7 Haziran'da milletvekili adayı gösterilen Meral Akşener seçimlerden önce MHP Lideri Devlet Bahçeli'yi "Devlet Bey tam bir Adanalı'dır. Adanalıların sohbetleri muhteşemdir. Devlet Bey de çok hoşsohbettir. Fevkalade mizahi bir tarafı vardır. Gençleri çok sever. Samimi ve inanmış bir demokrattır. Son derece yardımseverdir ama yardımlarını gizli yapar. Çok iyi de bir stratejik akla sahiptir. Satranç oyuncusudur, hep 5 hamle sonrasını görür. Bazı şeyleri göze alır, ama demokrasinin yanında durur. Partiye zarar getirecek bir şey Türkiye'ye faydalıysa, onu yapar. Rastgele konuşmaz. Çok edeplidir. Çocuğu yaşında birini de ceketini ilikleyerek karşılar. Devlet Bey'i kamuoyuna doğru düzgün anlatamamamız bizim eksikliğimizdir. Devlet Bey ile daha rahat ve sükûnet içinde çalışılıyor. Fikirlerimizi çok rahat ifade edebildiğimiz biri. " (3 May 2015/Haber Türk) şeklinde övüyordu.

1 Kasım'da aday gösterilmeyen Meral Akşener şimdi televizyon ve gazeteleri gezerek MHP'de yönetim problemi olduğunu iddia ediyor.

6 ay içinde değişen nedir ki, o övgülerden bu eleştirilere gelindi? 

Tek fark Meral Abla milletvekili adayı yapılmamasıydı. 

Meral Abla'ya soruyoruz o halde…

MHP Lideri Devlet Bahçeli "Samimi ve inanmış bir demokrattır" ise…

"Çok iyi de bir stratejik akla sahip" ise…

"5 hamle sonrasını gören satranç oyuncusu" ise…

"Demokrasinin yanında durur" ise…

"Partiye zarar gelse bile Türkiye faydası için adım atıyor" ise…

"Rastgele konuşmaz" ise…

"Rahat ve sükûnet içinde çalışılan, fikirlerin rahat ifade edildiği biri" ise bu övgüleri bırakıp, şimdi tam tersi açıklamaları niye yapıyorsunuz?

AKP'nin yeni oluşumundan ayrılıp MHP'ye katıldığınızdan itibaren size hep değer vermiş, TBMM Başkanvekilliği gibi yüksek görevlere getirmiş ve 2007 yılından itibaren hep 1. sıra milletvekili adayı yapmış bir genel başkan sizi son seçimde aday yapmayıp üzerine de  "7 Haziran'da milletvekili seçildi. 1 Kasım için aday olarak müracaat etti, listeye girmedi. Listeye almayan benim. Bunun sebepleri vardır. Uluorta konuşulacak konular değildir." açıklamasını yapıyorsa, elbette bir bildiği konu vardır değil mi?

Ve MHP Lideri Devlet Bahçeli yine "Değer vererek, her türlü konuma taşıdığınız insan sorgulanmıyor da MHP sorgulanıyor" diyerek bu hali de güçlendirmişti.

Ya bu zorlama hal ile MHP Lideri Devlet Bahçeli "Uluorta konuşulacak" hale dönüşürse?

Kaldı ki siz parti içinde ne bir muhalefet kanadıydınız ne de bugüne kadar MHP'nin yönetim anlayışı hakkında zerre bir eleştiriniz olmuştu. 

Parti içinde MHP Genel Başkan Adayı olmuş iki isim vardı, her ikisi de zaten 7 Haziran'da da, 1 Kasım'da da birinci sıradan milletvekili adayı yapılmıştı. Bunlardan birisi Sayın Koray Aydın diğeri sayın Ümit Özdağ idi. Koray Aydın 2009 yılında yine imza topladığı halde 2011 yılından itibaren hep milletvekili adayı yapılmıştır. Ümit Özdağ ise MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin  "Millet ve Devlet Bekası İçin "GÜÇ BİRLİĞİ" adı altında MHP içinde kendini muhalif nitelendiren ama özellikle 12 Eylül 2010 referandumunda "Hayır" duruşu sergileyen birçok kişiyi geçmişte ne yaparsa yapsın, geçmişte ne söylerse söylesin MHP'ye davet edip alan açmasıyla birlikte 2011 seçimlerinden bu yana önce milletvekili adayı, sonra MHP MYK üyesi ve 7 Haziran, 1 Kasım seçimlerinde de 1.sıradan milletvekili yapmıştır.

Demek ki, ortada muhalefete alan kapatma gibi bir durum yoktur.

Mesele çok farklı çok!

Ha bir de ortada MHP Genel Başkan Adayı olarak dolaşan başka bir isim daha var. Ülkücü geçmişi olmayan, 4 yıllık MHP'li geçmişi ile ego patlaması yaşayan, sosyal medyada fırtınalar estiren kişi!

