Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, Türkiye'nin terörle mücadelesinin tüm hızıyla devam ettiğini belirterek, Bitlis-Siirt bölgesinde 781 personelin katılımıyla yapılan Eren-11 Sehi Ormanları Operasyonu'na katılan bütün güvenlik güçlerine üstün başarılar diledi.

Dünyada ve Türkiye'de yaşanan gelişmelere rağmen yine gündemin ilk sırasında yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının bulunduğunu ifade eden Destici, "Virüs, tüm dünyada, sebep olduğu ölümlerin yanı sıra ekonomi başta olmak üzere, insana dair her alanı, sarsıcı bir şekilde şiddetle etkiliyor. Ülkemizde, hastalığın seyri, kısıtlamalara rağmen, tedirgin edici bir şekilde yükseliş gösteriyor. Bu noktada, genel tablodaki dönemsel iyileşmelerin, tedbirleri asla göz ardı etmemize sebep olmaması konusunda, tekrar, tüm vatandaşlarımızı uyarmak istiyorum." diye konuştu.

Maske, mesafe ve hijyen şeklinde adlandırılan tedbirlerle ilgili titizliğin asla elden bırakılmaması gerektiğini dile getiren Destici, önümüzdeki yıllarda da buna benzer salgınların olabileceğini ve bugünden hazırlıklı olunması gerektiğini vurgulayarak, özellikle aşı konusunda Türkiye'de yapılan çalışmaların sınırsız bir şekilde desteklenmesini istedi.

Yerli aşı için çalışmaların devam ettiğine dikkati çeken Destici, "Sadece Kovid-19'a karşı değil, bundan sonra yaşanabilecek diğer salgınlara karşı da yerli aşı üretme altyapısına gerekli yatırımları yapmalı ve kendi aşımızı öncelikle kendimiz üretebilecek bir pozisyona geçmeliyiz. Aşı konusu, dünyanın bugün geldiği şartlar itibarıyla artık stratejik bir konu ve milli güvenliğin unsurlarından biri haline gelmiştir." ifadesini kullandı.

Farklı dönemlerde Yunanistan ile gerginlikler yaşandığına da değinen Destici, "Ege'nin 'kükreyen faresi', gürültülü bir şovla, silahlanmaya devam ederken, son olarak 4 F-16'yla, Kuzey Ege'nin uluslararası sularında, bilimsel ve teknik araştırmalar yapan TCG Çeşme gemimizi taciz etti." değerlendirmesinde bulundu. Destici, Yunanistan'ın karasuları ve kıta sahanlığıyla ilgili tezlerinin hiçbir hukuki zeminin olmadığını, Türkiye'nin haklılığı karşısında, Yunanistan'ın iplerini ellerinde tutan devletlerin, gerçekçi ve inandırıcı bir argüman geliştirmeyi bile başaramadıklarını söyledi.

"Türkiye, oyun oynanacak, şaka yapılacak bir ülke değildir"

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bölgemizde, zaten büyük bir güç olan ve gücünün çok üzerinde bir potansiyel taşıyan Türkiye'nin, meşgul edilmesi dışında hiçbir fonksiyonu olmayan Yunanistan'ın bu durumunu ve destekçilerini bir kenara yazalım. Sonrasında, geçmişte Ermenistan'la yaşadıklarımızı; resmi nüfusu 3 milyon olan ve bunun tahminen yarısı ülke dışında yaşayan Ermenistan'ın, Türkiye'den neredeyse ucu Ankara'ya kadar dayanan toprak taleplerini, sınır ihlallerini, uluslararası arenadaki destekçilerini, dile getirdiği tezleri, kullandığı argümanları, hepsini yan yana koyalım. Ne kadar benziyorlar değil mi? Yunanistan ile Ermenistan'ın bu anlamda birbirine ne kadar benzediğini çok açık ve net bir şekilde görmekteyiz. İhtimal vermiyorum ama Yunanistan bir adım daha atarsa, Ermenistan'la akıbetleri aynı olacaktır. Bunu da Yunan politikacılara ve Yunan halkına hatırlatmak istiyorum. Türkiye, oyun oynanacak, şaka yapılacak bir ülke değildir."

"Türkiye'nin siyasi partileri, milli meselelerde dayanışma içinde olmalı; hiçbir siyasi partimiz, diğeriyle diyalog kuramayacağı üslupla siyaset yapmamalıdır." diyen Destici, BBP'nin, kurulduğu günden beri buna dikkat ettiğini ve dile getirdiğini, Türkiye'nin etrafını saran şer ve ihanet ittifakına karşı birlik olunması zorunluluğunu sürekli hatırlattığını dile getirdi.

"Meclis'te PKK'nın siyasi uzantısı HDP var"

Destici, "Hatırlatmak ihtiyacı duyduğum diğer husus, Türkiye'nin ağır güvenlik problemleri yaşadığı şartlarda, TBMM'de, 40 yıldır mücadele ettiği terör örgütünün uzantılarının bulunmasıdır. Bu durum, bütünüyle bir hukuk faciasının nedeni ve parçası olmasının yanında, Türkiye'nin en önemli karar mercii olan parlamentosunun, gizli oturum bile yapamaması gibi bir garabet ve güvenlik zaafına sebep olmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.

