Medicana Kadıköy Hastanesi Başhekimi ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Murat Hakan Terekeci, mart ayında yeni tip koronavirüse (Kovid-19) yakalanarak 18 gün görevli olduğu hastanede tedavi gördükten sonra iyileşerek şifa dağıtmak için çalışmaya devam ediyor.

Kovid-19'la yakalanma ve tedavi süreci hakkında AA muhabirine bilgi veren Terekeci, virüsten korunmaya dair önerilerini aktardı.

Terekeci, virüsün Çin'de ortaya çıkmasının ardından konuyu yakından takip etmeye başladığını dile getirerek, "Bizim konu hakkında hiçbir deneyimimiz yoktu. Her ne kadar hekim de olsak o dönemde koruyucu tedbirlerde bizim de birtakım önlemleri almada geciktiğimizi hissediyorum. Geçmişe bakınca bunu çok net görüyorum. Aslında insanın başına gelmeden bu önlemleri alması gerekiyor." diye konuştu.

Yeterli önlemleri almamanın sonucu mart ayı başında Kovid-19'a yakalandığını anlatan Terekeci, şöyle devam etti:

"O dönemde her ne kadar maske kullansam da yoğun önlemleri almamaktan kaynaklıydı belki de bu sonuç. Halk olarak da hastalığın farkında değildik. Hasta semptomları olan kişiler de maske, mesafe gibi önlemlere dikkat etmediğinden mart ayında kendi hastanemde 18 gün yatarak tedavi gördüm. Bu kadar hızlı yayılacağını bekliyorduk aslında. Sonuçta uluslararası birçok nakil aracının bulunması nedeniyle virüs tüm dünyaya yayıldı. Ulaşımın olmadığı kabilelerde bile görülebiliyor. Bu virüs her canlıya ve her topluma yayılacaktır diye düşünüyorum."

Terekeci, emekli askeri hekim olduğu bilgisini vererek, Kadıköy bölgesinde emekli üst düzey komutanların kendi hastası olduğunu söyledi. O dönemde Kovid-19 nedeniyle vefat eden eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ın kontrol için kendisine geldiğini aktaran Terekeci, şunları anlattı:

"Zatürresi vardı o dönem. Onu takip ve tedavi ettik. Kendi ısrarı da bu yöndeydi. Burada yatmak istedi. Bir günlük yatışının ardından bulguları düzelmediği için o dönem pandemi hastanesi ilan edilen Sağlık Bilimleri Üniversitesi Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne yönlendirdik kendisini. Oradaki bir günlük yatışının ardından vefat etti. Bunun üzerine herhangi bir bulgu ve semptomum olmamasına rağmen hemen tomografi çektirdik. Çünkü tomografi bulguları, PCR testleri kadar önem arz ediyor. Tomografi testlerinde de çok tipik radyolojik bulgular Kovid-19'la ilgili tespit edilince burada yatışım oldu. 18 gün boyunca bir tedavi sürecim oldu."

"Taşcıoğlu'nun vefatı bizi etkiledi"

Prof. Dr. Murat Hakan Terekeci, Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybeden Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu'nun vefat günlerinde hastanede olduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

"Hocamızın kaybı ve o dönemde eczacı ve sağlık çalışanlarının hayatını kaybetmesi bizi moral olarak etkiledi. Tedavi sürecinde odada tek başına kalıyordum. Kayıpları medyadan takip ettikçe moral bozukluğu yaşadık. Etkili olduğu düşünülen birçok ilaç henüz Türkiye'de yoktu. Bilinmezlikler çok fazlaydı. Hekim de olsanız karşınızda bir virüs var. Elinizdeki silahlar ve imkanlar çok kısıtlı. Ben o süreçte bazı takviyeler de aldım. Dahiliye uzmanıyım ama fitoterapi tedavi uzmanlığım da var. D, C vitaminleri, çinko, zerdeçal ve kekik gibi ürünleri hem bağışıklık sistemini güçlendirmek hem de antiviral etkisinden yararlanmak için çok kullandım. Burada yatan sağlık personeli arkadaşlarıma da bunları kullandırdım. Biz kayıp vermeden hastane olarak bu süreci atlattık."

"Hayatı sorguluyorsunuz"

Prof. Dr. Murat Hakan Terekeci, hastalık sürecinde yaşadıklarını şu sözlerle dile getirdi:

"Tabii hayatı sorgulamaya başlıyorsunuz. Çaresiz olduğunuzu hissediyorsunuz. Şu anda bile çaresiz olduğumuz bir dönemi yaşıyoruz. 18 gün boyunca çok fazla literatür okudum. Sars ve Mers ile alakalı neler yapılabileceği konusunda çok fazla okuma yaptım. Hayatı sorguladım. Aile ve çocuklar... Hekim olarak çok çalışıyorsunuz, biraz vicdanınız sızlıyor. Ailenize çok fazla zaman ayırmadığınızı fark ediyorsunuz. Hayat tarzını değiştirmekle alakalı kendinizi eleştirmeye başlıyorsunuz. Çok ilginçtir hastalık bittikten sonra kaldığımız yerden devam ettik. Hayatımızda çok fazla şeyi değiştiremedik. Yaptığınız mesleği sorguluyorsunuz. İnsanlara şifa verirken aslında ne kadar risk altında olduğunuzu gözden geçiriyorsunuz."

Aile üyelerinin de yaşananlar nedeniyle çok üzüldüğünü dile getiren Terekeci, ailesinin çok endişelendiğini ve korktuğunu söyledi.

Terekeci, insanların hastanenin önünden geçmek istemediği bir dönemde kendilerinin içerde hastalarla baş başa olduğunu anlatarak, "Kovid-19 olduğunu düşünen insanları muayene ediyorsunuz. Boğazına bakıyor, sırtını dinliyorsunuz. Küçük bir odanın içerisinde onlarla beraber onlara şifa vermeye çalışıyorsunuz. Bu herkesin yapabileceği bir şey değil. Bu meslek bunu gerektiriyor." ifadelerini kullandı.

"Vatanını seven tedbirlere uyar"

Sağlık çalışanlarının bilinçlenmesinde iyi bir seviyede olduklarına dikkati çeken Terekeci, aynı durumun halkın büyük çoğunluğu için söz konusu olmadığını dile getirdi. Terekeci, hastalığın çocuk yaştakileri bile etkilediğini anımsatarak, şunları aktardı:

"Geçen Sağlık Bakanımız da açıkladı. 15 yaşın altında 15 çocuk kaybedildi. Kendimizi düşünmüyorsak yaşlılarımızı ve çocuklarımızı düşünelim. Hamilelerimizi düşünelim. Sekel de bırakabiliyor bu hastalık. Hastalığı atlatan insanlarda bir süre sonra ne görüleceğini hiçbirimiz bilmiyoruz. Hastalığı atlatan kişilerin erken yaşta demans bulgularının olmayacağı konusunda da ön görümüz yok. O yüzden ne kadar bu hastalığa geç yakalanırsak veya hiç yakalanmazsak o kadar iyi olacak. Aşının ve tedavilerin yayılması için 1 yıl var diyorum. Sonuç olarak o psikolojiyi kimsenin yaşamasını istemem. Ortada bir bilinmezlik var. Başınızda bir solunum cihazı var. Kanınızdaki oksijen seviyesini gösteriyor. Biliyorsunuz ki o seviye bir yere geldiğinde sizi entübe edecekler. Entübe olduktan sonraki durumu kimse kestiremez. Çok ama çok o duyurulan önlemlere riayet edilmeli. Vatanını seven insaların bu tedbirlere uyması gerekiyor."