Birimizin anası,

Diğerinin kızı,

Ötekinin karısı,

Özetle ailenin namusu,

İnsan soyunun yarısıdır kadın.

*

Hakkında kitaplar yazılıp,

Adına mısralar dizilse de.

Onu sözcüklerle anlatmak,

Ne satırlara sığar,

Ne de sayfalara.

*

Ne buyuruyor Efendimiz;

“Kadın erkeğin Gelincik çiçeğidir.”

Peki neden?

Çünkü çiçeklerin içinde en narini,

En zarifidir “gelincik çiçeği” de ondan.

Yani dalından koparıldığı an,

Birkaç dakika içinde canlılığını yitirip,

Boynunu büküp, tüm güzelliğini kaybeder de ondan.

İşte sarsıntı, saldırı ve şiddet gördüğünde,

Gelincik çiçeği gibi kadınlarda “solar gider” de ondan.

*

Kadın candır.

Kadın canandır.

Ve kadın saygı görmek için saygılı davranmaktır.

Ne diyor Türk büyüğü Ziya Gökalp;

“Eski kavimler arasında hiçbir kavim Türkler kadar kadına hak vermemiş ve saygı göstermemiştir.”

İşte bu nedenle,

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk;

“Dünya’daki her şey kadının eseridir” demiştir.

Ve bu sözünü desteklercesine

5.Aralık 1934’te Anayasa ve seçim Kanunun da yapılan değişiklik üzerine kadınlara seçme ve seçilme hakkı vermiştir.

1930 yılından itibaren çıkarılan bir dizi yasayla,

Önce Belediye seçimlerine katılma,

Sonra köylerde muhtar olma,

İhtiyar meclislerine seçilme,

Milletvekili seçme ve seçilme hakları tanınmıştır kadına.

*

Ancak gel gör ki;

Dünya değişiyor,

Şartlar değişiyor,

Düşünceler değişiyor,

Hayatlar ve sonuçlar değişiyor.

Fakat kadına karşı;

“Eksik etek” söylemi,

“Sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etme” zihniyeti

“Hakaret, şiddet ve cinayet” eylemi bir türlü değişmiyor.

*

Çünkü şiddet altında büyüyen,

Babasından “kadın dövmenin dayanılmaz mutluluğunu” tadan,

Kadına el kaldırmayı erkeklik sayan,

Hasta ruhlara ve kafalara,

Ne anlatırsanız anlatın boştur.

*

Sözü uzatmaya gerek yok.

Boynumuzda taşıdığımız vebalimizdir kadın.

Solmayalım, soldurmayalım…

Ama unutmayalım ki;

“Kadını kurtaracak yine kadındır.”

Gerisi Hikaye!