7 Haziran seçimleri öncesi ve sonrası, 1 Kasım seçimleri öncesi ve sonrası Türkiye'deki ve bölgemizdeki hangi gelişme olursa olsun ne dediyse, hangi konuda uyarıyı yaptıysa, hangi duruşu sergilediyse haklı çıkan bir MHP karşımızda durmaktadır. Tarih MHP'yi hep haklı çıkarmış ve her konuda haklılığını tescillemiştir.

 

Başbuğ Alparslan Türkeş'ten MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye uzanan çizgiye bakın bu haklılığı her alanda hep görecek ve şahit olacaksınız.

Dün MHP dediği için MHP'yi linç etmeye kalkanlar, gün geliyor bugün MHP'nin dediği noktadan sesleniyor.

Türkiye'nin bu noktaya geleceğini, komşularımızla bu sıkıntıları yaşayacağımızı, komşu ülkelerin bölünüp, bölünme tehlikesinin Türkiye'de uygulanmaya çalışılacağını, toplumda ahlaki çöküntü olacağını, hırsızlığın, rüşvetin itibarlı meslek haline getirileceğini, Türklüğün başlıca düşmanlık unsuru görüleceğini AKP kurulduğu günden bu yana ifade eden MHP'nin, 13 yıllık bu AKP iktidarı zamanında bir konuda haksız çıktığını, yanıldığını söyleyebilecek olan var mı?

MHP'ye oy vermese de aklı, vicdanı, imanı olan kime sorarsanız sorun haklılığını onaylayacaktır.
Çok uzağa gitmeye gerek yok 12 Eylül 2010 referandumunda hangi uyarıyı yaptıysa haklı çıkan MHP karşınızdadır. Öyle ki o günün en büyük koalisyonu olan AKP-cemaat şimdi kanlı-bıçaklıdır. AKP iktidar gücünü kullanarak cemaatin kökünü kazıma uğraşı vermektedir. MHP referandumda "Hayır" duruşu sergilediği diye linç edenler, bugün bir bir haklı çıkan MHP'yi izlemektedir. Ama hala akıllanmadılar 12 Eylül 2010 referandumunda "Eski Ülkücü" sıfatıyla "Evet'i" savunup MHP'ye saldırınlar, şimdi de MHP'ye yeni Genel Başkan seçmek için çalışıyorlar. En acı olanda bunlar "PKK açılımını" dahi MHP'nin politikaları karşısında savunmuş insanlardı. Bu sisli havada herşeyi unuttular bizi görmezler artık sanıyorlar... Oysa hepsini biliyoruz.

PKK açılımı başladığı ilk günden bu yana MHP hangi uyarıyı yaptıysa hepsinde haklı çıkmış ve bunun şehitlerin acısıyla maalesef bu haklılık daha da çok artmaktadır. Ne anaların, ne evlatların gözyaşı dinmemiştir.

Öyle ki, adeta PKK Açılımının maskotu haline gelen Bülent Arınç bile "MHP'nin uyarıları haklı çıktı" demek zorunda kalmıştır.

"PKK'nın taşeronu HDP ile asla yanyana gelmem, görüşmem, onları flu görüyorum" dediğinde MHP Lideri Devlet Bahçeli'yi linç etmeye kalkanlar, bugün HDP'nin tutum ve davranışlarından dolayı yapacakları tarihi belirlenmiş görüşmelerini iptal ediyorlar.

MHP daha ilk günden 'Büyükşehir Belediyeleri Yasası'nın tehlikelerini ifade etmişti, o gün şiddetle karşı çıkan AKP bugün değiştirileceğini söylüyor. HDP'nin Büyükşehirleri PKK kampı haline getirmesinin bunda en büyük etkisi olduğunu ifade ediyor.

Irak'ta, Suriye'de Türkmenlerin varlığına sürekli dikkat çeken MHP idi. Bugüne kadar ismini ağzına almayan, onları görmeyen, onların yok edilmesine müsaade eden AKP, en azından ağzından Türkmen ifadesini çıkarmış durumdadır.

MHP'nin varlığının anlamını ve Türk milletinin varlığı ve geleceği adına verdiği çabayı her türlü örnekle çoğaltabiliriz. Önemli olan uyarılarında, tespitlerinde haklı çıkan MHP'nin etrafında kenetlenmektir.

MHP'nin de iletişim konusunda daha profesyonel davranmasıyla bu kenetlenme hızlanacaktır.

Yoksa "aldanıldık, kandırıldık" diyerek Türk milletini hep idare etmeye kalkan AKP, eninde sonunda Türkiye'yi büyük bir felakete taşıyacaktır. Şu mevcut hal bile felaketin gölgesinin Türkiye'nin üzerinde olduğunu göstermektedir.

MHP'nin nelere "HAYIR" dediğini, AKP ve diğerlerinin nelere "EVET" dediğini anlayanlar aslında Türkiye'de neler olduğunu daha hızlı görecek ve safını da ona göre seçecektir.

 

Yıldıray Çiçek/Ortadoğu