AKP iktidarı mahalli idareler konusunda samimi davranmamakta, iktidarının devamı için tutarsız uygulamalar yapmaktadır. Bu nedenle yazıda AKP'nin bu konulardaki uygulamalarından örnekler vereceğiz.

2008 Yılında, il özel idarelerine ve belediyelere genel bütçe vergi gelirlerinden pay verilmesini hakkında kanun tasarısı önce komisyonda görüşüldü. Tasarıya ilişkin alt komisyon oluşturularak komisyon üyeleri belirlendi. Alt komisyon çalışmalara başlamadan tasarı TBMM'den geri çekildi. Daha sonra aynı metin aynı gerekçe ile teklif olarak TBMM'ye geldi. Teklife ilişkin görüşmeler sırasında, konuya önem verildiği, bu nedenle acilen yasalaşmasının istendiği belirtildi. Ancak, AKP seçim öncesi vatandaşlardan korkusundan mahalli idarelerin vatandaşlardan doğrudan alacağı vergilerden vazgeçti. Sadece genel bütçeden ayrılacak paylara ilişkin düzenlemeleri yasalaştırdı. Bunları iktidarın mahalli idareler konusunda samimi olmadığını açık bir şekilde gösteriyor.

Tasarı ve teklifin gerekçeleri aynıydı. Niye o zaman tasarı geri çekilip teklif haline getirildi. Komisyon görüşmeleri sırasında defalarca talep edilmesine rağmen, 2007 yılına ait veriler, yürürlükteki gerçekleşen mevzuat ve son yasalaşan teklifteki şekliyle bugün bile komisyon üyelerine maalesef verilmemiştir. Bu husus, Hükümetin konuya verdiği önemin ciddiyetini göstermesi açısından son derece önemli ve üzücüdür. Hükümet ve iktidar partisinin teklif sahibi milletvekilleri, kendi parti mensubu belediye başkanlarının haksızlıklar karşısında uyarılarını da dikkate almamışlardır. AKP'den ümidi kesmiş, AKP'li belediye başkanları muhalefet milletvekillerinden yardım talep etmişler ancak iktidar partisinin inadı yüzünden adil bir yasa çıkarılamamıştır. Teklifin yasalaşmış hâli, Anayasa ve hukukun "eşitlik", "adalet" ilkelerine, Anayasa'nın 127'nci maddesindeki "Mahallî idarelere, görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanır." hükmüne aykırıdır.

Yasa var olan adaletsizliği gidermemiş aksine arttırmıştır. İçişleri Bakanlığının verilerinden, Komisyon üyelerine dağıttıkları tablolardan 2008 yılında Kocaeli Büyükşehir Belediyesine kişi başına 562 YTL pay verilirken, Denizli Belediyesine kişi başına 168 YTL pay verilmektedir. Yani bu yasada adalet yoktur. Adalet sadece AKP'nin adında vardır. Bu son yasa ile Denizli'ye hak ettiği verilmemiştir. Aksine, yukarıda ifade ettiğimiz gibi hak ettiği elinden alınmıştır. Hem de Denizli bu dönemde hak ettiğini alacak nidalarına rağmen

2008 yılı programı Bakanlar Kurulu kararı ek olarak yayımlanmış ve 2008 yılı başında yürürlüğe girmiştir. Kamu kesimi genel dengesi kapsamındaki merkezî yönetim bütçe dengesi ve mahallî idareler dengesi bu karar ekine göre şekillenmiştir. Bunu ifade etmemim nedeni, Hükümetin kendi programına inanmadığını vurgulamaktır. Aksi takdirde 2008 yılı programının uygulanmaya konmasından kısa bir süre sonra uygulamadan vazgeçilip, yeni bir yasa çıkarmaması gerekirdi. Kaldı ki, merkezî yönetim bütçesinden kesilecek kaynağın hangi harcamalardan tasarruf edileceğine, makroekonomik açıdan da mahallî idarelerin hangi harcama kalemlerine tahsis edileceğine dair bir işaret de gözükmemektedir.

