PİYANİST-besteci Tuluyhan Uğurlu, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Trabzon ile İstanbul Şubesi'nin düzenlediği 6'ncı Tarihi Yapıların Korunması ve Güçlendirilmesi Sempozyumu kapsamında ‘Doğunun mabetleri’ isimli konser verdi. Ayasofya eserini görsel sunum eşliğinde seslendiren sanatçı Tuluyhan Uğurlu,Trabzon'daki Ayasofya'nın ibadete açıldığını hatırlatırken, "İstanbul'daki Ayasofya da böyle olmak durumundadır" dedi.

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Osman Turan Kongre Merkezi'ndeki konseri, İnşaat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Cemal Gökçe, İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna, Trabzon Şube Başkanı Mustafa Yaylalı ile davetliler ve öğrenciler dinledi. Piyanist-besteci Tuluyhan Uğurlu, ‘Doğunun mabetleri’ isimli konserinde bölgenin kadim kentleri ve mabetlerinin görüntüleri eşliğinde eserlerini seslendirdi. Sanatseverin önünde Kudüs için hazırladığı yeni bestesini de seslendiren Uğurlu, bestesinde Kudüs’ün hüznünü anlattı.

Tuluyhan Uğurlu, tarihi yapılar arasında bir köprü kurumak amacı ile konserinin son bölümünde Ayasofya Müzesi’ne yer verdi. ‘Dünya Başkenti İstanbul’ isimli albümünün içinde yer alan ‘Ayasofya’ isimli eserini seslendiren sanatçı, Trabzon’da Ayasofya Kilisesi’nin yapılması, ardından müzeye dönüp tekrar cami olarak ibadete açılmasını anlatan bir görsel sunum ile doğaçlama eserler seslendirdi. Tuluyhan Uğurlu konserini, 1913 yılında  Mustafa Kemal Atatürk'ün Sofya'da askeri ateşe iken bir kıyafet balosuna meşhur Yeniçerili kıyafeti ile katılmasının hikayesinden esinlenilmiş ve mehter ile İstiklal Marşı'yla birlikte vals melodilerini birleştirdiği parçası ile sonlandırdı.

TULUYHAN UĞURLU: İSTANBUL'DAKİ AYASOFYA DA İBADETE AÇILMALIDIR

Konseri ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Tuluyhan Uğurlu, var olan dünya ve ülke miraslarını hangi medeniyetten olursa olsun hayatın içine dahil etmek için konserler verdiğini söyledi. Uğurlu, şöyle konuştu:

”Trabzon'daki bu konseri de bu yüzden çok önemsiyorum. Buradaki konsere de iki Ayasofya'nın hikayesini anlatıyorum. Bu iki mabedin birbirine ne kadar benzer bir öyküleri olduğunu bir kaderleri olduğunu anlatıyorum. Dolaysıyla konseri bu merkezle birleştirip bütün tarihi mekanların önemine vurgu yapıyorum. Bütün yaşamış imparatorlukların, medeniyetlerin bizim olduğunun önemini sunuyorum. Anadolu'da yaşamış bütün medeniyetlerin bizim medeniyetlerimiz olduğunu vurguluyorum. Ayasofyalar çok uzun zamandan beri tartışılıyor. Ben her iki Ayasofya'nın da vakfedildiğini biliyorum. Bu iki Ayasofya'nın nasıl vakıf edildiyse o şekilde bugün kullanılması gerektiğini düşünüyorum.Her iki Ayasofya da ibadete açılmalı. Zaten Trabzon'daki Ayasofya bir çalışma yapılarak ibadete açıldı. İstanbul'daki Ayasofya da böyle olmak durumundadır."