. Güçlü Türkiye'nin işvereni, işçisi, memuru, emeklisi daha da güçlü hale gelecek. Refah toplumunun bütün kesimlere katkısı, faydası daha fazla hissedilecek. Bizim siyaset anlayışımızda öteki yok, biz bütün vatandaşlarımızı aynı şekilde birinci sınıf görüyoruz ve bütün vatandaşlarımıza hizmet ediyoruz. Bizim anlayışımızda halka hizmet, Hakk'a hizmettir. Bugüne kadar bu ülkenin bütün vatandaşlarını kucakladık, bundan sonra da aynı kararlılıkla yol yürümeye, kucaklamaya devam edeceğiz. Heyecanlarımızı yitirmeyeceğiz, diri tutacağız, umutlarımızı yeşerteceğiz. Önümüzdeki yılların da kazanılmış yıllar olması için özgürlükleri daha da geliştireceğiz, adalete olan güvenin artması için daha fazla gayret göstereceğiz. Küresel rekabette daha dirençli ve güçlü bir ekonomi için aşkla heyecanla koşar adımlarla yolumuza devam edeceğiz. Bunun için başta iş dünyamızın siz değerli temsilcileri olmak üzere bütün vatandaşlarımızdan bu heyecana, bu gelecek ufkuna ortak olmalarını bekliyoruz."

Yeni dönemde gerçek anlamda reform dönemi gerçekleştireceklerini kaydeden Yıldırım, şunları söyledi:

"Büyük bir demokratik dönüşüm sürecini birlikte gerçekleştireceğiz. Yeni sistemin uyum yasalarını TBMM'de çıkaracağız. Burada benim beklentim, Gazi Meclisimizdeki bütün siyasi partilerimizin bu değişim, dönüşüm sürecine gerekli katkıyı sağlamalarıdır. Eminim ki birlikte çalışırsak vatandaşımızın beklentisini karşılamış oluruz. Vatandaşımızın, milletimizin birliğine, beraberliğine de önemli katkı sağlamış oluruz. İnanıyorum ki Türkiye'nin uluslararası itibarı daha da yükseğe çıkacak, ülkemizin demokrasi değerleri ve hukuk devleti ilkeleri daha çok güçlenmiş olacak. Ekmeğimiz, aşımız büyüyecek, toplumda adalet duygusu tam anlamıyla hakim olacak."

"Güçlü bir mali politikaya, yıkılmayan ekonomiye sahibiz"

15 yıldır yatırımın, üretimin, ihracatın önünü açmak için büyük çaba sarf ettiklerini, bu süreçte Türkiye'yi, "küresel krizlere karşı güvenli bir limana" dönüştürdüklerine işaret eden Yıldırım, "Hangi alana bakarsanız muazzam bir değişimin izlerini, işaretlerini görmemiz mümkün? Maliye ve para politikaları açısından geçmişle mukayese dahi edilmeyecek bir noktaya geldik. Güçlü bir mali politikaya, yıkılmayan ekonomiye sahibiz." dedi.

Türkiye'nin, Avrupa ülkeleri arasında makro dengeleri en iyi durumda olan ülkelerden biri olduğunu ifade eden Başbakan Yıldırım, şu görüşlerini paylaştı:

"Çevre ülkelerde birçok sıkıntının yaşandığı, hain darbe girişiminin gerçekleştirildiği 2016 yılında bile dünya ortalamasının üzerinde 2,9 düzeyinde büyümeyi gerçekleştirdik. Tabii bu bizim için yeterli olan bir şey değildir. Eğer yeni istihdam, yeni iş alanları açmak istiyorsak, işsizliği aşağı çekmek istiyorsak büyümede yüzde 3,5'in altına düşmemeliyiz. Bundan sonraki hedefimiz, büyümeyi en az yüzde 4'ün üzerine çıkarmaktır. Bütün engellere rağmen dünya devi projelere Türkiye son yıllarda imza atmaya devam ediyor. Kara, hava, deniz ve demiryollarındaki yatırımlarımız artarak devam edecek.

Dünyanın sayılı projelerinden, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, İstanbul-Bursa Otoyolu, Avrasya Tüneli, Osmangazi Köprüsü, Marmaray ve daha nice projeleri hayata geçirdik. Çanakkale 1915 Köprüsü'nün temelini attık. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı olmadan bu köprüyü de hizmete almış olacağız. Bir yandan Türkiye ekonomisini büyütürken diğer yandan da insanımızın iş ve aş sahibi olması için gayretlerimizi sürdürüyoruz. Son 12 yılda 7 milyonun üzerinde istihdam sağladık ancak genç nüfusumuz var, istihdama katılım oranımız yüksek. Bununla yetinemeyiz, yeni iş alanları açmak, gençlerimizin geleceğini aydınlatmak, umutlarını yeşertmek öncelikli hedefimiz olmalıdır."

Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya yapılan yatırımlar

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde terörün verdiği tahribatı ortadan kaldırmak ve refah açığını kapatmak için büyük bir program başlattıklarını ifade eden Başbakan Yıldırım, şunları söyledi:

"23 ilimizde cazibe merkezleri programlarını ilan ettik, talepleri aldık ve bu programa bugüne kadar 3 binin üzerinde yatırımcı müracaat etti. Müracaat edilen yatırımın tutarı 100 milyar lira, bu ne demektir? 350 bin civarında insanın çalışacağı, 3 bin tane yatırımcının bölgede yatırım yapması ve böylece bölücü terör örgütünün orada bölgedeki insanlarımızı istismar etmesinin önüne geçilmesidir. Bu talebin biran önce uygulanmaya konulması için alt yapı hazırlıklarımızı tamamladık ve kısa sürede başlatacağız."

