16 Nisan Referandumu sonuçlandı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi milli iradeden onay aldı. Milletimiz büyük bir olgunlukla sandıkta tercihini yaptı. Buna herkes saygı göstermek ve riayet etmek durumundadır.

Bu sonuçların herhangi bir partinin zaferi ya da başarısızlığı olarak görülmesi mümkün değildir. Ancak siyasi partilerin ortaya çıkan sonucu iyi analiz etmesi, geleceğe yönelik politika ve stratejilerini belirlerken, milletten gelen mesajı dikkatle okumaları gerekir.

Her şeyden önce, Referandum sonuçları değerlendirilirken, sonuçların partilere verilen güvenoyu ya da parti oyu olarak algılanması,  Referandumda çıkan evet ve hayır oylarının 2015 seçim sonuçları ile mukayese edilmesi, bu yönde değerlendirmeler yapılması yanlış ve sakıncalı bir yaklaşımdır.

Bilindiği gibi seçim ve Referandum farklı şeylerdir.  Seçim; seçmenlerin kanunlar, yönetmelikler uyarınca ülkeyi yönetecek parti ve kişilerin bir veya daha çok aday arasından seçme işlemidir. Yerel ve genel seçimlerde partiler adaylarını ve programlarını halkın önüne koyar, adaylarına ve programlarına halktan destek isterler. Referandum ise, hazırlanmış bir teklifin doğrudan halk tarafından kabul edilmesi ya da reddedilmesi için yapılan halk oylamasıdır.

16 Nisan Referandumunda halkımız partilere değil, halkın temsilcileri tarafından hazırlanan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kendisine sunulan Anayasa değişikliği teklifine oy vermiştir.   Milletimiz Anayasa değişiklikleri üzerindeki görüşünü olgunluk içinde sandığa yansıtmış, demokrasi imtihanından başarıyla çıkmıştır. Önümüzdeki zor ve hassas dönemde birlik ve dayanışma ruhu içinde hareket edilmesi, herkes için milli bir sorumluluk, hatta zorunluluktur.

16 Nisan Referandumu sonrası siyasi cepheleşmelerin derinleşmesini önlemek, toplumsal huzurun yıkımına yol açacak tutum ve hareketlerden kaçınmak ülkemizin geleceği açısından hayati önem taşımaktadır.

16 Nisan 2017 Referandum sonuçlarını ille de daha önce yaşanan seçimlerle mukayese etmek gerekecekse, bunun salt 1 Kasım 2015 genel seçim sonuçları ile mukayese edilmesi yine bir hata olacaktır.
 
Hatırlanacağı gibi 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerin de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yüzde 52 yani 21 milyon oy almıştı. 16 Nisan Referandumun da EVET oyları toplamı ise 25 milyondur. Yani Cumhurbaşkanlığı seçiminden 4 milyon oy daha yüksektir.   

Keza, 7 Haziran seçimlerin de, Ak Parti 18.5 milyon oy alırken.  MHP 7.5 milyon oy almıştı. Bunun da toplamı 26 milyondur.  Bir başka değişle Referandumda verilen evet oyları 7 Haziran 2015 genel seçimlerinde iki partinin oyundan sadece 1 milyon eksiktir.

Ancak yine de 1 Kasım 2015 genel seçim sonuçları ile mukayese yapacaksak o zaman da önümüzdeki şu manzara çıkmaktadır:
 
TR 12 bölge bazında değerlendirme yapıldığında, 16 Nisan 2017 Referandumundaki evet oyları,  1 Kasım 2015 genel seçimlerindeki (AKP+MHP) oylarına göre azalmıştır. Bu azalma yaklaşık yüzde 10’dur.

TR 12 bölgeleri bazında 1 Kasım 2015 genel seçimlerine göre 16 Nisan 2017 Referandumunda (AKP+MHP) evet oyu artan 3 bölge bulunmaktadır. Bunlar Kuzeydoğu Anadolu, Ortadoğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu Bölgeleridir. Bu üç bölgenin toplam geçerli oylar içindeki payları yüzde 8,1’dir. 

Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki iller dikkate alındığında, buradaki oylardan kürt kökenli vatandaşların oylarının yüksek olmadığıdır. Bu bölgedeki geçerli oylar toplam geçerli oyların yüze 2’sidir.1 Kasım genel seçimlerine göre 16 Nisan 2017 Referandumunda Ortadoğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki geçerli oyların, toplam geçerli oylar içindeki payı yüzde 5,9’dur. Kaldı ki bu bölgedeki oylar arasında yüksek oranda evet çıkan, Malatya, Elazığ, Gaziantep, gibi iller bulunmaktadır.

