VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hacer Efnan Melek Arsoy, okul öncesi dönemdeki çocuklar için hızlı, pratik ve sağlıklı beslenme tüyoları verdi. Çocuğun ailesini taklit ettiğini söyleyen Arsoy, aileleri çocuklara iyi bir model olmaları konusunda bilgilendirdi. Uzm. Dr. Hacer Efnan Melek Arsoy, çocukların önüne yemek konduktan 20 dakika sonra hala yemiyorsa aç olmayabileceklerini ve onlarla inatlaşılmaması gerektiğine dikkat çekti.

BESİNLERİ KARIŞTIRARAK DEĞİL TEK TEK VE TAT ALACAK ŞEKİLDE VERİN
Çocukların yemekte en çok zorluk yaşadığı besin grubunun sebzeler olduğunu belirten Uzm. Dr. Arsoy, yiyeceklerin karıştırılarak değil genelde tek tek ve tat almasını sağlayacak şekilde verilmesi gerektiğini vurgulayarak, "Çocuklar salatalık, havuç, domates gibi bazı sebzeleri çiğ tercih edebilirler. Bunlar ilk etapta onlar için yeterli olabilir. Diğer sebzeler için ısrarcı olmayın. 3-6 yaş arasında ise büyüyüp gelişmeleri için hacim yönünden az, besin öğesi içeriği yüksek besinlere ihtiyacı vardır. Besinleri karıştırarak değil, genelde tek tek ve tat almalarını sağlayacak şekilde verin. Böylece keşfetmesi daha kolay olacaktır. Sevdiği yemek seçenekleri az olmasına rağmen sofrada mutlaka sevmediği yemekleri de bulundurun. Bu onun farklı besinleri de görerek alışmasını sağlayacaktır. Bazen sevdikleri yiyecekten bile çok çabuk bıkabilirler ya da bir gün çok güzel yemek yiyip ertesi gün çok daha az ya da fazla da yiyebilirler. Değişken iştahlarının olması normaldir. Az yediği gün, aç kalmasın diye abur cubur verilmemelidir. Çocuk porsiyonu bizimle aynı değildir. Onlar için 1 porsiyon, her yaş için 1 yemek kaşığıdır. Kahvaltı öğününü iyi yapan bir çocuk gün içinde kahvaltıya ilave 2 öğünle doyabilir. Daha küçük çocukların ise mide kapasiteleri daha küçük olduğundan 3-5 öğün talep etmeleri doğaldır. Sevmediği besinin yerine aynı gruptaki farklı bir gıda verilmelidir. Süt yerine peynir, beyaz et yerine kırmızı et, balık tercih etmiyorsa avakado ya da ceviz gibi" dedi.

KAS GELİŞİMİNE GÖRE BESLENME DÖNEMLERİ
7 yaşına kadar çocukların yemekte yalnız bırakılmaması gerektiğini söyleyen Uzm. Dr. Arsoy, "Çocukluk döneminde yutma fonksiyonu için daha çok dilleri yerine yanaklarını kullanırlar. Çocuklarda çiğneme hareketi 1 yaşında başlar, sert ve lifli besinleri çiğneme okul çağında gelişir. 3-4 yaşında yemekleri kaşığın üzerine itmeye çalışırlar ve daha sonra çatal ile yiyecek almaya başlarlar. 3-5 yaş arasında çocuklar genellikle kendi kendilerine yemek yemeyi öğrenirler. Ardından bardak ile içmeyi öğrenirler. 6 yaşından sonra yardımsız olarak kesme işlemini becerebilirler. 7 yaşına kadar onları yemekte yalnız bırakmayın!" diye konuştu.

