-Öyle ya, ne olacak bu memleketin hâli?-Ne varmış memleketin halinde...Soranı da, soruyu soruyla cevaplayanı da tanırsınız siz.

trong>-Memleket elden gidiyor arkadaş.

-Memleket bizim elimizde miydi ki?

Bunları da tanırsınız...

-Memleketi soydular dostum.

-Bal tutan parmağını yalar ağam...

Bunlar da tanıdık.

-Sallandıracaksın bunların ikisini, üçünü.

-Hangi devirdeyiz azizim, geçti onlar...

Bildik bir muhabbet.

-Ah ah o büyük adam şimdi olacaktı.

-Bırak şimdi, sen bile desteklemedin adamı sağlığında.

Baya bir tanıdık.

Bu diyalog örnekleri hepimizin malumudur ve ortalama Türk'ün, sokakta, kıraathanede yaptığı ‘grup toplantıları'dır, hem de basına kapalı... (basına karşı böyle konuşmaz modern Türk, zira akıllıdır, hükümet başına iş açar) Yıllardır neden çözülmez bu memleketin hâli öyleyse? Bunca edebiyata rağmen...

Cevabım şudur; bu millete psikolojik bir darbe yapıldı yıllardır. Bu darbeye kısaca ben ‘özet çıkarma darbesi' diyorum. Şöyle ki, okulda öğretmen özet çıkarttırdı (dünyanın hiçbir ülkesinin eğitim-öğretiminde özet çıkartmayı göremezsiniz), camide hoca özet çıkardı; namaz surelerini bilin yeter. Müslümanlar özet çıkardı hayata dair, Cuma gecesi alkol alınmadı, cumaya ve bayram namazına kesinkes gidildi(bunlar Müslümanlık özetiydi). Milli maçların akabinde sevinmek, bayrak asmak, silah atmak sonra hadi havada kadehler... Ha bir de şehitlerimiz, her yer bayrak ama kimse bayrak değil... (bu da Türklüğün özetiydi bu topraklarda)

Ana baba, aile büyüklerine hürmet, bayram sabahı aramalarıyla özetini bulmuşken, sms yolu ile yardım, zekâtın özeti, facebook gönderine Filistin bayrağı çekmek İsrail'in zulmüne karşı direncin özeti, Doğu Türkistan için bir paylaşımı beğenmek ‘Kızıl Çin'in kahrolması için alına tavrın özetiydi. Peygamber Efendimiz(a.s)'ı sevmek, ‘bu kişi peygamber efendimizi çok seviyor' kartpostalını paylaşarak mümkün oluyor.

Sokakta, kahvede ses bulan yukardaki diyaloglar da milletin bu sisteme tavrının lokal yankıları, bir başka ifadeyle ‘özeti'dir.

Selametle...