Yurtdışı ve Gümrük oyları hariç tutulduğunda 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde (AKP + MHP) oyları Referandumdaki evet oylarından 4,2 milyon daha yüksektir. Sadece üç büyük ildeki (İstanbul, Ankara, İzmir) azalma 1,4 milyondur (İstanbul’daki azalama yaklaşık 700 bin, Ankara’daki azalma yaklaşık 400 bin, İzmir’deki azalma da yaklaşık 300 bindir.).
 
MHP’nin 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde aldığı oy ise sırasıyla, İstanbul’da 772 bin, Ankara’da 471 bin, İzmir’de ise 307 bin’ dir. Toplamda 1 Milyon 550 bin’ dir.

Üç büyük ildeki geçerli oyların toplam geçerli oylara oranı yurtdışı oylar hariç yaklaşık yüzde 32,4 ‘dür.  (AKP+MHP’nin) referandumda 1 Kasım 2015 genel seçimlerine göre oy kaybının yüzde 36’sı üç büyük ilde yaşanmıştır.

1 Kasım 2015 Genel Seçimlerine kıyasla evet oyları Ankara’da yüzde 15, İstanbul’da yüzde8,6 İzmir’de yüzde 11 oranında gerilemiştir.  Bu illerde 1 Kasımda MHP oyları Ankara yüzde 14,2, İstanbul yüzde 8,9 İzmir yüzde 11,4 dür.

Bu yaklaşım neredeyse 1 Kasım Seçimlerinde MHP’ye oy veren hiçbir vatandaşın Referandumda evet oyu kullanmadığı anlamına gelir. Bunun ilçeler bazında incelenmesi halinde ise çok farklı yorumlanabilecek tabloların ortaya çıkması kaçınılmazdır.

Bölgeler açısından bakıldığında 9 bölgede ve bu bölgedeki illerde AKP’nin Kasım 2015 seçimlerinde aldığı oy oranları ile 16 Nisan 2017 Referandumunda aldığı oy oranı birbirine yakındır. Ancak bu bölgelerde MHP’nin 1 Kasım 2015 seçimlerinde aldığı oy oranı yüzde 9 ile yüzde 18 arasında değiştiği göz ardı edilmemelidir.
 
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı her yerde açıkça söylüyor. “Bizde de FETÖ’cü var. Bizdekileri biliyoruz diyor.” MHP Arınıyor. Basın Mensupları darbecilerin siyasi ayağını soruyor. “Tek ayak üzerinde uzun süre durulamayacağını” söylüyor.

Denizli’de 1 Kasım 2015 genel seçimlerinde MHP oyu yüzde 14,7, AKP toplam oyu yüzde 45,5,  1 Kasım 2015 genel seçimlerinde MHP’ye oy veren vatandaşların hiçbiri 16 Nisan 2017 Referandumunda evet oyu vermese yine oran tutmuyor.

Mesela Denizli’de 15 Temmuz sonrası yargılanması devam etmekte olan davaların iddianamelerine bakılsa oy kaymalarının nereden nereye olduğunu görmek, fikir yürütmek mümkün olabilir diye düşünüyorum. Hangi partinin arındığını, hangi partilerin henüz arınmadığını da zaten kamuoyu biliyor.

Maalesef Referandum sonuçları belli olmaya başladığı andan itibaren; belli çevreler topyekûn saldırıya geçmiştir. Görülüyor ki MHP düşmanları yeniden aynı cephede birleşmişler, değerlendirme yapma, Referandum sonuçlarından ders çıkarmak yerine, MHP’yi karalama gayretine düşmüşlerdir. 

16 Nisan Referandum sonuçları açıklanır açıklanmaz televizyonlarda Evet cephesinin oy kaybının MHP seçmeninden kaynaklandığı algısı körüklenmeye çalışıldı. Bu yolla evet cephesi yıpratılmaya, birbirine düşürülmeye ve mümkünse çözülmeye uğraşıldı. Bu çevrelerin öncelikli hedefi MHP'yi itibarsızlaştırmak, daha sonra da AKP'yi tekrar sözde çözüm süreci altında ihanete doğru götürmektir.

Maalesef bildik çevrelerin böyle bir misyon yüklediğini görüyoruz. "Referandumda MHP'den Evet'e bir katkı gelmedi", "Kürtlerden gelen oylar Evet'e etkili oldu" şeklindeki manipülasyonlar maalesef bu amaçla ortaya atılan kara propagandadır. 

16 Nisanı hazmedemeyen, 15 Temmuzda elini ovuşturanlar önce MHP’yi hedeflerine koymuşlar, sonra da sokakları kışkırtmaya çalışmışlardır.

Ne var ki, egemenliğin sahibi Türk Milleti son sözü söylemiştir. Fiili durum sona ermiş, sistem tartışmaları nihayetlenmiştir. Bundan sonra geleceğe bakmanın zamanı gelmiştir. MHP bundan sonraki süreçte de, ülkenin meselelerinin çözümünde üstlendiği tarihi rolü ve sağlam duruşunu sürdürecektir.