div>

Siyasi geçmişine baktığımızda herhangi bir ideolojisi ve davası olmayan ama cemaatin desteğini alan profesyonel siyasetçi Meral Akşener, yanında sabitlediği 300-400 kişiyle il il geziyor. Kendi gibi milletvekili adayı yapılmayanlar, aday yapılıp seçilemeyenlerin bazıları etrafında etten duvar örmüş vaziyette… Etrafını saran bir diğerleri de eski BBP'liler, DYP'liler ağırlıkta… Yanında gezen 2011'de AKP'den aday adayı olan cemaatçilerde cabası… Kendisine dün "DYP artığı" diyenlerde şimdi ona yol açıyor.

600-700 kişilik kapalı spor salonlarında toplantı yapıyorlar ama yanındaki 2-3 cazgır öyle bir anlatıyor, sanırsın milyonlar oradaydı… Böyle bir atmosferde gaza gelen profesyonel siyasetçi Meral Akşener'in kendisi de salondakileri gaza getirmek için coştukça coşuyor. 

Profesyonel siyasetçi Meral Akşener Tokat konuşmasında bizleri de kastederek demiş ki:

"Muhteremler panikte. Bir savaş başladı ki; aklınız durur. Haftada bir tehdit, iftira. Çok ilginç havuz medyasıyla, AK Parti'yle, genel merkezimizin yayın organları aynı safta. Dolayısıyla ne kadar doğru bir işin peşinde olduğumuz, ne kadar kutlu bir yürüyüşün içinde olduğumuz ortaya çıkıyor."

Mesela iftira olarak ne yazdık? 

Bir tane örnek verebilir misiniz?

MHP Genel Merkezine 3-4 kere getirdiğiniz danışmanınız ve sır küpünüz Ali Serim'in Kürdistan sitesi yazarı olduğunu, PKK'lıları övdüğünü, PKK açılımını desteklediğini, Ülkücülere hakaret ettiğini, AKP ve Recep Tayyip Erdoğan'a adeta taptığını belgeleriyle ispatladık. Bunun neresi iftiraydı? 

Ali Serim konusunda özür dilemek, hatanızı kabullenmek yerine yine ekranlara çıkarak "Sayın Ortadoğu yazarları, öyle yazıp duruyor. Ali Serim benim bir öğrencimdir. Sevilen bir gençtir. ANAP çizgisinden geliyor. İyi bir ailenin oğludur. Yazık olan benim talebe oldu. Bu işlerle alakası olmayan kişidir."  diyerek onu yine korudunuz ve övdünüz…

3 parti değiştirdiğinizi ve bir partinin kapısından döndüğünüzü yazmamız mı iftira?

AKP'nin kuruluşunda Recep Tayyip Erdoğan'la gezerken "Ben eskiden Ülkücüydüm, şimdi demokratım" sözünüzü sürekli hatırlatmamız mı iftira?

1980 öncesi için Fethullah Gülen'in dinlerarası diyalog modelini önerdiğiniz ve videosu olan "Sayın Gülen'in yapmaya çalıştığı gibi farklı dinler arasında konuşmayı, mutabık kalınabilecek noktaları ortaya koyabilmek için bir çalışma yapmanın kimseye zararının olmadığı aslında faydasının olduğuna inanıyorum. Eğer 80 öncesinde bu yapılabilmiş olsaydı o kadar pırıl pırıl genç belki bugün yaşıyor olacaklardı." sözlerinizi hatırlatmamız mı iftira?

Teröristbaşı Öcalan üzerinden özür dilediğiniz "Abdullah Öcalan'a "Ermeni dölü" demiştim. Şimdi bunu hatırlarken bile tüylerim diken diken oluyor. Çok ayıp ettim. Çok utanıyorum. Özür diledim, ama hala büyük utanç duyuyorum" sözlerinizi hatırlatmamız mı iftira?

1994 yılında gerçekleşen yerel seçimler zamanında anket şirketinde karşılaştığınız Tokat'ın bir ilçe belediye başkan adayını önce DYP'li sanıp sonra MHP'li olduğunu öğrenince "Bırakın bu işleri, artık bu işler mi kaldı?" demenizi hatırlatmamız mı iftira?

DYP'nin bir toplantısında "Uzun süredir DYP'yi bırakıp başka bir partiye geçeceğim yolunda spekülasyonlar yapılıyor. Ben 1993 yılı Kasımında DYP'ye üye olup nikâh kıydım. Benim nikâhım "Katolik Nikahı" gibi boşanması olmayan bir nikahtır. DYP üyesi olmayı şeref sayıyorum. Benim evladıma bırakacağım tek miras DYP'dir" sözlerinizi hatırlatmamız mı iftira?

