Adına; Terör…

Kuşatma…

Kalkışma…

Baskı…

Korkutma…

Ya da sindirme.

Ne derseniz deyin,

Yaşadığımız süreç kesinlikle olağan değil.

*

Üç tarafı deniz…

Dört tarafı düşmanla çevrili ülkemizde,

PKK ve PYD saldırıları,

IŞİD ve El Kaidenin tehditleri,

FETÖ yapılanmasının darbe girişimi,

ABD’nin, CİA’sı…

İsrail’in MOSSAD’ı…

İngiliz’in M16’ları…

Alman’ların BND’si…

Fransız’ın DST’si…

Ve Yunanistan KYP’sinin…

Ülkemiz üzerinde oluşturduğu kuşatmalar olağan mıdır?

*

ABD vize yasağı koyuyor,

Almanya silah ambargosu uyguluyor,

NATO aba altından sopa gösteriyor,

Dahası,

Kıbrıs Rum Kesimi bile bize racon kesmeye kalkıyor.

Ama bildiğimiz bir şey var ki,

Asıl olan ve bizi biz yapan değerlerimizi,

Olağan koşullarda değil,

Olağanüstü koşullarda ayakta tutmamız gerektiğidir.

*

Çünkü bunlar öldürüyor “barış” diyorlar.

Katlediyor “Arap baharı” diyorlar.

Bölüyor parçalıyor “demokrasi getiriyoruz” diyorlar.

Asker, Polis, Korucu, Öğretmen, Doktor, Mühendis vs. birçok insanımızı katleden PKK ve PYD’ye silah veriyor “geri alacağız” diyorlar.

Peki, bu ölümlerin altında kimin imzası var?

Onun için artık yemiyoruz.

Biliyoruz ki;

Arı su içer bal akıtır.

Yılan su içer zehir akıtır.

Kelimelere anlam yüklemek,

Ya da meselelere derinlik kazandırmak,

Sanıldığı kadar kolay değildir.

O nedenle akıttıkları kanı,

Yaptıkları canilikleri,

Sergiledikleri pervasızlıkları,

“Bahar” diyerek hoş göstermeye kalkanlar,

Ne kadar arsızlaşırsa arsızlaşsın,

Hesapları bozulacak, oyunları tutmayacaktır.

Çünkü demokrasi filan, kimsenin umurunda değil.

Çakal sürülerinin umurunda olan tek şey var,

Sadece “çıkarları!”