Laiklik gidecek, terör bitecek öyle mi?

Her şey çok güzel olacak uyutması…

Çözüm, barış, mutabakat kandırması…

Analar artık ağlamayacak yutturması…

Demokrasi, özgürlük ve insan hakkı avutması…

Oslo, Habur, İmralı dayatması…

Ve tabi ki,

Eş, dost, akrabalarla millet üzerinde yapılan,

Yandaş tayfasının bilgi karartması,

Tek kelimeyle kirli bir ittifakın,

Sözde “istikrar” pompalamasıdır.

Yalan mı?

Analar hiçbir dönemde bu kadar ağlamamış.

Güvenlik güçlerimiz hiçbir dönemde bu kadar aciz duruma düşürülmemişti.

Neymiş efendim,

Hükümet vadettiği her şeyi yüzde yüz gerçekleştirmiş.

Neymiş efendim,

Çiftçimiz ve üreticimiz istikrarlı yönetimle büyüdükçe büyümüş.

*

Uyanın artık kardeşim uyanın.

Büyüyen biri var ama o siz değilsiniz.

Büyüyen, Uruguaylı Hayvancılar,

Büyüyen Bulgar ve Gürcistanlı Samancılar.

ABD’li pirinç üreticisi,

İsrailli tohum üreticisi,

Meksikalı nohut üreticisi,

Yunanlı pamuk üreticisi,

Fransız arpa üreticisi,

Büyüyen Çinli ve Vietnamlı çay üreticisi,

Peki ya senin neyin büyüyor?

Protesto olmuş senetlerin.

Arkası yazılan çeklerin.

Ve tabi ki çektiğin kredilerle birlikte, kredi kartı borçların!

*

Ama boş ver.

Sen bunları konuşup ta ne yapacaksın ki.

Sen Cumhurbaşkanının “baba biz Laz mıyız, Türk müyüz” dediğini konuş.

Sen Japon’un yaptığı köprü için “Osmanlı” diye övünen Başbakan’ı konuş.

Sen son beş ay içinde şehit olmuş 500 asker ve polisi bırak…

Salya sümük “arka sokaklar dizisinde” rol icabı ölen polisi konuş.

Sen IŞİD roketiyle yaşamını yitiren 17 insanı bırak…

“Sokağa abdestsiz çıkmayın” diyen Kilis Valisini konuş.

*

Haksızsam haksız sın deyin.

İktidarın karartıp, kapattığı suni gündemler sayesinde,

Patlayan bombaları, giden canları, şehit ve gazileri ne kadar konuşuyoruz?

Kilis’i, IŞİD’i, PYD’yi ne kadar konuşuyoruz?

Çöken ekonomiyi, batan dış politikayı, işsizliği ne kadar konuşuyoruz?

Mesela yokluğu, yolsuzluğu ve yasakları artık ne kadar konuşuyoruz?

17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet skandalını konuşan kaldı mı?

Çocuk tecavüzlerini…

Genç kızlara yapılan tacizleri…

Kadın cinayetlerini…

Yerlerde sürünen memur maaşlarını…

Üç kuruş maaşla ayakta kalmaya çalışan asgari ücretliyi…

Pazar yerinden yiyecek toplayan emeklileri,

Söyleyin gerçekten artık ne kadar konuşuyoruz?

*

Şimdilerde ’de gündeme yeni atılan,

Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın,

“İslami anayasa” teklifini konuşuyoruz.

Ne diyordu “çark” etmeden önce, Başkan Kahraman;

“Yeni Anayasa’da laiklik olmamalı!”

Yani diyorsunuz ki, laiklik kalkınca terör duracak öyle mi?

Yani diyorsunuz ki, laiklik kalkınca Kilis kurtulacak öyle mi?

Yani diyorsunuz ki, laiklik kalkınca her şey güllük gülistanlık olacak öylemi?

O zaman söyleyin bakalım İsmail Bey,

Zinayı suç olmaktan laiklik mi çıkardı?

Domuz eti satışını laiklik mi serbest bıraktı?

Kimliklerden din hanesini laiklik mi sildi?

Memlekette yüzlerce kilisenin açılmasına laiklik mi izin verdi?

Hayır.

Bunların hepsini AKP iktidarında yapıldı.

Onun için İsmail Bey, aklıma gelmişken,

“Göz görünce yüz utanır” derler ya,

Şöyle bir ülkeme bakıyorum da,

Bu kadar arsız ve yüzsüzün türediği memlekette,

Ne gözü utanıyor yüzsüzlerin,

Ne de yüzü utanıyor sütsüzlerin.