İstikrar sürüyor kazık büyüyor

Hani 13 yıldır sıkça tekrarlıyorlar ya,

“Güçlü ekonomi, güçlü Türkiye” diye.

Hani bizde yiyoruz ya,

“İstikrar sürüyor Türkiye büyüyor” diye,

Yok.

Durum öyle değil.

Cari açık 37 milyar dolar olmuş.

Dış Ticaret açığı ise 65 milyar dolar.

İktidarın bütçe açığı 20 milyar TL’yi aşmışken,

İşsizlik, yoksulluk ve açlık mevzusuna dilim bile varmıyor.

Ama olsun düzeltirler.

Nasıl mı?

Zam yaparak.

“Olur mu canım, milletin canı yok mu, isyan mı çıkartacaksın” demeyin,

13 yıldır milletin gıkı bile çıkmıyor.

*

Hatırlıyor musunuz?

Dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ;

“Zamları israfa karşı yaptık” derken,

İktidarın Devlet Bakanı;

“Dolar kuru arttığı için zam yaptık” demişti.

Ekonomi Bakanı Ali Babacan;

“Cari açığı kapatmak için zam yapıyoruz” kartını masaya sürerken,

Maliye Bakanı Şimşek “zam değil güncelleme yapıyoruz” diyerek,

Yediğimiz kazığın etkisini biraz olsun azaltmıştı.

Bizlerde “adamlar zam değil güncelleme yapıyormuş” diyerek,

“Çeken bilir ayrılığın adını, yiyen bilir bu zamların tadını” türküsünü, sallana sallana hep birlikte söylemiştik.

Tıpkı 17-25 Aralık skandalında “çalmıyorlar ama çalışıyorlar” diyerek,

“Günah işleme özgürlüğü” ninnisini dinlediğimiz gibi.

*

Giriyorum zam konusuna.

Doğalgaz, elektrik, sigara…

Benzin, vergi oranları, mahkeme harçları filan derken,

Cep telefonundan alınan vergilerin arttığı…

Pasaport ücretlerine yeni bir yüklemenin yapıldığı…

Köprü ve otoyol geçişlerinin zamlandığı…

Motorlu taşıtlar vergisinden,

Motorsuz iki tekerlekli bisikletin bile yanına yaklaşılmadığı yeni yılda,

İktidar; çay kaşığıyla verirken, kepçeyle götürmüştür.

Bitti sanmayın,

Milletin her daim zinde kalabilmesi için,

Önümüzdeki günlerde “kazığın boyunu” daha da büyütecekler!

*

Velhasıl…

Suyu metre, uzaklığı gramla ölçen iktidar,

Vatandaşı “Banka kartlarına esir” düşürdüğü bu düzende,

“Alım gücü yükseliyor” algısı yaratıyor ya…

İşin doğrusu ahalinin büyük kısmı,

Banka borçlusu sıfatını kazanırken…

Aslında “istikrar sürüyor” diyerek “borçlu yaşam” süresini uzatıyor.

Tıpkı Nasrettin Hocanın komşusu gibi;

Hocanın komşusu “Allah’ım ne olur borçlarımı ödemedikçe benim canımı alma” diye dua ediyormuş.

Hoca gece gündüz Allah’a yalvaran komşusuna bakmış, bakmış ve “seni kurnaz seni, sende biliyorsun ki senin bu borçlarını ödemeye iki yüz sene bile yetmez” demiş,

Ne diyelim.

Millet olarak azimliyiz,

Biliriz ki,

Ne kara kışlar,

Ne de kahredesi zamlar yıkmaz bizi,

Yeter ki “kara vicdanlılar, Ak diye yutturulmasın” bize