Pandemi değerlendirmesini küresel boyutta yapmak kuşkusuz daha sağlıklı olur. Tüm dünyayı etkisi altına alan bu süreci halen yaşıyoruz ve tüm sonuçları henüz göremiyoruz.

Ancak, küreselleşme eğiliminin durgunluğa girdiğini gözlüyoruz. Bunun sonucunda tüm dünyada hükümetler ekonomik faaliyetlere daha fazla müdahil olmaya başladı.

Kapanmalar, seyahat kısıtlamaları ve diğer aksaklıklar küresel tedarik zincirlerini kırarken hükümetler ve merkez bankaları dünya ekonomisini ayakta tutmak için yaklaşık 20 trilyon dolar kurtarma paketi ile benzeri görülmemiş bir şekilde piyasalara müdahale ettiler. Bu muazzam teşvik paketlerinin uzun vadeli maliyeti ise daha yüksek vergilendirme ve düzenlemeler olarak karşımıza çıkabilecek.

Dünya çapında işletmelerin yaklaşık % 90'ını ve istihdamın % 50'sinden fazlasını temsil eden Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerin (KOBİ'ler), daha küçük nakit rezervleri ve daha düşük kar marjları ile çalışmaları nedeniyle, büyük rakiplerine göre iyileşme konusunda daha büyük zorluklarla karşılaşacaklarını söylemek mümkün.

Önümüzdeki dönemde şirketlerin, dayanıklılığı ve sürdürülebilirliği merkeze koyan “her ihtimale karşı”, “tam zamanında” tedarik sistemlerini yeniden merkeze alacakları öngörülebilir.

Pandeminin ekonomik etkileri konusu kuşkusuz çok geniş boyutlu ve geniş analizler gerektirir. Ancak hepimizin izlediği 2021 yılına emtia fiyatlarında yaşanan artışlar ve küresel enflasyon beklentisi ile başlanıldığı.

İhracat azaldı. Önceki tedarik zincirleri kırıldı. Arkasından talep daraldı. İthalat düştü. İhracat azalması tedarikçi ülkelerde zincirleme ekonomik reaksiyonları getirdi. Kapasite kullanım oranları düştü. İşsizlik oranları arttı. Bu olaylar birçok etkiyi beraberinde getirdi.

Bu değerlendirmeleri önümüzdeki dönemde kesinleşmiş dünya ticaret rakamları üzerinden ülkeler ve sektörler bazında genişletmemiz gerekiyor. O zaman daha sağlıklı yorumlar yapabilme imkanına kavuşacağız.

e-Ticaret sektörü pandemi döneminin en cazip sektörü oldu. Ekonomilere moral oldu ve canlandırdı. İstihdam üzerindeki pozitif etkisinin yanı sıra hafif ticari araç sektörünü canlandırdı.

Covid-19’un dijitalleşme boyutuyla da ekonomik etkileri tartışmasız bir gerçek. Yıllardır tedarik zincirleri iki önceliğe göre organize edildi. Bunlardan bir tanesi güvenilirlik ve verimlilikti, diğeri ise en düşük maliyet. Özetle belirleyici unsur güvenilir ve düşük maliyetle tedarikti. Ancak, Covid-19’un gösterdiği tablo esnek ve saydam olmayan bir tedarik yapısına sahip olunduğu ve küresel boyutta bu risklerin tüm ağırlığının hissedildiği bir yapı.

Tedarik zincirlerinde malların hareketine ilişkin görünürlük olmadan, şirketlerin çevikliklerini artırmalarının, tedarik sistemlerinin sürdürülebilirliğini sağlamanın, iyileştirmenin ve girdi ve çıktı hareketlerini etkili bir şekilde denetlemenin neredeyse imkânsız olduğunu hep birlikte anladık.

Kuşkusuz, tedarik zincirlerinin dijitalden yardım beklediğini söyleyebiliriz. Nedir bu yardım diye sorduğumuzda dijital izlenebilirlik olduğunu söyleyebiliriz. Yani dijital izlenebilirliği sağlayan teknolojiler kullanarak daha verimli, esnek, sürdürülebilir ve döngüsel tedarik zincirleri oluşturmak mümkün olabilir. Şeffaflığı ve izlenebilirliği artırarak mevcut yapının risklerini azaltabiliriz. Dijitalleşme tedarik zincirlerinin ekonomik işleyişine rehberlik yapacak, bunu görüyoruz.

Dijitalleşmeye en hızlı cevap veren sektörler hangisi oldu derseniz bankacılık olduğunu söyleyebiliriz. 2020'de dijitalleşmenin benimsenmesi ve temassız operasyonlara geçiş çok hızla gerçekleşti. Online bankacılık etkileşimleri, pandemi sırasında kalite açısından herhangi bir düşüş olmaksızın % 10 düzeyinden % 90'a düzeyine ulaştığı ifade ediliyor.

Sonuç olarak, dijitalleşme tedarik zincirleri ekonomisine rehber olacak. Tam zamanında tedarik politikalarını zorunlu kılacak. Şeffaflık ve izlenebilirliği arttıracak. Hayatın her alanında olduğu gibi.