Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Suriye'de Beşşar Esed rejiminin İdlib'in Han Şeyhun beldesine düzenlediği kimyasal silah saldırısına ilişkin, "Tahlil sonuçlarına göre doktorlarımız hastalarda kimyasal maddeye, muhtemelen Sarin gazına maruz kalmış bulgulara rastlamış. Ayrıca Adana Adli Tıp Kurumunda 3 cenazeye Uluslararası Kimyasal Silahları Önleme Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü yetkililerinin refakatiyle otopsi işlemi yapılıyor. Bu yetkilileri Türkiye'ye biz çağırdık. Elbette bizim uzmanlarımız otopsileri yaptılar ama bu vahşeti bütün dünyaya kanıtlamak anlamında destek olacağı için onları biz çağırdık." dedi.

Bakan Akdağ, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ve halk oylaması çalışmaları kapsamında gittiği Erzurum'un Karaçoban ilçesindeki kaymakamlıkta gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Akdağ, Suriye'de Beşşar Esed rejiminin İdlib'in Han Şeyhun beldesine düzenlediği kimyasal silah saldırısı sonucu zehirlenen 30 kişinin Hatay, 1 kişinin ise Adana'da tedavi gördüğünü söyledi.

Saldırıda yaralanan 3 kişinin de hayatını kaybettiğini ifade eden Akdağ, şu bilgileri aktardı:

"Tahlil sonuçlarına göre doktorlarımız hastalarda kimyasal maddeye, muhtemelen Sarin gazına maruz kalmış bulgulara rastlamış. Ayrıca Adana Adli Tıp Kurumunda 3 cenazeye Uluslararası Kimyasal Silahları Önleme Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü yetkililerinin refakatiyle otopsi işlemi yapılıyor. Bu yetkilileri Türkiye'ye biz çağırdık. Elbette bizim uzmanlarımız otopsileri yaptılar ama bu vahşeti bütün dünyaya kanıtlamak anlamında destek olacağı için onları biz çağırdık. Otopside ilk bulgular olarak akciğer ödemi, akciğerlerin ağırlıklarında artış, akciğerlerde kanama tespit edildi. Bu tespitler yaralanmanın kimyasal silah kullanımına bağlı olduğunu düşündürdü. Ayrıca Ankara Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne getirilen vücut dokuları ve sıvılarından alınan örneklerde gerekli kimyasal ve zehirlenmeyle ilgili incelemeler de yapılmaktadır."

Akdağ, Uluslararası Silah Önleme Örgütü tarafından alınan söz konusu doku ve sıvı örneklerinin kendileri tarafından da tetkik edileceğini belirtti.

- Dünya bu zulme "dur" demeli

Suriye'deki zalim ve vahşi saldırıların durması için bütün dünyayı, Dünya Sağlık Örgütü'nü göreve çağıran Akdağ, "Gerçekten çocuklar, kadınlar, yaşlılar, insanlar hayatlarını kaybediyorlar. Üzerlerine bombalar atılıyor. Dolayısıyla bu meseleye duyarsız kalınmamalıdır. Bu meselede dünyanın güçlü ülkeleri, Birleşmiş Milletler mutlaka tavır koymalıdır. Biz Türkiye olarak elimizden geleni yapıyoruz. Her türlü desteği veriyoruz. Yaralılara bir daha kucağımızı açtık. Onların tedavilerine titizlikle devam ediyoruz." diye konuştu.

Artık dünyanın bu zulme 'dur' demesi gerektiğini vurgulayan Akdağ, Dünya Sağlık Örgütü'nün de sesini ve tepkisini daha gür çıkarmasını istedi.

Bakan Akdağ, "Dünya Sağlık Örgütü sadece bu meselelerden sonra yardım etmeye çalışan bir örgüt olmamalıdır. Bunların önlenmesi için de Dünya Sağlık Örgütü üzerine düşeni yapmalıdır." ifadelerini kullandı.

- "Esed'in babası da bunları yapmıştı"

Bir gazetecinin, Esed rejiminin İdlib'de kimyasal silah kullanmadığını iddia ettiğini anımsatması üzerine de Akdağ, "Şu andaki zalim rejimin başındaki Esed'in babası da bunları yapmıştı. Şimdi de bu yapıyor. Onun için bu yalanlara bizim de dünyanın da karnı tok. Birleşmiş Milletler ile güçlü ülkeler artık buna bir 'dur' demelidir." değerlendirmesinde bulundu.

Akdağ, 16 Nisan'daki halk oylamasına değinerek, geçmiş yıllarda terör örgütü PKK'nın zaman zaman vatandaşlara seçim zamanında baskı yapmaya çalıştığını hatırlattı.

- "Terör örgütü PKK'nın beli kırılmış, başı ezilmiştir"

Teröristlerin bu baskılarının tamamen ortadan kaldırıldığını aktaran Akdağ, şu görüşlerini paylaştı:

"Kolluk kuvvetlerimiz, istihbaratla çok ciddi çalışmalar yapıyor. Dolayısıyla bütün bölgedeki vatandaşlarımıza şunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. Zalim bir terör örgütünün 40 senedir milletin huzurunu kaçıran, özellikle Kürt vatandaşlarımıza çok büyük zararlar veren PKK terör örgütünün bu bölgede de beli kırılmamış, başı ezilmiş durumdadır. Allah'ın izniyle de Türkiye Cumhuriyeti terör örgütlerine fırsat vermeyecektir. Vatandaşımız bu açıdan müsterih olsun. Önümüzdeki seçimler itibarıyla sandıklara doğrudan ya da dolaylı olarak tehditvari müdahale edecek hiçbir unsur bu bölgede yoktur."