2011 yılında dönemin MHP Genel Başkan Yardımcısı olan, sonra kaset tezgâhıyla MHP'den istifa etmek durumunda kalan kayınbabasının isteğiyle milletvekili yapılmıştı. Bir sonraki seçimde de aday yapılmayıp MHP'den ihraç edilmişti. Şimdi ihraç mahkemesi devam ediyor. MHP Lideri Devlet Bahçeli hala "MHP zarar görür" düşüncesiyle gerçek ihraç sebeplerini kamuoyuna açıklamıyor. Zaten onun 4 yıllık MHP'lilik sürecinde içindeki muhalefet süreci 7 Haziran akşamı sandıklar açılır açılmaz attığı twitlerle ve televizyonlara koşup MHP'yi eleştirmesiyle ortaya çıkmıştı. 7 Haziran akşamı "niye 80 milletvekili çıkardınız?" diye saldırıyordu. 1 Kasım'dan sonra da niye "niye 40 milletvekili çıkardınız?" diye saldırıyor. Yani dert başka… 

Destek almaya gittiği yerlerde geçmişteki ideolojisi hatırlatıldığında sadece tebessüm eden bu zat-ın, şimdi "Davamız, Ülküdaşlık hukuku, Ülkücü gelenek" gibi ifadelerle rolünü oynaması da ayrıca bizleri tebessüm ettiriyor.

Bu örneklerden görüldüğü gibi MHP'de demokrasi problemi yoktur. MHP'de gerçeklerin tam anlaşılamaması yahut bazı hallerin gizli kalma durumu vardır.

MHP'nin resmi olağan kongre tarihi 18 Mart 2018 olarak belirlenmişken bu dayatma, bu baskı, bir delegenin 100 kişi tarafından aranmasının hikmeti nedir?

Bu "MHP aşkı" desek, siyasete ilk MHP'de başlardınız. İlk ideolojiniz ise Ülkücülük olurdu. Böyle bir şey olmadığına göre hedefiniz başka, düşünceniz başka… MHP ve Ülkücü çizgisinde kırıklık olmayan Koray Aydın'ın hali ise kronik imzacı haldir. Kendi memleketinden milletvekili seçilememiş olması bile bu halini engellemeye yetmemektedir. Onu elbette 40 kapı gezenlerle, daha dün yoldan geçerken MHP'ye gelenlerle bir tutacak halimizde yoktur. Ona yönelik eleştirilerimiz kendi alanımız içindeki eleştirilerimizdir. Ona sadece "vefa ve ölçü" kavramlarını hatırlatmakta fayda görüyorum.

Tekrar Meral Abla'ya dönelim ve yazımızı noktalayalım…

Meral Abla geçmişte gösterdiğin "Bozkurt" işaretine alerjinle, "Eskiden Ülkücüyüm, şimdi Demokratım" ifadenle MHP Genel Başkanı olmayı mı gerçekten mi hayal ediyorsun? 

Yoksa MHP'yi bölme planlarında, bir hedefinizde Bozkurtları Kırat'ın kuyruğuna bağlayıp yeni bir oluşum peşine sürüklemek mi?

Bu arada Ülkücüleri 2003 yılından beri "Değişimci-Statükocu" diye bölmeye çalışanlar Merkez Parti MYK Üyesi Abdullah Aydınlı'nın "Birlikte hareket etmeye karar verdiğimiz bazı önemli isimlerin bir yandan bizimle görüşürken diğer yandan bir başka partinin yönetimine talip olması, haliyle bize büyük şok ve şaşkınlık yaşattı. Ve ister istemez bazı şeyleri sorgulamaya başladık." demesinin ve bu ifadeler karşısında muhabirlerin 'Bahsettiğiniz kişiler hangi partinin yönetimine talipler?' sorusuna "Bunu söylememi benden beklemeyin. Eleştirdiğimiz insanların ilkesizliğini sergileyemem. Bu parti Meclis'te. Daha fazla bilgi istemeyin benden lütfen. Açıklamak isterlerse, kendileri açıklasınlar. Böyle bir bilgiyi ifşa etmek benim ahlakıma uymaz." açıklamasının muhatabı hanginiz acaba? 

Oyun o kadar açık ve net oynanıyor ki, bu görmek için MHP'nin tarihten günümüze yaşadıklarına bakmak yeterlidir.

Samimi Ülkücülerin duygularını istismar ederek hesap yapanlar, en büyük zararı onlara verecektir.

Yarın bir gün karşılaşacakları sürprizler, onlarda büyük travma oluşturacaktır çünkü… O yüzden samimi Ülkücüler birliğini, beraberliğini, kendi arasındaki edebini, adabını sonuna kadar korumalıdır.

MHP'nin oyu dün azaldı, yarın çoğalır. Allah, ilkesinden, ülküsünden ayırmasın bu hareketi…