Gara operasyonu sonrasında iki bakanın Meclis'e geldiğini ancak tüm çıplaklığıyla Meclis'i bilgilendiremediğini dile getiren Destici, "Neden? Çünkü, Meclis'te PKK var. Meclis'te PKK'nın siyasi uzantısı HDP var. Bizim bakanlarımız ne kadar bilgi verebilirler ki? Ya da HDP, PKK oradayken biz bakanlarımızdan ne kadar sarih bilgiler isteyebiliriz ki. Onun için öncelikle ve ivedilikle TBMM'nin teröristlerden temizlenmesi gerekiyor. Terörle mücadele sadece dağda, sınır içinde ya da sınır dışında eline silah almış teröristle mücadele değildir. Terörle ve terörizmle mücadele, terörün ve terörizmin tüm unsurlarına karşı topyekun yapıldığı zaman sonuç verir." dedi.

"Suçluların bir kısmı TBMM'dedir"

Bu işin bir de sosyolojik tabanı olduğunu dile getiren Destici, buna yönelik çalışmaların da en az güvenlik boyutu kadar mücadeleyi gerektirdiğini, o alanda da mücadelenin asla ihmal edilmemesi gerektiğini söyledi.

Gara'da 13 Türk vatandaşının vahşice ve kahpece katledilmesinin öncesi ve sonrasında HDP'nin pozisyonunun milletin vicdanında yeni ve ağır bir yara açtığını vurgulayan Destici, "Suçluların aranması ya da bulunması gereken yer parlamentolar değildir ama maalesef bugün bu suçluların bir kısmı TBMM'dedir. Düşünebiliyor musunuz sözde bir milletvekili Gara'ya gidiyor, oradaki bütün bilgilere sahip, bizim 13 masum insanımızın orada olduğunu biliyor ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, onun askerinin, polisinin ve masum sivil insanların yanında durmuyor, terör örgütünün yanında duruyor ve hala yüzsüzce kendilerini savunmaya kalkıyorlar. Hala dün o hadise yaşandıktan sonra burada, PKK'nın partisi burada grup toplantısı yapıyor ve pervasızca konuşuyor." ifadesini kullandı.

"O 13 masum insanımızın kanını HDP milletvekilleri de yöneticileri de ellerinde taşımaktadırlar" diyen Destici, bu kişilerin arkadan el ovuşturduklarını da bildiklerini kaydetti.

HDP'nin kapatılmasını yasalara göre söyleyenlerin, HDP eş genel başkanları tarafından "Kürt düşmanı" olarak lanse edilmesine tepki gösteren Destici, "Bunun bir Kürt düşmanlığıyla ifade edilebilmesi, ancak bunun böyle gösterilmesi, yeni bir yalan ve provokasyondur. HDP sözcüleri bu cümleyle yeni bir yalana ve provokasyona imza atmışlardır. Bilsinler ki hiç kimse bu alçakça oyunun bir parçası olmayacaktır. Kürt kökenli vatandaşlarımız şunu bilsinler ki onlar bizim kardeşlerimiz. Onların her derdi bizim derdimiz, her problemi bizim problemimiz, her talebi de bizim talebimizdir. Terörün ve şiddetin olmadığı her ortamda her şey oturulur ve konuşulur." değerlendirmesinde bulundu.

Yeni anayasa konusunda Meclis'te temsil edilen siyasi partileri ziyaret ettiklerini anımsatan Destici, İYİ Parti ile başladıkları ziyaretin Demokrat Parti ve en sonunda CHP ile devam ettiğini, bu görüşmelerin düzeyinin çok yüksek ve olumlu geçtiğini aktardı.

Destici, "Burada bir güven problemi var. Bu güven problemini aşabileceğimizi düşünüyorum. Sadece yapmamız gereken; meseleye ön yargısız yaklaşmamız, kırmızı çizgilerimizi arkada tutmamız, önce konuşabilmeyi hedeflememiz gerekiyor. Bunu yaptığımız zaman ben yeni anayasa konusunda çok önemli mesafeler alacağımızı yaptığım görüşmelerden de çıkardım." diye konuştu.

"Meclis'teki siyasi partilerin de görüşleri alınmalı"

Mustafa Destici, yargı ve ekonomi reformu paketleri ile Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler Yasası'yla ilgili hazırlıklar olduğunu anımsatarak, bu reform paketlerinin, TBMM'ye sunulmadan önce Meclis'teki partilerin de görüşlerinin alınmasını istedi.

Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler Yasası'yla ilgili hazırlıkların, bu yasaların daha da demokratikleştirilmesini öncelemesi gerektiğini belirten Destici, şöyle devam etti:

"Bunun için de yeni teklifte baraj tamamen kaldırılmalıdır. Çünkü, yeni sistemle birlikte baraja ihtiyaç kalmamıştır. Çünkü, yönetimde istikrar sağlanmıştır. Temsilde adaletin tam olarak sağlanması ve temsil eden milletvekillerinin yasama ve denetleme görevini tam anlamıyla yapabilmesi için baraj olmamalıdır. İkincisi, hele ki baraj içinde bir baraj, ittifak içinde bir baraj asla kabul edilebilecek bir şey değildir. Bu tür hesapların ne demokrasimize ne Meclisimize ne de bunu teklif eden partilere faydası olmayacaktır. Bir üçüncüsü de ön seçim. Bu düzenlemelerde belli bir kontenjanın dışında örneğin yüzde 20 gibi ki en fazla yüzde 20 olmalı, onun dışında mutlaka milletvekili adaylarının ön seçimle belirlenme zorunluluğu getirilmelidir."