Son yıllarda, mahallî idarelerin toplam kamu harcamaları içindeki payı çok hızlı bir artış göstermiş ve toplam kamu harcamalarının yüzde 17'sine ulaşmıştır, toplam kamu yatırımları içindeki payı ise yüzde 50'lere yaklaşmıştır. Mahallî idare harcamalarının payı gayrisafi yurt içi hasıla içinde yüzde 4'ler seviyesindedir.

Bu göstergeler mahallî idarelerin öneminin maliye politikası açısından daha da artmasına neden olmuştur. Yıllık program metinlerinde -gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak- 2002 yılında yüzde 2,9 olan mahallî idare harcamalarının 2007 yılında 3,9'olmuştur. Ancak, bu artış kamu hizmetlerinde kalite ve hizmet artışını beraberinde getirmemiştir. Artan kaynaklar, yüksek kentleşme hızıyla birlikte hızla artan kentsel altyapı ihtiyacından ziyade cari harcamaların finansmanında ve borç ödemelerinde kullanılmıştır.

Yapısal nitelikteki sorunlar kötü mali yönetim ve kaynakların verimsiz kullanımıyla birleştirildiğinde belediyelerin borç stokundaki artış kaçınılmaz hâle gelmiştir. Kaynak artışı metro, çevre ve su gibi temel altyapı yatırımlarına değil, festivallere, profesyonel spor kulüplerine, yapıldıktan bir hafta sonra çöken asfaltlara, lale ve ithal süs bitkilerine dönüşmüştür. Hiçbir mali kural getirmeden ve önlem almadan belediyelere yeni kaynakların aktarılması sadece mali disiplinin azalmasına neden olmuyor. Aynı zamanda AKP'nin kendi çıkardığı 5018 sayılı Kanun'la getirilmeye çalışılan kamu harcamalarında etkinliğin artırılması çabalarını da baltalıyor. Bu durum, genel bütçe açığının artmasına neden olmasının yanı sıra belediyelerde mali disiplinin daha da bozulmasına neden olmuştur.

İddia edildiği gibi Yerel yönetimlere merkezî idareden bir görev devri yapılmamasına rağmen, kaynak devrinin yapılmasıdır. Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün tasfiyesi hariç -ki bu düzenleme sonrası oluşan maliyet için her yıl il özel idarelerine merkezî bütçeden kaynak aktarılmaktadır- hiçbir kamusal hizmet mahallî idarelere devredilmediği hâlde kaynak aktarılması, merkezî idarenin sunduğu eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlerin kalitesinin azalmasına neden olmaktadır.

Büyükşehir pay dağıtım sisteminde mevcut yanlış uygulama yeni tasarıyla devam ettirilmiştir. Mevcut büyükşehir pay dağıtım sistemi alan tahsilatı esasına dayanmaktadır. Ancak, özellikle Ankara ve İstanbul'un KİT'lerin ve büyük vergi mükelleflerinin merkezi olması, pay dağıtımında adaletsizliği ortaya çıkarmaktadır. Örneğin, kurumlar vergisinin yaklaşık yüzde 35'ini ödeyen mali sektörün merkezleri İstanbul'da bulunmaktadır, kamu bankaları Ankara'dadır. Oysa, bu bankalar tüm ülke çapında faaliyet göstermektedirler. Bazı fabrikaların çeşitli illerde üretimi bulunmasına rağmen verginin ödendiği merkez de genelde İstanbul'da olmaktadır. Bu sistemin yeni tasarıda korunmasının yanı sıra genel bütçe vergi payına konu olan bazında genişlemesi adaletsizliği daha da artırmıştır.

Belediyelerin öz gelirlerinin artırılmasına yönelik kısmının teklifte yer almamasının, daha önce Türkiye Büyük Millet Meclisinden geri çekilen tasarıdan bu kısmın çıkarılmak istenmesinin amacı da seçim öncesi vatandaşa şirin gözükme düşüncesidir. Çünkü, AKP seçimde böyle bir yapıyı seçmene izah edemeyecektir. Hatta, AKP vatandaşların doğrudan mahallî idarelere ödeyecekleri vergilerden vazgeçmeden yürürlük tarihini mahallî idareler seçiminden sonraya bırakmaya bile cesaret edememiştir.