Klarnet virtüözü Serkan Çağrı, son dönemde dövizde yaşanan dalgalanmalara ilişkin, "İnsanların her şeyden bir anda vazgeçmesi, 'oldu, bitti, yandık, perişan olduk' demesi, kolay seçimdir. Zor olan ise her şeye rağmen mücadele verip, herkesin yaptığı işte elindeki hünerlerini ortaya koyması. Ben bugün kendi hünerlerimle, kendi bildiğim işle kendimi ortaya koymaya çalışıyorum ülkemde." dedi.

Eylül ayında gerçekleştirilecek 7. Uluslararası Klarnet Festivali'nin sanat yönetmenliğini üstlenen Çağrı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, klarnetin kendisi için önemini ve Türkiye'de yaşanan tüm olumsuz gelişmelere karşı sanatın pozitif gücünü anlattı.

Çağrı, müzisyen bir ailede, babasının üflediği klarnetin sesiyle doğduğunu belirterek, "Bebekken ağladığımda klarnet kasetlerini koyup beni öyle uyuturlarmış. Bir bebek için düşünebiliyor musunuz, sakinleşmesi klarnetle gerçekleşiyor. Hayatımı klarnet üzerine kurdum. Hayallerimi klarnet üzerinden gerçekleştiriyorum. Çok geniş çaplı projelere klarnet üzerinden bakıyorum. Bakış açım, pencerem klarnet. Onun ötesinde klarnetle iletişim kurarak gelişiyorum." ifadelerini kullandı.

"Müzikteki etkileşim her şeyden daha güçlü"

Son nefesine kadar klarnetinden ayrılmak istemediğinin altını çizen genç sanatçı, "O benim bütün dertlerimin, sevinçlerimin, hayallerimin, umutlarımın içinden geçtiği bir aracı ve benim elim, kolum gibi bir parçam." diye konuştu.

Serkan Çağrı, Türk yemeklerinde olduğu gibi Türk müziğinin farkını ortaya koymak istediğini vurgulayarak, "Sadece ülke sınırları içinde değil, tüm dünyada müziğimizin içinde neler barındırdığını anlatabilmeliyiz. Yüzlerce yıllık tarihimizin kokusunu müziğimizle sunabilmeliyiz. Coğrafyamızın güzel insanlarını ve güzelliklerle dolu her yanını müziğimizle sunmalıyız. Çünkü bu etkileşim her şeyden daha güçlü. Sözlerle ifade edemediğimiz, kendimizi anlatamadığımız her türlü zenginliğimizi, güzel taraflarımızı sanatın gücüyle aktarabiliriz." değerlendirmesinde bulundu.

"Hayatımdaki olumsuzluklar, umutlarım ve hayallerim karşısında yenildi"

Her durumda pozitif bir bakış sergilediğini dile getiren Çağrı, şunları aktardı:

"Ben çok dezavantajlı bir yerde büyüdüm, dezavantajlı bir grup içinde yer aldım. Çocukluğum Keşan'da geçti. Olabilecek en kötü şartları zaten çocukluğumdan itibaren gördüm. Hayatımdaki olumsuzluklar, küçük yaştan itibaren benim umutlarım ve hayallerim karşısında yenildiler. Hiçbir zaman umutsuz olmayı tercih etmiyorum. Hiçbir zaman kötümser düşünmüyorum çünkü her olumsuzluktan, her zorluktan başarıyla çıkmış bir milletin fertleriyiz. Yani 100 yıl önce de bugün de bunu görüyoruz. Bugün durum biraz daha farklı olabilir. Doların, avronun yükselişinden etkilenen her vatandaş gibi, bunun içinden nasıl çıkılabileceğini bilmiyorum ama çok iyi bildiğim bir şey var. Herkes işini iyi, vazifesini doğru yaparsa ve birbirine karşı samimi olursa, devletiyle, milletiyle herkes gereğini yapmak için kollarını sıvarsa, aşılmayacak zorluk yoktur. Bugün ülkemizin iyi olabilmesi için, üzerimize düşen, yapmamız gereken vazife neyse hepimiz bunu yapmaya çalışıyoruz."

Başarılı sanatçı, yaşanan olumsuzluklara karşın normal yaşama devam etmek gerektiğinin altını çizerek, "İnsanların her şeyden bir anda vazgeçmesi, 'oldu, bitti, yandık, perişan olduk' demesi, kolay seçimdir. Zor olan ise her şeye rağmen mücadele verip, herkesin yaptığı işte, elindeki hünerleriyle ortaya koyması. Ben bugün kendi hünerlerimle, kendi bildiğim işle kendimi ortaya koymaya çalışıyorum ülkemde. Hiçbir zaman için bu işe çok olumsuz taraftan bakmayı tercih etmiyorum." açıklamasını yaptı.

"Umutsuzluğa kapılsam karşınızda Serkan Çağrı olmayacaktı"

Çocukluğundan itibaren çok olumsuz şartlarda yetiştiğine dikkati çeken Çağrı, "Hiç olumsuzluğa kapılıp gitmedim. Kapılsam belki bugün tanımayacaktınız. Karşınızda Serkan Çağrı olmayacaktı. Çok iyi bilirim ekmeksiz, yemeksiz, aç yatmanın ne olduğunu. Ajitasyon yapmak için demiyorum. Çok iyi biliyorum babam düğüne gidemediğinde evimizdeki psikolojinin ne olduğunu." dedi.

Serkan Çağrı, dolar ve avronun Türk lirası karşısında yükselmesine de değinerek, şöyle konuştu:

"Ekonomist değilim. Bildiğim bir konu değil. 'Klarnetin perdesi olmasa ne olur' diye sorsanız çok daha doğru cevap veririm ama ülkemizin üzerinde dönen oyunlar, politik durumlara baktığınız zaman, ortada bir rahip krizi var görünen. Ben bununla ilgili bir kriz olduğunu düşünmüyorum, bir baskıcı tutum var gördüğümüz kadarıyla. 'Ben süper gücüm. Onu bana yarın 18.00'e kadar verirsin. Vermezsen başına şu gelir.' denmesi iyi bir tutum değil. Süper güç de olsanız bu doğru bir tutum değil. Bildiğim kadarıyla dünyada pek çok ülke bunun doğru olmadığını söylüyor. Yani aynı durumu mesela biz ABD'ye yapabiliyor muyuz? FETÖ dediler. Biz onlara, 'Bu adamı yarın 18.00'e kadar bize teslim edin.' diyemiyoruz. Biz, hukuk anlayışı ve hukuk sınırları içerisinde, demokratik bir ülkeden söz edildiği zaman onlara göre sonuncu sırada geliyoruz ama onlar yaptığı zaman hukukun, demokrasinin dışına çıkmıyor. Biraz da yaşanan süreçleri bu şekilde değerlendirmek lazım."

Dünyadaki komşuluk ilişkilerini ve ülkelerarası iş birliği ilişkilerini doğru noktada tutmak gerektiğini kaydeden Çağrı, "Buna tüm dünyanın, tüm insanlığın ihtiyacı var. Dünya insanları olarak birbirimizden uzaklaşmadan, bir araya gelebilmek, insanca görüşebilmek, düşmanca bakmamak adına, tüm politikacıların birbirine ahkam kesmesinin son bulması gerektiğini düşünüyorum." görüşünü dile getirdi.