ANKARA (AA) - Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Eğer 15 Temmuz askeri darbe teşebbüsünü önlemek konusunda Türk halkının gösterdiği bu fedakarlığı başka ülke halkları göstermiş olsalardı Birleşmiş Milletler, batı ülkeleri, uluslarası örgütler, bu halkı devlet nişanları veya başka şeylerle ödüllendirme konusunda yarışa girerlerdi ama Türk halkını bu noktada maalesef takdir etme gibi bir nezaket cümlesi dahi kurulmadı." dedi.

Bozdağ, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün davetlisi olarak 15 Temmuz anma etkinlikleri kapsamında gelen yerli ve yabancı basın mensuplarıyla genel müdürlükte bir araya geldi.

Darbe girişiminin Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) kurucusu ve yöneticisi Fetullah Gülen'in bizzat onayıyla gerçekleştirildiğini aktaran Bakan Bozdağ, darbe girişimine engel olmaya çalışan 249 kişinin şehit, 2 bin 200 civarındaki kişinin gazi olduğunu bildirdi.

Darbe girişimi sırasında arasında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Meclisin de bulunduğu birçok yerin bombalandığını, darbeci teröristlerce vatandaşların üzerine tankların sürüldüğünü, kurşun sıkıldığını hatırlatan Bozdağ, "TBMM kurulduğu tarihten bugüne kadar ilk defa darbeci teröristler tarafından bombalandı" diye konuştu.

Bozdağ, Meclise yapılan saldırı sırasında Genel Kurulda bulunduğunu, konuşması sırasında savaş uçağının bomba attığını hatırlatarak, "Meclisimiz, Kurtuluş Savaşı yıllarında, savaşı yöneterek 'Gazi Meclis' unvanını aldığı gibi aradan geçen yaklaşık 100 yıl sonra ise bu sefer milli iradeye, demokrasiye, insan haklarına, hukuk devletine ve anayasal düzenine ölümüne sahip çıkmak konusunda ortaya koyduğu iradeyle yeni bir gazilik ünvanını hak etmiştir. Bu Meclis çifte gazilik ünvanı almış bir meclis olmuştur." ifadesini kullandı.

FETÖ'nün darbe girişiminin başarısızlığa uğratılmasına sağlayan olaylara değinen Bozdağ, bunların başında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın halkı meydanlara davetinin yer aldığını belirtti. Erdoğan'ın çağrısının darbe girişiminin akıbetini değiştirdiğine dikkati çeken Bozdağ, şöyle devam etti:

"Cumhurbaşkanı, Marmaris'te bulunduğu yerden halkın arasına ölümü göze alarak uçmuştur. Hani bugünlerde Türkiye ve dünyada Sayın Cumhurbaşkanı'mızı itibarsızlaştırmak için pek çok iftira yapanlar var, 'otoriter, diktatör' gibi pek çok iftiralardan hareketle onu itibarsızlaştırmak, dünya halklarının da gözünden düşürmek isteyen ulusal ve uluslararası işbirliği içinde çok büyük bir kampanya yürüyor. Buradan sormak isterim, dünyada Türkiye'nin Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı'mız Sayın Tayyip Erdoğan'ın dışında demokrasiye, insan haklarına, cumhuriyete, milli iradeye, seçilmişlere, milletin emanetine sahip çıkmak için darbecilere meydan okumuş ikinci bir lider var mı? Yok. Ölüme uçmuş, çünkü hava sahası da darbecilerin kontrolünde. Cumhurbaşkanı ailesiyle pek çok riski alarak İstanbul'a halkının arasına geliyor ve darbeye karşı mücadele eden halkıyla beraber darbecilere karşı mücadeleye katılıyor. Demokrasiyi, insan haklarını, seçilmişleri yok etmek, zorla ve şiddetle iktidarı ele geçirmek isteyen bu demokrasi, insan hakları düşmanlarına karşı demokrasiye karşı çıkıp da dünya tarafından yalnız bırakılan Tayyip Erdoğan dışında da ikinci bir lider yoktur."

- ABD ve AB ülkelerinin tutumu

Bozdağ, darbe girişi sırasında AB ve ABD'deki yöneticilerin sonuca göre pozisyon belirlemek için uzun süre açıklama yapmadığını anımsatarak, net açıklamaların darbeci teröristlerin başarısız olduğu anlaşıldıktan sonra geldiğini vurguladı.

Bu durumdan duydukları üzüntüyü aktaran Bakan Bozdağ, "İstedik ki böylesi bir durumda insan hakları, demokrasi ve cumhuriyete sahip çıkan tüm ülkeler Türkiye'nin seçilmiş iktidarının yanında olsunlar. O gün ABD açıklama yapıyor, 'Biz Türkiye'de istikrardan yanayız.' Darbe oluyor darbe." dedi.

Darbe girişi sırasında Türk halkının ve devletinin yalnız bırakıldığına işaret eden Bozdağ, halkın darbe girişi sırasında her türlü siyasi görüşü bir tarafa bırakıp cumhuriyet, demokrasi, insan hakları, anayasal düzen, millet ve devlet için ölümü göze alarak darbeci askerlerin karşısına dikildiğini, tankların üzerine çıktığını belirtti. Milletin "demokrasi, cumhuriyet" diyerek tek vücut olduğunu belirten Bozdağ, şu görüşlere yer verdi:

