div>

1 Kasım seçimleri sonrası MHP'deki gelişmeleri göz önünde bulundurarak içe dönük birçok yazı yazdım. Yazmaya da devam ediyorum. Bu yazılar sonrası imza veren birçok MHP İl Başkanı, ilçe başkanı, belediye başkanı ve Ülkücü delege bana ulaşıp telefon açtı. Kimi yazılarımdaki cümlelere kızgınlıktan, kimi dertleşmek, kimi de "İnanın bu şekilde bilmiyordum" şeklinde ifadelerini belirtmek için aradı.

Bazılarıyla saatlerce görüştüm. Görüştüklerim içinde bir tanesi de "Genel Başkanımla benim problemim var" demedi. İnanın birçoğu da samimi düşüncelerini ifade etti. Bende onların samimiyetle bahsettikleri bazı eksiklik ve yanlışlıklara hak verdim. Onlarla anlaşamadığım tek konu "Sevdim öldürdüm" mantığına benzer bir mantıkla hareket ederek, MHP'yi mahkemeye taşıyan olmalarıdır. Ve kimin peşine takıldıklarını bilmeden meçhul bir yola çıkmış olmalarıdır. Birçoğunda o samimiyeti gördüğüm için, 14 Aralık 2015 tarihinde yazdığım "BU TELAŞ, BU ACELE NİÇİNDİR? " başlıklı yazımda "Ne olağanüstü kurultay için imza veren delege haindir.

Ne de imza vermeyen delege yalaka ve menfaat düşkünüdür. Zaten "Ülkücü iradeye" böyle bir yaklaşım sergilemek alçaktır. MHP'de şuan bazı kişilerin "Milletvekili seçilemedim, aday yapılmadım" hareketliliği vardır. Samimi Ülkücüler de bu hareketliliği başlatanlar tarafından istismar edilmektedir. Meselenin odağında bu konu vardır." ifadelerini kullandım.

Samimiyeti istismar edilen birçok Ülkücü de zaten MHP üzerinde oynanan oyunların farkına vararak bu oyuna alet olmamak için geri adım atıyor.

Mesela geçen günlerde MHP Uşak Ulubey İlçe Başkanı Şevket Gök'ün imzasını noter huzurunda geri çekmesi ve  "Muhalefete ön ayak olanların hareketini samimi bulmadığı, MHP'yi toparlamak adına yola çıkanların MHP'yi parçalanmaya götürdüğünü hissettiği" ifade etmesi buna bir örnek olmuştur. Bu süreçte birçok kişi imzasını geri çekmiş, birçok kişi de imzasını geçmek için MHP Genel Merkezi ile tekrar diyaloga girmiştir. Bu örnekler durumu göstermesi açısından önemli ama artık son kararı mahkeme vereceği için teknik olarak bir hükmü yoktur.

Mesele MHP üzerinde oynanan oyunun görülmesidir. Çok şükür ilk günlerin duygusal tepkileri ortadan kalkmış ve Ülkücüler gelişen olayları daha sağduyulu değerlendirmeye başlamıştır.

Geçen gün, bugüne kadar "Değişimci" değişiklere destek veren ve MHP düşmanlığı ön planda olan Taraf gazetesinde ilginç bir haber vardı. "YENİ OLUŞUMDA MHP-DYP KAVGASI" başlığı ile manşetten verdikleri haberde aynen şunlar yazıyordu:

"MHP'de 1 Kasım seçimlerinin ardından başlayan muhalif hareket, MHP'liler ile DYP'lileri karşı karşıya getirdi. Bu durum MHP Genel Başkan adayı Meral Akşener'in yurt gezilerinde de sert tartışmalara yol açtı. Bu tartışmalardan en biri de Denizli de gerçekleşti. Akşener'e, ziyareti sırasında hem DYP'liler ve DP'liler hem de MHP'liler karşılamaya geldi. Bu sırada Akşener'in de kaldığı otelin lobisinde iki grup arasında sert tartışmalar yaşandı. Tartışma itişmeye kadar vardı. Tartışmanın büyümesine Ankara'dan gelen siyasetçiler önledi. Tartışmanın ardından iki grup da, Akşener'e ve yakın çalışma arkadaşlarını birbirlerine şikâyet etti. MHP'liler, yeni oluşumda Demokrat Parti ve Doğru Yol Partisi kökenli siyasetçilerin "olmamasını" isterken, DYP ve DP kökenli siyasetçiler de MHP'lileri yeni oluşumdan uzak tutulması tavsiyesinde bulundu. Bu da, oluşumda büyük rahatsızlığa yol açtı. 

