Şarkıcı, besteci, söz yazarı ve şair Mustafa Yıldızdoğan, "Türkiye'nin şartları ve toplumumuzun psikolojik yapısı bağlamında, emek ve gayret vermiş, bir ve beraber olmuşuz. Askerimiz, polisimiz, öğrencimizle, bütün millet bir olmuş ve musibetleri ortadan kaldırmışız. Şimdi birlik zamanı. Bu birliğe gelirken, 15 Temmuz'da vermiş olduğumuz şehitler, simge isimler, Halisdemirlerimiz var." dedi.

Çiftçi bir ailenin 7 çocuğundan biri olarak 1966'da Konya Kadınhanı'nda dünyaya gelen Yıldızdoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyanın neredeyse birçok ülkesinde birçok farklı şehri gördüğünü belirterek, dünyanın en güzel memleketinin doğduğu şehir olduğunu söyledi.

Sanatçı Yıldızdoğan, doğduğu bölgede orman, ağaç, akarsu, dere, ırmak olmadığını kaydederek, "Rabbim, rahmetini indirirse buğday, arpa olur. Kuru çölümsü bir memlekettir ama doğduğum memlekettir. Dünyanın en güzel yeridir. Belki albümlerimde, Nadas, Hasat gibi tarım tabirlerini kullanmam o topraklara olan sadakatim, bağlılığım ve vefamdandır." diye konuştu.

Müzikle aşkının 14-15 yaşlarındayken başladığını aktaran Yıldızdoğan, şu bilgileri verdi:

"Eskiden de vardı şiir merakım. Çünkü 7-8 yaşlarındayken, Dilaver Cebeci'nin 'Ölürüm Türkiyem'i, Abdurrahim Karakoç, Nihal Atsız, Hayati Vasfi Taşyürek'in şiirleri ezberimdeydi. Abilerim ezberletmişti. Allah onlardan razı olsun. Bağlamayla başladım. Hayatım boyunca hiçbir zaman sanatçı olacağım, Mevlamın rızkımı dünyaya serptiği ve ömür boyu onu toplayacağım, karşılık beklemeden milyonlarca sevenimin, hayranımın olacağı aklımın ucunda yoktu. Futbol merakım vardı. Barselona, Real Madrid, Juventus, Liverpool ve Chelsea'de futbol oynayacağımı hayal ederdim. Çünkü çok güzel futbol oynuyordum ama sanatçı olacağım aklıma gelmiyordu."

Mustafa Yıldızdoğan, aşkla tanıştıktan sonra kulvarının müziğe döndüğünü ifade ederek, o günden bugüne üretmeye devam ettiğini söyledi.

- "Hasat albümünde, hasat isimli bir eserimiz yok"

Hasat isimli 20. albümünü müzikseverlerle buluşturduğuna işaret eden sanatçı, hasatın bir tarım tabiri olduğunu sözlerine ekleyerek, albümde 'Hasat' isimli bir eserin olmadığını aktardı.

Yıldızdoğan, albümde şehitlere ithaf edilen "Gittiler" isimli esere değinerek, "Türkiye'nin şartları ve toplumumuzun psikolojik yapısı bağlamında, emek ve gayret vermiş, bir ve beraber olmuşuz. Askerimiz, polisimiz, öğrencimizle, bütün millet bir olmuş ve musibetleri ortadan kaldırmışız. Şimdi birlik zamanı. Bu birliğe gelirken, 15 Temmuz'da vermiş olduğumuz şehitler, simge isimler, Halisdemirlerimiz var. Halisdemir'i bir simge olarak kullanıyoruz." ifadelerini kullandı. 

"Kimi nişan dilekliler, kimi taze bebekliler, Halisdemir yürekliler, seçip seçip gitttiler/Ülke çıksın diye dardan, candan geçtiler, candan. Ana, baba evlat yardan, geçip geçip gittiler." şeklindeki dizelerle şehitleri anlatan Yıldızdoğan, şunları kaydetti:

"Hak ile batılın bir savaşı vardır. İslamın, tevhidin ilk şehidi Ammar Ailesi'nden tutun da Hazreti Hamza ve Hüseyin'e, Kurtuluş Savaşı'nda eli kınalı kuzumuza, İmamoğlu kuzumuza ve Halisdemirler, Fıratlar ve Fethi Sekinlere. 'O gün böyleydi. Bunlar yaşandı ve buna bir sünger çekip yeni bir güne başlayalım' demek insanlığımıza yakışmaz. O gece mücadele eden ve 30 yıldır PKK ile mücadele eden tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle ve hürmetle anıyorum."

