Kir götürmez beyazlık.Kalbi bir iman.Ayakçı politikayı ayağının altına alan.Tertemiz bir fikir.

Başkalarına söylerken kendisine de muhatap olacak kadar ‘etik' ve idrak sahibi.

Millet için elini altına koyduğu taşların yarasını, ‘elini bin kez öpmekle' gideremediğimiz.

Helal, ahlak ve inancı her dem öğüdünde merkez yapan.

İki kişinin üçüncüsünün Allah olduğunun idrakindeki adam.

Üzerimizde hakkı olan.

Ani'de kıldığımız namazın imamı.

Fitneyi öldürmenin sevdasında okunan salanın müezzini.

Bir memleketi ayağa kaldırmanın duayeni.

Şu yiğit cümlelerin döküldüğü dudağın öptüğü el,

"Tesbih çeken ellerin, "hû" diyen dillerin, secdeye varan alınların, gönlü Mekke'de, kalbi Kerbela'da, hasreti Kudüs'te, aklı Yesi'de kalmışların, Yaradan'a sığınmışların hepsi;" bu halin içindedir. Gözbebeğinde bu ışık vardır.  Can pınarlarından bu berraklık akar. Şahdamarında bu halin nabzı atar. Allah rızasını gözetir. Ah" eder, ancak bilir ki her gecenin sabahı vardır.

Bu hal, kan ve gözyaşı ile yoğrulmuştur. Adresi bellidir. Adı Ülkücülüktür."

Yüzünü güldürmek, milletin bahtının gülmesidir.

Sığındığım Allah şahittir, İstiklal Marşı yazarı merhum Akif, İstiklal Harbinin ruhunu yansıtan o muazzam şiirine ‘Korkma' diyerek başlamıştır. Bu cümle bize İslam Tarihinden, Siyerden tanıdıktır. Hz. Peygamber, Sıdık-ı Ekber'ine mağarada, müşrikler mağaranın yanı başına kadar gelmişken ne demişti; ‘Korkma'...

Allah var ve gaile yok.

Allah var kuldan ve kulun şerrinden korku yok.

Biz buradayız. Nefes alan her ülkücünün nefesi bu milletin kulağına fısıldanan bir ‘korkma' değil midir?

Liderim, Beğim tekraren beyanıdır ülkücü yüreklerin; BAŞARACAĞIZ...