"Kurtuluş Savaşı yıllarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün arkasında yek vücut olan Türk milleti, o zaman nasıl yeni, bağımsız Türkiye'yi kurmayı başarmışlarsa aradan geçen yaklaşık 100 yıl sonra bu kez Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın arkasında bir olarak demokrasiyi, cumhuriyeti korumuşlar ve ona yapılan saldırıyı ortadan kaldırmışlardır. Bu, büyük bir başarıdır. Çok net söylüyorum, bugün dünyada demokrasiye Türk halkının sahip çıktığı gibi ölümüne sahip çıkmış ikinci bir halk var mı, elinizi vicdanınıza koyun cevabı siz verin. Eğer 15 Temmuz askeri darbe teşebbüsünü önlemek konusunda Türk halkının gösterdiği bu fedakarlığı başka ülke halkları göstermiş olsalardı Birleşmiş Milletler, batı ülkeleri, uluslarası örgütler, bu halkı devlet nişanları veya başka şeylerle ödüllendirme konusunda yarışa girerlerdi ama Türk halkını bu noktada maalesef takdir etme gibi bir nezaket cümlesi dahi kurulmadı. Çok üzgünüz. Demokrasiyle yönetilen yerlerde ne yapıldı? Hemen darbenin arkasından bu kadar insanı şehit eden darbeciler için üzüntülerini beyan ettiler, onlara nasıl muamele yapılıyor onun telaşına düştüler. Ölen, yaralanan o kadar insanı, suikastten kıl payı kurtulan Cumhurbaşkanı'nı, devrilmek istenen hükümeti soran olmadı."

- "Darbenin ve darbecilerin defterini Türk halkı dürmüştür"

Bakan Bozdağ, 15 Temmuz'un Türkiye'de cumhuriyet, demokrasi, insan hakları gibi konuların tartışma konusu olmaktan çıkarak 80 milyonun ölümüne savunduğu ortak değerler olduğunu ortaya koyduğunu bildirdi

Bozdağ, şu değerlendirmelerde bulundu:

"15 Temmuz, Türkiye'de bundan sonra darbe teşebbüsü yapmanın imkansızlaştığının dosta düşmana ilan edildiği tarih olmuştur. Artık birkaç devlet kurumu ele geçirerek, birkaç yöneticiyi derdest ederek ülkede yönetime el koyma dönemi kapanmıştır. Türk halkının, 80 milyonun tamamını tek tek ele geçirmeden Türkiye'de bir darbe teşebbüsünün başarılı olma ihtimali yoktur. Darbenin ve darbecilerin defterini Türk halkı dürmüştür. Bundan sonraki süreçte Türkiye'de asker içinde veya dışında veya başka yerde darbe yoluyla yönetim, iktidar değişikliği düşünenler hiç kendilerini yormasınlar. Çünkü 15 Temmuz bu anlamda bütün düşünceler için 'the end' anlamını taşır, artık bitti, son. Bundan sonra olabilmesi mümkün değildir."

Darbe girişiminin etkisiz hale getirilmesinde önemli rol oynayan, milletin iradesine sahip çıkan medya ile söz konusu süreçteki duruşundan dolayı yargıya teşekkür eden Bozdağ, "Bugüne kadar darbe teşebbüsleri ve muhtıralar sırasında Türk yargısı daha darbenin ayak seslerinin duyulduğu ilk saatlerde darbecilere biat etmiş, darbeden yana tavır koymuştur. Darbeden sonra da darbecilerin dedikleri istikamette hareket etmiştir ama ilk defa Türk yargısı 15 Temmuz 2016'da FETÖ'nün TSK içindeki teröristleri ve onlara katılan diğer unsurlarca gerçekleştirmek istediği darbe teşebbüsü karşısında hukuk ve adalet kılıcını kuşanmış ve darbecilere hukuk yoluyla en büyük darbeyi indirmiştir" ifadesini kullandı.

- "Türkiye'ye dönük kirli algı operasyonları"

Asker ve polisin içindeki vatan sevelerin de darbecilere karşı büyük mücadele verdiğini bildiren Bozdağ, darbe teşebbüsünün ardından Türkiye'ye yönelik "işkence ve kötü muamele" iddialarının yöneltildiğini hatırlattı.

"Çok net söylüyorum, darbe teşebbüsünden sonra gözaltında olan veya tutuklanan herhangi bir darbe teşebbüsünde bulunan kişilere dönük kötü muamele ve işkence yapılması söz konusu değildir" diyen Bozdağ, darbe teşebbüsünde bulunanların halkla karşı karşıya gelmeleri ve teslim alınmaları sırasında meydana gelen karşılıklı bir takım olayların bulunduğunu söyledi. Gözaltı ve tutuklamadan sonra devletin herhangi bir görevlisinin kötü muamele yapmasının söz konusu olmadığını vurgulayan Bozdağ, usul gereği gözaltına alınanlara öncesi ve sonrasındaki aşamalarda sağlık raporu alındığı, fotoğraflarının çekildiğine değindi.

Bozdağ, Türkiye'nin işkence ve kötü muamele suçlarında zaman aşımını kaldırıldığına belirterek, bu suçu işleyenlerin ceza almasının önünün açıldığını, bu düzenlemenin ise AK Parti iktidarları döneminde hayata geçirildiğini bildirdi.

"Cezaevlerinde kötü muamele ve işkence" iddialarını iftira olarak nitelendiren Bozdağ, "Türkiye olarak uluslararası sözleşmeler gereği cezaevlerimizi ziyarete gelmek isteyen herkese kapıyı açtık, 'Buyurun gelin ziyaret edin' dedik. Geldiler, ziyaret ettiler, somut örnekler gösteremediler." dedi.

Adalet Bakanı Bozdağ, bu tür iftiraların Türkiye'yi yıpratmak için özel olarak işlendiğini belirterek, "Bunlar Türkiye'ye dönük kirli algı operasyonları kapsamında yapılan planlı iftira projeleridir. Biz uluslararası örgütlerin her türlü denetimine de açığız, her şeye açığız" ifadesini kullandı.

(Sürecek)