24 Ocak günü Ankara kapalı spor salonu, yerel seçimlerde, partimizi temsil edecek adaylarımızın tanıtımına sahne oldu.

O gün sadece partimizin adaylarını tanımadık. O gün, geçmişten günümüze ve günümüzden yarınlara, büyük Türk milletinin, lider Devlet Bahçeli nezdinde sesini de duyduk.

Sayın Bahçeli, konuşmalarını yapmak üzere kürsüye takdim edildiğinde, lider; ülküdaşlarını selamlayarak, özgüveni yüksek, emin adımlarla yürürken ve ülküdaşlarıyla kucaklaşırken, aynı zamanda, Türk tarihini de omuzlayarak yürümekteydi.

Lider; kürsüden Türk milletine selam verdiğinde, mikrofondan çıkan ve salondan dalga dalga Türk dünyasına yayılan ses artık ona ait değildi.

Kürsüde konuşan, Türk milliyetçilerinin lideri Devlet Bahçeli olsa da, sesin derinliği milattan öncesine aitti. Sanki sesin sahibi “Teoman” handı.

İki bin yıl ötelerden gelen ses, yerini “Balamir” hana, ardından “Bumin Kağana” devretmişti.

Ülküdaşlarımızın alkış sesleri, akıncıların atlarından çıkan nal sesleriyle yer değiştirmişti sanki.

Devlet Bahçelinin sesi Başbuğ Atilla’nın sesiyle aynıydı.

Aday tanıtım töreni bir tarih senfonisine dönüşmüştü.

Bir ara kürsüdeki konuşmacı “Bilge Kağan” gibiydi, ülküdaşlarımıza seslenirken, sanki “Orhun Anıtlarından” bir konuşma yapar gibiydi.

Lider o gün; Hira dağındaki kutsal çağrının, sonsuza kadar sahibi olacağımızı yeniden ilan ederken, Bedrin aslanlarıyla aynı kavgayı verdiğimizi, Allahın ipine sıkı sıkı sarıldığımızı, onur ve gururla bir kere daha ifade etmiştir.

O gün; Tuğrul Beyin nasihatlerini Türk milletine aktaran Sultan Alparslan’ın sesine, “Batu Han’da” ses vermişti.

Kürsüde konuşan Devlet Bahçeli, sesin sahibi “Timur’du”, Timur’dan sonra “Babür Şah” söz almış gibiydi.

“Osman Gazinin” inançlı sesi, Lider Devlet Bahçeli’nin dudaklarından asırlar sonra yedi düvele, aynı aşk ve aynı heyecanla, ülküdaşlarının huzurunda, tarihin şahitliğinde bir kere daha aktarılmıştı.

“Fatihte ki” azim Devlet Bahçelide kendisini gösterirken; sesi, Karadenizin hırçın dalgalarını yaran bandırma vapurunun rüzgârı gibiydi.

“Mustafa Kemalin” emanetini omuzladığı her halinden belliydi.

Ve birara Başbuğ “Alparslan Türkeş” konuşuyordu sanki.

O gün lider Bahçeli, binlerce yıllık emaneti, asırlar sonrasına taşımaya ne kadar kararlı olduğunu göstermişti.

O gün aday tanıtım toplantısından ziyade, liderler geçidi vardı.

O gün ecdat bize bir kere daha dua etmiş, biz bir kere daha âmin demiştik.

O gün orada olanlar çok şanslı idi.