İftira olan nedir? 

Hangi iftirayı atmışız?

Ama "AK Parti'yle, genel merkezimizin yayın organları aynı safta. " diyerek siz bize iftira atıyorsunuz. Sizinle ilgili en çok yazı yazan benim. Ama ilginç olan Türkiye'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın en çok dava açtığı yazarda benim. Cumhurbaşkanı tarafından açılmış 35 tane ceza davam bulunmaktadır. Hatta dava açılan yazılardan birisi de sizin kaset olayınızla alakalı yazmış olduğum yazımdı. Keza gazetemizin yöneticileri ve diğer yazarları da AKP ve Cumhurbaşkanı tarafından açılan davalar yüzünden zamanının büyük bir bölümünü adliyede geçirmektedir.

AKP'nin yazarları evet sizinle ilgili yazıyor ama hepsinin ortak noktası sizin cemaate olan yakınlığınızla alakalıdır.

Mesela Mehmet Metiner diyor ki: "İki partiye operasyon çekilmek isteniyor. Geçmişte hukukumuza dayanarak isim zikretmemeyi, fazlaca eleştirmemeyi bir tarafa bırakarak. "MHP'nin kadın adaylarından birisi, bugün paralel yapının televizyonlarından hiç ayrılmadı. Burada hep şunu söyledi. "Biz MHP olarak iktidara gelirsek, size yapılan zulmü ortadan kaldıracağız" dedi. Adeta paralel yapının sözcülüğünü yaptı. Bugün MHP'ye paralel operasyon çekiliyor."

***

Aynı Mehmet Metiner sizinle ilgili "Geçmişten hukukumuz var" diyor. Çünkü bu Mehmet Metiner ile AKP'nin kuruluş günlerinde aynı atmosfer içinde bulundunuz. AKP'yi kuranların Türklük, Türk milliyetçiliği, Ülkücülük düşmanlığı bildiğiniz halde AKP'nin kuruluşuna 1 ay katkı sundunuz. 

Mesela oyunu HDP'ye veren cemaatçi Nazlı Ilıcak şimdi sizi destekliyor. Köşesinden "Etrafta Meral Akşener'in ismi dolaşıyor. Bence, hiç tereddüt etmesin çıksın ortaya. Çok büyük bir taraftar kitlesi toplayacağına eminim. Zaten eskiden beri, Meral Akşener'i, MHP'yi merkeze taşıyacak bir lider olarak görmekteydim. Bugün, işte bu fırsat doğdu." yazıları yazarak açıkça destek veriyor.

AKP'nin medyasının size yazdığı nokta paralel-cemaat ilişkinizdir. Onu bizimle karıştırmayın. Biz, MHP'yi ve Ülkücü Hareketi korumak adına herkese karşı mücadelemizi veriyoruz.

Birde "panikten" bahsetmişsiniz. Ben MHP yönetiminde hiçbir panik görmüyorum. Hatta dostunu-düşmanını çok net gördüğü için arınmanın huzurunu yaşıyorlar.

"Ot yoldurma" tehditleri savurduğunuza göre panik halinde olan sizsiniz. Yanınızda sabit gezdirdiğiniz 300-400 kişinin gazıyla mahkemeyi tehdit edecek suçu işlediğinizin farkında mısınız? "Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçu" diye bir suçun varlığından haberdar mısınız? 

Yanınızdaki cazgırlar "mahkemenin hâkimi değişmedi" diye mutluluktan uçarken, sizdeki bu panik nedendir?

Daha önce sormuştum. Tekrar soruyorum. Ülkücü Hareket sizi DYP, ANAP, AKP kapısından mahkeme kararıyla mı MHP'ye almıştı?

Birde kongrede seçilemediğiniz halinde küskünlüğünüzün olmayacağını belirterek, 'Her zaman partimin emrinde olacağım' demişsiniz.

1 Kasım'da milletvekili adayı yapılmayınca evine kendinizi kapatıp, hiçbir seçim çalışmasına katılmayan, seçim çalışma davetlerine gitmeyen olarak bunu siz mi söylüyorsunuz? 

Ama bizim size asıl söyleyeceklerimiz 8 Nisan sonrasında olacaktır. İşte Kırat'ın kuyruğu ondan sonra kopacaktır.

Nelerin iftira olduğunu da tek tek açıklamanızı bekliyoruz.

 

Yıldıray Çiçek/ORTADOĞU