İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Uyku Bozuklukları Merkezi Sorumlu Öğretim Üyesi Prof. Dr. Derya Karadeniz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sahura kalkmanın gece uykusunun bölünmesi ve kısalmasına yol açtığını söyledi. 

Prof. Dr. Karadeniz, sahura kalkan kişilerin işe gitmek için uyanma saatlerini geciktirmemeleri halinde ihtiyaç duydukları uykuyu alamayacaklarını bu nedenle gündüz uykululuk ve yorgunluk yaşayabileceklerini anlattı.

Salgın nedeniyle işe gitmeyen kişilere erken kalkmayarak uyku sürelerini uzatmalarını öneren Karadeniz, "Gece uyku süresi uzatılamazsa gün içinde 30 ila 45 dakika şekerleme yapmak kısalmış gece uykusunu kısmen telafi eder. Ayrıca gün içinde gerek beyin gerekse vücut fonksiyonlarının normal olarak sürdürülmesine yardımcı olur. Ancak şekerlemeyi 12.00 ile 14.00 arasında yapmak gerekir." dedi.

Gece uykusunun ertesi gün için gereken fiziksel yenilenmeyi sağlamasının yanı sıra beyin fonksiyonları açısından da önemi olduğunu aktaran Karadeniz, şöyle konuştu:

"Gece uykusu mutlaka yaşanması gereken bir süreç. Sahur nedeniyle azalan gece uykusu, sabah daha geç kalkma ya da öğlen şekerlemeyle telafi edilmeli. Şekerleme saatleri dışında uyunan uykunun da gece uykusunu bozacağı unutulmamalı. Hem iftar hem sahurda uykunun başlamasını engelleyen ve sık sık uyku bölünmesine neden olan çok miktarda yemek yemekten kaçınılmalı. Gün içinde kullanılan ilaçların iftar ya da sahurda alınması konusunda mutlaka hekime başvurulmalı."

Derya Karadeniz, uykunun gelmesi için iç vücut ısısının akşam saatlerinde düşmeye başladığını ancak iftarda fazla yenilen yemeğin bunu engellendiğini kaydetti. Geç saatte ve fazla miktarda yemek yemenin iç vücut ısısında beklenen düşmeyi engellemesi nedeniyle gece uykuya dalmakta zorlanma yaşanabileceğini belirten Karadeniz, bu nedenle iftarda açlığın giderileceği düzeyde yemenin uyku için önemli olduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Karadeniz, oruç tutan kişilerin psikiyatrik hastalıkları için kullandıkları ilaçlarını iftardan sonra almasının da uykusuzluğa yol açabileceğini aktararak, bu kişilere ilaçlarını alma zamanlarını hekimlerine danışmalarını önerdi.

"Aşırı uyku bastırması, dikkat ve bellek bozukluklarına yol açar"

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Barış Metin de ramazanda uykusuzluk, aşırı uyuma ve gece gündüz ritminin kayması gibi uyku bozuklukları yaşanabildiğini söyledi.

Gece uykusunun sahur için bölünmesi nedeniyle özellikle öğleden sonra uyku bastırmasının sıkça yaşandığına değinen Metin, "Aşırı uyku bastırması dikkat ve bellek bozukluklarına da yol açar. Bu nedenle beklenmeyen hatalar ve performans kayıpları görülebilir. Böyle durumlarda mümkünse öğleden sonra kısa bir şekerleme yapılması önerilir. Bu şekerlemeler saat 12.00 ila 13.00 gibi yapılmalı, bir saati geçmemelidir." dedi.

Ramazanda öğleden sonra uzun saatler uyumamak gerektiğini de vurgulayan Metin, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Özellikle saat 14.00'ten sonra yapılan şekerlemeler gece gündüz ritminin tepetaklak olmasına ve uykusuzluğa yol açabilir. Gece gündüz ritminin bozulması sonucunda aşırı yorgunluğun yanında duygusal ve psikolojik problemler de görülebilir. Ramazanda ritmimizi koruyabilmek için yatış ve kalkış rutinlerimizin olması ve bu rutinleri takip etmemiz önem taşır. Sabah erken uyanmayıp geç vakte kadar uyumaya devam etmek de ritmimizi bozan önemli hatalardan biridir. Öğleye kadar uyumamız, gece uykuya dalmamızı zorlaştırır. Sabah kalktığımızda pencereleri açıp gün ışığı almamız ise uyanmamıza yardımcı olur."

Doç. Dr. Barış Metin, tansiyon, damar tıkanıklığı ve epilepsisi olan, inme geçirmiş kişilerin düzenli ilaç kullanmaları, uyku ve uyanıklık döngülerine daha fazla dikkat etmeleri gerektiğini sözlerine ekledi.