Cumhurbaşkanlığı sistemi ile ilgili referandum günü yaklaştıkça, artan soruların başında gelmektedir. Neden evet?

Sayın Bahçeli’nin; defalarca, parlamenter sistemi güçlendirelim çağrısını göz ardı edersek, hem yakın tarihi anlayamaz hem de bu soruya, sorulara cevap bulamayız.

Uzun yıllardan bu yana Türk siyasetini “Laiklik ve türban” ikilemine sıkıştıran düşüncelerin, her geçen gün sosyal hayatı daralttığını gözden kaçırırsak, bu soruya cevap bulmakta zorlanırız.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin “Cumhurbaşkanı” seçme iradesini elinden alanları, “ 367” garabetini unutursak, bu soruya cevap veremeyiz.

2010 referandumunda, mezardan çıkma pahasına, Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesini ve “HSYK”nın “FETÖ” terör örgütüne devredilmesini unutursak, bu soruya cevap bulamayız.

15 Temmuz darbe girişimini, Türk ordusunun yıpranmasını, terör örgütlerinin topyekûn saldırısını görmezden gelirsek, bu sorular manasızlaşırlar.

Cumhuriyet hükümetleri tarafından ertelenen sorunlar ve bunlara ilave edilen ara rejimler, ayaklanmalar ve sürekli güçlenen terör örgütlerinin, parlamentoya nüfuz etmiş yapısı göz ardı edilmemelidir. Hal böyle iken, hükümetlere de nüfuz eden bu yapılar, zayıf düşmüş bir parlamentonun üstesinden geleceği bir durum olmaktan çıkmıştı.

Güçlendirilmiş bir parlamento ve anayasal sınırları içerisine girmesini istediğimiz bir Cumhurbaşkanı taleplerimiz, yine TBMM’de grubu bulunan siyasi partiler tarafından karşılık bulmamıştı.

Milliyetçi Hareket, devletimizin bekası ve milletimizin yarınları için, tarihi değerlerimize uygun, milli kültürümüzle ters düşmeyen ve yakın tarihimizde karşılaştığımız ihanet, bela ve musibetlerle, yarınlarımızda da karşılaşmamak için tarihi bir karar vermiştir.

Devlet Bahçeli güvencesi ile devletimizin temel prensiplerini muhafaza altına alan Anayasa değişikliği, bu ve benzeri sebeplerden dolayı çok önemlidir.

Devlet Bey’in daha güçlü bir demokrasi talebi, milli endişelerden kaynaklanmıştır.

Devlet Bahçeli, almış olduğu kararlarda, partisinin önüne diktirmiş olduğu “Orhun Anıtlarının” günümüze taşıdığı ruhu asla göz ardı etmemiştir.

Neden mi evet?

Vatan için evet.

Millet için evet.

Cumhuriyet için evet.

Bu söz binlerce yıllık Türk tarihinin mümtaz temsilcileri ülkücülerin liderine aittir.

Ülkücüler evet diyor, çünkü tarih böyle emrediyor.