MERKEZ AÇILIMI ZORDA

 Akşener'in Anadolu gezilerinde yaşanan MHP ile DYP arasındaki kavga, yeni oluşumun merkezde siyaset yapma projesini de olumsuz etkiledi. Uzun yıllar DYP çatısı altında siyaset yapan Akşener, MHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturduktan sonra ANAP gibi dört eğilimli siyaset yapmayı planlıyordu. MHP ile DYP'liler arasında çıkan kavga bu nedenle moralleri bozdu. Ancak Akşener'in A takımı, iki eğilimin zamanla birbirlerini alışacağını ve tartışmaların da sona ereceğini düşünüyor. Bunun için iki tüm eğilimleri kucaklayacak söylemlere ağırlık verilecek."

***

11 Haziran 1999 tarihinde "Uzun süredir DYP'yi bırakıp başka bir partiye geçeceğim yolunda spekülasyonlar yapılıyor. Ben 1993 yılı Kasımında DYP'ye üye olup nikâh kıydım. Benim nikâhım "Katolik Nikahı" gibi boşanması olmayan bir nikahtır. DYP üyesi olmayı şeref sayıyorum. Benim evladıma bırakacağım tek miras DYP'dir" diyen Meral Akşener'in peşine takılan Bozkurtlar, elbette gittikleri yerlerde önüne Kırat'lar çıkınca şaşırmamalıdır. MHP içinde başlatılan bu hareket Bozkurtların değil, Kırat'ların kardeşliğidir. Meral Akşener, DYP, ANAP(kapısından döndü), AKP, MHP gibi partilerle siyaset yapmış profesyonel bir siyasetçidir. Ama "DYP ile boşanması olmayan Katolik Nikâhı olduğunu" ve "evladına bırakacağı tek mirasın DYP" olduğunu belirttiği için, gidilen yerlerde DYP-DP kökenlilerin onu karşılaması çok doğaldır. Taraf'ın haberi de doğrudur. Meral Akşener'in gezdiği illere bakın bunu da rahatlıkla görebilirsiniz.

Geçenlerde BBP kökenli Değişimci bir yazarda, Taraf'ın haberine benzer bir yazıyla kendi hallerini "Uçağa önce binmek ön sırada olmak anlamı taşımaz. Biletiniz varsa ve hangi numara yazıyorsa koltuk seçebilirsiniz? Gemiye ilk binen istediği kamarayı alamaz! Sözü bu gezilerimizde, toplantılarımızda protokolün ön sıralarında yer almaya çalışan, bunu yaparken de kırıcı olan, nezaketini kaybeden herkese kötü örnek olan arkadaşlar için yazıyorum! Üzgünüm ama bu güzel yürüyüşe zarar verir! Fedakârlıkları, emekleri gölgeler! Genellikle ben çekim yaparım bazı tipler var ki hemen ablanın yanında olmak istiyorlar, kameraların karşısında kafa gösteriyorlar! Bu en çok o arkadaşlarımızı zayıflatır, yok böyle bir şey orda olmak o arkadaşları önemli adam yapmaz! Gittiğimiz illerde işin ucundan tutmak yerine tören alanlarında sadece ön sırada olmak için sıra bekleyenler bir bir biliniyor ve çok komik hale düştükleri için gülünç oluyorlar! Siyasette Egolarını yenip sermaye yapamayanlar büyümez aksine çok küçülürler!" cümleleriyle eleştirmiş… Artık nasıl öne geçme kavgası yaşanıyorsa aralarında? Ön saflarda kimlerin olduğuna bakın, kavgayı anlarsınız. Tek ölçüsü "Milletvekili olamadım" olanlar, hep ön saflarda…

Olağanüstü kongre için imza veren bir il başkanı vardı. 1 Kasım sonrası MHP Genel Merkezine ilk gelen ve o ilden 7 Haziran'da milletvekili yapılıp seçilen ve 1 Kasım'da tekrar aday gösterilen ama seçilemeyen milletvekilini MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye şikâyet etmişti. Sonra bir baktık, o görevden alınan il başkanı ile o ilden tepkilere rağmen milletvekili yapılan kişi aynı salonda Meral ablalarını çılgınca alkışlıyor. Samimi Ülkücüleri de işte bu tipler gölgeliyor…

MHP içindeki DYP hareketliliğine tekrar dönmek istiyorum. Çok ilginç olan da MHP içinde gerçekten bir DYP hareketliliği vardır.