OKUL ÖNCESİ DÖNEM BESLENME HEDEFLERİ
Tabağındaki yiyecekleri tamamen yemeleri için ısrarcı olunmaması gerektiğinin altını çizen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzm. Dr. Hacer Efnan Melek Arsoy, "Çocuğun normal büyüme ve gelişimini sağlaması, çeşitli besinlerden tüketmesi, ileriye yönelik sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmesi, değişik sağlıklı yiyecekleri kabul etmesi, tabağındaki yiyecekleri tamamen yemeleri için ısrarcı olunmamalıdır. Yetişkin porsiyonunun 1/4-1/3 ’ünü alabilmeleri yeterlidir. Önemli olan çocuğumuzu obeziteden korumak, besin seçmesini en aza indirmek, oyun veya diğer aktiviteler gibi beslenme saatinde olduğunu öğretmektir" şeklinde konuştu.

ÇOCUĞUN AZ YEMESİ HER SEFERİNDE HASTALIK BELİRTİSİ DEĞİLDİR
Çocukların her seferinde iştahı azaldığında hastalanacağı anlamına gelmeyeceğini de belirten Arsoy, “Bazen hastalık öncesinde keyifsiz olan çocuğun iştahı azalır ve az besin tüketir. Fakat her seferinde hastalanacak anlamına gelmez. Kendi vücut dengesine göre o gün az, diğer gün çok yemek isteyebilir. Verdiğiniz abur cubur onu tok tutmuş olabilir. Size göre az beslenmiş olsa da kısa aralıklarla eline verdiğiniz kuru yemiş, meyve, sebze, süt gibi ürünlerle aslında kalorisini karşılamış olabilir. Besinin sunumunu, sıcaklığını, çeşitliliğini veya kıvamını beğenmemiş olabilir. 1-5 yaş arası çocuklar aileye veya çevreye duyduğu tepkiyi yemek yememekle dile getirebilir. Okul, ev değişikliği, misafir ya da sizinle yaşadığı otorite sorunu bile buna neden olabilir" ifadelerini kullandı.

MUTLAKA DENETLENMİŞ, PAKETLENMİŞ ÜRÜNLERİ TERCİH EDELİM
Paketsiz olarak satılan ya da köyden alınan her ürünün organik olmadığına dikkat çeken Arsoy, "Paketsiz olarak satılan ya da köyden alınan her ürün organik değildir. Özellikle büyüme çağında olan çocuklarımıza en iyi, en güzel ve taze gıdaları bulmaya çalışırken yanlışlar yapıyor olabilir miyiz? Tam organik için paketinde; tarladan rafa kadar denetlenmiş olmalı. Tohum, sulama suyu, ilaçlanması, zirai özellikleri içeren sertifikası olmalı. Organik tarım damgası olmalı. Paketlenme ve ilk üretim tarihi yazılmalı. Eğer kurutulma ya da farklı bir işlemden geçtiyse uygun donanıma sahip yerlerde yapıldığından emin olmalısınız. Hayvan atıklarından uzakta üretildiğinden emin olmalısınız. Tavuk, süt, yoğurt, peynir gibi gıdalarda çok daha hassas davranılmalıdır. Uygun şartlarda üretilmeyen organik ürünlerde ürünün cinsine bağlı olarak değişmekle birlikte; mantar, küf, zehirli kimyasal maddeler, çevreden bulaşan mikroplar bulunabilir. Bunlar çocuğunuzda alerjik hastalıkları tetikleyebilir, karaciğer fonksiyonlarını bozabilir, mantar enfeksiyonlarına neden olabilir, bağışıklık sistemini bozabilir. Özellikle uygun şartlarda üretilmeyen, iyi kaynatılmayan sütlerde ağır ve sinsi enfeksiyonlara yol açan mikropların üreyebileceğini unutmayalım. Özellikle incelemesi titizlikle yapılmamış balda bulunan ‘botilinium toksini’ ortaya çıkarttığı şok tablosu ile ani ölüme kadar yol açabilmektedir. Üzerinde ’organik’ yazan ürünler ile yazmayan ürünler arasında besin değeri açısından fark olmadığını bilmeliyiz. Üzerinde sadece ’organik’ yazan ya da köyden geldiği için organik olduğunu düşündüğümüz ürünler çocuklarımız için daha sakıncalı olabilir. Mutlaka denetlenmiş, paketlenmiş ürünleri tercih edelim" dedi.