TBMM (AA) - Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, ceza ve hukuk davalarında yargının üzerindeki yükü azaltacak çalışmaları sürdürdüklerini bildirdi.

TBMM Genel Kurulunda, İş Mahkemeleri Kanunu Tasarısı'nın maddeleri üzerinde görüşmeleri sırasında Gül, muhalefetin eleştirilerini yanıtladı.

Gül, HDP Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul'un, yargıdaki bazı uygulamalara ilişkin verdiği örneklere işaret ederek, yargıya talimat vermelerini ister mahiyetteki talepleri karşılamalarının mümkün olmadığını ifade etti.

Abdulhamit Gül, yargının bağımsız olduğuna, kanunun verdiği yetki çerçevesinde Bakanlık olarak yapılabilecek ne varsa onlarla ilgili tasarruf, takdir hakkını, tüm vatandaşların lehine kullanabileceklerini söyledi.

Ancak bunun dışında yürütülen davalarla ilgili talimat ya da farklı bir karar vermelerinin mümkün olmadığını ifade eden Gül, "Bizler de verilen kararları duruşma sırasında, sonrasında basından takip edebiliyoruz." dedi.

Gül, cezaevlerinin, Avrupa'daki bağımsız kurumlar tarafından sürekli incelendiğini vurgulayarak, "işkenceye sıfır tolerans" dediklerini anımsattı. Gül, somut iddialar varsa bunu değerlendirebileceklerini belirtti.

Adalet Bakanı Gül, ceza ve hukuk davalarında yargının üzerindeki yükü azaltacak çalışmaları sürdürdüklerini bildirdi.

Değişiklik önerisi üzerine söz alan HDP Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp, tutuklu eski milletvekili Aysel Tuğluk'un annesi Hatun Tuğluk'un cenazesinde yaşanan olaylara değinerek, "nefret siyaseti" izlendiğini öne sürdü.

Yiğitalp, "Bu ülkenin Cumhurbaşkanı bize Kandil yolunu gösterdi. 'HDP Kandil'e gitsin' dedi. Biz bu ülkenin 3'üncü büyük partisiyiz, legal, meşru, demokratik siyaset izleyen bir partiyiz ve bizim milyonlarca seçmenimiz var ve milyonlarca seçmene siz yol olarak Kandil'i gösteriyorsunuz. Dolayısıyla Kandil'i gösterdiğiniz için Kandil'e giden herkesten de siz sorumlusunuz çünkü demokratik siyasetin bütün zeminini yok ediyorsunuz. Bakın, Muğla'da 7 kişi Kürt diye çırılçıplak soyuldu ve ne olduğunu henüz bilmiyoruz. Velev ki sizin dediğiniz gibi PKK'lı olsun... " diye konuştu.

Bunun üzerine TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı, ne yaşandığının henüz bilinmediğini belirterek, Yiğitalp'ten etnik kimlik üzerinden konuşmamasını istedi.

Yiğitalp'in, "Soruyorum, kimdir, nedir, niçin orada çırılçıplak soyuldu, neden ters kelepçe takıldı?" sözleri üzerine Bahçekapılı, "O zaman Kürt demeyin" dedi.

Yiğitalp'in "Basın öyle yazdı. Sosyal medya üzerinde öyle geçti." demesi üzerine Bahçekapılı, basının öyle yazmadığını belirtti.

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan da "Basın 7 terörist' diyor" dedi.

Bahçekapılı da olayın yakın tanığı olduğunu belirterek, "Hem Adalet Bakanımız hem İçişleri Bakanı hem de benim olduğum bir üçgen içerisinde süreci yaşadığımız için söylediklerinize katılabilmem mümkün değil, en azından hükümet ayağı açısından. Hükümet adına sayın Bakan burada, benim cevap vermem doğru olmaz ama Sayın Bakanın, İçişleri Bakanı ve benim olduğum bir süreç olduğu için anlatma ihtiyacı hissettim. Cumhurbaşkanı da Başbakan da gerekli hassasiyeti göstermiştir. Yapılan ırkçı saldırıyı kınayalım, ben de kınadım. İnsan olan kınar zaten. Ama burada hükümetin politikasıyla yapılan ırkçı saldırıyı birbirine karıştırmamak gerekiyor." değerlendirmesini yaptı.

- "Teröristlerle yaşamaya mecbur değiliz"

Olayı, hükümet politikasını ırkçı yaklaşım şeklinde değerlendirmenin haksızlık olacağını ifade eden Bahçekapılı, "Bu ülkede hepimiz Kürt ve Türk olarak kardeşçe yaşamaya mecburuz ama teröristlerle yaşamaya mecbur değiliz. Bu ayrımı yapın lütfen." diye konuştu.

AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan da 80 milyonun beraber yaşadığını ifade ederek, "7 Kürt değil. 7 tane, canlı bomba iddiasıyla terörist yere yatırılmıştır. Yapılan yanlış varsa, bunun da en iyi şahidi sizsiniz, ilgili bakan aranmıştır, bununla ilgili çalışma başlatılmıştır. En tehlikeli dil bu dildir, bu dilin de yeri Meclis değil Kandil'dir." diye konuştu.

- "Canlı bomba düzeneği var diye yere yatırıldılar"

Bülent Turan, işkenceye her halükarda karşı olduklarına işaret ederek, şunları kaydetti:

"En tehlikeli dil az tehlikeli gözükendir. Az önce sayın hatip, bir daha söylüyorum, '7 terörist' demedi, '7 Kürt' dedi. 'Teröristin hakkı' demedi, '7 Kürt yere yatırılarak soyuldu' dedi. Ben de diyorum ki bu dil tehlikeli bir dil. O insanlar Kürt olduğu için değil, Türk olduğu için de değil, terör ihtimalinden dolayı, canlı bomba düzeneği var diye yere yatırıldılar. Eylemin fazla abartılmış olması, yanlış yapılmış olması tahkikata konudur. Bunun tarafındayız. Ancak yere yatırılanların terör iddiasından dolayı olmadığını gösterip de 'Kürtlerden dolayıymış.' diye söylemek Kürtlere en büyük ihanettir."

AK Parti Grup Başkanvekili Turan, işkencenin her türlüsüne karşı olduklarını belirtti. Turan, Mecliste "7 kişi Kürt olduğu için yere yatırıldı" denilmesinin Kürtlere de kimseye de yararının olmadığını belirterek, "Kimseye, 'Kandil'e git' demiyoruz. Meclis burası. Bu bu ülkenin bayrağını, milletini, devletini seven kim varsa Meclise gelsin." ifadesini kullandı.

Tasarının 10'uncu maddesi üzerindeki görüşmeler sırasında verilen aranın ardından, TBMM Başkanvekili Bahçekapılı, hükümet ve komisyonun yerinde olmaması üzerine, birleşimi 10 Ekim Salı 15.00'te toplanmak üzere kapattı.