Hey gidi Ahmet hoca hey!

div data-link="class{:~tag.contentRightClass(Layout.IsFullView, Layout.ReadingPaneMode)}">

Bana Doğuda “Melle Ahmet” derler, dedin olmadı…

Bana Batıda “Yörük Ahmet” derler, dedin olmadı…

Bana Kafkaslarda “Şeyh Şamil” derler, dedin olmadı…

Erzurum’da Dadaş…

Elâzığ’da Gakkoş…

Sivas’ta Yiğido derler, dedin olmadı…

“Kiziroğlu Ahmet”  şarkıları yazdırdın kendine,

“Serok Ahmet” sloganları attırdın.

Kadere bak ki hoca Ahmet,

20 Ay önce “Stratejik derinlik” diye geldiğin Başbakanlıktan,

Dün ”değerli yalnızlık” diyerek gittin ya,

O da olmadı.

Haklıysan neden direnmedin.

Haksızsan bunca zaman “milli iradeyi” neden kandırdın?

*

Ve kadere bak ki,

Kimilerine göre “büyük sürpriz”…

Kimilerine göre ise “beklenen son” diye nitelendirilen gidişinizin,

İktidara geldiğiniz günden beri,

Partinizin üzerinde tepinip,

Hani şu “Postmodern darbe” dediğiniz 28 Şubat var ya,

İşte dünkü tablo da tam tamına, böyle bir tabloydu.

Yani Cumhurbaşkanı Erdoğan ile aranızdaki ayrılık,

“Devrik Başbakan” olarak tarihe geçip “tek celsede” biterken,

Bu ayrılıktan size “nafaka” bile çıkmadı hocam.

Çünkü siz Erdoğan “oyuna gir” dedi girdiniz,

“Çık” dedi çıktınız.

Hem de yedek kulübesine bile değil,

Direkt “tribüne” çıktınız,

Hepsi o kadar.

*

Veda konuşmanızda dediniz ki;

“Gitmek benim tercihim değildi, zaruretten doğdu.”

Peki, neydi bu zaruret?

MKYK yetkilerinizin budanması mı?

1 Kasım seçimlerinde alınan yüzde 49,5’luk oy oranı için “benim zaferim” demeniz mi?

Başkanlık sistemine sıcak bakmamanız mı?

Adı yolsuzluğa bulaşmış 4 bakanın yargılanmasını istemeniz mi?

Eğer sebep bunlar ise bunu neden söylemiyorsunuz?

Yok, sebep başkaysa,

Zaruret dediğiniz küskünlüğü,

Yıllardır dilinizden düşürmediğiniz “milli iradeyle” neden paylaşmıyorsunuz?

Kiziroğlu Ahmet Hoca öyle mi?

Sizde biliyorsunuz ki,

AKP’nin yapacağı bu olağanüstü kongre,

Türkiye’nin geleceğini etkileyecek “yeni dizayn” döneminin bir başlangıcı olacak.

*

Evet, Davutoğlu dönemi kapandı.

Ancak giden sadece Davutoğlu değil,

AKP içinde az buçuk kırıntıları olan demokrasi de gitti.

Hem de açık-açık yapılan,

Beştepe Sarayı darbesiyle.

İradeye bak.

Saray talimat verecek,

İktidar partisi kendi varlığını tümden inkâr edip boyun eğerek,

“Gitmek benim tercihim değildi, Tayyip bey öyle emretti” diyerek,

Giderken bile “dik” duramayıp,

Her şeyin üzerini “zaruretten” sözüyle örterek yapacaksın.

Kusura bakmayın ama Ahmet Bey…

İstikrarsızlığın ana nedeni,

Yıllardır yerden yere vurduğunuz bu sistemde değil,

Sorun “biat” kültüründen kurtulamayıp,

Sistemi yanlış yöneten “yanlış” anlayışlardadır.

Onun için diyorum ki,

Aman dikkat;

Üç yanlış bir Türkiye’yi götürmesin.