Bölgeyle ilgili çalışmaların bunlarla sınırlı olmadığını vurgulayan Başbakan Binali Yıldırım, çukur siyasetiyle tarumar edilen ilçe ve illerde toplam 9 merkezde 20 bin konutu sıfırdan yaptıklarını, bir kısmını bu yıl, bir kısmını da seneye tamamen bitirileceğini anlattı.

Yıldırım, "Maalesef oradaki bazı belediyeler iş yapmak yerine bölücü terör örgütünün tahakkümü altına girmiş, ve kaynakları ne yazık ki bu örgüte peşkeş çekmiştir. Bu gidişe bir durmak zamanı gelmişti, bunu yaptık şimdi oradaki vatandaşlara 'kayyum atandı' deyince bana oradaki bir vatandaşımız dedi ki 'Sayın Başbakanım ne kayyumu' kanun geldi, kayyum gelmedi, kanun geldi' dedi." ifadelerini kullandı.

"İş ve yatırım ortamı iyileştiriliyor"

Önemli bir reform paketini TBMM'ye getirdiklerini bildiren Yıldırım, şöyle devam etti:

"Sayın anamuhalefet partimizden, MHP'den talebimiz, üreticilerimiz, sanayicilerimiz için çok önemli imkanlar getiren bu reform niteliğindeki kanun tasarımıza gerekli desteği vermeleri. Bu tasarı, 23 farklı kanunda 75 tane değişiklik getiriyor. Ne var bu değişiklikte? İş ve yatırım ortamı iyileştiriliyor, iş yapma kolaylaştırılıyor, bürokrasi azaltılıyor. Yatırımcının, girişimcinin, sanayicinin önünü tamamen açıyoruz. Sanayinin üzerinde bazı gereksiz yükler var, mali yükler var, şuraya şu pay, buraya bu pay, kesintiler, bunları hep kaldırıyoruz. Sanayiciye sunulan hizmetlerin kalitesini artırıyoruz. Mevzuat sadeleştiriliyor, yatırımcıların daha hızlı hareket etmesi sağlanıyor. Devletin hızlı hareket etmesine, tasarrufa destek olabilmek için Elektronik Belge Yönetim Sistemi temmuz ayı itibarıyla hayata geçmiş olacak. Sanayicimize daha fazla ve daha uygun şartlarda, makul maliyetli, üretime elverişli, lojistik bakımından avantajlı yeni üretim alanları temin ediyoruz. Planlı sanayi alanlarında yer alan binalar için Emlak Vergisi'ni tamamen kaldırıyoruz. Organize sanayi bölgesi (OSB) sitesi, endüstri bölgesi kurulumunu kolaylaştırıyor ve hızlandırıyoruz. Ayrıca önemli bir sıkıntıyı daha çözüme ulaştırıyoruz; KOSGEB desteklerine erken ödeme imkanı getiriyoruz. Çok önemli bir adım olarak da yazılım sektörünü, sanayi sektörü içerisine dahil ediyoruz."

Tasarının, Mecliste gelecek hafta görüşmelerinin yapılacağını, bu önemli, reform niteliğindeki tasarının kanunlaştırılacağını belirten Yıldırım, bütün bu reformların iş dünyası için hayırlı uğurlu olmasını temenni etti.

"Merhamet duygusuyla değil adalet ilkesiyle hareket edeceğiz"

Son günlerde Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) meselesiyle ilgili birtakım kafa karışıklığı oluşturulmaya çalışıldığına dikkati çeken Yıldırım, şunları kaydetti:

"Şunu herkes bilmelidir, FETÖ bir terör örgütüdür ve Türkiye Cumhuriyeti'nin demokrasisine, istiklaline, istikbaline, bu milletin geleceğine kast etmiştir, bu kadar açık ve nettir. Onun için bu mücadelede kararlılığımız, sonuna kadar devam edecektir. Efendim 'Siyasetçilere dokunulmuyor, filancaya dokunuluyor, filanca aklanıyor gibi bir suçlamayı' asla kabul etmiyoruz. Bu işin arkasında kim varsa mutlaka bulunup ortaya çıkarılacak ve yüce adalete teslim edilecek. Ondan sonra da Türkiye bir hukuk devleti, adalet mekanizmamız çalışacak, bunların hak ettiği cezayı verecek ama bunu yaparken tabii ki titiz olacağız. Merhamet duygusuyla değil adalet ilkesiyle hareket edeceğiz. Çünkü hukuk devletinde esas olan adalettir. Zaman zaman tabii bu konuda iktidarımıza, partimize eleştiriler oluyor. Tabii ki eleştiri başımız üzerindedir, bir itirazımız yok ama burada bir çelişki var. Nedir o çelişki? 'Şu niye tutuldu, bu niye serbest bırakıldı?' Bu tenkitler oluyor. Şimdi biz bunlara müdahale ettiğimiz zaman 'Yargıya müdahale ettiniz.' diye eleştiriliyoruz, müdahale etmediğimiz zaman 'Niye mani olmadınız?' diye yine eleştiriliyoruz. Hangisi doğru, buna karar vermek lazım. Doğru olan, yargı kendi işini yapmalı, idare kendi işini yapmalı, yasama da kendi işini yapmalı. Eğer bu erkler birbirinin alanlarına girerse o zaman sorunlar başlar ve buradan ülkemiz, demokrasimiz kaybeder."