Anayasanın ilk dört maddesini ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini değiştirilmez olarak gören Cumhur İttifakı ortaklarının yeni sivil bir Anayasa hazırlanması önerisi ile köseye sıkışan Zillet ortakları, Yeni Anayasa çalışmalarının önüne set çekmek için telaş içinde birbirlerine gidip gelmeye çalışıyorlar.

Zilletin ortakları, dostları, koro halinde körün fili tarifi gibi neresinden tutulsa farklı tanımlanan sözde Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerisinde diretiyorlar. Ne olduğunu millete bir türlü açıklayamıyorlar.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerisi, Cumhur ittifakı karşısındaki tüm odakların ortaklaşa söylemi olması tesadüf değildir. Cumhur ittifakına karşı muhalefeti birleştirme ve aynı söylem etrafında toplama stratejisinin bir parçasıdır. Ne özgün ne de milli bir projedir. Zira bu strateji ve yol haritası Zilletin akıl hocaları olan ABD’li strateji kuruluşlarının aylar önce yayımlanan Türkiye’yi istikrarsızlaştırma hedefine yönelik sözde yol haritalarında yer almıştır.

Asıl gaye MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin ifade ettiği gibi “Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile sahip olduğu güçlü yürütme fonksiyonunu tasfiye etmek, demokratik adımlardan geriye dönüşünü sağlamak ve çıkarlarına uygun bir Türkiye tasarlayanlara yöneliktir. Türklüğün ve Atatürk’ün Anayasa’dan çıkarılması, Türkiye’nin bölünmesi, anadilde eğitim ve vatandaşlık tanımı gibi değişiklikleri içeren çalışma ile Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem talebinin eş zamanlı olması manidardır.”

Sistem değişikliğine soyunanların Anayasa Değişikliğini zamansız bulması ne anlama gelmektedir. Cumhur İttifakının sivil Anayasa önerisi karşısında bu kadar paniğe kapılmaları gerçek niyetlerinin deşifre olmasından mıdır? Zira Anayasa değişmeden sistemi nasıl değiştirmeyi düşünüyorlar? TBMM de böyle bir aritmetik yok 2023 seçimlerinden sonra da olmayacak.

İlk dört maddenin kırmızı çizgileri olduğunu söylerken riyakarlıklar, yalanlar HDP ile yapılan görüşmelerin arkasından bir bir ortaya çıkıyor.

Anayasa’nın ilk dört maddesinin tartışılmaya açılmasıyla ilgili soruya Babacan, “Şu anda bunları tartışmak için uygun iklim yok ülkede. Onun için hiç kimseyle konuşmuyoruz bu konuda, günü geldiğinde zemin ve şartlar uygun olduğunda” Anayasa’nın ilk dört maddesi üzerinde de konuşulabileceğini söylemek istiyor.

Kılıçdaroğlu Anayasa değişikliği için uygun iklim yok diyor. Sivil darbe süreci içinde olduğumuzu sivil bir Anayasa yapmak için uygun iklim olmadığını söylüyor. Yani hem FETÖ söylemlerini dillendiriyor. Hem de adeta ilk dört maddenin pazarlık konusu yapılması için uygun ortamı beklediğini ima ediyor.

Zillet yeni Anayasaya karşı çıkarken, zamansız bulurken, ilk dört maddenin değiştirilebileceği uygun iklimin oluşmasını beklediği ortaya çıkıyor.

Acaba bunun için mi sistemi zafiyete sürükleyecek sözde güçlendirilmiş parlamenter sistem önerilerinde diretiyorlar? Zillet ittifakı ne olduğunu tanımlayamadıkları sözde güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile eski sisteme, onun zaaflarına ve Türkiye’yi siyasi kaosa, hükümet kuramaz, yönetemez bir ortama yeniden dönüşmesi için var gücü ile çalışmaktadır. CHP’nin üslubu HDP’li ve FETÖ’cü bölücülerin kaos tetikçilerinin üslubuyla aynıdır.

Zillet İttifakı Türkiye üzerinde plan yapanlar, demokrasi dışı arayışlara heves edenler, dış güçlerden medet umanlarla birlikte harekete geçmiştir.

Boğaziçi Üniversitesindeki olaylarında bölücü örgütlerin yönlendirmesine gözlerini kapatıyor, her türlü kaos fırsatını ülkede istikrarsızlığı tetiklemek için düzenlenen her oyunu gözü kapalı destekliyor.

yandan da kimin oturacağı belli olmayan masalar kurmaya hevesleniyorlar. Kahvaltı masası kurulamayınca, sözde memleket masası kumaya çalıştılar. Terör örgütü uzantısı partileri bu yolla aklamaya, bölücü talepleri müzakere için yol açmaya çalıştılar.

Bu da yetmeyince terör örgütü uzantısı parti ile kamuoyu önünde ziyaretlere görüşmelere başladılar. Ancak yaptıkları görüşmeleri millete açıklayamadılar. Masalar kurmaya heveslenenler basın toplantısı yapmaya bile cesaret edemediler.

bir taraftan ilk dört maddesine sadığız derken biryandan da HDP ile nasıl ittifak yapacaklarını açıklamalılar. Ya Anayasanın ilk dört maddesini bilmiyorlar, okumamışlar ya da milletin gözünün içe baka baka yalan söylüyorlar.

ile zillet ortakları, dostları kapalı devre siyaset alışkanlığını terk etmelidir. Şeffaf olmalıdır, demokratik olmalıdır, PKK’dan FETÖ’ye kadar terör örgütleriyle arasına duvar örmelidir.

HDP’yle CHP ve İP arasındaki ilişkinin, Deva partisi ile HDP arasında kurulan sıcak bağların, son dönemde yoğunlaşan büyükelçi ve sivil toplum ziyaretlerinin Zillet ittifakının ve dostlarının görünmeyen ortaklarının PKK, FETÖ lobisi olduğunu ortaya koymaktadır.

Gara da masum vatandaşlarımızın vahşice katledilmesi artık bir milat olmuştur. Hiç kimse Terör örgütü destekçileri ve uzantıları ile kapalı kapılar ardında görüşmeler yapamayacak gizli emellerini saklayamayacaktır.

CHP‘nin Gara katliamı sonrası yaptığı açıklamalarda HDP’yi incitmemek için PKK’yı zikretmemesi milletin gözünden kaçmamıştır.

MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli’nin ifade ettiği gibi; eğer “CHP’nin, HDP’ye ve bölücü terör örgütüne verilmiş bir sözü yoksa PKK’ya katil demek, terörist demek, CHP’ye ancak onur, ancak şeref, millet nezdinde de itibar kazandıracaktır.”

Sayın Bahçeli’nin “Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, hiç kimse şablon ve bildik ezberlerin arkasına saklanamayacaktır. Masumların kafalarına kurşun sıkan hainleri kim aklamaya ve arkalamaya yelteniyorsa bilinsin ki cinayetlere taammüden iştirak etmiş demektir.” sözleri akıllardan çıkmamalıdır.