İnsanı Yaşat ki Devlet Yaşasın

 

Bu söz Şeyh Edebali’nin Osman Gaziye nasihatlarından birisidir.

Türk milleti devlet ebet müddet ilkesine inanır ve devleti yaşatma azmini önemser, önceler.

Bütün akıl, erdem ve bilgi sahipleri bilir ki, devlet insanla yaşar. Bundan dolayıdır ki, Şeyh Edebali’nin bu sözü önemlidir ve tarihteki yerini, haklı olarak almıştır.

İnsanı yaşatmak nedir?

Sevgi insanı yaşatır,

Huzur ve güven insanı yaşatır,

Onur insanı yaşatır,

Varlık insanı yaşatır,

İnsan ahlaklı toplumlarda yaşar.

Dürüstlüktür insanı yaşatan.

İman ve erdem değerleri yaşam kaynağıdır.

Komşuluk, arkadaşlık, dostluk yaşam iksiridir.

Bütün bunları var edecek bir adalet anlayışı insanı yaşatmanın başlıklarıdır.

14 yıllık AKP iktidarının ülkemizi getirdiği noktadan baktığımızda, kamplara ayrılmış bir toplum, “benim % 50 lim” diye tasnif edilmiş bir millet, her geçen gün artarak devam eden bir ayrışma, sevgi toplumu inşa edebilir mi?

Huzurun, kırmızı reçeteli ilaçlar gibi, bulunması, temin edilmesi her geçen gün imkânsızlaşan ülkemizde, insanı yaşatmak mümkün olabilir mi?

Evler huzursuz, sokaklar güvensiz, çarşılar korku tüneli gibi.

Onuru kırılmış bir toplum, çocuğuna harçlık verecek kudreti olmayan babalar, uyuşturucunun kucağına itilmiş gençler, mutfağında çaresiz anneler ve her geçen gün hırpalanan onurları.

Ananı’da al git aşağılanmaları,

Tekmelenen işçiler, fırçalanan şehit yakınları.

Böylesi tablolar hiçbir onurlu toplumlarda resmedilmemiştir.

Devletin kendi istatistik birimleri dahi, açlık sınırının altında yaşayan vatandaşlarımızın sayılarını milyonlarla ifade ederken, yoksulluk sınırının altında kalan vatandaş sayımızın on milyonları geçtiğini söylemektedir.

Bir yanda “milletin amn… Koyacağız diyen ahlak yoksunu şeref fukarası insanlara peşkeş çekilen kamu malları, öte yanda ekmeğe muhtaç milyonlar.

Siz insanımızı nasıl yaşatıyorsunuz beyler?

Fahişenin ve memurun rüşvetini peşin vereceksin diyen soytarıların baş tacı yapıldığı ülkede, ahlak nasıl galip gelecek?

Yolsuzluğa bulaşanların cezasız kaldığı,

Yardım derneklerinin alkışlanan su istimalleri,

Dürüstlerin hakir görüldüğü bir siyasi iktidar, insanımızı nasıl yaşatacak?

Ahlaksızlığa fetva vermek için sıraya dizilen ilahiyatçılar, Kur-ana hakaret eden soytarılar ve Allah ile aldatanların kudret sahibi olduğu bu siyasi yapının insanı yaşatması mümkün mü?

Adaleti, sadece bir kumpas aracı olarak gören bir siyasi aklın, “adalet mülkün temelidir” gerçeğine uyması pek mümkün görünmemektedir.

Hülasa, AKP insanı yaşatamamaktadır.