İmam böyle yaparsa

 

Küçük başarıları dev aynasına yansıtarak,

Kendimize zafer madalyaları takmak…

Sonra da geriye dönüp,

Telafisi zor büyük hatalarımızı,

“Geçen yıl” denilen garibanın sırtına yıkmak.

Bu yöntem belki bir süre avutabilir bizi,

Fakat kesinlikle felaketten koruyamaz.

Çünkü insanlık tarihi hep kendisini aldatan insanların ve milletlerin dramıyla doludur.

O yüzden hep ileri bakmak gerekir.

Daima ileri.

*

Bildiğiniz gibi Türkiye’nin ilk kâğıt parasını,

1930'lu yılların başında İngilizler basmıştı.

O zaman en küçük para 1 Türk Lirasıydı.

En büyüğü ise 1000 Türk Lirası.

Aradan 12 yıl geçti.

İkinci nesil paramızı 1942 yılında,

Almanların yardımıyla yine İngilizler bastı.

En küçüğü 50 kuruş…

En büyüğü 1000 TL.

*

Yıl 1947…

Paramızı basanların arasına bu defa Amerika da eklendi.

Artık kuruş yoktu.

Çünkü insanlar o yıllarda gerçekten meteliğe kurşun atıyordu.

O nedenle en küçük para 2,5 lira olmuştu.

En büyük hiç değişmiyordu.

1000 TL.

*

Yıl 1952…

Artık kendi paramızı kendimiz basmaya başlamıştık.

Bir lira tedavülden kalkmış,

Ama1000 TL hala tahtta oturuyordu.

1968 yılında 2,5 liralık banknot hayatımıza giriyor,

1000 TL ise yavaş yavaş itibarını yitiriyordu.

*

Yıl 1980, Özal dönemi.

50 yılın sultanı 1000 TL'lik banknot tahttan iniyor.

Yerini en büyük para 5000 TL’ye bırakıyordu.

Ancak 5000TL'nin hükmü de uzun sürmedi.

Yıl 1982.

Artık 10.000 TL'ler piyasada.

10 TL ise sessiz sedasız ortalıktan çekiliyordu.

*

Yıl 1988.

Piyasada 20.000 TL boy gösteriyor.

Ancak aradan bir yıl bile geçmeden,

Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük banknotu 50.000 TL tahtın yeni sahibi oluyordu.

Fakat 1991 yılında para boyut değiştirip,

Işığa tutulunca beliren resimler ve renk değiştiren mürekkeplerle,

100.000 TL hayatımıza jet hızıyla dâhil oluyordu.

Ve ardından

1992 yılında banknot miktarı 250.000 TL

1993’de 500.000 TL...

1995’de 1 milyon…

1997’de 5 milyon…

1999’da 10 milyon TL’ye ulaşıyordu.

*

Sene 1999.

50.000 liranın aramızdan ayrılmasıyla,

2001 yılında 20.000 TL ile hasbihal ediyorduk.

Ama unutulmaz tarih 2005 yılı oluyordu.

Çünkü paranın fazlalıkları atılıyor.

Yani Lira devri kapanırken,

Yeni Türk Lirası dönemi başlıyor.

Ta ki 2009 yılına kadar.

Yeni Türk Lirası eskiye dönüş yaparak,

Sadece Türk Lirası olarak kullanılmaya başlıyor.

*

Ve 2011.

Artık milyonerler, milyarder…

Milyarderler, trilyoner…

Trilyonerler ise Dolar veya Euro milyarderi olarak adlandırılıyordu.

Başka bir deyişle paraya para demeyenlerle,

Paranın yüzünü görmeyenler arasındaki fark hızla açılıyordu,

Ta ki simgeli liramızın piyasaya çıktığı 2012 yılına kadar.

İşte Türk Lirasının kısa tarihi.

*

Gelelim bu güne,

Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere,

Başbakan Binali Yıldırım,

Bakanlar,

Ve ekonomi yönetiminin patronları,

1930’lu yıllardan bu güne evirilip gelen Türk Lirasının,

Dolar, Avro, Sterlin, Yen, Ruble gibi aklınıza ne gelirse,

Hepsinin karşısında değer kazanması için,

“Yastık altındaki dövizlerinizi TL’ye çevirin” çağrıları yapıyor.

*

Ama gel gör ki,

Hal böyle iken,

Diyanet İşleri Başkanlığı,

Hacca gidecek hacı adaylarından,

Ödemeleri dolar olarak yapmasını isteyip,

Mesela; Müstakil konaklama için 5 bin 250 dolar,

Ya da otel için en düşük fiyat 6 bin 800 dolar olarak talep ediyor.

Yazık,

Günah,

Ayıp,

Vallahi ayıp.

İmam böyle yaparsa!

Var cemaati sen düşün.

Ne diyeyim?

Belki Mehmet Görmez ama Allah mutlaka görür.