Orta Vadeli Program Beş Ay Rötarlı...

Mayıs ayı sonunda yayınlanması gereken Orta Vadeli Program yaklaşık beş ay rötar yaptı. Bu süre içinde ekonomik aktörler bırakın doğru sinyal alıp ona göre davranışlarını belirlemeyi Hükümetten küçük bir ışık bile göremedi. Ekonomi pusulasız bir şekilde yol aldı. AKP, Hükümet, Merkez Bankası farklı tellerden çalıp oynadılar. Yayınlamak zorunda kaldıkları bu program sizin için kısaca değerlendirildi.

İddiasız büyüme hedefi...

2011 yılı büyüme tahmini %7,5. 2012 hedefi ise %4. IMF'nin 2012 yılında dünya ekonomisinde büyüme tahmini %4, gelişmiş ülkeler için %2, gelişmekte olan ülkeler için %6. Ülkemizin 1981-2010 yıllarını kapsayan son 30 yıllık büyüme oranı ortalaması %4 civarında. Bu çerçevede, %4'lük hedefin iddialı bir hedef olduğu söylenebilir mi? Bu hedef vaziyeti idare etmek anlamına gelmektedir.

Umut ışığı vermeyen işsizlik oranları...

Büyüme hedefi iddiasız olunca işsizlik oranında da bir iyileşme öngörülmüyor. Demek ki Hükümet %10'luk işsizlik oranlarını artık makul buluyor.

 İtibarsız enflasyon hedefleri...

2011 yılında enflasyon hedefimiz %5,5 seviyesindeydi. OVP'de yıl sonu enflasyon tahmini %8'e yakın. 2006,2007,2008 yıllarında olduğu gibi enflasyon hedefini yine ıskalayacağız. Sürekli hedefleri ıskalayan bir Merkez Bankası'nın enflasyonla mücadelede kredibilitesi zarara uğramaz mı? Kriz yılı olan 2009 ve sonraki yıl 2010 yıllarında bile enflasyon ancak %6,5'lere gerileyebilmiş. 2012 -2014 yılları arasında %5 enflasyon hedefi korunuyor. Şimdi, bizim bu hedeflere ulaşılabileceği konusunda geçmiş yıllar tecrübesinde inancımız gerçekten var mı?

 Cari açıkla yaşamaya devam...

Cari işlemler açığının bu yıl %9,5'lere ulaşmasını tahmin ediyoruz. 2012 yılında hedef ise %8'lerde. Cari açığın milli gelire oranının yıllar itibarıyla azaltılması hedeflenmiş. Hedef güzel de, sormazlar mı, geçmiş dokuz yıllık iktidar döneminde cari açık sorununu azaltmak için yapısal ne önlem alınmıştır? Diğer yandan, %8 cari açık hedefi düşük bir hedef midir? 2002 öncesinde yaşanan 1994 ve 2001 krizleri öncesinde cari açığın milli gelire oranı %3-%3,5'lar seviyesindeydi. 2006 ve 2010 yıllarında söz konusu oran %6-%6,5'lara kadar yükseldi.  Şimdi, 2011 yılında %9-%10'lara ulaşan cari açığın %8'lere inmesine sevinmeli miyiz?

 Madem cari açık var, yapısal önlem almam ama kamu maliyesini sıkarım...

Bütçe açığının milli gelire oranının 2012 yılında  %1,5'larda kalması hedefleniyor. 20 milyar TL civarında bir bütçe açığı öngörülüyor, böylece kamu borcunun milli gelire oranı %40'ın altına geriliyor. Cari açık sorununa yapısal önlem alamayan Hükümet, bütçeyi sıkmaya çalışıyor. Bir de sıktığı bütçeyi finansman ihtiyacından değil cari açık probleminden sıktığını ima ediyor. İyi de bu yaptığın operasyon cari açığı ne kadar azaltacak kendine güveniyorsan onu bari söyle.

 Sonuç: Değişen bir şey yok...