ANKARA

Başbakan Yardımcısı Fikri Işık, "(Türkiye) S400 aldığı için bir ambargo konulması, o çok mümkün değil. Ama S400'ü satan şirketi, ABD ambargo kapsamına aldığı zaman Türkiye'nin bundan dolaylı etkilenme ihtimali var. Yoksa Türkiye'ye doğrudan bir ambargo koymaları mümkün değil." dedi.

Işık, CNN Türk kanalının canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmede bulundu.

Işık, "Zeytin Dalı Harekatı'nın tamamlanması, başarıya ulaşmasının kriter ve gösterge ne olacak?" sorusu üzerine, bunun tek göstergesinin, terör örgütünün Türkiye'ye bir tehdit konumundan çıkarılması olduğunu söyledi.

"Terör örgütünün yapılanmasını Türkiye'nin milli güvenliğine ve bölgenin istikrarına bir tehdit" olarak niteleyen Işık, şöyle devam etti:

"Bu tehdit ortadan kalkana kadar bu operasyon kapsam itibarıyla sürecek. 'Afrin'in içine girdiniz, çıktınız.' Bırakın bunlara da bu harekatı planlayanlar karar versinler. Kartlarınızı baştan açtığınız zaman gücünüzü azaltıyorsunuz. Orada çarpışan, canını veren askere karşı da ciddi bir saygısızlık yapıyorsunuz. Oradaki insanın moralini bozuyorsunuz, motivasyonunu azaltıyorsunuz. O insanlar Türkiye'ye bir tehdit gelmesin diye canını verirken, siz burada siyasetin hesabına giriyorsunuz. Bu son derece yanlış."

"Türkiye hepsinin hesabını yaptı"

Bu harekatın, Kıbrıs Barış Harekatı'ndan sonra en fazla toplumsal desteği alan harekat olduğunu anımsatan Işık, bunu değersizleştirecek, itibarsızlaştıracak açıklamalardan, söylemlerden başta siyasetçiler olmak üzere herkesin uzak durması gerektiğine dikkati çekti.

Işık, "Bu konunun uluslararası platformlarda Türkiye'yi iyice sıkıştırma noktasında bir yere taşınması Türkiye'nin tutumunu nasıl etkiler?" sorusu üzerine, Türkiye'nin bunların hepsinin hesabını yaptığını söyledi.

Türkiye'nin haklı, meşru, uluslararası hukuka dayanan BM kararları çerçevesinde bir harekat kararı aldığına işaret eden Işık, bu harekatın sadece Türkiye'nin değil, aynı zamanda Avrupa'nın da güvenliği için olduğunun altını çizdi.

Zeytin Dalı'nın aynı zamanda terörün kitleselleşmesini, küreselleşmesini önleyecek bir harekat olduğuna dikkati çeken Işık, "Çok basit, sığ siyasi çıkarlar üzerinden Fransa gibi ülkelerin bu harekata karşı çıkmaları kabul edilemez." ifadesini kullandı.

"Çok net delilleri bizzat kendim verdim"

"Avrupa'da, 'PYD terör örgütü değil' ve 'Avrupa'da bir terör eylemine girişmediler' gibi bazı tezler ortaya atıyorlar. Burada Türkiye yeterince kuvvetli bir argüman geliştirebildi mi?" sorusuna Işık, şu yanıtı verdi:

"Bunlar bilmediklerinden, Türkiye'nin ikna edici deliller ortaya koyamadığı ya da koymadığından değil. Milli Savunma Bakanı olduğum dönemde ABD Savunma Bakanı ve NATO üyesi tüm savunma bakanlarına PKK-PYD ilişkilerini gösteren çok net delilleri bizzat kendim verdim, elden teslim ettim. İşlerine gelmediği için."

"Bu konuda yanıt verildi mi?" sorusuna ise Işık, "Yanıt vermiyorlar. Alacağız, değerlendireceğiz, bakacağız..." karşılığını verdi.

Işık, aslında bunların verilmesine bile gerek olmadığını belirterek, "FETÖ ile bu konuda özellikle bilmemezlikten gelmeyi tercih ediyorlar. CIA bugün dünyanın en önemli istihbarat örgütü olarak bilinir. 15 Temmuz darbesinin ardında FETÖ'nün olduğunu bilmemesi mümkün mü? Bunlar işlerine gelmedikleri için." dedi.

"ABD'nin yaptığı yanlışı ortaya koyuyoruz"

"ABD PYD'ye silah vermeye devam eder ve Türkiye'nin operasyonları engelleme noktasında bir tutum alırsa İncirlik Üssü'nün statüsünü yeniden değerlendirir misiniz?" sorusu üzerine Işık, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bu konular enine boyuna tartışılması, konuşulması gereken konular. Bir tarafta ABD'nin yaptığı yanlışı ortaya koyuyoruz. Bu yanlıştan dönülmesi için her türlü gayreti gösteriyoruz. Bunu yaparken de Türkiye'nin orta ve uzun vadeli çıkarlarının da garanti altına alınması için bir politika geliştiriyoruz. Eğer Türkiye'nin orta ve uzun vadeli çıkarları bir adım atmayı gerektirirse Türkiye bu adımı atmaktan kesinlikle imtina etmez."

Işık, "Bu seçeneğin masada olduğu söylenebilir mi?" sorusuna, "Bazı şeyler konuşulmaz. Karar verici mekanizmalar her zaman, her konuyu mutlaka değerlendirme içerisinde tutarlar." yanıtını verdi.

