AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, partisinin milletvekilleriyle bir araya geldiği toplantının ardından, basın mensuplarına gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Ünal, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun iddialarının toplantıda gündeme gelip gelmediğine ilişkin soruya, şu yanıtı verdi:

"Öncelikli olarak bir şeyi doğru koyalım, ortada Anamuhalefet Partisi Genel Başkanı'nın birtakım iddiaları var. Bu iddialar üzerinden de 'Bu iddialarımı ispat edeceğim.' diye grup toplantısında salladığı, bazı, belge diye gösterdiği evraklar var. Bu evrakların ne olduğunu kendi partilileri dahil kimse bilmiyor. Basınla paylaşılmıyor." 

"Bundan sonrası yargının işi"

Müddeinin iddiasını ispatla mükellef olmasının hukukta temel ilke olduğunu vurgulayan Ünal, şöyle devam etti:

"Buyurun bunu ispat edin. 'Hayır efendim, biz bu belgeleri paylaşmayız.' Peki bu belgeyi yargıyla paylaşın... 'Hayır efendim yargıyla da paylaşmayız.' Anayasa'nın 39. maddesi son derece açık, ispat hakkı da veriyor. Bu konuda Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız kendisiyle ilgili tazminat davası açtı. Meclis kürsüsünden itham ettiği, iftira ettiği kişiler de dava açtılar. Artık bundan sonrası yargının işidir. Hakkında dava açılan kişinin, ilgili genel başkanın ne yapması gerekiyor? Bu belgeleri yani kendi iddiasının ispatı niteliğinde olduğu belgeleri yargıyla paylaşması gerekiyor. Yargıyla paylaşmıyor, basınla paylaşmıyor, peki ne yapıyor? 'Biz, Mecliste araştırma önergesi vereceğiz, araştırma komisyonu kurulmasını istiyoruz'. TBMM'nin işi yok sizin yalanlarınızın, iddialarınızın, iftiralarınızın yeri midir? Siz TBMM'yi kendi yalanlarınıza niye alet ediyorsunuz?" 

"Türkiye'nin siyasetini meşgul etmeye hakkı yok"

Ünal, "Sayın Kılıçdaroğlu'nun iddialarında adı geçen 5 isim dava açtı ve Cumhurbaşkanı da dün bu konuda dava açtığını söyledi. Bahsedilen davalar açıldı değil mi?" sorusunu şöyle yanıtladı: 

"Bu davalar açılıyor. Nihayetinde burada siz Meclis kürsüsünden açık açık insanların isimlerini zikrederek, bu insanların yurtdışına para çıkardıkları iddiasını ortaya atıyorsunuz. Bu iddia üzerinden bazı iftiralarda bulunuyorsunuz. Yine bu iddia üzerinden 'Ankara'daki beylerin çocukları' gibi nefret suçu ve nefret dili niteliğinde ayrımcı ve ötekileştiren dil kullanıyorsunuz. Mahkemeler de zaten sanığa yani iddiada bulunan, iftirada bulunduğu, hakaret ettiği iddia edilen sanığa Anayasa'nın 39. maddesi 'ispat hakkı' veriyor. Buyursun, o belgeleri versin yargıya, kendi iddiasını ispat etsin. Dolayısıyla TBMM'yi de böyle bir meseleyle meşgul etmesin. TBMM'nin yanı sıra Türkiye'nin siyasi gündemini de kendi yalanlarıyla, ispata muhtaç iddialarıyla, elinde ne olduğu belli olmayan, kendi partilileriyle bile paylaşmadığı birtakım belgelerle Türkiye'nin siyasi gündemini meşgul etmesin. Bunları basınla, yargıyla paylaşsın. CHP'nin, Türkiye'nin siyasetini daha fazla meşgul etmeye hakkı yok."

"Birilerinin yine yüzünde güller açtığını görüyoruz"

Ünal, "AK Parti, Rıza Sarraf'ın eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan hakkındaki iddialarıyla ilgili ne düşünüyor?" sorusu üzerine de şöyle konuştu:

"Son günlerde sosyal medyada, birtakım televizyon ekranlarında birilerinin yine yüzünde güller açtığını görüyoruz. Birilerinin yine umutlandığını görüyoruz. Amerika'da, New York'ta sürdürülen ve uluslararası hukuka, bırakın uluslararası hukuku doğal hukukta bile yeri olmayan, tuhaf bir şekilde bir adamın bazı iddialar üzerinden, rehin alınarak ortaya koyduğu iddialardan, ifadelerden birileri umutlanmaya başladılar ve bu umutlarını nereye bağladıklarını görüyoruz.

İçeride ve dışarıda 'Gezi olmadı, 17-25 Aralık'ta başaramadık, 15 Temmuz'da olmadı, acaba bu defa Amerika eliyle Türkiye'de bir şeyler olabilir mi?' diye umutlananlara dönük biz şunu söylüyoruz; Türkiye, yerli ve milli unsurlarıyla Amerika'nın derin devletinin yargıda oluşturduğu FETÖ'cü aklın etkisi altında. Çünkü savcısıyla, hakimiyle ilgili medyadaki haberleri siz de izlemişsinizdir. Böyle bir aklın ortaya koyduğu dava üzerinden birilerinin Türkiye'yi siyasi ve ekonomik olarak köşeye sıkıştırmasına herhalde seyirci kalacak değiliz. İçeride de bunun sözcülüğünü üstlenen, içeride bu siyasi ve ekonomik operasyona bel bağlayarak umutlananlara buradan şunu söylüyorum, hiç umutlanmayın. Bu dava üzerinden Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak isteyenlerin yanında kimler yer almak istiyor, bunu çok net bir şekilde görüyoruz."

"Umutlanmayın"

Amerika'da bazı kesimlerin Türkiye'yi siyasi ve ekonomik olarak köşeye sıkıştırmak için Sarraf'ı bir kart olarak kullandıklarının son derece açık olduğunu ifade eden Ünal, bu konu üzerinden umutlananlara "Umutlanmayın." dedi.  

Ünal, "Tüm vatandaşlarımıza, kamuoyuna bir çağrı yapmak istiyorum. Oynanan oyunun bu millet farkındadır. Dolayısıyla rehin alınmış bir adam üzerinden birilerinin Türkiye'yi rehin almasına müsade etmeyiz." dedi. 

"Bunun adı dalalet ve hıyanettir"

Kılıçdaroğlu'nun "Belgeleri vatansever bürokratlardan aldık" açıklamasının hatırlatılması üzerine de Ünal, "Ne zamandan beri vatansever bürokratlar anayasa suçu işlemeye başladı? Yani vatanseverliğin tanımı, eğer Kemal Kılıçdaroğlu'nun uluslararası Türkiye karşıtı, düşmanı odaklarla iş birliği yapması ise bunun adı vatanseverlik değil, bunun adı dalalet ve hıyanettir." diye konuştu.