Bir süre önce gazetelerden birisinde Maliye Bakanı Sayın Mehmet Şimşek'in IMF ile ilgili söyledikleri yer aldı.

Sayın Başbakan ve Sayın bakanlar da zaman zaman IMF ile ilgili açıklamalarda bulunuyorlar. Kamuoyu ve iş dünyası Hükümet'in IMF ile ilgili ne söylemek istediğini anlayamıyor. Bütün bunları bir tarafa bırakıp, Sayın Başbakan'ın IMF'in Türkiye'de istediği siyasi taleplerin ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Bu konuda da bir ipucu yok.

Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Tasarıların görüşülmesi sırasında Sayın Maliye Bakanı'na bu konudaki düşüncelerini sordum. Ayrıca söylediklerimin siyasi bir latife kabul edilmesini söyleyerek 2008 yılı Mayıs ayından bu yana IMF ile ilgili söylediklerinin bir roman olmasa bile tefrika olabileceğini ifade ettim.

Kronolojik olarak internet sitelerinde ve basında yer alan IMF ve Türkiye ilişkilerine ilişkin hususları özetlemek istiyorum.

16-29 Ekim 2008; IMF heyeti Program Sonrası İzleme süreci kapsamında Türkiye'ye geldi. Yapılan açıklamada;

Türkiye ekonomisinin gelişmekte olan piyasalara sermaye akışının azalmasından kaçınılmaz olarak etkileneceği,

Türkiye'nin dış kaynağa bağımlılığı ekonomiyi küresel kredi krizinin etkilerine açık hale getirdiği,

Özellikle mali politika, mali ihtiyaçların kontrol edilmesine ve borç-gayrisafi yurt içi hasıla oranının aşağı yönlü olmasına yardımcı olması için açıklanan hedefleri tutturmayı amaçlaması gerektiği,

Daha kuralcı mali çerçevenin kabul edilmesi, yerel yönetimlerin finansmanının sıkı kontrolünün uygulanması ve vergi yönetiminin güçlendirilmesini kapsayan sürekli yapısal mali reformlarla olanak sağlanması gerektiği,

8-26 Ocak 2009; IMF heyeti, görüşmeler sonrası yaptığı açıklamada "bir çok önemli konuda ilerleme sağlandığı, gelecek haftalarda IMF ekibinin ve kamu otoritelerinin kalan konularda özellikle orta vadeli yapısal maliye reformu ile ilgili kalan konuları sonuçlandıracaklarını" belirtmiştir.

8-9 Haziran 2009; IMF Borç yöneticileri forumu IMF Başkan Yardımcısı ve Hazine Müsteşarı yetkilileri başkanlığında İstanbul'da gerçekleştirdiklerini,

Küresel mali piyasalardaki gelişmelerin ve bu kapsamdaki politika tepkileri ile operasyonel uygulamaların değerlendirildiği Forumun ilk gününde ayrıca, bu kapsamda yürürlüğe konulabilecek orta ve uzun vadeli politika tedbirleri ele alındığı,

Forumun ikinci gününde ise gelişmiş ve yükselen piyasalarda kamu borçlanma enstrümanlarına olan yatırımcı talebi değerlendirildiği, kamu borçlanma araçları piyasasında etkinliğin sağlanmasında Merkez Bankaları ile koordinasyon ve işbirliği konularının tartışıldığı ifade edilmiştir.

19 Haziran 2009; IMF Birinci Başkan Yardımcısı TÜSİAD'ın YİK Toplantısında konuştu ve şu noktaların altını çizdiği; 

IMF'nin, bu yıl Türkiye'de ekonomik faaliyetlerde yüzde 5'lik bir azalma öngördüğünü,

Geçmiş yıllarda Türkiye'nin yaşamış olduğu krizlerden iyi dersler çıkarılması sonucu, bankacılık sektörünün sağlam olduğunu,

Ekonomideki olumlu görünüme rağmen (bankacılık sektöründe sermaye yeterlilik oranının yüksekliği, özel sektöre kredi vermenin hız kazanması, tüketici güveninin geri gelmesi, imalat ve istihdamdaki düşüşlerin tersine dönmeye başlaması gibi) artan bütçe açığı ve zayıflayan kredi kalitesinin, güçlü biçimde halledilmediği sürece, bankaların yeni kredi verebilme olanağını azaltma dahil, büyümenin görünümünü olumsuz etkileyebileceğini,

Türkiye ile ilgili yapabilecekleri her şekilde Türkiye'ye destek olmaya hazır olduklarını ifade etmiştir.

Basında yer alan bilgi ve yorumlardan da işadamlarının anlaşmanın gerekli olduğuna inandıklarını söyledikleri, dışarıda ise daha farklı konuştukları izlenimi ediniliyor. IMF'in Mali Kural konusunda ısrarcı olacağı, Hükümetin ise seçim öncesi böyle bir politika uygulamasının kendisine seçimlerde zarar vereceğini, halkın kriz nedeniyle zaten bunaldığını bu tür politikaları uygulamanın oy kaybettireceğini düşündüğünü söylüyor. 

Hükümet 2009 yılı Makro Ekonomik hedeflerinin ve Bütçesinin çakma bir bütçe olduğunu biliyor. Revize edemiyor. Harcamaları azaltamıyor. Gelirler düşüyor. Açığın Bütçedekinden beş kat fazla olacağını zımnen kabul ediyor. Fakat dönüşü olmayan bir tünele girdiğini kabul etmek istemiyor. Toplumun da bunu bilmesine gerek olmadığını düşünerek ifade etmiyor. Ayrıca, IMF'in ihtiyacı olan parayı Türkiye'den talep ediyormuş havasını yaymaya çalışıyor. Bunun için yazının başlığı "IMF'in Hali Ne Olacak?" oldu.