Çocukluk yıllarımızın gençliğimize yerini bıraktığı dönemlerde MHP camiasının önde gelen tanıdığım bir ismine sordum;-"Neden MHP?"-"Hesapçı değilim de ondan"

Aradan yıllar geçmesine rağmen unutmadığım bu cevap, bir siyasi partiye gönül veren insanların halet-i ruhiyesini ifşa anlamına geldiği gibi MHP geleneğinin de siyaset düsturunun manifestosu niteliğindedir. İster Merhum Alparslan Türkeş döneminde isterse de Sayın Devlet Bahçeli Genel Başkanlığındaki MHP'de tüm siyasi söylemler ve parti politikaları memleket çıkarları ön planda tutularak belirlenmiş, "partimiz, ülkemiz ve milletimiz içindir" düsturu milliyetçi beyinlere nakşedilmiştir. Bu ifademiz, MHP'nin hem merhum lideri hem de bugünkü genel başkanının söylemleri incelendiğinde tam anlamıyla haklılığını ortaya koyacaktır. Bu yazımızdaki mesele bir haklılık ispatı değil (ki buna lüzum dahi yoktur, her şey ortada), Milliyetçi Hareket Partisi gibi siyasi etik kavramını Türk siyasetine yerleştirmeye çalışan ve mevcut iktidara karşı ciddi bir muhalefet yapan bir siyasi partinin yıpratılma çalışmalarına dikkat çekmektir.

Sene 1992. MHP'yi sisteme yakın olmakla suçlayanlar sonrasında sistem dediğimiz "düzen"in bir ürünü olan ANAP'ın koltuk değneği oldular ve sonunda silinip gittiler sistemin çarkları içinde. Değiştirmedikleri tek ağız MHP üzerine olumsuzluklar.

Ardından, MHP ile sorun yaşayan kimse varsa gelin dediler. Ne olursanız olun, gelin.

(ayrıca TBMM'nin kapısına hep yazmak istemişimdir, "burası Mevlevi dergahı değil, adam olun da gelin")

Sene 1995. MHP'de lider diktası dediler. Merhum Türkeş Bey için yaşlı dediler. Hem MHP'nin politikalarını biz merkez sağ partilerde hayata geçirmeye çalışıyoruz falan dediler. "Türkeş ile olmuyor" dediler. Hedefte yine MHP.

1999'daki hükümette yine hedefte MHP.

2002, yine hedefte MHP.

2007, MHP yine hedef.

2008, MHP hâla hedef.

En acı olan kısım ise bu muhalefet sazını çalanların part-time MHP'li olmaları. Peki, MHP gibi geleneği ve anıları çok zaman acıları olmuş bir "dava" partisinde bu part-time mensubiyet(!) ne kadar etik, ne kadar doğru?

Benim tespitim şudur;

MHP Genel Başkanı ve MHP kurmayları eskiden beri millet ve memleket çıkarları için her zaman elini taşın altına koymuşlardır. İnisiyatif almışlardır. Bu inisiyatif alma temayülü eskiden beri MHP'de vardır. Objektif-nesnel bir gözle değerlendirdiğimizde bunu çok açık bir şekilde görüyoruz. MHP'nin bir hesabının olmadığını da görürüz. Tüm siyasi partiler gibi MHP'nin de bir iktidar amacı vardır, fakat iktidar amacı ile hesap dediğimiz menfiliği birbirine karıştırmamalıyız. Bu kanaatimiz hem Merhum Türkeş Bey dönemi için hem de Devlet Bey'in hali hazırda devam eden genel başkanlık dönemi için geçerlidir. Tribüne oynamadan, popülist siyaset yapmadan, yapıcı ve millet-memleket çıkarları esas alınarak inisiyatif almak cesareti maalesef ki ülkemizde yalnızca MHP'de var. Hal böyleyken yani MHP'nin menfi bir hesabı yokken MHP üzerinde kimlerin hesabı var?

Öncelikle, bu "hesapsız" ama idealistçe siyaset yapan MHP kadroları ile "hesap" yapanlar arasında bir sorun var. İnisiyatif almak gereken günde gemiyi terk edenlerin kendilerini sütten çıkmış ak kaşık kabul etmeleri ise savaşa katılmayıp savaşın sonucunu tartışan pratik yoksunu kambur askerlerin işidir. Ortada bir düşman var, savaşın hangi zeminde yapılacağı belli. Ehli vatan, ehli vicdan MHP'yi son siper kabul ediyorken hâlâ hedef MHP.

Son zamanlarda gördüğüm bir temayül var, MHP ortaya koyduğu ilkeli ve etik siyaset ile taraflı tarafsız birçok vatandaşımızın beğenisini ve desteğini kazanıyor. Fakat MHP ne zaman bu trendi yakalasa "pratik yoksunu kambur askerler" tarafından hedefe alınıyor. Üstelik kullanılan literatür yine MHP literatürü.

2007 seçimlerinden önce Ümit Özdağ vs. gibi kamburlar vasıtasıyla rahat bırakılmayan MHP, yaklaşan yerel seçimler öncesinde yine oyalanmaya çalışılıyor. Dünkü hesap Özdağ, bugünkü hesap Koray Aydın. Ben MHP tabanını uyarıyorum, bu senaryolar hep aynı. Zaman değişiyor, yer değişmiyor. Argümanlar değişiyor, hedef değişmiyor.

Son olarak şunu belirteyim, MHP, 1940'larda başlayan ve devletin kanını emen siyasi kenelere karşı Anadolu insanının dik duruşu ve hesapsız mücadelesidir. Bu anlamda MHP, bir sonuçtur. Yani şu imtihan dünyasındaki onurlu siyasi taraf. Bu tarafın mensubu olmak ise elbette ki bir süreçtir. Sonuç ne olursa olsun bu sürecin içinde part time değil, full time bulunan herkesin Allah yardımcısı olsun.

Selametle...