Katolik Nikâhı

“Avrupa’nın birçok ülkesinde hala etkisini sürdüren, evlendikten sonra boşanmanın mümkün olmadığı nikâh türü.  Bitirilmesi imkânsız ilişkileri anlatmak için deyim olarak ta kullanılır.”

Meral Akşener’in, nikâhta keramet vardır deyip, DYP ile kıydırdığı “Katolik nikâhı” gerçekten kendisinde bir keramet oluşturmuştu.

Nikâhlandığı Doğru Yol Partisi'nde, keramet kendisini erkenden belli etmiş ve bakan olmuştu. Hem de içişleri bakanı.

İçişleri bakanlığı, siyasette en güçlü bakanlık olarak addedilir. Bu “Katolik nikâhının” kerameti kendisini gerçekten belli etmişti.

Nikâhın kerametinden hızını alamayan Akşener, "Tansu Çiller benim hocamdır" diyerek, siyasetteki hırsına güç katmak için hiçbir şeyi es geçmemişti.

Kendisi gibi hocası Çiller’de kadındı.

Türklerde bir atasözü vardır, “yuvayı dişi kuş yapar” diye. Bu iki dişi “kuş” DYP’yi batırdı.

Hocası olan Çiller, torunları ile oynaşırken, Akşener, bitirilmesi imkânsız olan nikâhını bitirme çabalarındaydı. Hem de nikâhlandığı partiyi siyasetin çöplüğüne göndererek.

Oysa “Katolik nikâhı” kişinin istemesiyle bitecek bir şey değildi, buna rağmen Akşener, nikâhlı olduğu halde, önce ANAP ardından AKP ve nihayetinde MHP’ye gelmişti.

Geride bıraktığı enkaza, DYP’ye dönüp bakmamıştı bile. Belli ki gözü ilerilerdeydi.

Şimdilerde ülkemizi şehir şehir gezip, ülküdaşlarımızın arasına ikilik sokmakla meşgul.

Tansu Çiller'in öğrenciliğinden, Türkeş’çi bir ailenin çocukluğuna geçiş yapması, bozkurt işaretine olan öfkesinin yerini yeniden bozkurt işaretine bırakması, attığı, kızdığı ülkücülüğe sarılması ne kadar normal.

Hayatı zikzaklarla, birbirini tamamlamayan davranışlarla ve kendisini yalanlayan olaylarla geçen birisi, aslında kimseyi şaşırtmamalı.

Biz şaşkın değiliz, sadece ülküdaşlarımız arasına saçılan nifak tohumlarından rahatsızız.

Not; Ülkücülük nikahla değil inançla olur.