Üç Genel Başkan Adayını da bakıyorsunuz, üçünün de DYP ile geçmişte bağları olmuş. Sosyal medyada MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye ölçüsüzce eleştiri yapanlara bakıyorsunuz, içlerinde DYP ile geçmişte bağı olanlar olanlar var…

Meral Akşener: DYP'den Belediye Başkan adayı, DYP Kadın Kolları Başkanı, DYP'den milletvekili, DYP'den bakanlık yapmış…

Süleyman Servet Sazak:  1994 yılı ara seçimlerde DYP Ankara 4. Seçim Bölgesi adayı olmuş "DYP ana partidir MHP yavru partidir" sözünün sahibi…

Koray Aydın:  Kendisinin de "92 yılındaki MHP kongresinde Türkeş Bey'in listesine karşı parti içinde liste çıkarmış birisiyim. Kavgalar oldu, yakınlarım salon içinde itilip kakıldı." şeklinde itiraf ettiği ve bu olaydan sonra MHP'den istifa edip DYP'ye milletvekili olarak katılma kararı aldığını dönemin MHP Genel Sekreter Yardımcılığı ve Kayseri milletvekilliği yapan Sayın Mustafa Dağcı " O kongrede yaşananlardan sonra Koray Aydın'ın DYP'lilerle bir diyaloga girdiğini, Devlet Bakanı ve DYP Trabzon milletvekili Mehmet Ali Yılmaz'dan öğrendim. Hatta Mehmet Ali Yılmaz bana "MHP milletvekilleri olarak bir kişi eksileceksiniz" dedi. Koray Aydın'ın MHP'den ayrılacağı bilgisini alan Başbuğumuz beni görevlendirerek "Evladım bu süreçte Koray'ın MHP'den ayrılması partimize zarar verir, git şunu ikna et" demesi üzerine, gidip onu ikna eden, MHP'de kalmasını sağlayan benim… Koray Aydın kongrede üzerinin çizilmesini ve kongrede yaşananları hazmedemediğinden böyle bir tutum içine girmişti. " cümleleriyle anlattığı kişidir. 

Azmi Karamahmutoğlu: Sosyal medya üzerinden sürekli MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye saldırıyor. Değişimcilere destek veriyor. O da  "Önemli olan kendi siyasal düşüncelerimi seslendirebileceğim zemin. DYP'de bu zemin ihtiyacından kaynaklanmıştır" diyerek İstanbul'da DYP 8. Sıradan milletvekili adayı olmuştu.

Mehmet Sadettin Derebeyoğlu: Bir zamanlar "Devlet Bahçeli'den kurtulmak isteyen MHP'liler ve millet değil bizzat sizlersiniz! Çünkü Devlet Bahçeli'nin tarihe not düşen her konuşması sizi besmele görmüş şeytana çeviriyor, sersemleştiriyor ve ne diyeceğinizi şaşırıyorsunuz. Travmalar geçiriyorsunuz Devlet Bahçeli yüzünden. Ah bir gitse şu MHP'nin başında da, daha rahat bir şekilde ihanetlerinizi gerçekleştirseniz ne güzel olur değil mi?" diye yazılar yazıyordu. 1 Kasım sonrası KIRAT'ların kardeşliği onu da tekrar mazisine götürmüş olmalı ki, o da sosyal medya üzerinden MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye ölçüsüzce saldırıyor. O da 1995 yılında DYP'den Kütahya 5.sıra milletvekili adayı olmuş ve 1996-1997 arası DYP Merkez Karar Kurulu'nda üye olarak görev yapmıştı.

***

Başka partiden gelip, MHP'nin ölçü ve ilkelerine göre hareket etmeyi başka adımlarla karıştırmamak lazımdır. Bu harekete liderlik yapacak olanda aranması gereken tek ölçü MHP ve Ülkü Ocakları çizgisini hiç bozmamış olmasıdır. "Ben Ülkücü değil, demokratım" diyenin peşinden gidenler bu ölçüyü ilk önce siz öğreneceksiniz. Meselemiz başka partiden gelip MHP'ye hizmet etme alanı açıp -açmama değil, davanın ölçülerini bilmektir. O yüzden sürekli "MHP Ülkücülerin partisidir" hatırlatması yapıyoruz.

MHP'de Bozkurtların kardeşliği vardır, Kırat'ların kardeşliğini MHP'ye uygulamaya çalışanlara tekrar hatırlatıyoruz. 

Samimi her Ülkücüye de bunları görme çağrısı yapıyoruz.

Yıldıray Çiçek/ORTADOĞU