- "Ana, baba, eş ve taze bebeğini bırakmak, dünyadaki en zor şey"

Mustafa Yıldızdoğan, şehitlere saygısının sonsuz olduğunun altını çizerek, "Eğer bugün bayrağımız dalgalanıyor, minarelerde ezanlarımız okunuyorsa, hür ve bağımsız olarak gezebiliyorsak bu, gidenlerin sayesindedir. Biz onları başımıza tac edeceğiz. Onları gönlümüze, dilimize, ruhumuza tespih edecek, çocuklarımıza anlatacak, altın harflerle namazlarımızın arkasındaki dualara kazıyacağız. Çünkü dünyada riyası olmayan tek şey ölüm. Peygamberlerden sonra en güzel makam şehitlere verilen makam. Ana, baba, eş ve taze bebeği bırakmak, dünyadaki en zor şey. Bir bedel uğruna bırakılıyor, ay yıldızlı bayrak, bu cennet vatan ve bu millet." değerlendirmesinde bulundu.

Şarkının klibini henüz çekmediklerini ifade eden sanatçı, sinemacılardan istekte bulunarak, "Bu konuyu en güzel şekilde kim anlatacaksa proje sunsunlar ve onu yapalım. Bu millete en güzel şekilde kalıcı bir eser bırakalım." dedi.

Ünlü isim, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından demokrasi nöbetlerinde vatandaşların hep birlikte söylediği "Türkiyem" isimli bestesine de değinerek, şöyle konuştu:

"1993'te, rahmetli Dilaver Cebeci hocamın bu güzel şiirini besteledik. O zaman da memlekette terör olayları vardı. O zaman, Allah ve Türkiye Cumhuriyeti düşmanları vardı ama bu düşman, uluorta değildi. Sinsi ve kalleşti. Gizleniyor, askeri, polisi vuruyor, şehit ediyordu. Hain darbe girişimi ise daha da farklıydı. İç bünyemizde kılcal damarlarımıza kadar girmişti, farkında değildik. Türkiyem, bir anda, 80 milyon Türk milletini, fikri, düşüncesi, dünya görüşü, felsefesi, inancı ne olursa olsun herkesi kucakladı. Sözleriyle sanki 18-20 yaşında güzel bir kızı, Leyla'yı anlatır gibi memleketi anlatmış. İçerisinde siyasi düşünce yok. Sevgi var. Mutabık kaldığımız nokta şu, ay yıldızlı bayrağın ve minarelerdeki ezan sesinin altında, dünyada eşi benzeri olmayan bu topraklarda yaşayabilmek."

- "Biz, bir ve beraber olursak aşamayacağımız engel yok"

Konserlerinin sonunda asker ve polislere selam gönderdiğini ve darbe girişiminin hemen arkasından saçını asker tıraşı yaptığını vurgulayan sanatçı, "Her problem gördüğümüz yapıyı ve kurumu zedelersek olan bize olur. Belki de bu girişimi yapan hainlerin tek derdi, vatandaşla Türk askerini ve polisini karşı karşıya getirmekti ama bunu, bu milletin ve siyasilerin ferasetiyle başaramadılar." ifadelerine yer verdi.

Yıldızdoğan, darbe girişimi gecesinde siyasilerin sergilediği birlik ve beraberlik için teşekkür ederek, "Bu millet ve bu devlet çok güçlü. Biz, bir ve beraber olursak, Allah'ın izniyle kat edemeyeceğimiz yol, aşamayacağımız engel yok. 15 Temmuz hain darbe girişimi, bu millete 'Bir olun, beraber olun. Tüm dertleri, sıkıntıları beraber çözeriz' mesajı verdi. Kanser hücreleri temizlenmeye devam ediyor ve bir gün Allahın izniyle temizlenecektir." diye konuştu.

Birlik ve beraberliğin Türkiye'nin mucizesi olduğunu kaydeden sanatçı, ötekileştirmeyen, ayırmayan bir lisan kullanılması gerektiğini söyleyerek, "Kimsenin gönlünü kırmadan, kimseyi yıkmadan dökmeden bir lisan oluşturmalıyız. Her sözümüz Mevlana gibi, Mevlana'dan olsun. Yunus gibi, Yunus'tan olsun, 'gel' diyen. Bu lisan ile bütün sıkıntıların aşılacağına, Allahın izniyle, gençlerimiz ve çocuklarımızın geleceğinin çok aydınlık olduğuna, Türkiye devletinin 2023, 2071'inin muhteşem olacağına ve hammaddesinin ve temelinin birlik ve beraberlikten geçtiğine inanıyorum." değerlendirmesinde bulundu.