Antalya’da dans okulu açmayı planlarken ölümcül SSPE (Subakut Sklerozan Panensefalit) hastalığına yakalanan 29 yaşındaki Halil Özçelik, 6 yıldır göz kapakları kapanmadan yatağa mahkum bir şekilde yaşam savaşı veriyor. Anne Gülsüm Özçelik ise göz kapaklarını kırpamadığı için adeta kan çanağına dönen oğlunun gözlerini, enfeksiyon kapmaması için bantlarla kapatıyor.

Antalya’da yaşayan İbrahim-Gülsüm Özçelik çiftinin 3 çocuğundan en büyükleri Halil Özçelik (29), 2012 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Konservatuar bölümü 2. sınıf öğrencisiyken, sağ gözünde görme bozukluğu yaşamaya başladı. İlk etapta kendisine Behçet hastalığı teşhisi konulan Öztürk, denge ve konuşma bozukluğu yaşadıktan sonra okulu bırakıp Antalya’daki ailesinin yanına döndü. Burada hastalığı daha da ağırlaşan Öztürk’e SSPE (Subakut Sklerozan Panensefalit) teşhisi konuldu. 2014 yılında iki gözünü birden kaybeden Öztürk, ardından konuşma, yemek yeme ve hareket fonksiyonlarını tamamen kaybetti. Özçelik ailesi, hastalığın tıbben kesin tedavisi bulunmadığını öğrenince adeta yıkıldı. Hastalığından dolayı yaklaşık 6 yıldır göz kapaklarını kırpamayan yüzde 100 engelli Öztürk, yatağa mahkum bir şekilde ölümcül olarak bilinen hastalıkla pençeleşiyor.

GÖZLERİNİ BANTLA KAPATIYOR

6 yıldır göz kapaklarını kırpamadığı için gözleri kan çanağına dönen genç adama, annesi Gülsüm Özçelik adeta bir bebek gibi bakıyor. Oğlunun gözlerinin bantla kapatabildiğini belirten Özçelik, “Bantla kapatıyorum ara sıra. Çok kanlandığı zaman gözleri kuruyor. Çünkü hiç gözlerini açıp kapamıyor. Duyuyor, konuşamıyor. Sadece ‘anne’ diyor ama biz yine de anlaşıyoruz. Ben onu sevdiğim zaman o zaten hemen anlıyor ve anne diyor” dedi.

“HAYALİ DANS OKULU AÇMAKTI”

Oğlunun hayallerinden bahseden Gülsüm Özçelik, “Halil’in hayalleri dans okulu açmaktı. İstanbul Teknik Üniversitesi dans bölümünde okuyordu. Latin dansları yapıyordu ve orda eğitmenliğe başlamıştı. Hayalleri çok büyüktü. Böyle rahatsızlık geldiği için başına hayallerimiz olmadı.” diye konuştu.

"NE YAPIYORSAM, OĞLUM İÇİN YAPIYORUM"

Eşinin üzerine iş yeri bulunduğu için oğlunun engelli parası alamadığını ifade eden Özçelik, devlet desteğine karşın medikal malzemeleri almakta sıkıntı çektiklerini dile getirdi. Özçelik, “Önceden 8 paket alırken şimdi 5 paket bez alabiliyoruz. Islak mendiller, kağıt havlular baya yüklü miktar oluyor bizim için. Halil’ i hiç hazır gıdalarla beslemiyorum. Hep organik beslemeye çalışıyorum. Biraz zorlanıyoruz. Bakım maaşı alıyorum ama bez sayısı düştüğü için üst paketlerini kendimiz alıyoruz. Genel sağlık sigortasını kendimiz ödüyoruz. Babasının iş yeri olduğu için engelli maaşı veremiyorlarmış. Kendim için bir şey istemedim yine de istemiyorum. Ben zaten ne yapıyorsam oğlum için yapıyorum ve onun için istiyorum” dedi.

"PES ETME HALİL"

İnancını hiç kaybetmediğini dile getiren Özçelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ben bugüne kadar hiç umudumu yitirmedim. İlk günden bu tarafa SSPE deseler de Allah’tan hiçbir zaman ümit kesilmez. Çünkü Allah ol dediği andan itibaren olacaktır. Ben ona sürekli ‘Pes etme oğlum sen yapabilirsin, okuluna gideceksin, dans okulu açacaksın. Hayallerin var. Bunları yapmak istiyor musun?’ diye soruyordum. O da, ‘yapmak istiyorum anne’ diyordu. Ama iki gözünü birden kaybedince Halil pes etti. Konuşma yetisini gözlerinden sonra kaybetti. 2016’dan bu zamana kadar konuşamıyor.”

SON SÖZÜ: "HİÇ BİR ŞEY İSTEMİYORUM ANNE"

Özçelik, oğlunun konuşma yetisini kaybetmeden önceki son konuşmasından da bahsederek, “Bir şey sorduğum zaman ‘hiçbir şey istemiyorum anne tamam mı?’ sadece bunu söyledi bana. Telefonuma da kaydettim. Pes ettiği için sadece bunu söylüyordu. Hala da kulaklarımda çınlıyor. 6 ay anne dahi demedi. Hiç bir şey konuşmadı. 6 aydan sonra biraz küçük küçük ‘anne’ demeye başladı. Anne deyince ben çok mutlu oluyorum. ‘Buradayım annecim, seni çok seviyorum, sen güçlüsün, ayağa kalkacaksın ve yine eski günlerimize geri döneceğiz’ diyorum. Ona hep bunu söylüyorum, onun da bilmesini istiyorum. Ben ona elimden geldiğince güç vermek umut vermek istiyorum.” ifadelerini kullandı.

(Suat Metin - Gazi Taş/İHA)