"Bu saatten sonra engelleyeceğini düşünmüyorum"

Fikri Işık, sınırda füze kalkanı kurulmasına ilişkin, sınır ötesinden atılan roketlerin ilkel olması nedeniyle imhasının çok kolay olmadığını belirterek, akıllı mühimmatların bertaraf edilmesinin çok daha kolay olduğunu aktardı.

Rusya'dan S400 füze savunma sistemi alacak olması nedeniyle ABD'den Türkiye'ye bir ambargo hazırlığı olduğu söylentilerinin hatırlatılması üzerine Işık, "S400 aldığı için bir ambargo konulması, o çok mümkün değil. Ama S400'ü satan şirketi, ABD ambargo kapsamına aldığı zaman Türkiye'nin bundan dolaylı etkilenme ihtimali var. Yoksa Türkiye'ye doğrudan bir ambargo koymaları mümkün değil." diye konuştu.

ABD'nin, S400'ü satan Rus şirketini yaptırım listesine almasının Türkiye'yi engelleyip, engellemeyeceğine ilişkin soruya Işık, "Ben bu saatten sonra engelleyeceğini düşünmüyorum." karşılığını verdi.

"Bir milyon insanın kanına girmiş biriyle görüşmeyi niye bu kadar istiyorsunuz?"

Suriyeli sığınmacıların büyük bir kısmının ülkesine döneceğini dile getiren Işık, insanların vatanlarına döndüklerinde ev, çalışacakları ortamlar, sosyal mekanlar, şehirlerin altyapısı ve üst yapısı konularından dünyanın el birliği yaparak, Suriye'nin yeniden imarını sağalama zorunluluğu olduğunu vurguladı.

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed ile görüşülmesi önerisine ilişkin Işık, "Siz DEAŞ'ı terör örgütü olarak görüyorsunuz. YPG/PYD'nin terör örgütü olduğu konusunda hiçbir tereddüt yok. Bir milyon insanın kanına girmiş bir liderle bir kişiyle görüşmeyi niye bu kadar istiyorsunuz? Özellikle Sayın Kılıçdaroğlu'na sormak lazım; bu Esed ile doğrudan görüşmede Türkiye'nin bu kadar ne menfaati var? Türkiye niye bu tavrı koydu? Türkiye, insani bir tavır koydu." yorumunu yaptı.

Suriye'nin toprak bütünlüğüyle Esed'in kalmasının ayrı şeyler olduğunun altını çizen Işık, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bunun anlamadığını söyledi.

Işık, "Suriye demek, artık Esed demek değildir. İnsanların canına kast etmiş, milyonlarca insanın evine terk etmesine sebep olmuş bir caniyi Türkiye'nin mutlaka iletişim kurması gereken birisi olarak gösterenlerin, insani değerler noktasında sorgulanması gerekir." dedi.

"Zeytin Dalı Harekatına bölge halkının desteği tam"

Yaşanan son gelişmelerin, Doğu ve Güneydoğu'daki vatandaşların AK Parti'ye bakışını nasıl etkilediğine ilişkin Işık, "Kürt seçmen açısından da AK Parti'ye olan ilginin en yüksek olduğu dönemi yaşıyoruz." ifadelerini kullandı.

Başbakan Yardımcısı Işık, PKK terör örgütünün son yıllarda kurmaya çalıştığı baskı ve zulmün terörle mücadele sayesinde ortadan kaldırıldığını, bunun devlete ve hükümete sempatiyi artırdığını belirterek, aynı zamanda halkın devletten bir ümidi olduğuna dikkati çekti.

Zeytin Dalı Harekatı'na bölge halkının desteğinin tam olduğunu dile getiren Işık, PYD'nin asıl Kürtler için tehdit olduğunu bildirdi.

"Ağzı olan konuşuyor"

"Saadet Partisinin ittifakta yer alır mı?" sorusuna Işık, "Kolay olmamakla birlikte imkansız olmadığını düşünüyorum." diye cevap verdi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in "Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda AK Parti ve HDP ittifak yapabileceğine" yönelik iddiasının hatırlatılması üzerine Işık, "Ağzı olan konuşuyor." dedi.

HDP'nin tamamen Kandil'in sözcülüğüne soyunduğunu anımsatan Işık, "O Kandil'in sözcülüğüne soyunduktan sonra ne AK Parti'nin HDP ile bir iş birliğine, ittifak girişimine tahammülü olur ne de HDP'nin böyle bir konuda kendi tabanına yönelik bir mesajı olabilir. AK Parti açısından bu işin kesinlikle mümkün olmadığını, sadece Sayın Akşener'in siyasi gündem oluşturmak veya kendine yönelik baskıyı azaltmak için söylediği bir ifade olarak değerlendiriyorum." şeklinde konuştu.

"İnternet üzerinden yayın yapan kurum ve kuruluşların yayınlarını baskılayacak bir düzenleme mi geliyor?" sorusuna Fikri Işık, "RTÜK şu anda radyo, televizyonlarda hangi yetkiye sahipse internet radyo ve televizyonlarında da aynı yetkiye sahip olacak." cevabını verdi.

Işık, özgürlükleri sınırlayıcı bir girişim olarak düşünülmemesi gerektiğini dile getirerek, hiçbir ilave ücretin gelmediğini, yayınların sınırlanması gibi bir durumun olmadığını kaydetti.